Uyuya Kalmak Veya Namazı Unutmak: Uyuya kaldığın İçin veya unuttuğun için herhangi bir namazın vaktini geçirdiğinde, uyandığın veya hatırladığın zaman o namazın vakti olur. Bunun dışında vakti geçirilmiş namazların bir kefareti yoktur. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'kim, namazı unutursa veya uyuya kalırsa, onun kefareti hatırladığında kılmasıdır [342] buyurmuştur. Peygamber {sallallâhu aleyhi ve sellem) ve sahabeleri bir yolculuk esnasında uyuya kalmışlardı. Güneşin sıcaklığı onları uyandırmıştı. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); '...uyku halinde kusur yoktur; kusur, bir sonraki namazın vakti girinceye kadar namazı kılmayan kimse içindir. Kim bunu yaparsa, onu hatırladığı zaman namazı kılsın [343] buyurmuştur.
Şer'î Özrü Olmadığı Halde, Vakti Çıkıncaya Kadar Namazı Kılmayan Kimsenin Durumu: Âlimlerin iki görüşünden tercih edileni şudur; 'bu durumdaki kimse, vaktini geçirdiği namazı kaza edemez. Hatta sonradan kıl-sa dahi namazı sahih/geçerli olmaz. Çünkü namaz, başı ve sonu belirli vakitlerle sınırlı bir ibadettir. Dolayısıyla bu vakitten önce kılınması caiz olmadığı gibi, vakit çıktıktan sonra da kılınması caiz olmaz. Bunun caiz olması İçin, uyuyan veya unutan kimse hakkında olduğu gibi bir nassın [344] olması gerekir. Çünkü Yüce Allah; Hiç şüphesiz namaz, iman edenlere belirli vakitlere göre farz kılınmıştır [345] buyurmuştur.
Peygamber {sallallâhu aleyhi ve sellem) namazların kazası konusunda sadece uy uy akalan lara ve unutanlara ruhsat vermiştir. Dolayısıyla bu iki durumda olmayanlar namazları kaza yapamazlar.
Birçok sahabenin ve bir grup selef-i sâlihîn âlimlerin görüşü, İbni Hazm ve İbni Teymiye'nin görüşü, İbni Useymîn ve Aibânf-nin tercihi budur. Cumhur-u ulemâ ise bu görüşe muhaliftir.
Ebu Hanife ve âlimlerin çoğunluğu, kılınmamış namazların kaza edilebileceğini belirtmişlerdir. [346]
Uyarı: Hiçbir şer'î mazereti olmaksızın, bilinçli olarak namazı terk eden kimse 'namazı kaza edemez1 demek, o kimseye kolaylık oluşturmak amacıyla değildir. Bilakis bu hüküm, namazları kaza etmesini istemekten çok daha ağırdır. Çünkü bu sonuç, işîemiş olduğu günahın ve cürümün, bin defa kusa da, kaza ile kefaret olunamayacak kadar büyük olduğunu göstermektedir. Bu durumda namazları kasıtlı olarak kılmayanın yapacağı tek şey, Azîz ve Cebbar olan Sânı Yüce Allah'a tövbe ve istiğfarı ar-tırmasidır. Belki Allah, onu bağışlar!
[342] Buhârî, 598; Müslim, 684.
[343] Müslim, 1532; Ebû Dâvûd, 437.
[344] Âyet veya hadis. (Çev.)
[345] Nisa, 103.
[346] Bkz. El-MûsiİÎ, el-İhtiyâr, 1/64-65.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın