> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Seleme bin Hişam
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Seleme bin Hişam  (Okunma Sayısı 2913 defa)
07 Mayıs 2011, 16:23:55
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Mayıs 2011, 16:23:55 »



Hz. Seleme Bin Hişam (r.anh)



Muhacir bir sahabedir. Rasûlüllah (sav) ile birlikte İslâm inkılab çalış­malarına katılmıştır. Mekke ufuklarını aydınlatan hidâyet nuru, kalb ve gönüllere yansıyınca, İslâmiyetin şifa bahşeden berrak menbaına her geçen gün birkaç kişi daha yanaşıyor, o âb-ı hayata dalarak yudumluyor, ruhlarını paslandıran cehalet ve zulüm kirlerinden kurtularak huzura kavuşuyorlardı.

İnsanlık, o sıralar o kadar zavallılaşmış ve gülünç bir hâle düşmüştü ki, her türlü aşağılıkları işliyorlardı. İşte onları, şirkin, küfrün ürkütücü pençesinden alıp, İslâmiyetin munis ve şefkatli sînesine, merhametli kucağına da'vet eden yüce Rasûl, insanlığın hakîkî kurtarıcısı olduğunu ispat ediyordu.

İslâmiyet sayesinde insanlar arasında o kadar kuvvetli, sağlam bir yakınlık ve kardeşlik kurulmuştu ki, küfür cephesinde kalanlarla, îmân safında bulunanlar arasında daha önce mevcut olan kan bağı akrabalık münâsebetlerinden hiçbir eser kalmamıştı. Müşrik baba, mü'min oğlunu en büyük düşman biliyor, îmânsız kardeş, İslâmiyeti seçen kardeşini en azılı hasım olarak görüyordu.

Bu ibretli tablo Hişâm'ın beş oğlu arasında çok açık bir şekilde müşahede ediliyordu. Seleme ile Haris Peygamber efendimizin yanında yer alırken, aynı babadan gelen Ebû Cehil, Âs ve Hâlid nasîbsiz güruhu­nun elebaşısıydılar.

Büyük kardeşi Seleme'nin îmân ettiğini duyunca, Ebû Cehil'in hısım­lığı   hasımlığa  çevrilmiş,  kendi   ailesinden  bir  ferdin,  Peygamber efendimizin safına geçmesini hiç hazmedememişti. Onu vazgeçirmek için her türlü yola başvurdu. Fakat bütün çabaları boşa çıktı. İmanın ulvi haz­zını tadan kimsenin, tekrar dönüp küfrün zehirini ağzına alması mümkün müydü?

Hz. Seleme, zalim kardeşinin hareketlerine daha fazla tahammül edemedi. Habeşistan'a hicret etti. Böylece her ne kadar yer ve yurtların­dan ayrı düşmüşler ise de can ve dinleri emniyette idi. Bu Müslümanlar hicret edefi üç ay olmuştu. Receb, Şaban ve Ramazan aylarını orada geçirmişlerdi. Kulaklarına şöyle bir haber geldi:

"Mekkeliler iman etti, Velîd bin Mugîre Müslüman oldu.”

Bunun üzerine kendi aralarında, "Bunlar Müslüman olduktan sonra Mekke'de Müslüman olmayacak kim kaldı? Bize kendi kavim ve kabilemiz arasında yaşamak daha iyidir" diyerek bir kısmı geri dön­meye karar verdi. Fakat Mekke'ye yaklaşıp da duydukları haberin asılsız olduğunu öğrenince hayal kırıklığına uğradılar. Mekke'ye, gelişigüzel girmek mümkün değildi. Mekke'ye girmek demek, müşriklerin reva göre­cekleri eza ve cefaları peşinen kabul etmek demekti. Böyle bir tehlikeyi savuşturmak için ekserisi Mekke'de bulunan akraba ve yakınlarının himayesine girmeyi düşündüler. Böyle olunca bir çeşit mülteci gibi kabul edileceklerdi. Nitekim bir kısmı öyle yaptı.

Bazıları da himayeye girmediler ve Mekke'ye gizliden girerek uzun müddet geldiklerini sezdirmediler. Fakat bunların bir kısmı, bir süre gizlendilerse de müşrikler tarafından yakalandılar. İşte, Seleme bin Hişâm, Velîd bin Velîd, Hişâm bin As, Abdullah bin Süheyl ve daha birkaç sahabe bu tutulup hapsedilen Müslümanlardandı.

Uzun müddet en yakınları tarafından işkenceye tabi tutulan ve zulmün her türlüsüne mâruz kalan Hz. Seleme, Iyaş ve Hişâm Medine'ye hicret emri çıkınca bile esaret zincirinden kurtulamadı. Hattâ bu yüzden Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına da katılamadı. Öz kardeşi Ebû Cehil, Hz. Seleme bin Hişâm'ı işkenceden işkenceye sokuyordu. Yoruluncaya kadar dövüyor, türlü hakaretler ediyor, aç susuz bırakarak günlerce acı ve ızdırap içine atıyordu.

Bütün bu zulümleri yapmasmdaki maksadı, "Belki tahammülsüz kalır da, dininden vazgeçer" düşüncesinden ortaya çıkıyordu. Halbuki Hz. Seleme'de kâinata meydan okuyacak kadar kuvvetli bir iman; bitip tüken­mez bir Rasûlüllah sevgisi vardı.

Uzun yıllar îmânında en ufak bir tereddüde kapılmadan, usanıp bık­madan, sabır ve azim içinde, reva görülen işkencelere aldırmadı.

Bu iman fedailerinin acıklı hâlini bilen, onların çektiği sıkıntıyı kendi ruhunda da hisseden Resûl-i Ekrem efendimiz, bir ay müddetle her sabah namazında şu duayı tekrar ederdi:

“Allah’ım, Velîd bin Velîd'i kurtar! Allah’ım, Seleme bin Hişâm'ı kurtar! Allah’ım, Iyaş bin Rebia'yı kurtar! Allah’ım, mü'mmlerin zayıf olanlarını kurtar!"

Mekke müşriklerinin elinde bulunan bu üç sahabe birbirlerinin amca çocuklarıydı. Mugîre üçünün de dedesiydi. Velîd bin Velîd, Müslüman olup Mekke'ye gidince hapsedilmiş, Iyaş bin Rebia hicret esnasında Ebû Cehil tarafından kandırılarak götürülüp işkenceye tâbi tutulmuştu. Bu üç sahâbî de bir aradaydı. Üçünü birbirlerine bağlamışlardı.

Hz. Velîd bir fırsatını bularak kaçıp Medine'ye geldi. Peygamber efendimiz, Velîd'e diğer kardeşleri Seleme ile Iyaş'ın durumunu sordu. Hz. Velîd, onların ayaklarının birbirine bağlı bulunduğunu, şiddetli azâb ve işkence içinde kıvrandıklarını haber verdi.

Peygamberimiz, bu mağdur Müslümanları müşriklerin ellerinden kur­tarmak istiyordu. Bunun için bir defasında sordu:

“Bunları kim kurtarıp Medine'ye getirir?” Hemen ayağa kalkan Hz. Velîd dedi ki:

“Onları ben kurtarıp size getiririm, yâ Rasûlallah!”

Mekke'ye giden Hz. Velîd gizlice şehre girdi. Mahpuslara yemek götüren bir kadından Hz. Seleme ile Hz. Iyaş'ın bulundukları yeri öğren­di. Geceleyin oraya varan Velîd, bağlandıkları ipi kesti, onları devesine bindirerek Mekke'den çıkardı.

Mazlumların kaçtıklarını öğrenen müşrikler peşlerine düştülerse de, onları ele geçiremediler. Hz. Velîd kurtardığı iki arkadaşıyla birlikte

Medine'ye geldiğinde yürümekten ayak parmakları parçalanmış, kanlar kalmıştı. İki mümtaz sahabenin kurtulduğunu öğrenen Peygamber. O zaman Rasûlüllah'a şu âyet-i kerime indi:

"Onlar ki Allah ile beraber başka bir ilâha ibadet etmezler, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina yapmazlar. Her kim de bunları yaparsa kıyamet günü ağır cezaya çarptırılır.” [104]

İbn Mes'ud kendi re'yi ile Kur'ân'ı tefsir etme hususunda son derece ihtiyatla hareket ederdi. Kendisi bunu izah ederek der ki: Mescitteydim. Orada Kur'ân'ı kendi re'yiyle tefsir eden bir adamı gördüm ve hemen oradan ayrıldım.” Bu adam:

"Göğün açık bir duman ile geleceği günü bekle, o insanları sarar, bu, acıklı bir azaptır.”[105] âyetini tefsir ederken, kıyamet gününde herkesin nefesini tıkayacak ve onları nezleye uğratacak bir dumandan söz ediyordu. Hâlbuki bir insanın bilmediği bir şey için Allah bilir, demesi, onun ilmine delâlet eder. Bu âyet-i kerime ise Kureyş'in Rasûlüllah'a karşı son derece şiddetli davrandıkları zamanlarda inmişti.

İbn Mes'ud, Kur'an-ı Kerim'i bizzat Rasûlüllah'dan öğrenenlerdendi. Onun için kıraatinde başka bir mükemmellik vardı. Rasûlüllah onun kıraatinden bahseder ve onu överdi. Bir gün Mescidte İbn Mes'ud, güzel sesle Nisa sûresini okuyordu. Rasûlüllah (sav) Hz. Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte mescide gelmiş ve onu zevkle dinledikten sonra şöyle demişlerdi:

"İbn Mes'ud! Ne dilersen dile nail olursun!”

Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer gelmiş ve Rasûlüllah'dan duyduklarını İbn Mes'ud'a müjdelemek istemişti. İbn Mes'ud ona:

"Ebu Bekir seni geçti" demişti. Hz. Ömer de:

"Allah Ebu Bekir'den razı olsun, onun daha önce sana geldiğinden haberim yoktu" demişti. [106]

Gerçekten İbn Mes'ud'un kıraati son derece güzeldi. Rasûlüllah (sav), Kur'ân'ı ona talim ettikten sonra, sesinden dinlemek isterdi. İbn Mes'ud, bir gün Rasûlüllah'a:

"Biz Kur'an'ı sizden okuduk, sizden öğrenmedik mi?” demiş, Rasûlüllah da şöyle buyurmuştu:

"Evet ama ben Kur'an'ı başkalarından dinlemek isterim.”

İbn Mes'ud diyor ki: "Bir gün Rasûlüllah'ın huzurunda Nisa sûresin­den bir bölüm okuyordum.

"Her ümmetten bir şâhid getirdiğimiz, seni de onların üzerine şâhid getirdiğimiz vakit, bakalım onların hali nice olacak?”[107] ayeti kerimesine geldiğim zaman, Rasûlüllah'ın gözleri yaşarmıştı.

İbn Mes'ud, Rasûlüllah'a yakınlığı dolayısıyla son derece geniş bilgiye sahipti. "Onun, o devre ait bilmediği yoktu" dersek mübalâğa etmiş olmayız. Bununla beraber o, asr-ı saâdet'e ait rivayetlerde son derece ihtiyatlı davranırdı. Amr b. Meymun şöyle der: "Abdullah ile tam bir yıl kaldım. Bu müddet içinde onun 'Rasûlüllah buyurdu' dediğini duy­madım. Şayet böyle bir söze başlarsa bütün vücudu ürperir ve alnın­dan terler akardı.”[108]

Rasûlüllah (sav) adına konuşmak kolay bir şey değildir. Kişi heran müfteri durumuna düşebilir. Bu nedenle kişi Rasûlüllah (sav) adına söylediği şeyin sahih olup olmadığını kontrol etmelidir. Bu imanı bir meseledir. Bilerek kasden Allah Rasûlü adına söz uydurmak insanı İslâm dininden çıkarır.

İbn Mes'ud'un talebelerine olan en büyük nasihati ve vasiyeti; Rasûlüllah'ın hadislerini rivayet ederken son derece dikkatli olmalarıydı. O, talebelerine derdi ki: "Rasûlüllah'dan bir söz naklettiniz mi, o sözün nübüvvet ve risâlet şanına en lâyık, ümmetinin hidâyetine en faydalı ve takvaya en uygun olanını gözetiniz.”[109]

Rasûlüllah (sav)'in her hadisi herkese söylenmez. Akli seviyesi kaldıramayanlara hadis okuyup onları hadislerle başbaşa bırakmak, onların fitneye düşmesine sebeb olmaktır. Fitneye sebeb olmamak için Rasûlüllah (sav)'in hadislerini insanların seviyesine indirmeden insan­ların seviyelerini yükseltmek suretiyle, onları Rasûlüllah (sav)'in hadis­lerini anlayacak seviyeye getirmek gerekir. Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'in talebelerine yapmış olduğu tavsiyelerinden bunu anlıyoruz.

İbn Mes'ud'un, çok ihtiyatlı davranmasına ve talebelerine de hadis rivayeti konusunda sıkı sıkı tembihlerde bulunmasına rağmen, o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Seleme bin Hişam
« Posted on: 18 Nisan 2024, 09:04:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Seleme bin Hişam rüya tabiri,Hz. Seleme bin Hişam mekke canlı, Hz. Seleme bin Hişam kabe canlı yayın, Hz. Seleme bin Hişam Üç boyutlu kuran oku Hz. Seleme bin Hişam kuran ı kerim, Hz. Seleme bin Hişam peygamber kıssaları,Hz. Seleme bin Hişam ilitam ders soruları, Hz. Seleme bin Hişamönlisans arapça,
Logged
31 Aralık 2018, 14:17:43
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 31 Aralık 2018, 14:17:43 »

Esselamu aleykum. Rabbim bizleri hz.seleme bin hisam gibi islam yolunda hizmet eden peygamber efendimizin yolunda giden kullardan olalim inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Aralık 2018, 15:08:43
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 31 Aralık 2018, 15:08:43 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri İslam a hizmet edenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Ocak 2019, 01:21:48
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #3 : 01 Ocak 2019, 01:21:48 »

Aleyküm selam Muhacir bir sahabedir Efendimiz le birlikte İslam inkılabına katkıda bulunmuştur
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes