> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Hatib bin Ebi Beltea
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Hatib bin Ebi Beltea  (Okunma Sayısı 2800 defa)
05 Mayıs 2011, 15:51:23
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Mayıs 2011, 15:51:23 »



Hz. Hatib Bin Ebi Beltea (R.Anh)


Hz. Hâtib, genç yaşında Yemen'den Mekke-i Mükerreme'ye gelmiştir. Buraya yerleşen Hz. Hâtib, burada evlenmiş ve birçok çocuğu olmuştur.

Hâtib bin Ebî Beltea, Müslüman olmadan önce, şairliği ile meşhurdu. İyi bir süvari idi. Hicretten önce Müslüman olmakla şereflenmiş olup, bunun kesin tarihi bilinmemektedir. Mekkeli Müslümanlarla birlikte, Peygamber efendimizin hicretinden önce Medine'ye hicret etmiştir. Medine'de bir süre Ensardan Münzir bin Muhammed'in evinde misafir kalmıştır. Resûlüllah efendimiz, onu Ensardan Hâlid bin Râhile ile kardeş yapmıştı. Hâtib bin Ebî Beltea hazretlerinin, imanı kuvvetli ve Rasûlül-laha olan sevgisi ve teslimiyeti tamdı. Bedir, Uhud, Hendek harblerinde ve Bey'at-ı Rıdvan ve Hudeybiye'de bulundu.

Bedir savaşı, Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan ilk harptı. Bu harbe katılan Ashâb-ı Kiramın gösterdikleri cesaret, sabır, fedakârlık ve Rasûlüllaha olan bağlılıklarından dolayı, Allahû Teâla, Bedir harbine Katılan 313 Sahabenin, Cennette kavuşacakları haber vermiştir. Hâtib bin kbı Beltea hazretleri de bu müjdeye kavuşanlardandır.

Peygamber efendimiz, 1400 kadar Ashabı ile hac niyetiyle Medine'den yola çıkmıştı. Hz. Hâtib da bunlar arasındaydı. Bunu haber alan Mekkeli müşrikler, onları Mekke'ye sokmamaya karar verdiler.

Elçi olarak gönderilen Hz. Osman'dan bir haber gelmeyince, buradaki canlarını feda ederek Rasûlullahi koruyacaklarına söz ver­mişlerdi. "Bey'at-i Rıdvan"  adı  verilen  bu hâdiseyi, Allahû  Teâlâ Kur'ân-ı kerîmde, Fetih sûresi  18. âyet-i kerîmesinde haber vererek, onlardan razı olduğunu bildirmiştir. Bu âyet-i kerîmede meâlen buyuruldu ki:

"Ağaç altında sana bey'at eden, emirlerini kayıtsız şartsız yap­maya söz veren mü'minlerden Allahû Teâla razıdır ve onlara sekine (kalblerine kuvvet) veriyor ve sana olan sevgilerini, Sıdk ve ihlâsı biliyor ve onları yakın bir feth ve zafer ile sevâblandıracağım müjdeliyor."

Câbir bin Abdullah'ın bildirdiği hadis-i şerifte de Rasûlullah efendimiz buyurdu ki:

"Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme gir­mez!"

Hâtib bin Ebî Beltea hazretleri, hicretin yedinci senesinde Hayber gazasında, Yahudilere karşı büyük bir cesaretle, kahramanca savaşan ve kalelerini muhasara eden süvarilerden biriydi. O, kuvvetli bir hitabete ve ikna edici bir konuşma kabiliyetine sahipti.

Sözleri, çok tesirliydi. Dinleyenleri mest ediyor, etkisi altında bırakı­yordu. Sureti, görünüşü çok güzeldi. Güler yüzlü, tatlı dilliydi. İyi bir şâir­di.

Rasûlullah efendimiz, hicretin altıncı yılında, Mekkeli müşriklerle bir sulh antlaşması yaptıktan sonra, Medine civarında bulunan altı hüküm­dara mektup göndererek, onları İslâm dinine davet etmişti.

Her bir hükümdara gönderdiği elçiler, Ashabının en seçkinleri olup, suretleri ve sözleri en güzel olanlarıydı.

Peygamber efendimiz, Hâtib bin Ebî Beltea'yı Mısır kralı Mukavkis'a

göndermişti. Peygamber efendimiz, onu göndermeden önce sordular:

"Ey Ashabım! Mükâfatım Allahû Teâla'dan beklemek üzere, şu mek­tubu, Mısır hükümdarına kim götürür? "

Bunun üzerine Hz. Hâtib, hemen yerinden fırlayıp, ayağa kalktı ve Peygamberimize dedi ki:

"Yâ Rasûlallah! Ben götürürüm!"

Bunun üzerine Peygamber efendimiz de buyurdu ki:

"Ey Hâtib! Bu vazifeni, Allahû Teâlâ senin hakkında mübarek eylesin!"

Hâtib bin Ebî Beltea hazretleri, mektubu Peygamberimizden aldı. Veda edip, evine gitti. Yol için hayvanını hazırladı. Ailesi ile de vedâlaştıktan sonra yola çıktı. Önce Mısır'a vardı. Mukavkis'i orada bulamayınca, İskenderiye'ye gitti. Orada hükümdarın sarayını buldu. Kapıcı, içeriye alma­dan önce, maksadını öğrendi. Kapıcı Hz. Hâtib'a çok hürmet etti. Onu hiç bekletmedi. Mukavkis, o sırada adamlarıyla bir meclis kurmuş bulunuyordu.

Hz. Hâtib, Mukavkis'in toplantı hâlinde olduğu yere yaklaştı. Peygamberimizin mektubunu eline alıp, ona gösterdi. Mukavkis, mek­tubu görünce, Hâtib bin Ebî Beltea'yı yanına getirmelerini adamlarına emretti. Huzuruna varınca, Mukavkis, Peygamberimizin mektubunu Hz. Hâtib'den aldı. Mektupta şöyle yazıyordu:

Bismillâhirrahmânirrahîm, Allanın kulu ve Rasûlü Muhammed'den Kibt'in[128] büyüğü  Mukavkis'a, Allahû Teâla'nın hidâyetine tabi olana selâm olsun. Bundan sonra; ben seni İslama davet ederim. Müslüman ol ki, selâmet bulasın!

Allahû Teâlâ sana iki kat ecir versin. Eğer yüz çevirirsen, bütün Kibt'in vebali senin üzerinedir.

Ey kitap ehli, sizin ve bizim aramızda bir olan söze gelin! Allahû Teâlâdan başkasına ibâdet etmeyelim ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmay­alım! Allahû teâlâyı bırakıp bâzılarımız bâzılarını Rab edinmesinler! Eğer bu sözden yüz çevirirlerse, "Şâhid olunuz, biz Müslümamz!" deyiniz!

Peygamberimizin mektubu okununca, Mukavkis, Hâtib hazretlerine, "Hayırlısı olsun!" dedi.

Mısır hükümdarı Mukavkis, kumandanlarını, devlet adamlarını toplayıp, Hâtib ile aralarında, şu konuşmalar geçti:

"Ben, anlamak istediğim bâzı şeyleri sana soracak, bu hususta seninle konuşacağım."

"Buyur, konuşalım! "

"Sizi gönderen zat, gerçekten bir Peygamber ise, kendisini öz yurdun­dan çıkarıp, başka bir yere sığınmak zorunda bırakan kavminin aleyhinde niçin beddua etmedi?"

"Sen, İsa bin Meryem'in bir Peygamber olduğuna inanıyorsun, değil mi?"

"O, kavmi kendisini yakalayıp, öldürmek istediğinde, buna rağmen onlara beddua etmedi ve Cenâb-ı Hak, onu, dünya semâsına kaldırdı. Mükâfatlandırdı."

"Halbuki, o, kavminin helak edilmesi için Allahû Teâlaya duâ etse olmaz mıydı? "

Hâtib'in bu cevabı üzerine, Mukavkis söyleyecek söz bulamadı ve bu sözü üç defa tekrarlattı ve sonunda dedi ki:

Çok güzel cevap verdin. Gerçekten sen, hikmet sahibi bir zatın yanın­dan gelen hakîm bir kimsesin.

Hz. Hâtib Hz. Mûsâ zamanındaki Firavun'u kasdederek Mukavkis'a dedi ki:

"Senden önce, burada bir hükümdar vardı. O, halkına karşı, "En büyük ilâh benim!" diyerek Rab olduğunu iddia etmişti. Allahû Teâlâ da, onu dünya ve âhiret azaplarıyla cezalandırarak ondan intikam aldı. Sen ise, senden başkasından ibret al da, başkasına ibret olma! "

Bizim için bir din vardır. Biz bu dînimizi, ondan daha hayırlısı olmadıkça bırakmayız!

Senin bağlı olduğun ve daha hayırlısı olmadıkça bırakmayacağını söylediğin dininden daha hayırlı olan din, hiç şüphesiz İslâmiyettir. Biz seni Allahû Teâlânın bu son dînine, İslâmiyete davet ediyoruz ki, Allahû Teâlâ dînini onunla tamamlamış, onu insanlara yeterli kılmıştır.

Dahası da yoktur. Bu Peygamber, yani Muhammed aleyhisselâm, yal­nız seni değil, bütün insanları davet etti. Bu Peygamber, insanları İslama davet ettiğinde; Kureyş, Ona karşı, insanların en fazla tepki gösterip kaba davrananı; Yahudiler, en fazla düşmanlık edenleri; Hıristiyanlar da en yakın olanları oldu.

Yemin ederim ki, Musa aleyhisselâmın İsa aleyhisselâmı müjdeleme­si, ancak,  İsa aleyhisselâmm Muhammed aleyhisselâmı  müjdelemesi gibidir. Binaenaleyh, bizim seni Kur'ân-ı Kerime davet etmemiz, senin Yahudileri İncil'e davet etmen gibidir.

Bildiğin gibi, her Peygamber kendisini anlayıp idrâk edecek bir kavme gönderilmiştir. Ve o kavmin, bu Peygambere itaat etmesi emredilmiştir. İşte sen de bu Peygambere yetişenlerden birisisin. Biz seni, Hz. İsa'nin d.a haber verdiği Muhammed aleyhisselâmm dinine davet ediyoruz.

Hz. Hâtib'in, kendisini çok açık bir şekilde İslâmiyete davet etmesi üzerine, Mukavkis dedi ki:

Ben bu Peygamberin hâline baktım, emirlerinde ve yasaklarında asla akla uygun olmayan birşey bulamadım. Anladım ki, bu kişi sihirbaz değildir. Kâhin ve yalancı da değildir. Peygamberlik alâmetlerinden bâzı halleri kendinde buldum.

Gizli olan şeyleri meydana çıkarmak, bu alâmetlerdendir. Bazı sırlar­dan haber vermek, bu kişiden ortaya çıktı. Hele biraz düşüneyim.

Mukavkis, Hz. Hâtib bin Ebî Beltea'yı Mısır'da 5 gün misafir etti. Çok hürmet edip, ikramlarda bulundu. Mukavkis, bir gece haber salıp, Hz. Hâtib'i huzuruna çağırarak, Peygamber efendimiz hakkında birçok soru­lar daha sordu. Yanlarında, Arapça konuşan tercümanından başka kimse yoktu. Mukavkis'la aralarında şu konuşmalar geçti:

"Onun  hakkında  soracağım  şeylere  doğru  cevap  verir  misin? Ashabının arasından seni seçip gönderdiğini biliyorum. Ben sana üç şey soracağım. "

"İstediğin şeyi sor! Ben sana ancak doğruyu söyleyeceğim."

"Muhammed, insanları neye davet ediyor? "

"Yalnız Allahû Teâlâya ibâdet etmeye davet ediyor. Gece ve gündüzde beş vakit namaz kılmayı emrediyor. Ramazan orucunu tutmayı, Kabe'ye hac etmeyi, verilen sözde durmayı emrediyor. Kan ve ölmüş hayvan etini yemekten men ediyor."

"Onun şekil ve şemâlini, fizikî görünüşünü bana tarif et!"

Hz. Hâtib bin Ebî Beltea kısaca tarif etti. Birçoğunu saymamıştı.

Bunun üzerine Mukavkis dedi ki:

"Anlatmadığın daha bâzı şeyler kaldı. Öyle ki, gözlerinde azıcık kır­mızılık, sırtında Peygamberlik mührü vardır. Kendisi hayvana biner, har­manı  (sof)  giyer, hurma ve az etli yemekle geçinir. Amcaları  veya amcaoğulları tarafından korunur.

"Bunlar da onun sıfatıdır. "

"Ben  gelecek  bir  Peygamber kaldığını   biliyordum,   Fakat  onun Şam'dan çıkacağını sanıyordum. Çünkü daha önceki Peygamberler hep oradan çıkmışlardı. Gerçi son Peygamberin Arabistan'da, sertlik, darlık, yokluk ülkesinden çıkacağım da kitaplarda görmüştüm."

Allanın kitabında sıfatlarını yazılı bulduğumuz Peygamberin ortaya çıkma zamanı da, tam ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Hatib bin Ebi Beltea
« Posted on: 20 Nisan 2024, 13:31:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Hatib bin Ebi Beltea rüya tabiri,Hz. Hatib bin Ebi Beltea mekke canlı, Hz. Hatib bin Ebi Beltea kabe canlı yayın, Hz. Hatib bin Ebi Beltea Üç boyutlu kuran oku Hz. Hatib bin Ebi Beltea kuran ı kerim, Hz. Hatib bin Ebi Beltea peygamber kıssaları,Hz. Hatib bin Ebi Beltea ilitam ders soruları, Hz. Hatib bin Ebi Belteaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes