> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Mustafa Çelen
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mustafa Çelen  (Okunma Sayısı 1364 defa)
16 Haziran 2012, 18:55:57
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Haziran 2012, 18:55:57 »



MUSTAFA ÇELEN: KRİZDEN HASAR ALACAĞIMIZ KESİN...
Naci BOSTANCI • 47. Sayı / DOSYA YAZILARI


Mustafa Bey, dünyayı etkisi altına alan “küresel ekonomik kriz”i konuşacağız ama, ekonominin tarihinden bir girizgah yapalım istiyorum. Ekonominin tarihi, önce tarıma, sonra sanayiye ardından da kürsel sermayenin işleyişine dayalı bir seyir mi izliyor?

Dünyanın bazı yerlerinde hâlâ tarıma dayalı ekonomi modeli var. Batı Avrupa temelli bir ekonomi modeli konuşacaksak bu dediğiniz doğru. 17. ve 18. yy’a kadar tarıma dayalı bir ekonomi modeli vardı. Avrupa’nın belirli yerlerinde etkili olan Sanayi Devrimi’nden sonra bile Fransa’nın bir kısmında tarıma dayalı ekonomi sürdü. Hâlâ daha öyledir. Dikkat ederseniz bugünlerde bile tarımın sübvansiyonuyla ilgili en büyük tepkiyi veren Fransız köylüleridir. Aslında Avrupa kendi tarımını hâlâ çok ciddi derecede korur. Rekabet, açık ticaret, serbest ticaret üzerine bütün tarihsel vurgularına rağmen Avrupa tarımı ciddi ölçüde korunur.

Sanayi devrimi ile beraber ne değişiyor?

Sanayi Devrimi ile beraber üretim şekli değişiyor. Tarımda bile üretim şekli değişiyor. Yani Sanayi Devrimi yalnızca sanayileşmeyi sağlamıyor, aynı zamanda tarımsal üretim şeklini değiştiriyor. Mesela Malthus’un teoremi vardır. Sanayileşme tarımda makineleşme hususunda devrim yaratmasaydı iktisat tarihçileri 17. yy’da halkın açlık çekeceğini bildirmişlerdir. Ama Sanayi Devrimi ile birlikte olay değişiyor. Sanayi Devrimi İngiltere’de ortaya çıkıyor, diğer Avrupa devletlerine yayılıyor. Geç sanayileşen ülkeler var, erken sanayileşen ülkeler var, hatta İspanya gibi bizim anladığımız anlamda sanayileşmesi 20. yy’ın ikinci çeyreğinde ağırlık kazanan ülkeler de var. Yani Avrupa dediğimiz yer öyle çok tek parça değil.

Temel ekonomik etkinlik tarım, sonra da sanayi üzerinden yürürken dünyada belirli bir ekonomik düzen var mıydı? O zaman da krizden söz edebiliyor muyduk mesela?

O dönemde kriz dediğimiz şey çevresel ve iklimsel koşullardan dolayı tarımsal üretimin düşmesiyle ortaya çıkıyordu. O dönemdeki iktisadî krizin tam karşılığı tarım ekonomilerinde kıtlıktır. Çok daha serttir ve nüfusun büyük bir kısmını etkiler. Hatta iktisadî anlamada “nüfus planlaması” yapar. Sanayi Devrimi’yle birlikte kriz kavramının ortaya çıkması çeşitli küçük krizleri saymazsak 1929 Ekonomik Krizi iledir. Bu ekonomik buhran iktisadî düşüncede de temel bir değişmeye neden olmuştur. Daha önce klasik iktisatçıların dillendirdiği devletin müdahale etmesi, özel sektörün ön planda olmaması gibi düşünceler tekrar tartışılmaya başlanmış ve klasik iktisadî düşünce yerini Keynesyen ekonomi modeline terk etmiştir. 1929 Krizi’nde klasik iktisadî düşüncenin öngördüğü reçetelerin hiçbirisi çözüm olmamış ve yeni reçeteler aranmaya başlanmıştır. 1929 Krizi’nden sonra Keynes’in ortaya çıkardığı görüşler uygulanmaya başlanmıştır. En büyük kriz dediğimiz kriz 1929 Ekonomik Buhranı’dır. Bu kriz ABD kaynaklı olsa bile Avrupa’da da etkileri görülmüştür. Nitekim II. Dünya Savaşı’nın nedenlerinden biri de bu krizdir. Hitler böyle bir ortamda seçimle iktidara gelmiş, savaş ekonomisi uygulamaya başlamış, sonunda da başarısız olmuştur. Bu politikalar bir süre sonra siyasî krizleri de beraberinde getirmiştir.

1929’daki ekonomik krizin karakteri nasıl? Bu krizi meydana getiren sebepler nelerdi?

1929 Krizi’nin temel nedeni talep eksikliğiydi. Talep eksikliği nedeniyle ekonominin bir yerden sonra büyüyememesi, üretilen malların satılamaması, işsizliğin ortaya çıkması, gelirin azalması ve dolayısıyla talebin azalması krize neden oldu.

Her şey yolunda giderken bir toplum talebi neden eksiltir?

Üretim dediğimiz şey sürekli sabit kalırsa talep neden eksilir sorusunu sorabilirsiniz, Ancak üretim devamlı büyürken talep buna cevap vermezse kriz ortaya çıkar. Üretim düzeyi yatırımlarla büyür. Sanayici sürekli büyütür, ama bunu alacak kişilerin talep edecek kişileri ortaya çıkaramıyorsanız bir süre sonra krize girersiniz. Marks da bu saydığımız nedenlerden dolayı krizin ortaya çıkacağını beyan etmiştir. 1929 Krizi gelişmiş ülkelerin krizidir. Ama ister istemez gelişmiş ülkelerin etrafında eklemlenmiş ülkelere de tesir etmiştir. Mesela Türkiye 1929 Krizi’ni ciddi anlamda hissetmiştir, hatta o dönemde Türkiye’nin iktisat politikaları değişmiştir. 1929 Krizi’nden sonra devletçi politikalara dönülmüştür. Öyle ki 1929 Ekonomik Krizi olmasaydı Türkiye açısından çok partili döneme geçmek daha kolay ve çabuk olurdu.

1929 Krizi’nden 2009’a kadar 80 yıllık bir süre geçti. Ekonominin küresel yapısı, işleyişi açısından bu 80 yılda pek çok şey de değişti galiba.


İktisat teorisinde zamansal ve zeminsel yapıdan bağımsız mutlak doğrudan bahsedilemez. Birinin söylediği şeye başka biri tam tersiyle karşılık verir. Bir müddet sonra başka bir ideolog çıkar her ikisinin de savunduğu şeyi savunur. Yani iktisat ilmi bu anlamda mutlak doğrulardan bahsedilmesi güç, zamana ve zemine göre geçici doğrular üzerine kurulmuş bir ilimdir. Yani yanlışlanabilen bir ilimdir.

O zaman daha net bir şekilde sorayım. 1929 Krizi ile 2008’de patlak verdiğini söylediğimiz kriz arasında ne tür farklar var?

2007 yılından gelip 2008 yılının Temmuz ayında patlak veren krizin yaşandığı dönemle 1929 krizi arasında çok fark var. Her şeyden önce 2008 Krizi bir finansal kriz. Finansal krizin de reel ekonomilere yansıması yeni yeni gerçekleşmeye başlıyor. Daha önceki kriz, yalnızca parası olanları ve parasını işletenleri etkilerken şimdiki sokaktaki adamı, asgari ücret alanları da etkileyecek bir formata dönüşüyor.

Bugün yaşanan kriz arz talep dengesizliğinden kaynaklanan bir kriz değil mi?

Bu finansal bir kriz. ABD’de ortaya çıkıyor. Nedeni de ABD’de herkes konutları uzun vadeli krediler, mortgage dediğimiz kredilerle alıyor. ABD çok uzun süredir devamlı büyüme süreci yaşıyor. Devamlı büyüme dönemlerinde piyasadaki bazı malların fiyatları da yükselmeye başlıyor. Son 6-7 yılda ABD’de konut fiyatlarının çok ciddi ölçüde yükseldiğini görüyoruz. Herkese konut kredisi verilebiliyor, çünkü konut fiyatları devamlı artıyor. Konut fiyatları arttığında kredi verdiğiniz insanlar bu krediyi ödeyemeyecek insanlar olsa bile bundan pek kimse zarar görmüyor, hatta kâr edebiliyor. Normalde bir banka ya da finans kuruluşu mortgage kredisi verdiği zaman size şunu sorar: Aylık gideriniz, evinizin aylık geliri, hayatınızı devam ettirebileceğiniz başka gelirleriniz, borçlarınız ve borç geçmişiniz. Bu bağlamda sürekli geliri olanlar, bu gelirleriyle kredilerini ödeyebilenler zaten ev sahibi olmuşlardı. Ama piyasa devamlı büyüyordu. Ev fiyatları devamlı ileriye gidiyordu. Böyle olunca da bu kredileri ödeme imkânı olmayan, yeterli geliri olmayan kitlelere de kredi açılmaya başlandı; çünkü ekonomi büyüyordu, kredi piyasası, finans piyasası büyüyordu, fonlar çoktu ve bu fonları eşik altı dediğimiz ödeme durumu riskli olan kişilere de kredi verilmeye başlandı. Bu ilk başta iyi gidiyordu. Adama kredisini veriyorsunuz, krediyi alıyor ve 6 ay ya da bir yıl sonra borcunu ödüyor. Borcu 20 yıl devam edecek bir borç. Birkaç yıl sonra ödemekte zorlanıyor. Mortgage firması gelip eve el koyuyor. Ama 100 bin dolarlık ev olmuş 200 bin dolar. Adamın 100 bin dolara endekslenen borcu evin değeri 200 bin dolar olduğu için kapatılabiliyor. Mortgage şirketi buradan parasını alabiliyor. Adam 100 bin dolara almış, bir yıl ödemiş, sonra ödeyemese bile faizi temerrüdü filan da çıkarıldıktan sonra adamın eline para bile kalabiliyor. “Kazan-kazan” dedikleri bu strateji belli bir dönem bu ilişki ile gidiyordu. Böyle olunca çok rahat kredi açılabiliyor, bu insanlara çok rahat kredi verilebiliyor, ödeyemedikleri zaman da evlerinin değeri yükseldiği için borçlu kalmamış oluyorlar.

Burada yalnızca mortgage sistemi çökebilirdi böyle bir durumda. Ancak bir ülkenin ve dünyanın ekonomisini etkileyebilecek bir dizi olaylara neden oldu aynı zamanda.

Bir bankanın mortgage kredisi verdiğini farzedelim. Kredi verdiği kişiden alacağını bir kâğıt haline getirip finans piyasasında başkalarına bu alacağını satabiliyor. Dolayısıyla evin üzerinden ihdas adilmiş menkûl kıymet, üç-beş tane elde dolaşabiliyor. Banka alacağını belirli bir finans kuruluşuna devrettiği zaman parasını alabiliyor. O parayla başka bir mortgage kredisi daha açabiliyor. Yani kendi bilançosundan çok fazla kredi üretebiliyor. Kredi alacaklarını da başkalarına devrederek nakite çevirebiliyor. Bu sistem piyasa çalışırken çok güzel. Bir koyundan üç-beş tane post çıkarılıyor. Postun kaynağı bu koyun. Bu koyun doğurduğu zaman sorun yok. Sistem bundan bir şekilde nemalanıyor. Ama koyun öldüğünde post da çıkmıyor. Mortgage sistemi çöktüğünde ona bağlı olarak üretilen bütün menkûl kıymetler, alacak hakları bir şekilde çöküyor.

ABD Hazinesi yüksek miktarda parayı piyasaya sürerek krize müdahale etmeye çalıştı ama kriz derinleşerek devam etti…

İlk başta mortgage kriziydi. Sonra finansal sistem krizine dönüştü. Şimdi finansal sistemden reel ekonomi krizine doğru gidiyor. Mortgage krizinde o krediyi ödeyemeyenlerin evlerinin fiyatları düşmeye başladı, bunun üzerinden devredilen alacak haklarının karşılığındaki reel değerler alacakları karşılayamadı ve borca bağlı olarak sistem çöktü. Daha önce ABD’de yatırım bankaları ile mevduat bankaları ayrıydı. Bu işleri yapanlar yatırım bankalarıydı. Bir de mevduat bankaları klasik sistemle çalışıyorlardı. Yani mevduatı tasarruf sahibinden toplar yatırımcıya ihtiyacı olan krediyi verirdi. Ama ABD’deki bu yatırım bankası-mevduat bankası ayırımı kalkıp Avrupa’daki yapıya döndü. Avrupa’daki yapı öyledir. Böyle olunca kriz yalnızca mortgage kredisini...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mustafa Çelen
« Posted on: 29 Nisan 2024, 14:30:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mustafa Çelen rüya tabiri,Mustafa Çelen mekke canlı, Mustafa Çelen kabe canlı yayın, Mustafa Çelen Üç boyutlu kuran oku Mustafa Çelen kuran ı kerim, Mustafa Çelen peygamber kıssaları,Mustafa Çelen ilitam ders soruları, Mustafa Çelenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes