> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri >  el İtisam > Onuncu mesele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Onuncu mesele  (Okunma Sayısı 1215 defa)
29 Mayıs 2011, 17:17:09
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Mayıs 2011, 17:17:09 »



Onuncu Mesele:



Yüce Allah hakkında aklı hakem yapmak, (Akılcılığı savunanlarca) şöyle denmektedir Peygamberler gönder­mek, iyiyi ve en iyiyi yapmak, (kullarına) lutufkâr davranmak vesaire vesaire bu kabil şeyler Allah üzerine vaciptir.
İleri sürülen bu iddialar daha önce geçen "kullara vacip olması olağan olan şeylerle ilgili" esastan kaynaklanmaktadır. Yüce Allah'ı celil ve ulu olarak bilen kimse onun hakkında bu sözü söylemeyecür'et etmez. Hatta böyle bir manayı Allah hakkında düşünmez bile. Çünkü bu ancak yaratılmışlar hakkında güzeldir. Zira yaratılmışlar kusurlu ve sınırlı şeyler yapabilen birer kuldur. Yüce Allah'ı ise kimse engelleyemez. O'nun hükümleri ile hiçbir hüküm çelişmez.
Yapılması vacip olan, şu âyetlerde ne duyurulmuş işe benimse­yip kabul etmektir:
"De ki: Kesin delil, Ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi hidayete erdirirdi."[88]
“....Allah dilediğine hükmeder."[89]
"....Allah dilediğine hükme­der."[90]
"....Allah (dilediği gibi) hükmeder. O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur."[91]
"(O), şerefli Arş'ın sahibidir. Dilediğini mutlaka yapandır." [92]
Velhâsıl,  meselede aklın dinin önüne geçmesi yaraşmaz. Zirahöyle bir şey, Allah'ın ve Rasülünün önüne geçmektir.
Deriz ki: İşte sahabenin yolu budur. Onlar bu edeb üzere oldular. Onlar bu yolu cennete giden bir yol olarak tutmuşlar ve oraya ulaşmışlardır. Onların hayatını anlatan olaylar bunu göstermektedir. (Bunlardan bazılarını görelim:)
a- Sahabeden hiç biri bu husus(lar) da (Allah'tan ve Peygam­berden) gelenleri inkar etmemişlerdir. Onlar Allah'ın ve Rasülünün sözünü ikrar etmiş ve boyun eğmişlerdir. Allah ve Rasülünün sözü­ne karşı gelmemiş ve şüphe ile karşılamamışlardır. Eğer onlardan böyle davranan olsaydı/mutlaka bize nakledilirdi. Nitekim onların dinî bükümlerdeki tartışmaları, aralarında yaşanan problemler ve diğer yaşantıları bize nakledilmiştir. Onlardan bu kabil şeylerin aktarılmamış olması, onların bir araştırma ve incelemeye girişme­den, Allah'tan ve Rasûlünden gelenlere; geldiği gibi inanıp kabul etliklerini göstermektedir.
b- İmam Malik şöyle der idi:
"Allah'ın dini hakkında söz edilmesinden hoşlanmam. Bizim beldemiz halkı Cehmiyye, Kaderiyye ve benzerlerinin görüşlerinden hiçbir zaman hoşnut olmamışlardır. Onlar bu tür görüşleri yasaklarlar. Ben ancak altında (yararlı) iş olan sözü severim. Ama Allah'ın dini ve Allah hakkında konuşmaya gelince, susmam bana daha sevimlidir. Çünkü ben beldemiz halkı­nın, altında (yararlı) iş olan söz dışında din hakkında söz söylenmesini yasakladıklarını gördüm."
c- İbn Abd'il Berr diyor ki:
İmam Mâlik açıklamıştır ki altında (yararlı) iş bulunan söz, kendisine ve beldesi (Medine) halkına göre mubahtır. Beldeden maksat, onların âlimleridir. Yine bildirmiştir ki din hakkında söz söylemek, Allah'ın sıfatları hakkında söz söylemek gibidir. Birde Cehmiyye ve Kaderiyye örneğini söylemiştir.İbn Abd'il Berr (devamla) şöyle demiştir:
Hadis ve fetva ehli olan fukaha topluluğunun eskisi de yenisi de İmam Malik'in sözü üzere­dir. Ona uymayanlar bid'at ehli olanlardır. Cemaat ise İmam Malik'in söylediği üzeredir. Ancak bunlardan biri konuşmak zorunda kalırsa susması doğru olmaz. Bu, bir batılı ortadan kaldıracağını ümid ettiği zaman, (sapık) bir mezhep sahibini düşüncesinden vazgeçireceğini sandığı zaman, genel bir sapıklık olmasından korktuğu zaman veya benzeri bir durumda olur.
d- Yunus b. Abd'il A'lâ şöyle demiştir:
İmam Şafiî'yi Hafs'ul Ferd[93] ile tartıştığı gün dinlemiştim. Bana şöyle dedi:
Ey Musa'nın baba­sı! Bir kulun şirk dışında her tür günah ile Allah'a kavuşması, (din hakkında kötü) söz söylemiş olarak karşılaşmasından daha hayırlı­dır. Ben Hafs'dan öyle şeyler işittim ki anlatmaya gücüm yetmez.
e- Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:
Kelâm (tartışmasında kötü söz) sahibi ebedî felah bulmaz. Kelâm[94] tartışması yapıp da kalbinde fesat olmayan birini neredeyse (hiç) göremezsin.
f- Yine Yunus, Hasan b. Ziyâd el-Lü'lüî'den naklen şöyle demiştir:
Bir adam Hasan b. Ziyad'a Züfer b. Hüzeyl hakkında şöyle dedi:
Züfer kelam tartışması yapar mıydı? Hasan b. Ziyad (adama) söyle cevap verdi:
Ne ahmaksın? Sübhanallah! Yetiştiğim hocalarımdan Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Züfer ve birlikte oturup kendilerinden ilim aldığımız herkesin fıkıhtan ve kendilerinden önce geçenlere uymaktan başka önem verdikleri bir şey yok idi.
g- İbn Abd'il Berr şöyle demiştir:
Tüm (ülke ve) şehirlerde fıkıh ve hadis âilmleri ittifakla ifade etmişlerdir ki kelamcılar bid'at ehli ve sapık kimselerdir. Bunlar, tüm beldelerde hiç kimse tarafından âlimler tabakasından sayılmazlar.
Alimler, ancak fıkıh ve hadis ehli olanlardır. Bunlar arasında işini mükemmel yapanların, birtakım meziyetler ve anlayış itibariyle birbirlerine üstün olanların bulunması sözkonusudur.
h- Ebû Zinâd[95] dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah'a yemin ederim ki biz hadisleri fıkıh ehlinden ve güvenilir kimselerden toplardık. Hadisleri Kur'an ayetlerini öğrendiğimize benzer şekilde öğrenirdik. Bizim fıkıh ve fazl erbabından yetiştiğimiz kimseler dehep insanların hayırlı olanları ve en iyileri idi. Onlar (kavga edercesine) tartışma yapanları, aşırı derecede (kusur ararcasına) inceleyen­leri ve keyfi görüş sahibi olanları ayıplıyorlardı. Bizi onlara yakın olmaktan ve onlarla oturup kalkmaktan şiddetle sakındırıyorlardı. Bu kimselerin dalalet ehli olup Allah'ın kitabını ve Rasûlullahın hadislerini bozan/değiştiren kimseler olduklarını haber verirlerdi. Hz. Peygamber vefat edinceye kadar (yersiz) soru sormayı (aşırı dere­cede) incelemeyi hoş görmemiş ve bunu birden çok yerde yasakla­mıştır. Hatta şu hadisi, bundan hoşlanmadığını bildiren sözlerinden birisi olmuştur:
"Ben (size bir şöy söylemeyip) sizi bıraktığım sürece (sorular sormayıp) beni (kendi halime) bırakınız. Sizden öncekiler peygamberleri hakkında ihtilafa düşüp (yersiz) soruları sebebiyle mahvoldular. Ben size bir şeyi yasakladığım zaman ondan kaçının. Size bir şeyi emrettiğim zaman ise onu gücünüz yettiğince yerine getirmeye çalışınız"[96]
ı- Ömer b. Hattab'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Dininiz hususunda Allah korkusu ile hareket ediniz." Sahnun, Hz. Ömer'in, bu sözü ile dinde çekişmeye son vermeyi kasdettiğini söylemiştir.
İbn Vehb yine Hz. Ömer'den şu rivayeti tahric etmiştir:
"Kişisel görüş sahipleri sünnetin/hadisin düşmanlarıdır. Hadisleri ezberle­mek onlara zor geldiği için (ezberlemediler. Böylece) onları anlamayı (anlama fırsatını) kaçırdılar. Kendilerine bir şey sorulduğunda (sorulanı bilmiyorlarsa) "bilmiyorum" demekten utandılar. (Sorulan soru­yu cevapsız bırakmamak için) kendi görüşleriyle sünnete/hadislere karşı geldiler. Sakın onlarla birlikte olmayın," Ebu Bekir b. Ebî Davud[97] şöyle demiştir:
Kişisel görüş sahipleri bid'at, ehlidir. Bu zat, sünnet hakkında söylediği kasidesinde şöyle demiştir:
"Kişilerin görüş ve sözünü terk ediniz. Çünkü Peygamber'in sözü en açıktır, en temiz."
i- Hasen'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Sizden öncekiler, yolları çoğaldığı ve (ana) yoldan ayrıldıkları zaman, ancak rivayetleriterk edip kendi görüşleriyle hüküm vermek suretiyle helak oldular. Neticede hem (kendileri) saptılar, hem de (insanları) sapıttılar." Mesrûk'dan[98] şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Kendi görüşü sebebiyle Allah'ın emrini dikkate almayan kimse dalâlete/sapıklığa düşmüştür."
Hişam b. Urve[99] babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Sünnetler (dini hayatı yaşamak üzere yürünecek) yollardır. Şüphe yok ki sünnetler/hadisler dinin kıvamıdır." Yine Hişam b. Urve'den şöyle dediği rivayet, edilmiştir:
"Yahudilerin durumu mutedil (her hangi bir sapma meydana gelmemiş) olarak devam ediyordu. Tâ ki onlarda esir alınan kimselerden doğanlar (yetişip din konusunda hükümler verecek şekilde) ortaya çıkana kadar. Bunlar Yahudiler için kişisel görüşleri ile hüküm verip hem saptılar hem de saptırdılar."
Bu ve benzeri rivayetler aklın görüşünü Peygamberden rivayet edilene tercih etmenin kötülüğüne işaret etmektedir. Alimlerden bir grup, bu haberlerdeki kötülenen görüşten maksatın, itikadda ortaya çıkarılan bid'atlar olduğu görüşündedirler. Ebû Cehm'in'[100] ve kelamcılardan diğerlerinin görüşü gibi. Çünkü onlar hadisleri reddetmek için görüşlerini ve kıyaslarını kullanmış bir topluluktur.
Onlar âhirette Allah'ın görülmesinin caiz olmadığını söylemişler ve şu âyeti (delil olarak) ileri sürmüşlerdir:
"Gözler O'nu göremez. Halbuki O, gözleri görür.”[101] Aynı konuda Hz. Peygamber'in şu hadisini reddetmişlerdir: "Siz Rabbinizi kıyamet gününde kesinlikle göreceksiniz."[102]
Yüce Allah'ın görülmesi konusundaki:
"Yüzler vardır ki o gün (âhiret günü) ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır..."[103]  ayeti açıktır.
Bunlar kabirde ölümün sorulması hakkında şu ayete dayanarak "Caiz değildir." demişlerdir.
"....Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin..." [104]
Yine onlar kabir azabı ve fitnesi konusundaki mütevatir hadis­leri reddetmişlerdir. Şefaat, konusundaki hadisleri de mütevatir olmasına rağmen reddetmişlerdir. (Kendi görüşlerini şöyle diyerek ortaya koymuşlar ve) demişlerdir ki:
"Cehenneme giren oradan (bir daha) asla çıkamaz. Biz (âhirette) ne (Kevser) havuzu, ne de mizanı tanımıyoruz. Bunu aklımızla kavrayamıyoruz." (Bunları söyleyerek) kıyas ve kişisel görüşleri ile tüm bu konulardaki hadisleri reddetmişlerdir.
Allah'ın sıfatları konusunda dahi birtakım şeyler söylemişlerdir ki bunların (hepsinin) burada ifade edilmesi bahsi uzatacaktır. (Bu konuda söyledikleri özetle şöyledir:) Allah'ın ilim sıfatı, bilinen şeyin meydana gelmesi durumunda muhdes (sonradan olma) dır. Çünkü ilim, ancak bilinen bi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Onuncu mesele
« Posted on: 01 Mayıs 2024, 20:48:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Onuncu mesele rüya tabiri,Onuncu mesele mekke canlı, Onuncu mesele kabe canlı yayın, Onuncu mesele Üç boyutlu kuran oku Onuncu mesele kuran ı kerim, Onuncu mesele peygamber kıssaları,Onuncu mesele ilitam ders soruları, Onuncu meseleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes