> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Sünnetin sünnete arzı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnetin sünnete arzı  (Okunma Sayısı 973 defa)
15 Haziran 2011, 20:12:09
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Haziran 2011, 20:12:09 »



III. Sünnetin Sünnete Arzı


Muhaddislerin kaidelerinden biri de, uygulama ve tek tek hadislere tatbik etme noktasında farklı düşünmekle beraber, kendilerince Hz. Peygamber'e ait olduğu kesin olan sünnete muhalif bir hadisi kabul etme­mektir.

Birisi dese ki:

Madem ki muhaddislerin, sünneti sünnete arz ölçü­leri var, öyleyse sünnetin sahih ve kesin olması hususunda ölçü nedir? Belki de reddettikleri hadis, kabul ettiklerinden daha sahihtir. Henüz sa­habenin nezdinde böyle bir ölçü mevcut değilken, bir hadisin sahih oldu­ğuna, ona muhalif olanların da zayıf veya uydurma olduğuna nasıl hük­medeceğiz? Bunu iddia eden kişinin, Hz. Peygamber'in ashabı eğitip bil­gilendirdiğini, ashabın da onu örnek edindiklerini, dinî hükümleri ondan aldıklarını bilmesi gerekir. Ashabın davranışları ister onun bu konudaki sözlerini ezbere bilsin, isterse bilmesin, büyük oranda Hz. Peygamber'i örnek alma şeklinde oluşmaktaydı. Aynı şekilde tabiîn de dinî konular­daki bilgilerini sahabeden almışlardır. Namazlarında, oruçlarında, hacla­rında, haramlardan sakınmalarında, farzları ve mendupları yapmalarında onları örnek edinmişlerdir. Çünkü onlar, ashabın Resûlullah'a ittiba ettik­lerini biliyorlardı.

Onlar, dinî konudaki bir hükmü ya Hz. Peygamber'den o konuda rivayet edilen bir hadis olup olmadığını sorarak veya lafız ya da mâna olarak rivayet edilen bir metin olmaksızın, onun sünneti olması ile yetine­rek hareket ediyorlardı.

Hz. Peygamber şöyle namaz kıldı, şu şekilde oruç tuttu, şundan menetti, şunu yasak etti, şu işi emretti, şuna teşvik etti deniliyor; ilim pe­şinde olan kişiye Hz. Peygamber'in sözü, lafız veya mâna olarak ezber­leyip insanlar arasında yayması için rivayet ediliyordu.

Hz. Peygamber'in sünneti ve İslâm'ın temel hükümleri bu şekilde nesiller boyu tevatür yoluyla naklolunmuştur. Bu fiilî rivayete, onu teyit eden ve açıklayan, ihtilaf anında başvurmada esas olan yazılı rivayet de eşlik etmiştir. Şu anda 15. hicrî asırda yaşayan bizler, insanlara Hz. Pey­gamber'in namazı nasıl kıldığı konusunda bir hadis bilip bilmediğini soracak olsak, çoğunun hiçbir hadis bilmediğini görürüz. Bununla birlik­te, namazın şeklini, rükünlerini, sünnetlerini bildiklerine şahit oluruz. Çünkü bunlar Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bu şekilde naklolunarak gelmiştir. Onların, namazın nasıl kılındığını bilmelerinin, ha­disleri ezberleme ve tedvin etme sayesinde olduğu kanaatinde değiliz. Aksine onlar kitlelerin bunu birbirlerine nakletmeleri sayesinde öğren­mişlerdir. Şu halde hadis nakli ve bu hadislerin söz konusu fiilî duruma paralel olması, ihtilaf anında baş vurmak üzere açıklayıcı ve te'kit edici bir unsur olmaktan öteye gitmemektedir.

Ayrıca sabit olan dinî hüküm ve amellerin, farz veya haram oldu­ğunu bildiren Hz. Peygamber'in sözlerinden müslümanların büyük ço­ğunluğunun haberdar olmadığını bilmekteyiz. Bununla birlikte, konuyla ilgili Resûlullah'ın sözünü bilsinler veya bilmesinler, onlar, Allah emrini yerine getiriyorlardı. Bu durum, bugün için de geçerlidir. Halka bir işi Allah ve Resulünün istediğini veya onu yasak ettiğini bilmesi yeterli gel­mekte olup, onun delilini bilmeye gerek duymuyorlardı. Dolayısıyla, de­lilleri bilme bu konuyla ilgilenen kişilere bırakılmıştı. Halk ise sadece Allah ve Resulü'nün emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakın­makla yükümlüydüler.

Böylece insanlar günümüze gelinceye kadar dinî delilleri bilmek­sizin farz ve mendupları öğrenip yaptı; haram ve mekruhlardan ise uzak durdular.

Sözgelimi; şarap haram, içen ise günahkârdır. Fakat insanların çoğu bu konuda herhangi bir âyet veya hadis bilmemektedirler. Bir şeyin ha­ram olduğunu bildiren nassı bilerek ondan kaçınmak tercihe şayan ol­makla beraber, böylesi durumlar cidden azdır. Tenkidçi bir muhaddise Hz. Peygamber'in sarhoş eden veya uyuşturan bir şeyi helal kıldığına de­lalet eden bir hadis ulaştığında, isnadı hakkında araştırma yapmaya gerek duymaz; aksine öncelikle ümmetin ittifakına, ikinci olarak da bütün sar­hoşluk veren şeylerin haram olduğunu bildiren âyet ve hadislere aykırı olması sebebiyle metnin sahih olmadığına hükmeder.

Diğer dinî hükümler de böyledir. Onlar kendilerine ulaşan her ha­disi, ümmetin ameli ile teyit edilmiş olduğunu bildikleri hadislere arzediyorlardı. Sanki dinî bir hüküm onlara biri ümmetin fiili, diğeri Hz. Peygamber'den rivayet olunan hadis olmak üzere iki yoldan geliyordu.

Ümmetin ihtilaf ettikleri dinî hükümlere ilişkin farklı rivayetlere gelince, bunlardan biri diğerine açık olarak muhalif olduğunda rivayet­lerden herhangi birinin zayıf veya uydurma olduğuna hemen hükmetmi­yor, aralarını telif etmek için daha başka yöntemlere vaş vuruyorlardı.

Yine muhaddislere güvenilir raviler tarafından birçok yolla rivayet edilen haber ile ona muhalif ve sadece bir veya iki yolla gelmekle birlikte sahih olan bir hadis ulaştığında, ikisinden birini diğeri ile tahsis, takyid veya tarih biliniyorsa ve mümkün ise nesih olduğu hükmü verilir ve hadis mutlak olarak reddedilmezdi. Şayet tariklerden biri zayıf ise terk edilir, tahsis veya nesh cihetine gidilmezdi.

Bu metotta muhaddislerin bir hadisi alırken veya reddederken isna­dı ön planda tuttukları ortaya çıkmaktadır. Fakat bu, onların tek ölçüleri değildir. Aksine bu, hem sened, hem de metni gözeten bir metottur. Zira yukarıdaki meselede her iki tarafın da gözönünde bulundurulduğu açıkça görülmektedir. Bununla beraber, hiçbir zaman isnadın ihmali mümkün değildir. Çünkü bize sahih bir senedle ulaşmayan herhangi bir metnin hiçbir kıymeti yoktur.




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnetin sünnete arzı
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 04:24:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnetin sünnete arzı rüya tabiri,Sünnetin sünnete arzı mekke canlı, Sünnetin sünnete arzı kabe canlı yayın, Sünnetin sünnete arzı Üç boyutlu kuran oku Sünnetin sünnete arzı kuran ı kerim, Sünnetin sünnete arzı peygamber kıssaları,Sünnetin sünnete arzı ilitam ders soruları, Sünnetin sünnete arzıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes