> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri >  el İtisam > Fasıl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fasıl  (Okunma Sayısı 1189 defa)
03 Haziran 2011, 15:21:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Haziran 2011, 15:21:07 »



Fasıl


Bu durum sabit olduğuna göre, bir kimsenin devamlı işlemek maksadıyle bir amelin içine girmesi, şayet, meselâ o ameli devamlı yaptığı zaman bıkkınlığa sebebiyet vermesi alışılmış/bilinen bir şey ise bunu zorunlu/devamlı hale getirmenin başlangıçta mekruh oldu­ğuna inanması gerekir. Çünkü bu, hepsi de yasaklanmış olan pek çok şeye sebebiyet verir:
Birincisi: Şüpehsiz Allah ve Rasülü bu dinde kolaylığı ve yumu­şaklığı hediye etmiştir. Nafile bir amelî kendisi için zorunlu hale getiren bu kişi, dinin hediyesini kabul etmeyen kimse gibidir. Bu, hediye sahibinin hediyesini reddetmeye benzer. Bir kölenin efendi­sine karşı böyle bir tavır sergilemesi yakışık almaz. Kulun Rabbine karşı böyle bir tavır sergilemesi nasıl yakışık alsın?
İkincisi: Böyle bir zorunluluğun şer'an daha hayırlı ve çok daha önemli olan hır şeyin yerine getirilmesinde kişiyi acze ve yetersiz hale düşürmesinden korkulması. Rasulullah (s.a) Davud'un (a.s) du­rumunu anlatmak için şöyle demişti:
"O, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı, düşmanla karşılaştığı zaman da arkasını dönüp kaçmazdı"
Rasulullah (s.a) bu sözüyle, Davud'un (a.s) tuttuğu orucun, düşman karşısında onu zayıf duruma düşürmediğine dikkat, çekmek istemiştir. Bu oruç onu zayıf duruma düşürmemiştir ki bu sebeple harp meydanlarında cihadı terk etmiş olsun ve düşmandan kaçsın. Abdullah ibn Mes'ud'a (r.a):
Sen çok az oruç tutuyorsun, deni­lince şöyle cevap verdi:
Oruç tutmak beni Kur'an okumaktan alıkoyuyor. Halbuki Kur'an okumak benim için oruç tutmaktan daha sevimlidir.
Bu sebeple İmam Mâlik gecenin tamamının ihya edilmesini mekruh görmüş ve şöyle demiştir:
Belki sabah namazı vaktinde uyku kendisine galip gelebilir. Rasûlullah'da (s.a) güzel bir örnek vardır, imam Mâlik daha sonra şöyle dedi:
Sabah namazına bir zarar vermediği müddetçe bütün geceyi ihya etmede bir beis yoktur.
Arefe günü tutulan orucun kendisinden önceki ve kendisinden sonraki senenin günahlarına keffaret olduğu bildirilmiş, sonra da hacıların o gün oruç tutmamalarının daha faziletli olduğu haber verilmiştir. Çünkü o gün oruçlu olmamak vakfe ve dua esnasında kuvvetli olmayı temin eder. İbn Vehh'ın bu konuda bir hikayesi vardır. Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştu:
"Senin ailenin senin üzerinde hakkı vardır, misafirlerinin senin üzerinde hakkı vardır ve nefsinin senin üzerinde hakkı vardır."
Kişi aslında mecbur olmadığı bir ibadete kendisini tamamen verirse bu haklardan herhangi birisini ihlal edebilir.
Ebu Cuhayfe'den (r.a) rivayet edilmiştir; O şöyle dedi:
Rasulullah (s.a) en son olarak Selman ile Ebu'd-Derdâ'yı birbirine kardeş yaptı. Selman Ebu'd'Derda'yı ziyaret etti. (Hanımı) Ümmü'd'Derdâ'yı perişan bir vaziyette görünce;
"Neyin var?" diye sordu. Ümmü'd-Derda şöyle cevap verdi:
Kardeşin Ebu'd-Derdâ'nın artık dünya ile bir işi kalmadı. Derken Ebu'd-Derdâ geldi; ona (misafirine) yemek yapıp getirdi ve:
Buyur, ye!
Ben oruçluyum dedi. Selman cevap verdi:
Sen yemeden ben tek bir lokma bile almam. Bunun üzerine o da yedi. Gece olunca, Ebu'd-Derdâ gece namazını kılmaya gidecekti. Selman ona:
Uyu, dedi. Uyudu sonra namaz kılmaya kalktı. Selman ona yine;
Uyu, dedi; o da uyudu. Sabah namazı vakti girince Selman ona:
Haydi şimdi kalk! Dedi. Kalktılar, beraberce namaz kıldılar. Sonra Selman ona şöyle dedi:
Bak kardeşim! Rabbinin şenin üzerinde hakkı vardır, misafirinin de senin üzerinde hakkı vardır. Ailenin de senin üzerinde hakkı vardır; her hak sahibine hakkını ver! Sonra birlikte gelip Rasulullah'a durumu bildirdiklerinde, Rasulullah (s.a):
"Sel­man doğru söylemiştir." buyurdu. Tirmizi dedi ki:
Bu hadis sahih­tir.[25] Bu hadis, kişinin üzerindeki hakların tamamına dikkat çekmektedir. Bu haklar, hanımının cinsel ihtiyaçlarını gidermesi, misafirine hizmet etmesi, onunla meşgul olması ve onunla birlikte yemek yemesi ve diğer ihtiyaçlarını karşılaması, çoluk çocuğunun rızkını temin etmesi, onlara hizmet etmesi, nefsinin hakkı, onu meşakkate sokacak şeyleri terk etmesi. Rabbinin hakkı ise yukarıdakilerin hepsi ve farzlar, nafileler cinsinden olan diğer vazifeleridir.
Her hak sahibine hakkını vermesi vâcıbtir. Bir insan mendup olan işlerden herhangi birisini veya ikisini, üçünü kendisi için zorunluluk haline getirirse, bu diğer işlerine mani olur veya diğerle­rini daha iyi bir şekilde yerine getiremez ve neticede kınanmayı hak eder.
Üçüncüsü: Bir zorunluluk haline getirilen bu amelden dolayı nefsin bıkkınlık duymasından korkulmasıdır. Çünkü onun devamlı yapılması halinde nefse meşakkat vereceği farz edilir. Bu öyle bir meşakkattir ki bu amelin vakti yaklaştığında nefse bir sıkıntı basar ve o ameli işlememeyi ister veya onun zorunlu hale gelmemiş olmasını temenni eder. Hz. Aişe'nin (r.a) Rasulullah'dan (ş.a) rivayet ettiği şu hadis bu manaya işaret etmektedir:
"Bu din metindir/ sağlamdır. Onda yumuşaklıkla davranın ve nefsinizi Allah'a ibadet­ten tiksindirmeyin. Çünkü doludizgin giden ne mesafe katedebilir, ne de biniti sağ kalır."
Sertlik, katılık ve yoğunluğa kendini veren kimse hedefine ulaşmak için atını çatlatırcasına süren bir yolcuya benzetiliyor. O, binitine uyguladığı şiddet sayesinde belki yolun bir kısmını kat edebilir. Fakat sonunda binit hayvanı bu şiddete dayanamaz, ya yorulur durur veya çatlar ölür. Şayet hayvana yumuşak davransaydı hedefe ulaşırdı.
İnsanın ömrü de böyle bir mesafedir. Bu mesafenin sonu ölümdür. Biniti nefistir. Yükümlülüklerini yerine getirirken ömür mesafesini kolaylıkla alabilmesi için nefse karşı da yumuşaklıkla muamele edilmesi talep edilir. Hadisi şerifte nefsin ibadetten tik­sinmesine sebebiyet verilmesi yasaklanmıştır. Şeriatın yasakladığı bir şey güzel olmaz.
Taberani, İbn Abbas hadisinden tahriç etti: İbn Abbas (r.a) dedi ki:
"Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik. "[26] âyeti nazil olduğu zaman Hz. Peygamber (s.a) Ali ve Muaz'ı çağırdı ve onlara dedi ki:
"Gidin, müjdeleyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayan. Çünkü bana: "Ey peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici ve bir dâvetçi olarak gönderdik..." âyeti indirildi. Müslim, Said ibn Ebi Bürde'den tahriç etti; o da babasından, o da dedesinden rivayet etti: Rasulullah (s.a) Said ibn Ebi Bürde'nin dedesi ile Muaz'ı Yemen'e gönderdi. Onlara dedi ki:
"Müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmaym, uzlaşın, ihtilafa düşmeyin.”[27]
Yine Müslim'in Ebi Bürde'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a) ashabından birisini bir iş için gönderdiği zaman ona şöyle derdi:
"Müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın." Bu hadis zorlaştırmayı yasaklamaktadır. İbadetlerde güçlüğü tercih etmek de bir çeşit zorlaştırmadır.
Taberi, Câbir ibn Abdullah'tan rivayet etti, o şöyle dedi:
Rasu­lullah (s.a) Mekke'de bir kayanın üzerinde namaz kılan bir adama rastladı. Sonra Mekke'de başka bir bölgeye gitti. Bir müddet orada kaldıktan sonra geri döndü. O adamı yine eski halinde gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, doğru ve dengeli olandan ayrıl­mayınız. -Bunu üç defa tekrarladı- Siz bıkmadıkça Allah bıkmaz."
Burayde el-Eslemi'den rivayet edildiğine göre o şöyle anlattı:
Rasulullah (s.a) namaz kılan bir adam görmüştü. "Bu kim?" diye sordu. Ben:
Filan kişidir, dedim ve onun ibadetini ve namazını anlattım. Bunun üzerine Rasulullah (s.a) dedi ki:
"Sizin dininizin hayırlısı, kolay olanıdır."
Bu, onun böyle şeylerden hoşlanmadığını gösterir. Bu sadece o amele karşı bir isteksizliğin meydana gelmesinden korkulmasıdır. Bir amele karşı duyulan isteksizlik o amelin terk edilmesine sebep olabilir. Daha önce o ameli devamlı yapmaya karar veren kimsenin onu daha sonra terk etmesi mekruhtur. Çünkü bunda verilen söze riayetsizlik vardır. (Bu da dördüncüsüdür.)
Üçüncüsünde buna işaret eden bir delil geçti. Rasulullah'ın (s.a):
"Doludizgin giden ne mesafe kat edebilir, ne de biniti sağ kahr." sözü, "nefsinizi Allah'a ibadetten tiksindirmeyin." sözüyle birlikte, bir amele karşı duyulan tiksinti ve hoşnutsuzluğun o amelden tamamen kesilmeye sebep olacağına işaret eder. Bu sebeple Rasu­lullah (s.a) münbit toprak parçasını misal verdi. Bu toprak parçası, üzerinden geçişin engellendiği yerdir.
"Uydurdukları ruhbanlığa da gereği gibi uymadılar." âyeti de sözü edilen tefsire göre buna delâlet eder.
Beşincisi: Dinde aşırılığın hükmüne dahil olmaktan korkulmasıdır. Aşırılık, bir işte mübalağa etmek ve onda sınırı geçip israfa dalmaktır. Bundan önceki delillerin içinde bunun delili de vardır. Nitekim yukarıdaki bir hadiste Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştu:
"Ey insanlar, dengeli olmaktan ayrılmayınız." Allah Tealâ da şöyle buyurdu:
"Ey Kitap ehli! Dininizde aşırı gitmeyin/haddi aşmayın."[28]
İbn Abbas'dan (r.a) rivayet edildi, o şöyle anlattı:
(Mina'da) şeytan taşlama sabahı Rasulullah (s.a) bana dedi ki:
"Atmak için bana küçük çakıl taşları topla." Topladığım taşlan eline koyduğumda şöyle buyurdu:
"Evet işte bunlara benzer şeyler. Sakın dinde aşırı olmayın. Sizden öncekiler sadece dinde aşırı gittikleri için helak oldular."
Rasulullah (s.a) aşırılığı yasaklama konusundaki âyetin anlamının her türlü aşırılığı ve ifratı kapsadığına işaret etti. Daha önce zikredilen hadislerin pekçoğu da bu manayadır. Yukarıdaki hadisi Taberi tahriç etmiştir.
Yine Taberi, Yahya ibn Cu'de'den rivayet etti, o şöyle dedi: Şöyle denilirdi:
"Sen endişe ve korku içinde çalış, bir ameli sevdiğin halde onu bırak: Az da olsa süreklilik vasfını taşıyan bir amel, çok da olsa kesintiye uğrayacak amelden daha hayırlıdır." Muaz'abir adam geldi ve dedi ki:
Bana tavsiyede bulun. Muaz ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fasıl
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:52:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fasıl rüya tabiri,Fasıl mekke canlı, Fasıl kabe canlı yayın, Fasıl Üç boyutlu kuran oku Fasıl kuran ı kerim, Fasıl peygamber kıssaları,Fasıl ilitam ders soruları, Fasılönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes