> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hüccetullahil Baliğa > Tevhidin mertebeleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevhidin mertebeleri  (Okunma Sayısı 2043 defa)
10 Şubat 2011, 22:55:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 10 Şubat 2011, 22:55:57 »



 

Tevhidin Mertebeleri:


Bil ki: Tevhidin dört mertebesi vardır:

1. “Vâcibu’l-vücûd’ [301] vasfını, sadece Allah Teâlâ’ya hasret­mek ve O’ndan başkasının varlığını vâcib görmemek.

2. Arşın, göklerin, yeryüzünün ve orada bulunan diğer cev­herlerin yaratılışını sadece Allah Teâlâ’ya hasretmek.

Bu iki derece, ilâhî kitapların (herkesçe müsellem olduğun­dan) üzerinde durmadığı tevhîd mertebeleri olmakta ve bu konuda ne Arap müşriklerinin, ne de Yahudi ve Hıristiyanların muhalefeti bulunmamaktadır. Dahası, Kur’ân-ı Kerîm, bu iki mertebenin her­kesçe müsellem bulunan mukaddimelerden olduğunu ifade etmek­tedir. [302]

3. Göklerin, yeryüzünün ve bunlar arasında bulunan her şe­yin idaresini sadece O’na hasretmek.

4. O’ndan başkasını ibadete lâyık görmemek.

Bu son iki mertebe de, aralarındaki tabiî bağ sebebiyle birbiriyle iç içe ve birbirinden ayrılmaz durumdadır.

Tevhîd ve şirk (iyilik ve kötülük) konusunda ihtilâflar:

İnsanlardan bazı gruplar, tevhîd ve şirk konusunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Bunların çoğunluğunu şu üç fırka teşkil eder:

1. Yıldızperestler:

Bazı insanlar, yıldızların ibadete lâyık olduğuna, onlara iba­det etmenin dünyada fayda vereceğine inanırlar, ihtiyaçları onlara arzetmenin hak olduğunu düşünürler. Bunlar şöyle derler: Biz yıl­dızların; günlük olaylar, kişinin mutluluk ya da bahtsızlığı, sıhha­ti ya da hastalığı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu anladık. Keza onların soyut (mücerred) ve düşünen nefisleri olduğunu ve bu nefislerin onları hareket haline ittiğini, kendilerine tapanlar­dan gafil olmadıklarını gördük.

Bu inançta olan yıldızperestler, zamanla onların isimleriyle heykeller yaptılar ve onlara tapmaya başladılar.

2. Müşrikler: Allah’a ortak koşanlar:


Müşrikler; önemli olayların idaresi konusunda, yine olması kesin olarak programlanıp kararlaştırılan şeyler hakkında müslü-manlarla aynı şekilde düşünmektedirler. Bunun dışında diğer ko­nularda ise farklı bir inanca sahiptirler.

Bunlar, daha önceki nesillerden sâlih insanların Allah’a iba­det ettiklerini, O’na yaklaştıklarını, bunun sonucunda da Allah Teâlâ’nın onlara uluhiyyet (tanrılık vasfı) verdiğini, böylece onla­rın da, diğer insanların kendilerine ibadette bulunmasına hak ka­zandıklarını kabul ederler ve inançlarını şöyle bir örnekle açıklar­lar: Hükümdarlar hükümdarına kölesi hizmet eder, hizmetinde kusur göstermez ve onun teveccühünü kazanır. Bunun sonucunda da hükümdar ona, saltanat hilati verir ve ülkesinin bir bölümünün idaresini ona havale eder. Bu makama ulaşmasıyla artık ona, (as­lında köle olmasına rağmen) o ülke halkının itaati vacip olur.

Bunlar şöyle derler: Allah’a yapılan ibadetin kabul edilmesi için, mutlaka bunlara ibadette bulunulması da gerekir. Dahası, Al­lah Teâlâ, son derece yücedir, erişilmez bir yerdedir; bunun için de, O’na doğrudan ibadette bulunmak bizatihi insanı O’na yaklaştıramaz. Bu itibarla, Allah ile kullar arasında aracı olmaları ve O’na yaklaştırmaları için, mutlaka sözü edilen sâlih insanlara iba­det etmek gerekir.

Bunlara göre, onlar işitirler, görürler, kulları için şefaat eder­ler, onların işlerini düzenlerler ve onlara yardım ederler.

Bu inançlara sahip olan müşrikler, zamanla onların adına taşları yontmuşlar ve bu heykelleri ibadetleri esnasında kendileri­ne kıble edinmişlerdir. Arkalarından gelen nesiller, bu kıble edini­len putlarla, o putların temsil ettiği kimseler arasındaki bağlantıyı kavrayamaz olmuşlar ve önlerindeki putların, bizatihi mabûd ol­duğunu düşünmeye başlamışlardır. Bunun içindir ki Allah Teâlâ, onları reddederken, bazen hükümranlığın ve mülkün sadece ken­disine ait olduğunu [303], bazen de onların cansız olduklarını [304] beyan yoluna gitmiştir. Nitekim bir âyette şöyle buyurmuştur:

“Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları el­leri mi var veya görecekleri gözleri mi var, yahut işitecekleri ku­lakları mı var?” [305]

3. Hıristiyanlar:


Tevhîd konusunda farklı düşünen üçüncü fırka ise, Hiristiyanlardır. Bunlar, Mesih’in (s.a.) Allah Teâlâ’ya bir yakınlığı oldu­ğuna, diğer insanlardan farklı bir yüceliğe sahip bulunduğuna ina­nırlar. Hal böyle iken, onlara göre Mesih’in “kul” olarak nitelen­mesi uygun olmaz; bu diğerleriyle onu aynı seviyede tutmak olur ki, bu ona bir saygısızlıktır ve Allah’a olan yakınlığım görmemezliktir.

Sonra bazıları, onun bu özelliğini ifade için onu “Allah’ın oğ­lu” olarak isimlendirme yoluna gitmişlerdir. Çünkü bunlara göre, “Baba”, “oğul”a karşı müşfik olur ve onu bizzat kendi elleriyle terbiye eder, üstelik oğul, kişinin sahip olduğu uşakları/köleleri üzerinde bir mevkide bulunur; öyle ise Mesih’e, en uygun olanı “Allah’ın oğlu” ismidir.

Diğer bir kısmı ise, onu “Allah” diye isimlendirme yoluna git­mişlerdir. Çünkü “Vâcibu’l-vücûd” onun içine hulul etmiş ve onun içi olmuştur. Bunun içindir ki, ondan, hiçbir beşerden sudûru gö­rülmedik fevkalâdelikler sâdır olmuştur; ölüleri diriltmesi, balçık­tan kuş sureti yapıp ona ruh üfleyerek can vermesi.., gibi. Bu iti­barla onun kelâmı, Allah’ın kelâmı; ona ibadet de Allah’a ibadettir.

Daha sonraki nesiller ise, zamanla Mesih’e bu isimlerin niçin verildiğini unutmuşlar ve neredeyse onun oğulluğunu gerçek bir oğulluk kabul eder, ya da onun her yönden vâcibu’l-vücûd olduğu­na inanır bir hale gelmişlerdir. Bunun içindir ki Yüce Allah, onla­rın bu inançlarını reddederken, bazen kendisinin asla eşi (zevcesi) olmadığını [306], bazen de göklerin ve yerin yaratıcısının sadece ken­disi olduğunu, bir şeyin olmasını dilediği zaman, ona sadece “ol” demesinin yeterli olduğunu ve o şeyin de anında olacağını ifade etmıştır. [307]

Bu üç fırkaya ait, pek çok iddialar, sayısız hurafeler bulun­maktadır. Araştırıcı, bunları kolayca görebilir. Kur’ân-ı Kerim, iş­te tevhidin bu iki mertebesi üzerinde durmuş ve doyurucu bir şe­kilde kâfirlerin şüphelerini izale etmiş, onları reddetmiştir.

 

2) Şirkin Hakikati
 
İbadet Saygı Halinin En Son Şeklidir:
 

Bil ki: İbadet, insanın gösterebileceği saygı şeklinin en son haddidir. Onun, diğerlerinden daha fazla saygı ifade edişi:

a) Ya suret itibariyledir; kıyam ve secde halleri gibi.

b) Ya niyetle olur. Yani ibadet fiiliyle, kölelerin efendilerine (mevlâ), halkın hükümdarlara, ya da öğrencilerin hocaya göster­dikleri saygıyı ifade etmeye niyet eder. Bir üçüncü sebep yoktur.




[301] Varlığı, zâtının gereği ve zorunlu olan; yokluğu asla düşünülemeyen varhk. (Ç)

[302] Meselâ: "Andalsun onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan, el­bette 'Onları, çok üstün, çok bilen Allah yarattı' diyeceklerdir." Zuhruf: 43/9 âyetinde olduğu gibi.

Buna benzer diğer âyetler için Bkz. Ankebut: 29/61, Lokman: 31/25, Zümer: 39/38, Zuhruf: 43/87. (Ç)

[303] Böylece şirk inancının asıl çıkış noktasını reddetmiştir. (Ç)

[304] Bununla da şirk inancının sonradan aldığı şekli reddetmiştir. (Ç)

[305] A'râf: 7/195.

[306] Dolayısıyla oğlu olamayacağını ve kendisinin bundan münezzeh bulun­duğunu... (Ç)

[307] Meselâ Bkz. Yâsîn: 36/82.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevhidin mertebeleri
« Posted on: 27 Nisan 2024, 02:05:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevhidin mertebeleri rüya tabiri,Tevhidin mertebeleri mekke canlı, Tevhidin mertebeleri kabe canlı yayın, Tevhidin mertebeleri Üç boyutlu kuran oku Tevhidin mertebeleri kuran ı kerim, Tevhidin mertebeleri peygamber kıssaları,Tevhidin mertebeleri ilitam ders soruları, Tevhidin mertebeleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes