> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Güzel Ahlak > Sabırlı Olmak
Sayfa: [1] 2 3 4 ... 10   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sabırlı Olmak  (Okunma Sayısı 19507 defa)
09 Aralık 2007, 22:42:42
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Aralık 2007, 22:42:42 »



Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Hiç şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir." (Bakara; 153)

   İbn-i Abbas (R.A) şöyle anlatmıştır: "Bir gün Hz. Peygamber (S.A.V): "Bana bak yavrucuğum, sana Allah'tan faydalanmana vesile olacak bir kaç cümle öğreteyim mi?" buyurdu. Ben: "Tabi, ya Resulullah!" deyince, Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu: "Allah'ı gözet ki, O da seni gözetsin. Allah'ı an ki O'nu yanı başında bulasın. Rahatlık ve genişlik günlerinde Allah'ı  tanı ki O da sıkıntılı günlerinde seni hatırlasın. Bir şey isterken Allah'tan iste, yardım dilerken sadece Allah'tan dile. Çünkü olacak şeyler hakkında Allah'ın kaderi (yazısı) kesinleşmiştir. Eğer bütün insanlar, Allah-u Zülcelal'in senin hakkında takdir etmemiş olduğu bir konuda sana yararlı olmak isteseler, o işi yapamazlar. Buna karşılık bütün insanlar, Allah'ın alnına yazmamış olduğu bir zararı sana ulaştırmak isteseler bunu başaramazlar. Hoşuna gitmeyen bir olay karşısında sabretmek senin hakkında çok hayırlıdır. Sabrın sonu zafer, sıkıntının sonu ferahlık ve zorluğun arkası kolaylıktır." (Tirmizi)

   Hz. Ali (K.V) şöyle demiştir: "Ey insanlar, size söyleyeceğim şu beş şeyi öğrenip tutunuz. Başka bir deyimle size söyliyeceğim şu iki tane iki ve bir şeyi öğrenip tutunuz: "Hiç biriniz işlediği günahlardan başka bir şeyden korkmasın. Hiç biriniz Rabb'inden başka kimseden bir şey ummasın. Hiç biriniz bilmediğiniz bir şeyi öğrenmekten utanmasın. Hiç biriniz kendisine bilmediği bir şey sorulunca, 'Bilmiyorum' demekten  utanmasın. Bilesiniz ki vücutta baş ne ise, işler ve olaylar karşısında sabır odur. Başsız kalan vücut nasıl dengesini yitirirse, sabırsız olarak ele alınan işler ve olaylar da, öyle ters ve karmaşık olur."
   Hz. Ali (K.V) sözlerine devam ederek: "Gerçek âlim ve gerçek mü'min kimdir, size söyliyeyim mi?" dedi. Dinleyicilerin: "Buyur ya emirü'l-mü'minin!" demeleri üzerine sözlerine şöyle devam etti: "Gerçek alim, insanları Allah'ın lütfundan ümitsiz yapmayandır. Gerçek âlim Hakka karşı günah işlemeyi, halka şirin göstermeyendir. Gerçek mü'min, kıyamet günü Allah'ın kesin hükmü belli olmadıkça, ne Allah'a bağlı arifleri cennetlik ve ne de günahkâr asileri cehenemlik ilan etmeyen kimsedir. Bu ümmetin en hayırlısı bile Allah'ın azabından asla emin olmamalıdır. Çünkü Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Hüsrana uğrayanlardan başka hiç kimse, Allah'ın sillesinden emin olamaz." (A’raf; 99)

Buna karşılık bu ümmetin en kötüsü bile, Allah'ın rahmetinden ümitsiz olmamalıdır. Çünkü Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Kafirlerden başka hiç kimse, Allah'ın rahmetinden ümit kesmez." (Yusuf; 87)

   Yezid-i Rakkaşi şöyle demiştir: "Kul kabire girince kılmış olduğu namazlar sağına, vermiş olduğu sadakalar soluna dikilir. Yapmış olduğu iyilikler onu gölgesi altına alırken, sabır; ona göğüs gererek, diğer korucularına: 'Eğer onu koruyabilecekseniz mesele yok, eğer koruyamayacaksanız çekilip yerlerinizi bana bırakınız da onu azaptan koruyayım' der."
   Bu rivayetler gösteriyor ki sabır amellerin en üstünüdür. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ancak sabredenlere hesapsız bir şekilde mükafat ve sevap verilir."   (Zümer; 10)

   Bela ve musibetlere sabretmek, tahammül göstermekte Allah-u Zülcelal'in yanında çok makbuldür. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Amellerinizde orta yolu ve doğruyu bulmaya çalışın. Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir keffâret olur. Musibet, beklenmedik bir hadise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş farketmez." (Müslim)

   Vehb bin Münebbih şöyle demiştir: "Havarilerden birinin elindeki kitaptan şöyle yazılı idi: 'Eğer önünde bir bela yolu açıldı ise buna sevin. Çünkü peygamberlerin ve salihlerin yoluna koyuldun demektir. Buna karşılık eğer önünde bir rahatlık yolu açılmış ise buna ağla. Çünkü peygamberlerin ve salihlerin yolundan ayrıldın demektir.' "

   Habbab bin Eret (R.A) şöyle demiştir: "(İslam'ın ilk günlerinde) Resulullah (S.A.V) Kabe'nin gölgesinde kaftanını yastık yaparak dayandığı bir sırada kendisine Kureyş müşriklerinin işkencelerinden şikayet ederek:  "Ya Resulullah Bizim için Allah'tan zafer dileyemez misin? Bunların zulmünden kurtulmamız için Allah'a dua edemez misin?" dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişiler bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır. O kişi bu çukura (başı dışarıda bırakarak) gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başı testereyle kesilerek ikiye bölünürdü de, (bu işkence) o mü'mini dininden döndüremezdi. Allah'a yemin ederim ki, şu İslam Dini'ni muhakkak surette kemale erdirecektir.

   Öyle bir derecede ki, bir süvari yalnız başına Sana'dan Hadramevt'e kadar selametle gidecek. Allah'tan başka hiçbirşeyden korkmayacak. Yahud koyun sahibi yolcu sadece koyunu üzerine kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz."
(Buhari, Ebu Davud)

   Enes bin Malik (R.A)'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (S.A.V) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü dünyanın en mutlu insanı Allah'ın huzuruna getirilir. Bir anlığına cehenneme sokulduktan sonra, kömür gibi yanıp kararmış olarak; oradan çıkarıldıktan sonra kendisine:

  "Oraya atılmadan önce hiç mutluluk gördün mü?" diye sorulur. Adam bu soruya: "Hayır, yaratıldığımdan beri bu belayı çekiyorum ya              Rabbi!" diye cevap verir. Buna karşılık en çileli insan huzura getirilir. Bir anlığına cennete konulduktan sonra, ayın ondördü gibi parlak bir çehre ile oradan çıkarıldıktan sonra kendisine: "Oraya girmeden önce hiç sıkıntı çektin mi?" diye sorulur ve adam bu soruya: "Hayır, yaratıldığımdan beri hep bu sefa içindeyim ya Rabbi!" diye cevap verir." (Müslim)

   İbn-i Abbas (R.A)'dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (S.A.V) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk çağırılacak olanlar, her halükarda Allah-u Zülcelal'e hamdedenlerdir."   (Suyuti)

   Ayrıca mü'min, Hz. Peygamber (S.A.V)'i kendisine örnek almalı ve onun eziyetlere karşı nasıl sabrettiğine bakmalıdır. Nitekim bu konuda İbn-i Mes'ud (R.A) şu olayı anlatmıştır: "Bir defasında Hz. Peygamber (S.A.V), Kabe'nin yanında namaz kılıyordu, o sırada Ebu Cehil ve adamları orada oturuyordu. Bir gün önce orada bir deve kesilmişti. Ebu Cehil ve arkadaşları: 'Hanginiz şu deve işkembesini kaldırır ve Muhammed  secdeye varınca onu ensesine atıverir.' dedi. Ebu Cehil'in bu sözleri üzerine, en kötüleri yerinden sıçradı ve Hz. Peygamber (S.A.V) secdeye varınca, devenin işkembesini boynuna atıverdi. Arkasından hep birlikte kahkaha ile güldüler. O sırada ben ayakta duruyor ve olup bitenleri seyrediyordum: 'Keşke cesaretim olsa da işkembeyi onun üzerinden atabilsem' dedim. Hz. Peygamber (S.A.V) ise hiç bir şey olmamış gibi, başını kaldırmaksızın secdeye devam ediyordu. Bu sırada bir adam koşup durumu Hz. Fatıma (R. Anha)'ya bildirdi. Hz. Fatıma o zaman küçük bir kız olmasına rağmen hemen geldi ve işkembeyi babasının boynundan atıverdi. Arkasından Ebu Cehil ve adamlarına ağır sözlerle çıkıştı. Hz. Peygamber (S.A.V) namazı bitince, yüksek sesle üç kere: "Allahım, Kureyşlileri sana havale ediyorum." dedi. Hz. Peygamber (S.A.V)'in böyle söylemesini duyunca  duyunca korkudan gülüşmeyi kestiler. Hz. Peygamber (S.A.V)devam ederek devam ederek: "Allahım! Ebu Cehili, Ukbeyi, Utbeyi, Şeybeyi, Velidi ve Umeyye'yi Sana havale ediyorum." dedi. Hz. Muhammed (S.A.V)'i hakkı tebliğ etmek için gönderen Allah'a yemin ederim ki, Hz. Peygamber (S.A.V)'in adlarını saydığı bu kimseleri Bedir Savaşı sırasında kendi gözlerimle ölüler arasında gördüm."  (Buhari, Müslim, Nesai)

   İbn-i Abbas (R.A) der ki: Peygamberlerden biri Allah-u Zülcelal'e dedi ki: "Allah'ım, mü'min kulun sana itaat ediyor ve günahlardan uzak kalıyor. Böyleyken dünya nimetlerinden mahrum oluyor ve çesitli belalara uğruyor. Buna karşılık, sana itaat etmediği gibi hep günah işleyen kulun dünya ayakları altına seriliyor."   Allah-u Zülcelal vahiy yolu ile bu Peygamber'e şöyle buyurdu: "Kullar da belalar da benimdir. Her ikisi de bana hamd ederek beni noksan sıfatlardan tenzih eder. Mü'min arada bir günah işleyince, bu günahına kefaret olsun diye dünyada onu mahrumiyete düşürür ve başına bela veririm ki, huzuruma geldiğinde kendisine iyliklerin mükafatını vereyim. Kâfir kötülük işledikçe, huzuruma geldiğinde işlediği kötülüklerin cezasını kendisine vermek için belaları üzerinden savar ve dünyalığını bol veririm."
   Hz. Peygamber (S.A.V) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala bir kulunu severse ona bela verir." (Taberani)

   Bu hadis-i şerifin manası açıktır. Allah-u Zülcelal bir kulunu sevmek isteyince onu dener. Yani onun sevgiye layık olup olmadığını ortaya çıkarmak için onu çeşitli bela ve musibetlerle imtihan eder. Allah-u Zülcelal kulunun samimiyetini ortaya çıkarmak için onu imtihan ettiği şey bela olabildiği gibi nimette olabilir. Bela imtihanı sabırla, nimet imtihanı ise şükürle kazanılır.

   Bu zamanda insanların büyük bir çoğunluğu bela ve musibete sabretmeye karşı zayıftırlar. Olabilir ki insan bir musibete belaya sabredemez. Onun için belasız ve musibetsiz  bir sevgiyi Allah-u  Zülcelal'in fazlından isteyelim. O'nun hazineleri çoktur. Kalben ve ruhen isteyen kuluna mutlaka verir.

   Anlatıldığına göre zamanın birinde, bir mü'min ile bir kafir, balık avına çıkmıştı. Kâfir, putların adını anarak ağını atıyor ve ağını yukarı çektiğinde balıkla dolu olduğunu görüyo...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 09 Aralık 2007, 23:05:30 Gönderen: GizEmLi_yAzaR »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sabırlı Olmak
« Posted on: 29 Mart 2024, 02:43:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sabırlı Olmak rüya tabiri,Sabırlı Olmak mekke canlı, Sabırlı Olmak kabe canlı yayın, Sabırlı Olmak Üç boyutlu kuran oku Sabırlı Olmak kuran ı kerim, Sabırlı Olmak peygamber kıssaları,Sabırlı Olmak ilitam ders soruları, Sabırlı Olmak önlisans arapça,
Logged
20 Aralık 2009, 01:42:59
serapnur
2
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29


« Yanıtla #1 : 20 Aralık 2009, 01:42:59 »

İnşallah hepimiz sabırlıolmayıöğreniriz bu akşam okuduğum en güzel yazıALLAH sizden razı olur inşallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
28 Aralık 2009, 23:14:44
akmina

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 477


« Yanıtla #2 : 28 Aralık 2009, 23:14:44 »

ALLAH razı olsun hocam .ALLAH cümlemizi sabırlı kullarından eylesin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
29 Aralık 2009, 00:45:41
zahdem

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 2.060


Site
« Yanıtla #3 : 29 Aralık 2009, 00:45:41 »

paylaşım için ALLAHrazı olsun. inşaallh asr suresindeki ,hüsrandan kurtulcağı müjdelenen:imen eden,salih amel işleyen,hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olabilmek dileğiyle.ALLAH'a emanet olunuz.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Şubat 2010, 21:44:40
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #4 : 03 Şubat 2010, 21:44:40 »

ALLAH-u Zülcelal bizlere taat yapmak, günahlardan kaçmak ve musibetlere katlanmak için sabır versin. Ve bu sabırla rızasını kazanmayı nasip etsin...

Amin Amin Amin
Allah c.c. razı olsun bu değerli bilgileri herzaman nefsimize okumamız gerek bilsek gafletle unutulabiliyor yani sabretmemiz gereken konularda aklımıza gelmesi için irademizi kuvvetlendirmek için nefse herzaman bu hakikatleri okumak gerekir
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3 4 ... 10   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes