> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > El-Akl ve Fehmül Kuran > Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir  (Okunma Sayısı 1247 defa)
12 Haziran 2011, 11:51:54
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 12 Haziran 2011, 11:51:54 »



Hz. Peygamberin Şefaatine Engeldir

 

Yine sizin görüşünüze göre ahirette Hz. Peygamber'in şefaat et­mesi de caiz değildir. Çünkü, Allah büyük günah sahibini kesin olarak cezalandıracaktır, Hz. Peygamber'in bu konuda şefaat etme­si helal değildir. Şefaat etmek isterse Allah'tan sözünden dönmesi­ni ve ilahî tehdidi yalanlamasını istemiş olur.

Yine büyük günahlardan sakınmış olarak Allah'a kavuşmuş olan, azaptan korunmayı hak etmiş olur. Allah onu zaten affetmiş ve ke­sin olarak cennete gireceğini haber vermiştir, onun şefaate ihtiyacı yoktur. Ancak azabı hak edenlerin şefaate ihtiyaçları vardır. Allah'ın bağışlamayı garanti ettiği ve dostlarından olduğunu, cennete koya­cağını ve cezalandırmayacağını haber verdiği birinin şefaat isteme­ye ihtiyacı yoktur. Hz. Peygamber'in şefaat etmesi caiz olsaydı, İb­rahim'in cezalandırılmaması konusunda caiz olurdu, Musa, Yahya ve bütün peygamberler konusunda caiz olurdu. Allah, salat ve sela­mın en üstününü sadece Hz. Peygamber'e lütfetmiştir. Çünkü Allah büyük günahlardan sakınanlara ve peygamberlere, cennette en bü­yük dereceleri ve kendi katında en yüce makamları vaadetmiştir. Onlara, kendilerine azab etmemeyi ve cennete koymayı vaadetmiş ve hepsini dost edinmiştir. Sizin iddianıza göre kıyamette Hz. Pey­gamber'in şefaat etme hakkı yoktur. Bu iddia Hz. Peygarnber'den gelen haberleri kabul etmemek anlamına gelir. Cahil olsun alim ol­sun ümmetin tamamı, Hz. Peygamber'den şefaat ummaktadır. Sizin iddianıza göre dünyada hiç kimsenin şefaat umması ve istemesi caiz değildir. Çünkü eğer şefaat isteyen büyük günah işlemişse, Hz. Peygamber'in, Allah'tan bu konuda şefaat istemeyeceğini bilmesi gere­kir. Çünkü onun bu konuda şefaat istemesi, Allah'ın verdiği sözden dönmesini ve yalancı çıkmasını istemesi anlamına gelir.

Büyük günahlardan sakınmış olan biri için de bu caiz değildir. Çünkü, sizin iddianıza göre, kıyamette Hz. Peygamber'in şefaat et­mesinin caiz olmadığını ve kullardan herhangi birinine şefaat et­mesi veya bunu Allah'tan talep etmesinin haram olduğunu bilmesi gerekir.

Siz hata eden, ammı hass, hassı amm kabul eden, size muhalif olanları Allah'ın verdiği ilahî haberlerin birbirini neshettiğini söylemekle itham eden bir topluluksunuz. Siz ayıpladığınız insanlara benzediniz ve kıyamette Allah'ın peygamberleri ve tevbekarları cezalandırmasına cevaz verdiniz; çünkü Allah, kendisine isyan edenlere cehennemi vaadetmiş ve hiç kimseyi istisna etmemiştir. Ancak onların, "Başka bir takım ayetlerde Allah'ın, kendi peygam­berleri ile günahlardan tevbe edenleri cezalandırmayacağını haber vermişti" demeleri gerekir. Bunu söylerlerse kendilerine, aynı şe­kilde "Allah, şirk dışında günahlardan dilediklerini bağışlayacağı­nı haber vermiştir. Siz de Allah'ın kendilerini cezalandırmasının zulüm olduğunu söylemiştiniz" denilir. Allah kendi peygamberleriyle tevbe edenleri ve küçük günah işlemiş olanları murad etme­miştir, her ne kadar ayetin zahiri genel anlam içeriyor ise de onları kapsamaz; çünkü Allah başka ayetlerde onlara azab etmeyeceğini haber vermiştir. Zira iyilik yapanların aleyhine bir yol yoktur [996] ve Biz iyi amel sahiplerinin, ecrini zayi etmeyiz [997] ayetleri de böyledir. Herhangi bir kimse, zerre miktarı bile olsa bir iyilik yaparsa Allah onu cennete koyar, demeniz gere­kir, çünkü Allah'ın, sadece takva sahiplerinin yaptıklarını kabul eder buyurduğunu siz söylemiştiniz. Size, "İfadenin genel anlamı dikkate alındığında takvanın en azı ile bile olsa Allah'tan sakınan cennete girer" denilir. Şayet siz, "Tevbe denleri murad etmiştir" derseniz size, "Aynı şekilde, büyük günah sahiplerinden diledikle­rine azab etmeyi ya da bağışlamayı murad etmiştir" denilir, çünkü Allah; dilediklerini cezalandıracağını haber verdikten sonra, onlar­dan bağışlamayı dilediklerini bağışlayacağını da haber vermiştir, kimi istisna ettiği bize bildirilmemiştir, ama istisna kapsamına girenler kesin bağışlanacaklardır. İstisna bir kişi üzerine vaki olmasa bile Allah'ın buyurduğu gibi onlardan bir kısmının bağışlanacağını biz biliyoruz. Bize gereken Allah'ın açıkladığı ile yetinmek ve O'nun durdurduğu yerde durmaktır; O, kimleri bağışlayacağını ve kimleri cezalandıracağını çok iyi belmektedir.

Bu surelerin bünyesindeki emir ve hükümlerin Mekke'de ya da Medine'de [998] nazil olduğunun bilinebilmesi için nasih ve mensuh konusunda ilk bilinmesi gereken, Mekkî ve Medenî surelerdir. Eğer nasih-mensuh konusunda ihtilaf çıkarsa, vahyedilişi itibariy­le sonra olduğu için Medine'de nazil olan hüküm ya da emir nasihtir.

Şureyh b. Yunus, [999] Ebu Muaviye, [1000] Hişam b. Urve [1001] ve ba­bası [1002] kanalı ile bize gelen bir rivayete göre şer'î bir had ya da fariza vaz'eden ayetler Medine'de; geçmiş ümmetlere ya da çağlara ilişkin ayetler ise Mekke'de nazil olmuştur.

Şureyh, Süfyan ve Ma'mer tariki ile Katade'den gelen bir riva­yete göre Bakara, Âl-İ İmran, Nisa, Maide, Enfal, Tevbe, Ra'd, Hicr, Nahl, Nur, Ahzab, Muhammed, Feth, Hucurat, Hadid, Müca­dele, Mümtehine, Saff, Cum'a, Münafikun, Teğabün, Talak (en-Nisa es-Suğra), Tahrim, Beyyine, Nasr, İhlas ve Maun -ki Katade bu sonuncu sure konusunda şüphelidir- sureleri Medine'de nazil olmuşlardır.

Abdullah b. Bekir ve Said tariki ile Katade'den gelen bir riva­yete göre, Medine'de nazil olan sureler; Bakara, Al-i İmran, Nisa, Maide, A'raf suresinde; Onlara deniz kıyısında bulunan şehir hal­kının durumunu sor [1003] ayeti, Enfal, Berae, Mekkî olan Eğer okunan bir kitapla dağlar yürütülseydi... [1004] ayeti dı­şında Ra'd, Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık vereni görme­din mi... [1005] ayetine kadar İbrahim suresinin baş kısmı, ilki Biz senden önce hiç bir rasul ve nebi göndermedik ki o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun temennisine bir ilka yapmış olmasın [1006] ayeti olmak üzere; Kısır bir günün azabı gelin­ceye kadar [1007] ayetine kadarki Mekkî olan dört ayet hariç Hacc, Nur, Ankebut suresinin on ayeti, Ahzab, Muhammed, Feth, Hucurat, Rahman, Mücadele, Haşr, Mümtehine, Saff, Cuma, Münafikun sureleri, Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda... [1008] , Ey Peygamber! Niçin haram kılıyorsun... [1009] , Ehl-i kitapdan küfedenler olmadılar...[1010], ...sarsıldığında [1011] ve Allah'ın yar­dımı geldiği zaman [1012] süresidir. Diğer sureler MekkîdirIer.[1013]

Abdullah, [1014], Üsame, [1015] el-A'meş, el-Müseyyeb [1016] ve Alkame tariki ile bize gelen bir rivayete göre Kur'ân'da "Ey insanlar!" diye başlayan ifadeler Mekkî, "Ey iman edenler!" diye başlayan ifade­ler Medenîdir.

Süfyan, el-A'meş, İbrahim ve Alkame kanalı ile benzer bir ri­vayet daha gelmiştir.

Şureyh, Mervan b. Muaviye [1017], Seleme b. Nubeyt [1018] ve ed-Dahhak [1019] kanalı ile gelen bir rivayete göre "Ey iman edenler!" diye başlayan her ayet Medine'de, "Ey insanlar!" diye başlayan her ayet Mekke'de nazil olmuştur.[1020]

Hükümlerde Nasih ve Mensuh:

Hükümlerde neshin değişik bir kaç şekli vardır; bir kısmı özel, bir kısmı genel anlam içerirler.

Daha hayırlısını veya bir benzerini getiririz [1021] aye­tine ilişkin Said, Ebu Süfyan, Ma'mer ve Katade'den gelen bir ri­vayete göre, nesihte hükmü hafifletme, ruhsat, emir ve nehiy var­dır.

Biz bir ayetin hükmünü yürülükten kaldırır veya unutturursak [1022] ayetine ilişkin Haccac, İbn-i Cureyc ve Mücahid ka­nalı ile gelen bir rivayete göre hükmünü kaldırırsak ifadesi, ayetin metnini olduğu gibi bırakıp hükmünü değiştirirsek anlamınadır.

1- Lafzı Kur'ân'dan kaldırılır, hıfzı kalplerden silinmez. Hük­mü Hz. Peygamberin sünneti ile sabit kalır. Recm ayeti böyledir. Hz. Ömer şöyle demiştir:

Biz, 'Yaşlı erkek ve kadın zina ederse, her ikisini de kesin olarak recmedin' ayetini okuyorduk.

Muaviye, [1023] Ebu İshak, [1024] el-Evzaî [1025] ve îshak b. Abdullah b. Ebi Talha'dan' [1026] gelen bir rivayet şöyledir:

Enes b. Mâlik'i [1027] işittim: Biz, neshedilen bir ayet hakkında; Rabbimiz bizden razı, biz Rabbimizden razıydık, bu halde Rabbimize kavuştuk, bunu kardeşlerimize tebliğ edin, diyorduk.

"Biz bu malı namazın kılınması ve zekatın verilmesi için indir­dik" ifadesi de böyledir. Hz. Osman mushafları tek mushaf haline getirmeden önce, Hz. Aişe nüshasında Tam bir teslimiyetle selam verin [1028] ayetinden sonra "Allah ve melekler ilk safa (saftakilere) dua ederler" ifadesi bulunmaktaydı.

Yine Ebu Talha: Biz, "Babalarınızdan nefret etmeyin, babaları­nızdan nefret etmeniz sizin için küfürdür" ifadesini okurduk, de­mektedir.

Şu rivayet de bu tür neshe Örnektir: "Peygamber müminlere kendi nefislerinden daha yakındır -o onların babasıdır- eşleri de onların anneleridir" [1029] ayetindeki "O onların babasıdır" ifadesi (mushaftan) çıkarıldığında Ubeyy nüshasında "O sîzin babanızdır" ifadesi vardı. "O sizin babanızdır" ifadesindeki babalık sevgide değil, ancak velayette babalıktır. Bir şahsın soyundan ol­maksızın sevgide yakınlık olmaz.

Peygamber (s.a), "Kim bir mal bırakmışsa, varislerine; kim bir yetim bırakmışsa bana bırakmıştır" buyurmaktadır.

Yine, "Allahım! Biz senden yardım bekleriz, senden hidayet is­teriz, senden bağışlanma dileriz" -'el-Ciddü1 terimine kadar- ifa­desi de böyledir. [1030] Yine, "Ademoğlunun iki vadi dolusu malı olsa üçüncüsünü de isterdi" ifadesi, mushaflar tek bir rnushaf altında toplandıktan sonra Ubeyy nüshasında vardı.

Yine, "Namazlara ve orta namazına devam edin; yani ikindi namazına" [1031] ifadesi de böyledir. Yine Aişe nüshasındaki, "Allah yolunda hakkını vererek cihad edin; nitekim ilk sefe­rinde cihad etmiştiniz" ifadesi de böyledir. Bütün bu ifadelerin va­zettiği hükümler, Sünnet tarafından iptal edilmiştir.

Recm, sünnetle sabittir. Peygamber (s.a)...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir
« Posted on: 29 Mart 2024, 07:36:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir rüya tabiri,Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir mekke canlı, Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir kabe canlı yayın, Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir Üç boyutlu kuran oku Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir kuran ı kerim, Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir peygamber kıssaları,Hz. Peygamber Şefaatine Engeldir ilitam ders soruları, Hz. Peygamber Şefaatine Engeldirönlisans arapça,
Logged
12 Haziran 2011, 13:21:11
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 12 Haziran 2011, 13:21:11 »

onların üzerine git­me ve savaşı başlatma izni verdi. Hz. Peygamber (s.a) Mekkelilerin üzerine yürüdü ve Harem'de onlarla savaştı. Savaş bitip Hz. Pey­gamber (s.a) Mekke'yi fethedince de "Hiç kimse ile savaş yoktur" buyurdu. Bu nedenle biz, "Ancak günün bir saatinde Hz. Peygam­ber (s.a) için Harem'de savaş helal kılındı; sonra da daha önceki durum olduğu gibi avdet etti" diyoruz. Harem'in otları koparılamaz, hayvanları avlanamaz ve ağaçları kesilemez.

Katade'den gelen bir rivayete göre Mescid-i Haram'da onlarla savaşmayın [1290] ayeti, Müşrikleri her nerede bulursanız öldürün [1291] ayeti tarafından neshedilmiştir. Halbuki durum Katade'nin söylediği gibi değildir. Bu gün hala Hz. Peygamber'in ashabı ve bizim dönemimize kadar onları izleyen kuşaklar, Hz. Pey­gamber'in, Mescid-i Haram'da savaşın haram olduğuna dair hükmün muhkem olduğunu söylediği konusunda icma halindedirler.[1292]

Ebu İshak, Osman b. Ata [1293] ve babası tariki ile İbn-i Abbas'tan gelen bir rivayete göre ALLAH (c) önce, Eğer yüzçevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin. Ancak kendileri ile aranızda anlaşma bulunan bir top­luluğa sığınanlar... müstesna [1294]  (123) ayetinden, Apaçık bir otorite [1295] ayetine kadar... ve yine ALLAH din uğrunda si­zinle savaşmayanlara iyilik yapmanızı size yasaklamaz [1296] ayetinden Onları imtihan edin [1297] ayetine kadar olan emirleri vahyetmiş sonra da ALLAH ve Rasulünden bir ihtar [1298] ayetinden Biz bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıkla­rız [1299] ayetine kadar vahyettiği ayetlerle bu hükmü neshet­miştir.

Yine ALLAH, Müşriklerle topyekün savasın ve bilin ki ALLAH sakı­nanlarla beraberdir [1300] ve Eğer barışa yanaşırlarsa sen de yanaş [1301] buyurmuş, sonra da ALLAH'a ve ahiret gününe inanmayan, ALLAH'ın haram kıldıklarını haram saymayanlarla sa­vaşın [1302] ayetleri İle bu hükümleri neshetmiştir.

Sana ne infak edeceklerini sorarlar [1303] ayetine gelince: Şureyh, [1304] Mervan b. Muaviye [1305] İbn-i Ebî Leyla [1306] el-Ha-kem [1307] ve Miksem [1308] kanalı ile gelen bir rivayete göre Sana ne in­fak edeceklerini soruyorlar. De ki: 'İhtiyaçtan fazla olanını" [1309] ayetine İlişkin İbn-i Abbas, "el-Avf, ihtiyaçtan fazla olandır, daha sonra zekat ayeti bu ayeti neshetmiştir" demiştir.

İçinizden **** (iğrenç fiil) işleyenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe edip uslanırlarsa eziyet etmekten vazgeçin [1310] ayeti ve Onları Ölüm alıp götürünceye kadar yahut ALLAH onlar için bir yol gösterinceye kadar evlerinde hapsedin [1311] ayetleri de böyledir. ALLAH (c) daha sonra Zina eden erkek ve kadı­na her ikisine de yüzer değnek vurun [1312] ayetini vahyetmiş ve Hz. Peygamber'in vahy kaynaklı beyanları ile, zina eden bekarla­rın cezalandırılmalarına ilişkin hükmü neshetmiştir. Çünkü ALLAH (c) Onları Ölüm alıp götürünceye yahut ALLAH onlar için bîr yol açıncaya kadar [1313] buyurarak, kendileri için bir yol açıncaya kadar beklemelerini emretmiştir. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

ALLAH'ın onlar için gösterdiği çıkış yolunu söylüyorum, bunu uygula­yın; Evli olan biri bir bakire ile zina ederse cezası yüz değnek ve recmdir. Hz. Ömer de şöyle diyor:

Biz ALLAH'ın indirdikleri arasında "Yetişkin (şeyh) biri yetişkin biri ile zina ederse her ikisini de kesin olarak recmedin" ifadesini okur­duk. Bekar olanlar için zina haddini değnek cezası ile neshetmiştir. Evli olanlara ilişkin hüküm ise Kur'an'daki recm (taşlama) emri ile neshedilmiştir. Daha sonra ALLAH (c) hükmü baki olmak üzere lafzını mushaftan çıkarmıştır.

Bana ve size ne yapılacağını bilemem [1314] ayetine gelin­ce: Şureyh ve Ebu Süfyan tariki ile Ma'mer'den gelen bir rivayete göre ALLAH (c), Hz. Peygamber'in geçmiş ve gelecek bütün günah­larını affettiğini açıklamıştır.

Alimlerin çoğunluğu bunu reddederek şöyle demişlerdir:

Bana ve size ne yapılacağım bilemem [1315] ifadesi ile bana ve size ne emrolunduğunu bilmiyorum anlamı murad edilmiştir. Ben, şayet Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım [1316] ayeti de böyledir.



[996] Tevbe: 9/91.

[997] Kehf: 18/30.

[998] Yazma nüshada evi'l-medine ifadesi yerine ba’de ma nezele bi mekkete (Mekke döneminden sonra nazil olanlar) ifadesi vardır. (H.K.)

[999] Şureyh. Hâris'in hocalarından söz ederken biyografisini vermiştik.

[1000] Ebu Muaviye Muhammed b. Hazim et-Temimî es-Sa'dî (H. 112-195). Beni Sa'd'ın azadlısı olup künyesi Ebu Muaviye ed-Darir el-Kufî'dir. Aralarında Hişam b.  Urve’nin de bulunduğu bir grup raviden hadis rivayet etmiştir. Her ne kadar muhaddısler Mürci olmasından şüphe ediyorlarsa da sika ve sebt (güvenilir) bir ravidir Tehzibu't-Tehzib, 9/131.

[1001] Hişam b. Urve b. ez-Zübeyr (H. 60-145). Künyesi Ebubekir'dir; İbn-i Zübeyr ile bir arada bulunmuş, Cabir ve İbn-i Ömer'i görmüştür; Medine'nin hafızlarından ve en güvenilirlerinden olup yedi fakihten biridir. Dindar ve takva sahibi bir şahsiyet­tir. Mesailim Ulemai'l-Emsar, s. 80.

[1002] Urve b. ez-Zübeyr İbni'1-Avam b. Huveylid (H. 27-94). Annesi; Esma bt. Ebibekr'dir; Medine fakihi, alimi, tabiinin en fazilitlilerinden ve Kureyş'in ibadete en düşkünlerindendi; her gün Kur'ân'ın dörte-birini dikkatle, düşüne düşüne okur ve bu bütün gününü alırdı. Mesailim Ulemai'l-Emsar, s. 64; Tabakatu İbn-i Hayyat, c. 2/603.

[1003] A'raf: 7/363.

[1004] Ra'd: 13/31.

[1005] İbrahim: 14/28.

[1006] Hac: 22/52.

[1007] Hac: 22/55.

[1008] Talak: 65/1.

[1009] Tahrim: 66/1

[1010] Beyine:98 /1.

[1011] Zilzal: 99/1.

[1012] Nasr: 110/1.

[1013] el-İtkan, c. 1/11. Medine'de nazil olan sureler şunlardır: Bakara, Âl-İ İmran, Nisa, Maide, Enfal, Tevbe, Hacc, Nur, Ahzab, Muhammed, Feth, Hucurat, Hadid, Rah­man, Mücadele, Haşr, Mümtehine, Saff, Cuma, Münafikun, Teğabün, Talak, "Ey Peygamber" (Tahrim: 66/1) ayetinden başlayıp 10. ayetin başına kadar Tahrim, Zilzal ve Nasr. Diğer sureler Mekkî'dir.

[1014] Abdullah b. Bekr'dir.

[1015] Usame b. Zeyd el-Leysî (H. 79-153). Künyesi Ebu Zeydi'l-Medinî olup bir grup tabiinden hadis rivayet etmiştir. Hadis imamları kendisinden hadis almış; ancak son yıllarında hafıza kaybına uğramıştır. İbn-i Hıbban, "İstikamet sahibi olmakla birlikte hata edebilir" demiştir. Tehzibu't-Tehzib. c. 1/ 208.

[1016] el-Müseyyeb b. Şureyk Ebu Said et-Temimî eş-Şakarî el-Kufi. el-A'meş’ten gelen rivayetlerini Yahya, Ahmed b. Hanbel, el-Buharî, Müslim ve ed-Darakutnî kabul etmemiştir, bazı münker rivayetleri vardır. Mizanu'l-İtidal, c. 3/114.

[1017] Mervan b. Muaviye İbnu'l-Hâris b. Esma b. Harice b. el-Fezarî el-Kufî (H. 193). Şam'a yerleşmiş olup imamların çoğu sika olduğunu söylemişlerdir. Tezkiratu'l-Huffaz, c. 1/295.

[1018] Seleme b. Nubeyt b. Şurayt b. el-Eşceaî. Babasından hadis rivayet etmiştir. el-Bu­harî "Son yıllarında hafiza kaybına uğradığı söyleniyor" demiştir. Veki" ve başka bir takım kritikçiler ise sika olduğunu söylemektedirler. Ebu Nuaym kendisine ye­tişmiş ve bununla öğünmüştür; aralarında ed-Dahhak b. Müzahim'in de bulunduğu bir takım raviler kendisinden rivayette bulunmuştur. Mizanu'l-İtidal, 2/193.

[1019] ed-Dahhak b. Müzahim (H. 105). Sahabeden hadis dinlediği konusunda ihtilaf vardır; imamlar sika olduğunu söylemişlerdir; kendisi, tefsir alanında şöhret bul­muştur. el-Buharî Üç gün ancak işaretle (Âl-i İmran: 2/41) ayetinin tefsirini rivayet etmiştir, çocuklara öğretmenlik yapardı. İbn-i Sa'd, 7/101; Meşahiru Ulemai'l-Emsar, s. 194; Tehzib, 4/403; el-Muhabber., s. 475.

[1020] el-İtkan, 1/17. İbnu'l-Hassar. Neshle ilgilenenler bu hadise özel önem vermiş ve zaafına rağmen itimad etmişlerdir. "Ey İmanlar!" diye başladığı halde Nisa sure­sinin Medine'de nazil olduğuna ilişkin ittifak vardır; buna karşılık bünyesinde "Ey iman edenler!" diye başlayan ayet (iki ayet) bulunduğu halde el-Hacc suresi Mekke'de nazil olmuştur. el-Ca'birî şöyle diyor: Bir surenin Mekkî ya da Medenî olduğunu anlamak için iki yöntem vardır; bunlardan biri semaî, diğeri de kıyasî yöntemdir.

Semaî yöntem; rivayete dayalı bir yöntemdir ve bir surenin Mekke ya da Medine'de nazil olduğuna ilişkin elimizde bir rivayet bulunmalıdır. Kıyasî yönte­me göre "Ey insanlar" veya "Kella" ifadesi ile veya Bakara, Âl-i İmran ve Ra'd hariç hece harfleri ile başlayan veya Bakara hariç bünyesinde Adem, İblis, pey­gamberler ve geçmiş ümmetlere ilişkin kıssalar bulunan sureler Mekkî'dir; bünye­sinde farz ya da hadlere ilişkin hüküm bulunan sureler ise Medenîdir.

[1021] Bakara: 2/106.

[1022] Bakara: 2/106.

[1023] Muaviye b. Amr b. el-Mühelleb el-Ezdî el-Kufî (H. 128-214). Künyesi Ebu Amr el-Bağdadî'dir; bütün ravileri sika olup, el-Buharî ve aralarında Haris el-Muhâsibînin de bulunduğu bir çok isim kendisinden rivayette bulunmuştur; İbn-i Hacer hata ederek; el-Hâris b. Ebî Usame olduğunu söylemiştir. Telızibu't-Tehzib, c. 10/215.

[1024] Ebu İshak el-Fezarî İbrahim b. Muhammed b. el-Hâris b. Esma b. Harice b. Husn

b.  Huzeyfe b. Bedr el-Fezarî (H. 188). Künyesi Ebu İshak el-Kufî olup doğum ye­ri Vasıt'tır. Şam'da oturmuş ve el-Masisa'ya yerleşmiştir. Mâlik, Şu'be, es-Sevrî ve el-Evzaî'den rivayette bulunmuştur. el-Evzaî, kendisi ile alışveriş yapmıştır; si­ka, sebt (güvenilir) bir ravidir ve hadiste hüccettir. Meşahiru Ulemai'l-Emsar, s. 182; Tehzib et-Tehzib, c. 1/151.

[1025] el-Evzaî Abdurrahman b. Amr (H. 88-157). el-Evza, Hemedan'da bîr kabiledir, Evzaî de bu kabileye mensuptur; sika, me'mun, saduk, erdem ve fazilet sahibi bir şahsiyettir. Hadisde, ilimde ve fıkıhta otorite ol...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 12 Haziran 2011, 15:46:32 Gönderen: seymanur K »
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes