> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Selman-ı Farisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Selman-ı Farisi  (Okunma Sayısı 858 defa)
03 Mayıs 2011, 11:49:08
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 03 Mayıs 2011, 11:49:08 »



Selman-ı Farisi

Medine'de, O'nun gelişini heyecanla bekleyenlerden biri de, Selman-ı Farisı idi. İran topraklarından çıkmış; gerçek dini bulma adına önce Şam'a, daha sonra da sırasıyla Musul, Nu­saybin ve Ammuriye'ye gelerek hakikat arayışını devam ettir­mişti. Her uğradığı yer, onu aradığına bir miktar daha yaklaş­tırıyordu. En son Ammüriye'de yanında kaldığı papazın:

- Buralarda, bizim gibi seni emanet edebileeeğim kimse kalmadı; fakat, İbrahim'in hanif dini üzere gelecek olan bir Nebi'nin gölgesi üzerimize düşmek üzere. O'nun hicret edece­ği yer, hurma ağaçlarıyla doludur. O'nun, gizli kalmayacak üç alameti vardır; iki kürek kemiği arasında risalet mührü vardır, hediye kabul edip ondan yer, ama O asla sadaka kabul etmez ve ona el sürmez. Şayet gücün yetiyorsa sen git ve O'nu bekle, diyerek kendisini yönlendirmesiyle yola koyulmuş, Medine'ye gelip beklerneye niyet etmişti.

527 İbn Hişam, Sire, 3/52
Bunun için önce, o tarafa gidecek bir kervan bulmak gere­kiyordu. Çok geçmeden bu kervanı da bulmuştu. Kendisini de götürmeleri karşılığında, bütün mal-mülkünü vermeyi teklif etti; kabul etmişlerdi.

Derken, gelecek bir Nebi'nin yolunu gözlernek üzere yeni bir yolculuk başlamıştı. Ancak yolda, bir ihanetle karşılaşacak ve fazlasıyla bedelini ödediği halde, bir de esir edilip köle diye bir Yahudi'ye satılacaktı. Gerçi, onun için önemli olan, tari­fi verilen adrese gelebilmekti. Şimdi ise, köle de olsa, hurma ağaçlannın arasında, Medine' deydi.

İşte, Efendimiz'in Kuba'ya teşrif ettiği gün Selrnan, her zamanki gibi yine ağacın tepesinde hurma toplamakla meş­guldü. Bir ara, kendilerine doğru koşarak birisinin geldiğini gördü. Efendisinin amcaoğluydu bu. Gelişindeki telaş, önemli bir olayı haber veriyordu; belli ki yeni bir gelişme vardı. Bir taraftan koşup gelirken diğer yandan da:

- Ey falan, ey falan, diye sesleniyordu.

Efendisi de telaşlanmıştı. Onu bu kadar koşturan sebep ne olabilirdi ki? ..

Nihayet yanlanna geldi. Nefes nefese kalmıştı. .. Kendini toparlamaya çalıştı ve ekledi:

- Allah, Gayleoğullannı kahretsin. Biraz önce onlara uğ­ramıştım. Herkes Mekke'den gelen ve Nebi olduğunu söy­ledikleri bir adamın başında toplanmış, heyecanla O'na kulak veriyorlar!

İnanılacak gibi değildi. Allah nelere kadirdil Yıllarca bek­leyip yolunda emeklediği Zat, hürriyetini kaybettiği yerde Sel­man'ın ayağına geliyordu. Heyecandan dizlerinin bağı çözül­müştü adeta. O kızgın güneşin altında, buz gibi ter dökmeye başladı; bir taraftan da kış soğuğunda donmuşçasına titriyor­du. O kadar ki, kendisiyle birlikte sallanan ağaçtan efendisi­nin üzerine düşecek gibi olmuştu.

Bekleyemezdi. Hızla ağaçtan indi ve efendisinin amcaoğ­luna yöneldi:

- Ne diyorsun?. Neden bahsediyorsun sen?. Nasıl bir haber bu, diyecekti ki, yüzüne inen şiddetli bir tokatla sarsıl­dı. Köleye insan olarak bakmıyorlardı ki ... Onun bu heyecanı sahibini kızdırmış ve şiddetli bir tokat savurmuştu Selman'ın yüzüne ... Bir taraftan da:

- Sana ne bu işten, diye çıkışıyordu Selman'a, "Git işinin başına!" diye de eklemişti.

Çaresizdi Selman. çıktı tekrar hurma ağacına ve işini gör­meye çalıştı. Elleri hurma dallannda dolaşırken hayalen Efen­diler Efendisi'nin huzurunda, Ammfıriyeli şeyhinin verdiği alarnetlerin, Kuba'ya gelen Zat'ta olup olmadığını sınamaya çalışıyordu.

O gün, akşam olmak bilmiyordu. Nihayet gün batar bat­maz bir şeyler toplayıp aldı eline ve doğruca tarif edilen yere gitti.

Medine'ye ay doğmuştu; Beklenen Nebi karşısında duru­yordu. Yıllarca yanlannda ömür tükettiği papazlara hiç mi hiç benzemiyordu. Kuba, O'nun nuruyla ışılışıldı. Yanında bulu­nanlarla sohbet ediyordu. Elindekileri koydu ortaya:

- Size sadaka niyetiyle bunlan ben topladım. Bildiğim ka­danyla Sen, salih bir kişisin. Yanında ihtiyaç sahibi arkadaşla­rın da var. Ve bugün sizin, buna daha çok ihtiyacınız var!

Dikkatle bakıyordu Selman ... Elini sürmemişti Allah Resü­lü (sallallahu aleyhi ve sellern). Ashabına döndü ve:

- Allah'ın adıyla yiyin, buyurdu.

Selman'ın derdi başkaydı. Onun aklında Ammüriyyeli şeyhinin sözleri vardı ve adresin doğruluğunu anlamaya çalı­şıyordu. Evet, sadaka yemiyordu ... Öyleyse ilk işaret tamam­dı. Dudaklanndan şunlar döküldü:

- ValIahi de bu bir; sadaka yemiyor!

Ve geri döndü. Ertesi gün yine bir şeyler toplamıştı. Aldı yanına ve doğruca huzura geldi. Bu sefer, ne yapacağını çok iyi biliyordu:

- Gördüğüm kadanyla Sen sadaka yemiyorsun. Senin ke­rem ve güven veren halin benim çok hoşuma gitti. Ve, Sana sadaka değil, bu sefer hediye getirdim, dedi.

Eline aldı Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve kendisi de, ashabı da yedi ondan.

Vakit tamam gibiydi... İçindeki heyecanı gizleyemiyordu Selınan. Dudaklarından şunlar döküldü:

- İşte, bu da iki; hediye kabul edip ondan yiyor.528

Artık Selman, sadece zorunlu olarak efendisinin yanında bulunduğu zamanlarda Allah Resülü'nden aynlacak, onun dı­şında kalan bütün zamanlarını Efendiler Efendisi'yle birlikte geçirmeye çahşacaktı.e"?

528 Ahmed b. Hanbel,Müsned, 5/441 (23788); İhnii'l-Eslr, Üsüdii'l-Ğabe, 2/511, 512

529 Bazı rivayetlerde, 40 tanesi Necran'dan, 32 tanesi Habeş'ten, 8 tane de Rum diyanndan olmak üzere toplam seksen kişilik bir Hristiyan grubunun, Hz. Muhammed'e iman ederek O'nun gelişini Medine'de bekledikleri anlatıl­maktadır. Es'ad İbn Zürilre, Beril İbn Ma'riir, Muhammed İbn Selerne ve EbU Kays İbn Sırme'nin de aralannda bulunduğu bu insanlar, cünüplükten kurtulmak için gusül abdesti alıyor ve Hz. İbralıim' den kalan Harriflik inancı üzere bir hayat süriiyorlardı. Efendimiz (sallallalıu aleyhi ve sellem) zuhı1r edince, koşup huzura gelmiş, O'nu tasdik ederek yardımına koşmuşlardı. Bkz. Beğavi, 1/343; İbnü'l-Esir, Üsüdü'l-Ğabe, 6/256.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Selman-ı Farisi
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:23:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Selman-ı Farisi rüya tabiri,Selman-ı Farisi mekke canlı, Selman-ı Farisi kabe canlı yayın, Selman-ı Farisi Üç boyutlu kuran oku Selman-ı Farisi kuran ı kerim, Selman-ı Farisi peygamber kıssaları,Selman-ı Farisi ilitam ders soruları, Selman-ı Farisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes