> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Osmanlı’nın süferâsı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Osmanlı’nın süferâsı  (Okunma Sayısı 1325 defa)
11 Temmuz 2012, 16:52:30
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 11 Temmuz 2012, 16:52:30 »



Osmanlı’nın süferâsı
Hacer TOPAKTAŞ • 72. Sayı / DOSYA YAZILARI


Altı yüzyıl hüküm sürmüş bir cihan devleti olan Osmanlı Devleti’nin bu hükmünü sağlamasında şüphesiz Osmanlı diplomasisinin önemi büyük, bunun dâhilinde Osmanlı elçilerinin/sefirlerinin de. Osmanlı Devleti, varlığının ilk zamanlarından beri çeşitli ülkelere elçiler göndermişti. Bununla birlikte, asıl açılım 16. yüzyılda gerçekleşti. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde birçok elçinin başta komşu ülkeler olmak üzere yurt dışına gönderildiği kayıtlardan anlaşılıyor. Ancak bu elçiler, genel itibariyle belli amaçlarla geçici surette gönderilmişlerdi. İki ülke arasındaki çeşitli mevzuların halli, yeni padişahın tahta çıkışı, antlaşmaların onaylanması bu gibi sebeplerdendi. Gönderilen bu elçilere, genellikle ilk zamanlar çavuş, kapıcıbaşı gibi yüksek rütbeyi işaret eden payeler verilmişti. Bilhassa 17.-18. yüzyılda sayıları daha da artan elçiler, yazdıkları raporlarla (sefaretnâmeler) günümüz tarih araştırmacıları açısından Osmanlı Devleti’ni anlamaya yönelik bilgiler veriyor. Osmanlı Devleti’nin III. Selim Dönemi’nden itibaren belli başlı Avrupa ülkelerinde daimi elçilikler kurması ile Osmanlı diplomasi yapısında köklü değişiklikler görülmüş, bu durum söz konusu başkentlere gönderilen elçilerde de bazı farklılaşmaları beraberinde getirmişti.

Elçi olmanın ölçüleri

Osmanlı elçilerinin kimlerden seçildiği konusunda o dönemden günümüze bazı farklılıklar olduğu görülüyor. Zira elçiler, Osmanlı bürokrasi sistemi içinde yetişen bürokratlardan seçiliyordu. Enderun’da yetişen bürokratlardan uygun görülenler zamanın şartlarına göre belli bir görevi yerine getirmek için vazifelendirilirken, bu kişilerin en iyi yetişmiş adamlardan olması gerekirdi. Zira elçiler gittikleri ülkelerde yaptıkları gözlemlerle, çeşitli bilgi toplama faaliyetleriyle, akıllı ve sağduyulu olmalıydılar. Aynı zamanda haşmetli Devlet-i Âli Osman’ı temsil ediyor olmanın verdiği büyük sorumluluk ve gururla Avrupa’da bütün halkın ilgisini çeken Osmanlı elçileri/süferâsı, büyük bir itibarla yabancı devlet adamlarının kabulünü görmüşlerdi.

Bu elçilerden 18. yüzyılın en iyi bürokratlarından Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, yazdığı sefaretnâmesiyle Osmanlı Devleti’ne Fransa’nın genel panoramasını bütün canlılığıyla resmetmişti. Yine oğlu Yirmisekiz Çelebizade Mehmed Said Efendi de hem çeşitli ülkelere gönderilen bir elçi olarak hem de sadrazamlık gibi mühim bir görevi dahi ifa eden bir Osmanlı bürokratıydı. Yine 18. yüzyılın önde gelen devlet adamlarından Ahmed Resmi Efendi de hem Viyana ve Berlin’de yürüttüğü elçilik vazifesi, hem de 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda yürütülen Küçük Kaynarca görüşmelerindeki faaliyetleriyle Osmanlı Devleti adına görev almıştı. III. Selim’in bürokratı Ebubekir Ratib Efendi de Viyana elçiliği ile ses getirmişti. Osmanlı elçilerinin kimisinin akraba oluşu, günümüzde de devam eden bir geleneğin göstergesiydi. Bazısı da yanlarında daha çocuk yaştaki oğullarını alarak tecrübe edinmelerini sağlamışlardı. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, zadesi Mehmed Said’i, 1758’de Lehistan’a giden Kapıcıbaşı Mehmed Ağa da iki oğlunu beraberinde götürmüştü.

Elçi ziyaretleri dış basında
Bu elçilerin yolculukları ve gittikleri başkentlerdeki faaliyetlerine dair bilgileri, yazdıkları raporlarının yanı sıra haklarında kendi raporlarından daha da ayrıntılı olarak bulundukları ülkelerde tutulan kayıtlar, gazete haberleri de gösteriyor. Mesela 1791’de Prusya Kralı Fredrich’in politikalarının aslını anlamak için Berlin’e giden Ahmed Azmi Efendi ile ilgili Prusya gazeteleri haberler yayınlamıştır. Viyana yolcusu Ratib Efendi ile ilgili Avusturya gazetelerinin yanı sıra çeşitli haberler Lehistan gazetelerinde de çıkmıştır. Ratib Efendi’nin Avusturya İmparatoru huzurunda gerçekleşen kabul töreni ve bu esnada nâmeyi verirken eğilmeyi reddetmesi ve selamlamadan çıkıp gitmek istemesi, gazetelere konu olmuştur. Azmi Efendi’nin Berlin’e giderken Lehistan topraklarından geçişi Leh halkı için ilgi çekici bir hadiseydi. Azmi Efendi için 1791 yılında Gazeta Warszawska’da şunlar yazılıydı: “Türk elçisi bu günlerde Lehistan topraklarında. Kendisi çok genç ve yakışıklı, ayrıca bir tane eşi var.”

Osmanlı elçileri gittikleri yerlerde Osmanlı Devleti’ni temsil ettikleri gibi, mensubu oldukları kültürü ve dini de temsil etmişlerdir. Zaten birçok Avrupalı ömürlerinde ilk defa bir Osmanlı’yı, bir Müslüman’ı görüyor olmanın verdiği merakla, elçilerin geçit resmi zamanlarında sokaklara taşmışlardır. Hatta kimi elçiler izdiham olduğunu dahi yazar. 1721’de Paris’te bulunan Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, ramazan ayını Paris’te geçirmek durumunda kalmıştı. Tabii bu esnada kendisinin ve maiyetinin oruç tutuyor ve namaz kılıyor olması halkın ilgisini çekmiş, hatta Fransız kadınları günlerce onların oruç açışını ve namaz kılışını görmek için beklemiştir. Çaresiz Osmanlı heyeti ise onların karşısında ibadetini yerine getirmişti. Yine bu durumlara dair bir diğer örnek de 1778’de Varşova’da bulunan Numan Enis Bey’dir. Kendisinin mihmandarı ve Lehistan Kraliyet Tercümanı tarafından tutulan günlükte, elçinin ramazan ayında oruç tuttuğu ve hatta Bayram günü top tüfek şenlikleri yapılıp, havai fişek attıkları ve Lehistan devlet erkânının bayram kutlaması için elçiyi ziyaret ettiklerini söyle yazılıdır. Numan Enis Bey’in Varşova’dan ayrılışının haber edildiği gazetede ise kendisi için “iyi bir Müslüman, örnek davranışlarıyla halkın gönlünde yer edinerek ülkesine gitti” yazılmıştır.

İlk Batı deneyimleri

Elçilerin gittikleri ülkeyi algılayışı da bizlere Osmanlı zihniyetini göstermesi bakımından önemi haizdir. Elçiler için toplumsal yapıdaki farklılıklar ilgi çekicidir. Kadınların sosyal hayatta çok fazla yer aldığı, davetlere, tiyatrolara katıldıkları elçi raporlarında vurgulanıyor. Birçok Osmanlı elçisi gittikleri ortama uygun davranmışlardı. Numan Enis Bey’in Varşova’da verilen bir maskeli baloya kendisi ve heyeti için bilet alarak katıldığı, mezkûr günlükten anlaşılıyor. Aynı zamanda Ahmed Resmi Efendi’nin de Prusya Kralı’nın şerefine verdiği baloya katıldığı biliniyor. Osmanlı elçileri yazdıkları bu gibi gözlemlerle Osmanlı Devleti’nin Avrupa’yı anlama ve takip etme kanallarından birini teşkil etmiştir. Günümüzdeki iletişim araçlarının olmadığı o dönemlerde bilgi toplama yöntemleri de farklıydı. Diğer devletler için olduğu kadar Osmanlı Devleti için de elçiler hem bulundukları ülkeyi anlama, hem de bilgi taşıma vazifesini gördüler. Bu sebeple de birçok Osmanlı elçisi 18. yüzyıl itibariyle yazdıklarıyla, aynı zamanda modernleşmenin inşasında rol oynamış, Avrupa’daki ilerlemelerden Osmanlı’yı haberdar etmişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin hangi devlete kaç elçi gönderdiği tam olarak bilinmiyor. Bunda da Osmanlı arşivlerinde bütün elçilere dair kayıtların bulunmaması etkili. Ancak gönderilen ülkelerdeki arşivlerin taranması sonucu daha birçok elçinin varlığının ortaya çıkacağı kesin. Erken dönem Osmanlı elçileri ile ilgili bir diğer göze çarpan husus elçilerin görüşmeleriyle ilgili her şeyi raporlarına yazmamaları. Bunun sebebini, Osmanlı Devleti’nde sözlü diplomasinin işleyişinde, yani elçilerin edindikleri bilgileri bizzat sözlü olarak döndükleri zaman aktarmalarında aramak gerekiyor. Devlet bilgisinin gizliliği anlayışı böyle bir uygulamayı getiriyordu. Günümüzde dünyayı sarsan diplomatik sızıntıların önüne geçmenin bir yolu da, Osmanlı diplomasisinde o zamanlar bu yolla olmuştu.

19. yüzyılda Osmanlı Devleti çağın gereği olarak bürokratik yapısında değişikliklere gitmişti. Hariciye Nezareti’nin kurulması ve elçilerin niteliklerinde birtakım farklıklar görülüyordu. Artık Osmanlı elçileri de şifreli yazışmaya geçmişti. Elçiler yine bürokratlardan seçiliyordu. Osmanlı elçileri eskiden gittikleri ülkelerde tercümanlar kullanırken, artık çoğu yabancı dil biliyordu. Uzun süreliğine gidiyorlardı ve dönemin uygulamalarına göre masrafları kendi devleti tarafından karşılanıyordu.

19. yüzyıl elçileri raporlarını genelde seyahatname tarzında yazdılar. Yazılarında Avrupa’nın beğendiği ve beğenmediği yönlerini söyleyip, kıyaslama yaparak ülkesine uyarlanabilecek yönlerini kurguladılar. Kimisinde Avrupa medeniyetlerin merkeziydi; kimisinde yozlaşmanın beşiği. Bu bağlamda 19. yüzyılın önde gelen bürokrat ve aydınları -ki bir kısmı elçilerden müteşekkildi- Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk zamanlarında önemli vazifeler alacak olan kişilerdi.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Osmanlı’nın süferâsı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 05:12:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Osmanlı’nın süferâsı rüya tabiri,Osmanlı’nın süferâsı mekke canlı, Osmanlı’nın süferâsı kabe canlı yayın, Osmanlı’nın süferâsı Üç boyutlu kuran oku Osmanlı’nın süferâsı kuran ı kerim, Osmanlı’nın süferâsı peygamber kıssaları,Osmanlı’nın süferâsı ilitam ders soruları, Osmanlı’nın süferâsıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes