> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hanefi Fıkhı > Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim)
Sayfa: 1 [2]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim)  (Okunma Sayısı 3023 defa)
02 Şubat 2010, 20:11:13
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #5 : 02 Şubat 2010, 20:11:13 »



METİN

FER´İ MESELELER :


Edası vacib olan şeyler, eğer onları eda etmek malların korunması için ise o zaman ödenen şey

herkesin mülküne göre taksim edilir. Eğer nefislerin korunması için ise, o zaman da insanların

sayısına göre tak-sim edilir. Bu taksime çocuk ve kadınlar dahil olmaz.

Sultan bir köyden birşey alsa, alınan şey nüfus başına taksim edilir.

Bir geminin batmasından korkulursa, gemidekiler bazı metaın atıl-ması üzerinde ittifak etseler, o

zaman atılacak meta insanların sayısınca atılır. Çünkü bu atmak insanların nefsinin korunması

içindir.

Ortaklı bir bina kendiliğinden yıkılsa, ortaklardan birisi yapmaktan kaçınsa, eğer o yıkılan şey

taksimi kabul ederse, kaçınan kimseye zor-lanmaz, taksim yoluna-gidilir. Eğer taksimi elverişli

değilse, yapar, sonra kiraya verir ve harcadığını alır. Eğer hâkimin emri ile yapmışsa. Eğer hâkimin

emri ile yapmamışsa, yapmış olduğu yerin kıymeti yaptığı vakte göre takdir edilir, onu alır. Çünkü

zahiri rivayete göre, insanın komşusu zarar da görse, kendi mülkünde tasarruf edebilir. Yazılanların


hepsi Eşbah´tadır.

Mücteba´da bu kaville de fetva verilmiştir. Siraciye´de de fetva men üzerinedir. Yani yapamaz.

Musannif diyor ki: Bu meselede fetvalar çeşitli olmaktadır. Uygun olan, zahiri rivayete dayanmaktır.

Ben derim ki: Bu mefhum, kaza kitabının müteferrik meseleler bah-sinde geçti.

Vehbâniye şerhinde şöyle denilmektedir: «Birisi kendi tarlasına pi-rinç ekmiş olsa, komşusu zarar

görse bile engel olamaz. Bir duvarın birkaç sahibi olsa, daha ince üzerinde hiç kiriş yokken birisi

üzerine kiriş koysa, diğer ortaklar onu değiştiremezler. Ortaklı bir duvarı, ortak-lardan birisi

yükseltemez. Bazı âlimler tarafından da, «yükseltilmesi ca-izdir.» denilmiştir. Hamam gibi taksimi

mümkün olmayan bir mülkü tamir etmeye veya mermer döşetmeye ortaklardan birisi engel olursa,

hâkim onu kiraya verir ve onun kirasıyla onu yaptırır. Tercih edilen görüşe g£-re imarına razı olan

ortak, hâkimin izni ile binanın tamiri için sarfettiği meblağı binanın tamirinden kaçınandan alana

kadar zarar etmezden ön-ce onu men eder. Ortaklardan birisi diğerinin izni olmadan hâkimin izni ile

binaya sarfettiğini alır, eğer hâkimin izni yoksa o zaman binanın kıy-metini alır.» İşte fakihlerin

yazdıkları da budur.

İZAH

«Malların korunması için ise ilh...» Bu Valiciye´de ve diğerlerinde hikâye edilen üç şeyden birisidir.

İkincisi de, mutlaka emlâk üzerine taksim edilir. Üçüncü görüş de bunun aksidir. Yalnız

zamanımızdaki em-lâkin veya insanların korunması için. alınan paranın bilinmesi hususun-daki söz

kaldı. Ki bu da çetindir. Zira zalimler köy halkından veya ma-halle veya sanat ehlinden belirli

zamanlarda muayyen veya gayri mu-ayyen, sebebli veya sebebsiz mal almaktadırlar. Ben

Hamidiye´nin tak-sim bahsinin sonunda özeti şu olan meselenin izahını görmedim. Babamın yaptığı

açıklama şöyledir: Kaide şudur: Eğer emlâkin köy halkına izafesinden kat-i nazar edilirse o zaman o

köy halkı göçebe yaşayan Türkmenler ve Araplar gibi olurlar ki, alman şey onlara nüfus başına

da-ğıtılmaz. Ancak sultanın Türkmenlerden taleb ettiği gibi, meselâ onların hırsızlığından, adam

öldürmelerinden ve hırsızlığa ve adam öldürmeye karşı müdafaa yapmadıkları için aldığı cerime

gibi taksim edilir. Bir de onların misafirlere kıyam ettikleri gibi. Ancak yem olacak şeyler

Türk-menlerden alınmaz. Çünkü Türkmenler ekin etmezler. Valinin aydan aya aldığı ve bunun

dışında saman, arpa, odun ve zahire gibi mülkiyet sebe-biyle aldığı da herkesin mülküne göre

aralarında taksim edilir. Düşün.

«Çocuk ve kadınlar dahil olmaz ilh...» Acık olan şudur ki, çocuk ve kadınların dahil olmaması, eğer

ödenecek para insanların nefsinin korun-ması için ödenirse söz konusudur. Çünkü illet bunu

göstermektedir.

Velvaliciye´de şöyle denilmiştir: «Eğer o vergi mülklerin korunması için ödeniyorsa, herkes

mülkünün miktarı kadar öder. Zira o ödenekler mülkün korunması içindir. O takdirde o ödenekler

bir araziyi sulamak için kazılan kanala benzer. Bu da sudan faydalanacak arazi sahiplerin-den arazi

miktarları kadar alınır. Eğer ödenen para bedenlerin korunması için ödeniyorsa, o zaman düşman

tarafından saldırıya uğrayacak insan-ların sayısına göre taksim edilir. Çünkü bu insan başına göre

sarfedilen bir paradır. Bunda da kadın ve çocuklara birşey yoktur. Çünkü kadın ve çocuklara

taarruz edilmez.»

«Geminin batmasından korkulursa ilh...» Bu bahsi Eşbah, Kâriü´l Hidâye´nin Fetâvâ´sından

nakletmiştir.

«İttifak etseler ilh...» Bu sözden anlaşılıyor ki, onlar eşyaları gemi-den atmakta ittifak etmeseler,

böyle olmaz. Belki kim eşyayı atmışsa, onu atan tazmin eder. Zahidi, Havî´de bunu açıklamış ve

şöyle demiştir: «Ge-mi batmaya yakın ölse, gemideki kimsenin bazısı birisinin buğdayın; ge-mi

hafifleyinceye kadar denize atsa, buğdayın attığı haldeki kıymetine zamindir.» Remlî, Eşbah üzerine.

Zahidî´nin, «Attığı haldeki» sözü, kıymete mütealliktir. Yani o bat-mak üzere olduğu kıymetini öder.

Nitekim bu konuyu sarih gasb kitabın-da zikretmişti.

Sonra Remlî şöyle demektedir: «Bundan anlaşılıyor ki, gemide malı olup da kendi olmayan ve

atmakla izin vermeyen gaib kimsenin üzerine tazminat yoktur. Eğer izin verirse, yani, «Eğer gemi

batmaya yüz tutar-sa atın.» dese, onun izni muteber olur.

«İnsanların sayısınca ilh...» Buradaki atılmanın özellikle insanların nefislerini korumak için atılması

kaydıyla kaydedilmesi gerekir. Nitekim sarihin açıklamasından da bu anlaşılıyor. Ama gemiden

atılan şeyler sırf emtianın korunması için atılırsa, meselâ insanlardan korkulmasa da emtiadan

korkulsa, yeni yer öyle bir yer olsa ki orada insanlar boğulmaz, fakat emtia telef olmaz. O zaman o


mal miktarıncadır. Ama eğer geminin batmasında hem insanlardan, hem de maldan korkulsa,

insanla malın ko-runması için ittifak ettikten sonra emtiadan bir kısmını atsalar. o zaman onların

hem mallan, hem sayıları kadar tazmin •ettirilir. Bunlardan birisi gaib olsa, gemi batacağı zaman

atmaları için verse, onun yalnız malına itibar edilir, nefsine değil. Ama birisi de hem kendi, hem

malı gemide olsa, hem kendine, hem malına itibar edilir. Yalnız kendi başına olan adamda da yalnız

nefsine itibar edilir. Ben bu tahriri başka birisinden görmedim. Şu kadar var ki, ben bu yazıyı illetten

aldım. Düşünülsün. Remlî, Eşbah üzerine. Hamevî ve diğerleri de bunu ikrar etmişlerdir.

«Ortaklı bir bina kendiliğinden yıkılsa ilh...» Şeyh Şerâfeddin bun-dan şu meseleyi istisna etmiştir:

İki yetim çocuk arasında müşterek bir duvar olsa, o duvarın yıkılmasından korkulsa, o duvarı Öyle

terketmekte çocuklara da zarar olsa, onların her ikisinin de vasisi bulunsa, vasiler-den bir tanesi

diğer vasi ile birlikte o duvarı yeniden yapmaya zorlanır. Bu, iki mâlikten birisinin yapımından

kaçınması gibi değildir. Çünkü o yapımından kaçındığı zaman zararın kendisine ulaşmasına razı

olmak-tadır. O zaman ona zorlanamaz. Bu meselede ise zarar küçük çocuğa-dır. Çocuğun rızası da

muteber değildir. Bundan ötürü vasisine duvarı yapması için zorlanır. Hâniyed´e olduğu gibi.

Vakfın da yetim malı gibi olması gerekir. Ebussuud. Özetle.

«Taksimi kabul etmezse, yapar ilh...» Şeyh Salih´in Eşbah üzerindeki haşiyesinde şöyle denilmiştir:

«Musannif taksimi kabul etmeyen mülk-te zorlanmamayı mutlak bir şekilde ifade etmiştir. O zaman

bu, binanın hepsi yıkılsa ve sahra olması veya ondan az birşey kalması şekillerini de kapsamına

alır.»

Hülâsa adlı eserde şöyle denilmektedir: «Bir değirmen veya hamam kendiliğinden yıkılsa,

ortaklardan birisi yapmaktan kaçınsa zorlanır. Eğer hamam veya değirmenden birşey kalmışsa.

Ama hepsi! yıkılmış ve arsa halini almışsa, diğer ortağa yapılması için zorlanmaz. Ortak fakir ise,

ona,

«Sen sarfet .diğerine borç olsun.» denilir.»

Yine Hülâsa´da şöyle denilmektedir: «Ortaklardan birisi ekini sula-maktan kaçınsa hâkim tarafından

zorlanır. Fetâvâ´da hâkimin edebleri bahsinde, «zorlanmaz» denilmiştir. Şu kadar var ki, diğer

ortağa, «Sen sula ve sarfet ,sonra sarfettiğinin yarısını rücu et, ortağından al.» deni-lir.» Ebussuud.

Ben derim ki: Hülâsa´da olandan şu istifade edilir ki, eğer adam fa-kir ise zorlanmaz. Düşünülsün.

Açıktır ki, hamam ve benzeri taksim edilemeyen şeyler, hepsi yıkıl-sa ve sahsa olmuş olsa, o zaman

taksim edilen kısımdan olur. Nitekim fakihler bunu açıkça söylemiştir. O zaman da artık musannifin

ıtlağı üze-rine bu reddolunmaz. Zira musannifin sözü taksimi kabil olmayan emlâk-tedir. Sen anla.

Hülâsa´nın ikinci sözünün acık anlamı da şudur: Zorlama; darb veya hapisle yapılır. Hülâsa sahibi

başka bir yerde zorlamayı hâkimin emri ile tafsil etmiştir. Yani hâkim öteki adama, «Sen tarlayı sula,

sarfettiğinin yarısını rücu ederek diğerinden al.» der. Bunun benzeri Bezzâziye´de de mevcuttur.

Düşün.

Sarihin zikrettiği yakında Vehbâniye´den naklen gelecektir.

BİR TAMAMLAMA: [Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim)
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:50:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) rüya tabiri,Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) mekke canlı, Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) kabe canlı yayın, Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) Üç boyutlu kuran oku Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) kuran ı kerim, Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) peygamber kıssaları,Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim) ilitam ders soruları, Reddü´l Muhtar / Kısmet (Taksim)önlisans arapça,
Logged
Sayfa: 1 [2]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes