> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > el-İhtiyar  > Şâhidlerin vasıfları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şâhidlerin vasıfları  (Okunma Sayısı 1388 defa)
02 Nisan 2011, 13:10:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Nisan 2011, 13:10:34 »



 

Şâhidlerin Vasıfları:




Şah idlerde bulunması gereken vasıflar:

Şahidin âdil, hür ve müslüman olması ve bir de 'şehâdet ederim' lâfzını kullanması şarttır: Âdil olması gerekir dedik... Çünkü bunu Allah (cc) emrediyor;

"Ve içinizden adalet sahibi iki kişiyi de şâhid tutun. " (Talâk: 2).

"Rıza göstereceğiniz şâhidlerden..." (Bakara: 282). Fâsikm şâhidliğine rıza gösterilmez. Çünkü hâkim, şahidin sözüne dayanarak hüküm verir ve bu hükmü başkası hakkında infaz eder. Şu halde şahidin söylediği sözün doğru olduğuna hâkimin zann-ı gâlib ile inanması gerekir. Bu da ancak şahidin âdil olmasıyla mümkündür. Ancak hâkim fasıkm şehâdetine dayanarak hüküm verirse, bu hüküm bize göre geçerli olur.

'Şehâdet ederim' lâfzını kullanmaya gelince; bu Kur'an-i kerîm'de emredilmektedir; "Şâhid bulundurun." (Bakara: 282). Bu âyet şâhidliği şâhidden taleb etmenin gerekliliğini sarih olarak bildirmektedir. Öyle ise şâhidliği 'şehâdet ederim' lafzıyla edâ etmek gerekir. Zira -inşâallah-yemin mevzuunda da açıklanacağı gibi, şehâdet; yemin lâfızlanndandır. Şehâdetten imtina etmek, büyük ihtimalle yalancılık olur. Çünkü kıyas, kişinin başkası aleyhinde konuşmasını -o başkasını ilzam edeceğinden dolayı- reddetmektedir. Ancak biz Şeriat'ın belirttiği yerde bunu kabul ettik. Şeriat bunu 'şehâdet' lafzıyla bitişik olarak bildirmiştir.

Şahidin hür olması şarttır: Çünkü şâhidlik, salahiyet ve velayet babmdandır. Köle kendi şahsı üzerinde söz hakkına sahip değilken, başkası hakkında nasıl böyle bir salahiyete sahip olabilir?

Şahidin müslüman olması şarttır: Zira bunu Allah (cc) şart koşmuştur;

"Ve Allah   (cc)   kâfirler için mü'minler aleyhine asla bir yol vermeyecektir. "(Nisa: 141).

Kısas ve hadd cezalarıyla alâkalı dâvalardan başka dâvalarda müslüman şâhidler âdil olarak kabul edilirler (Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, İmam Şâfıî). Hasım şâhidlerin yalancı olduklarını iddia ederse, o zaman hâkim bu şâhidlerin durumunu araştırır. Imameyn'e    göre    bütün    hukuk   dâvalarında   hâkim   şâhidlerin durumunu araştırır. Fetva da buna göredir: Ebû Hanîfe'nin bu görüşünün dayanağı şudur: Bir hadîs-i şerîfde Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Kazf haddine çarptırılmış olan hâriç, müslümanlar birbirlerine karşı âdil şâhiddirler. "

Hz. Ömer (ra) de bir mektubunda şöyle der: "Bir hak sebebiyle hadde çarptırılan veya yalancı şâhidlik ettiğine dâir sabıkası olan veya velâ ya da garabet bakımından töhmet altında bulunanlar hâriç, müslümanlar birbirlerine âdil şâhiddirler."

Kişide adalet asıldır. Çünkü o doğarken fasık olmuş değildir. Fâsıklık, sonradan karşılaşılan töhmetli bir durumdur. Şu halde aslolam (adaleti) zanna dayanarak terketmek caiz değildir. Bu durumda hadd veya kısasın tatbiki lâzım olmaz. Şâhidde aslolan âdillik olduğuna göre, aleyhine şehâdette bulunulan şahısda da aslolan adalettir. Şâhid onu zina etmek veya adam öldürmek suçuyla vasıflandırmış, bu sebeple iki asıl; yani şahidin adaletiyle, aleyhinde şehâdette bulunulanın adaleti karşı karşıya gelmiştir. Biz de bu sebeple gizli olan adaleti tercih ettik. Haddler düşürme üzerine bina edildiklerinden dolayı, hâkim haddi tatbik etmeden düşürmek için şâhidlerin -yalancı olduklarını göz önüne alarak-durumlannı araştırır.

İmameyn'in bu mes'eledeki görüşlerinin grekçesi şudur; hâkimin, -bozulmasın diye- hükmünü verirken, şâhidlerin durumunu gizli-âşikâr araştırarak, ihtiyatlı davranması gerekir.

Hâkimin, onların durumlarını gizlice araştırması caizdir: Ebû Bekir er-Râzî dedi ki; aslında bu hususda Ebû Hanîfe ile îmameyn arasında ihtilâf yoktur. Ebû Hanîfe adaletin zahir olduğu bir zamanda fetva vermiştir. Hz. Peygamber (sas) de kendi zamanının insanlarının âdil olduklarım   beyanla;    "Nesillerin   en hayırlısı benim neslimdir. Sonra onların ardından gelen nesildir. Sonra da yalan yaygınlaşacaktır. [11] buyurmuştur. Ebû Hanîfe Hz. Peygamber (sas) in kendisinin de çağdaşlarım âdil saymasıyla yetinmiştir. Ama İmameyn zamanında yalan yaygın hale gelmiş, o sebeple kendileri şâhidlerin durumlarım araştırmaya ihtiyaç hissetmişlerdir. Onlar Ebû Hanîfe'nin zamanında olsalardı, bu ihtiyacı hissetmeyeceklerdi. Ancak Ebû Hanîfe onların zamanında olsaydı, bu ihtiyacı hissederdi. Bu sebeple biz, fetva buna göre verilmiştir, dedik.

Ebû Bekir er-Râzî'nin kitaplarını çok inceledim. Bu mes'ele hâricinde onun, Ebû Hanîfe'nin görüşüne başkalarının görüşünü tercih ettiğini görmedim. Zamanımızdaki insanların dinî ahkâma aldırmadıklarım ve bozulduklarını gördüğü için, bu mes'elede İmameyn'in görüşünü Ebû Hanîfe'nin görüşüne tercih etmiştir. O şöyle derdi; hâkimin her altı ayda bir şâhidlerin durumunu gözden geçirmesi gerekir. Çünkü bu müddet zarfında başına, onu şâhidlik ehliyetinden yoksun bırakacak bir hal gelebilir. Doğruyu en iyi bilen, elbette ki Allah (cc) dır.

Şahidi tezkiye edenin; 'o âdildir (İmam Şâfıî), şâhidlik etmesi caizdir' demesi lâzımdır: Çünkü köle âdildir, ama şâhidlik etmesi caiz değildir. Bir görüşe göre, şahidi tezkiye edenin; 'o âdildir' demesi de yeterli olur. Çünkü aslolan yurduna tâbi olarak hürriyettir. Tezkiye eden şahsa göre o şâhid âdil değilse, 'onun durumunu Allah (cc) daha iyi bilir' der. Önceleri şahidi alenen tezkiye etmekle yetinilirdi. Ama zaman değiştiği için, zamanımızda buna gizli tezkiye de eklenmiştir. Sonra denildi ki, fitneden sakınmak için gizli tezkiye ile yetinilir. İmam Muhammed; 'alenî tezkiye fitne ve belâdır' demiştir. Sonra, alenî tezkiyede tezkiye edenle şahidi bir araya getirmeli ki; tezkiye edenin başka bir şahsı tezkiye etmiş olduğu şüphesi bertaraf edilsin.

Gizli tezkiye şöyle yapılır; hâkim şahidi tezkiye edecek adama mühürlü bir pusula gönderir. Bu pusulada şahidin adı, eşkali, nesebi ve namaz kıldığı cami ya da namazgahın adı yazılır. Tezkiye eden de aynı şekilde tezkiye cevabını Hâkime gizli olarak gönderir. Şâhidlerin durumunu sormak için en güvenilir, dinî bakımdan takva sahibi, emanet bakımından en muazzam, insanlar hakkında tecrübesi en fazla, seçme ve ayıklama hususunda en bilgili, sûikaste ve tuzaklara mâruz kalmasınlar diye, halk arasında tanınır olmayan kimseleri seçmesi münasip olur.

Tezkiye edenin de şâhidlerin durumunu komşulardan ve çalıştıkları çarşının esnafından sorup öğrenmesi münasip olur. Şahidin âdil olduğunu tespit ederse, bunu pusulanın son kısmına şöyle yazar; 'o, bence âdil ve şâhidliği de caizdir.' Şahidin âdil olduğunu tespit etmemişse; 'o âdil değildir' diye yazar, pusulayı mühürleyip hâkime gönderir. Bu durumda hâkimin davacıya; 'şâhidlerin cerh edildiler' demez de, 'şâhidlerini artır' der.

Gizli tezkiyede evlâdın, ana-babanın, her akrabanın, âmânın, kazf haddine çarptırılmış kimsenin sözü kabul edilir. Çünkü bu haber vermektir. Ancak kendisine göre bu da bir şâhidlik olduğundan dolayı, İmam Muhammed bu görüşe muhaliftir. Ama alenî tezkiyede yukarıda serdedilen kimselerin sözleri kabul edilmez. Çünkü alenî tezkiyenin şâhidlik olduğu hususunda ittifak vardır.

Kâfir şâhidleri müslüman şahıslar tezkiye ederler. Müslümanlar onları tanımıyorlarsa; hâkim, müşriklerden kimlerin âdil olduklarını müslümanlara sorar. Sonra da o şâhidlerin durumunu, adlan müslümanlarca bilinen âdil müşriklere sorar.

Şâhidleri, dâvâlının tezkiye etmesi kabul edilmez (Ebû Yûsuf, imam Muhammed): 'Onlar âdildirler, ancak yanılmış veya unutmuşlardır' demelidir. Ama; 'onlar doğru söylediler1 veya; 'onlar âdil ve doğru sözlü kimselerdir' derse, gerçeği itiraf etmiş olur. Bu durumda beyyine ile değil de, onun ikrarıyla hükmolunur. Çünkü beyyine inkâr durumunda ileri sürülür.

'Dâvâlının şâhidleri tezkiye etmesi caizdir' diyenler de olmuştur. Kuvvetli görüşe göre davacı ve şâhidler, dâvâlının inkâr ederken yalan söylediğini, iddiayı reddederken de, boş ve dayanaksız konuştuğunu iddia ederler. Dolayısıyla onun tezkiye edici olması uygun değildir.

Bir kişinin tezkiyesi yeterli olur (İmam Şafiî): îmam Muhammed şâhidleri iki kişinin tezkiye etmesinin daha uygun olacağını söylemiştir. Mütercim ve hâkim tarafından tezkiyecilere gönderilen elçi de böyledir. İmam Muhammed'in bu görüşünün gerekçesi şöyledir; hâkimin hükmü, adalet temeli üzerine kurulur. Bu da tezkiye ile olur. Şâhidlik gibi, tezkiyenin de yapılması şarttır. Ebû Hanîfe'ye göre, haddlerdeki şâhidleri tezkiye edenlerin ve zina hâdisesine şâhidlik eden dört kişinin erkek olması şarttır. Bunun sebebini açıklamıştık.

İmameyn'in bu mes'eledeki görüşlerinin gerekçesi şudur; tezkiye şâhidlik mânasında değildir. Öyle ki, tezkiyede bulunurken; 'şehâdet ederim ki...' lâfzının kullanılması ve tezkiyenin mahkemede yapılması şart değildir. Şâhidlikde sayı şartı taabbudî (yani Şer'î emre uymanın gereği) olup, bu şart şehâdet mevzûunun dışına sirayet etmez. [12]



[11] Bu hadîsi Buharı, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, İbn. Mâce ve Ahmed rivayet etmiştir.

[12] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/227-232.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şâhidlerin vasıfları
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:08:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şâhidlerin vasıfları rüya tabiri,Şâhidlerin vasıfları mekke canlı, Şâhidlerin vasıfları kabe canlı yayın, Şâhidlerin vasıfları Üç boyutlu kuran oku Şâhidlerin vasıfları kuran ı kerim, Şâhidlerin vasıfları peygamber kıssaları,Şâhidlerin vasıfları ilitam ders soruları, Şâhidlerin vasıflarıönlisans arapça,
Logged
10 Mart 2020, 11:05:49
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #1 : 10 Mart 2020, 11:05:49 »

Allah razi olsun hocam selâm ve dua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
11 Mart 2020, 06:27:49
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 11 Mart 2020, 06:27:49 »

Esselâmü Aleyküm. şahitlik etmeninde bazı şartları vardır. bunlara uyulması gerekir.
Bilgiler için Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Mart 2020, 08:19:22
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 12 Mart 2020, 08:19:22 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes