> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Dört Mezheb Fıkhı > Teharet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Teharet  (Okunma Sayısı 2173 defa)
24 Ocak 2010, 22:03:47
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 24 Ocak 2010, 22:03:47 »




KİTABÜ´T-TAHÂRE (TEMİZLİK BÖLÜMÜ)


Taharetin Tanımı


“Taharet” lügatte, maddî olsun manevî olsun bütün kirlerden ve pis­liklerden temiz ve uzak olmaktır. Bu cümleden olmak üzere İbn Abbâs (r.a.) dan şöyle bir hadîs rivayet edilmektedir: Peygamber Efendimiz, hasta ziyaretine gittiğinde şöyle derdi:

“Zararı yok, inşallah (bu hastalık günâhları) temizleyicidir.” [10]

Bu hadîsteki “tahûr” kelimesi “fatûr” vezninde olup günâhlardan te­mizleyen anlamına gelmektedir. Resûlullah (s.a.s.), hastalığın günâhları temizlediğini haber vermiştir. Günâhlar ise manevî kirlerdir. “Tahâret´in karşıtı “Necâset´tir. Necaset ise lügatte, maddî-mânevî pislikler anlamı­na gelmektedir. Günâhlara “manevî necaset” denmektedir. Necaset masdarının mazî fiili olan deki cim harfi hem esreli, hem üstünlü, hem de ötreli olarak okunabilir. Muzârî fiili olan de ise cim har­fi hem üstünlü, hem de ötreli olarak okunabilir. Mastarı “necâsetün”, ism-i faili olan kelimesinde ise cim harfi hem üs­tünlü, hem de esreli olarak okunabilir. Üstünlü olarak okunmasına şu âyet-i kerîmeyi örnek olarak gösterebiliriz:

“Ey imân edenler, müşrikler ancak bir necistir.”[11]

Fıkıh kitaplarındaki terminolojiye göre taharet ve necasetin tanımına gelince, bunda mezheblerin detaylı görüşleri vardır.



Hanefiler dediler ki: Taharet, şer´an hadesten ve pislikten temiz­lenmek demektir. Temizlenmek kelimesi, kişinin bizzat kendi eylemiyle te­mizlenmesini olduğu kadar sözgelimi, üzerindeki pisliğe su dökülmesiyle ken­diliğinden temizlenmesi anlamını da kapsamaktadır. Hades kelimesi de kü­çük hades dediğimiz yellenmek ve diğer abdest bozucu hususların yanı sıra, büyük hades dediğimiz guslü gerektiren cünüblük anlamını da kapsamakta­dır. Böylece Hanefîler “hades”i tanımlarken onun, bazı organlara veya tüm bedene vâki olup tahareti gideren Şer´î bir nitelik olduğunu söylerler. Şeriat koyucu tarafından maddî necaset gibi hadesin de insanı namazdan alıkoyan bir necaset olarak vasıflandırılması dolayısıyla bazılarınca hades´e, “hükmî necaset” de denilmiştir. Böylece necasetin, taharetin karşıtı olarak, hades ve pislikten ibaret olduğu ortaya çıkmış oluyor.

Ama lügatte necaset; kan, sidik, insan tersi ve benzeri maddî günâhlar gibi manevî pislikler anlamına da gelmektedir. Fıkıhçılara gelince onlar hadesi, manevî şeylere mahsûs bir durum olarak telâkki etmişlerdir. Ki o da şerîat koyucu tarafından cünüplük sırasında bütün bedene, yellenmek ve ben­zeri abdest bozucu şeylerden birinin vukua gelmesi halinde abdest organla­rına vâki olan şer´î bir nitelik olarak tavsîf edilmiştir. Pisliği de kan ve ben­zeri, şer´an kirli sayılan cisimlere mahsus saymışlardır. Adamın biri çıkıp da şöyle bir görüş ortaya atabilir; “Allah´a yaklaşmak ve daha fazla sevâb ka­zanmak gayesiyle abdest üzerine abdest almak bu tanımın dışında kalmak­tadır. Çünkü ikinci abdest bir temizlenme olmasına rağmen ne bir hadesi, ne de bir pisliği ortadan kaldırmamaktadır.” Buna şu karşılığı verebiliriz: Sevâb kazanmak amacıyla abdest üzerine abdest almak her ne kadar bir ha­desi ortadan kaldırmıyorsa da, manevî kirler mâhiyyetinde olan küçük gü­nahları silip götürmektedir. Bilindiği üzere lügat anlamı itibariyle pislik, ma­nevî, kirleri ifade etmektedir. Fıkıhçılar, pisliği her ne kadar maddî kirler olarak ele alıyorlarsa da şunu da söylemektedirler: Manevî kirlerin giderilmesine ta­haret denir. Bu itibarla abdest üzerine abdest almak bir taharettir, bir temiz­lenmedir. Bunun aksini düşünecek olursak: Yellenmenin ve meni gelmeksi­zin erkeğin kadına çıplak olarak sarılmasının abdest bozucu şeylerden olma­ması gerekir. Aynı zamanda menî akmasının da guslü gerektirmemesi îcâb eder.

Bunlardan birincisine gelelim: Yellenmek maddî bir necaset değildir. İkin­cisine gelince menî temizdir. Necis olduğunu varsayacak olursak onun necisliği, insanın sidik ve tersinin necisliğinden daha fazla değildir. Akla bakacak olursak meninin sadece çıktığı yeri yıkamak gerekecektir. Evet, bu iddi­aları şöyle cevaplandırabiliriz: Önce bu sözü söyleyen, ibâdetin mânâsından habersizdir. İbâdetin emarelerinden bihaberdir. Zîrâ ibâdetten maksat, kalb ve diğer organların tam teslimiyetiyle belirtilen ölçülere uygun olarak Allah´a yönelmektir. Hiçbir şahsın, Allah tarafından belirtilen ibâdet ölçülerinin dı­şına çıkmaya yetkisi yoktur. İbâdetin şekil ve emareleri üzerinde kişinin tar­tışmasında bir fayda da yoktur. Ancak karşılaştığı bazı zorluklar ve imkân­sızlıklar dolayısıyla bir kısım toleranslara sâhib olabilir. Gücü yettiği kada­rıyla mükellefiyetlerini taleb etme hakkı vardır. Bunlardan başka şekil ve öl­çülere gelince bunları sadece bir tek ma´büd olan Allah´a bırakmak gerekir. Bu, hiçbir gizliliği olmayan apaçık bir meseledir. Hatta âdet gereği ola­rak bazı insanların birbirlerini ağırlamaları bile bu toleranslardandır. Hü­kümdarların insanlara uyguladıkları kabul resimleri de çok meşakkatli ol­madıkça manevî bir sorumluluğu gerektirmez. Şerîat koyucu, büyük veya küçük hades halinde olduğunuzda namaz kılmayın demişse, bizim: “Ama neden?” demeksizin bu emre uymamız gerekir. Eğer böyle dememiz caiz ol­sa idi aynı zamanda: “Niçin namaz kılacağız?” diye sormamız da normal olacaktı. Zira bu iki söz arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisi yani normal durumda namaz kılma emriyle hades hâlinde namaz kılmama emri bizim için ibâdet sayılmaktadır. Bu emirlere uymak, Allah´a teslimiyetin bir nişânesidir. Abdest almaya, gusül yapmaya, namaz kılmaya muktedir olamadığımızda ne yapacağız? Teyemmüm niçin meşru kılındı? Oturarak veya yan gelerek namaz kılmaya niçin ruhsat verilmiştir? Gibi soruları ortaya atıp münaka­şasını yapmaya hakkımız vardır. İbâdeti tartışmaksızın sadece Allah için yap­mamız, üzerimizdeki ilâhî haklardan biridir. Ama günlük hayatımızdaki mu­ameleler ve şahsî haller buna benzemez. Bunlar, bizim yaşantımızla ilgili ol­duklarından, her birinin sebeb-i hikmetini öğrenmek ve detayları üzerinde tar­tışmak hakkımızdır. Mâkul olan bu görüş doğrultusunda İslâm âlim ve dü­şünürleri demişlerdir ki: Şerîatin her meselesinin kendine özgü, akla yatkın bir hikmeti ve anlayana açık bir sırrı vardır. Bu, anlayana açık, anlamayana ise gizlidir. İbâdetlerle muameleler arasında bu hususta bir ayırım yoktur. Şimdi de yukarıda geçeri iki safsatayı cevaplandırmaya çalışalım:

a- Yellenmek maddî olarak da bir pisliktir. Bu, tartışma götürmez bir gerçektir. Evet, her ne kadar görme duyusuyla hissedilmiyorsa da kokla­ma duyusuyla hissediliyor. Dışarıya çıkmadan önce maddî pisliklerden geçip gelmektedir.

“Yellenmek abdesti bozmaz. İnsanın sidiği ve tersinin sa­dece çıktıkları yerleri yıkamak gerekir” diyene şunu söylemek gerekir:

“Hak­lısın. Kişinin tüm yaşamı boyunca sadece bir kez yıkanması gerekir. Zîrâ uyku necaset değildir. Yellenmek necaset değildir. İdrar ve ters, sadece mahallî bir necaset olup çıktıkları yeri yıkamak gerekir.” Aslında bu söz, hiçbir de­ğeri olmayan fâsid bir sözdür. İşin hakikatine bakacak olursak Yüce Allah´ın, abdesti farz kılmasında birçok menfâatler olduğunu anlarız. Bu menfâ­atlerin bir kısmını duyularla hissedip müşahede edebiliriz. Kirlenmeye ma­ruz kalan dış organlarımızı özellikle ağız ve burnumuzu temizlemek gibi... Bu menfâatlerin bir kısmı da manevîdir: Allah´ın emrine itaat edip tam bir teslimiyetle O´na yönelmekle kişinin kendisim yaratanın ululuğunu hisset­mesi. Kötülüklerden ve yasaklardan alıkonması gibi... Bütün bu saydıkla­rımız hem dünya hem de âhirette insanın yararına olan hususlardır. Şayet yukarıda sayılan sebeplerden ötürü abdest bozulmuyorsa abdestin meşrui­yeti ve faydası heder edilmiş olur.

b- Gelelim ikinci safsataya: İnsanın sidik ve tersim meniyle kıyasla­mak fâsid olduğu açıkça bilinen bir kıyastır. Çünkü menî, bütün bilginlerce kabul edilen görüşe göre bedenin tüm organlarından çıkmaktadır. Ve çoğun­lukla da özel bir çabadan sonra çıkmaktadır. Ayrıca çıktıktan sonra da be­dende açıkça hissedilen bir gevşeme vukua gelmektedir. Gusül yapmanın da bedene eski zindeliğini iade ettiği, kaybettiği bazı şeyleri tekrar kazandırdığı ve bedene yapışan bazı artıkları temizlediği bedahet derecesinde bilinmekte­dir. Bütün bunlarla beraber cünüplüğün peşi sıra gusül yapmanın zorunlu kı­lınması İslâmiyet´in güzelliklerinden biridir. İnsan, kadınsız yapamayacağı­na göre, hanımıyla ilişki kurduktan sonra da bedenini temizlemesi gereke­cektir. Ama bunun tersine cünüblükten sonra gusül mecburî olmasaydı in­sanın bedeni tembelleşecek, pislikler altında kalacak ve pis kokusuyla başkalarını da rahatsız edecekti. Bütün bunları anlattıktan sonra meniyi, özel bir çaba harcamaksızın tüm bedenden değil de sadece belirli bir yerden ve mütâd vaziyette her zaman tekerrür eder şekilde çıkan sidikle kıyaslamak nasıl mümkün olacaktır? Buradaki kıyas, bütün bakımlardan fâsid bir kıyastır. Her halükârda insanın, ibadetlerini, hepsi de menfâat olsa dünyevî bir men­fâat beklemeksizin sırf Allah rızâsı için hâlis bir kalble edâ etmesi gerekmek­tedir.

Mâlikiler dediler ki: Taharet, hükmî bir nitelik olup, o niteliği ka­zanana üzerindeki elbisesiyle kılacağı yerde namaz kılma ruhsatını temin eder. Hükmî nitelik derken itibarî nitelik kasd edilmektedir. Veyahutta şeriat sa­hibi tarafından namaz ve diğer ibâdetlerin sıhhati için şart olarak takdir edi­len mânevi bir nitelik kasd edilmektedir. Bu niteliği küçük ve büyük hadesten temiz olmakla elde eden şahıs, namaz kılma ruhsatını temin etmiş olur. Kılacağı yer,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Teharet
« Posted on: 29 Mart 2024, 02:09:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Teharet rüya tabiri,Teharet mekke canlı, Teharet kabe canlı yayın, Teharet Üç boyutlu kuran oku Teharet kuran ı kerim, Teharet peygamber kıssaları,Teharet ilitam ders soruları, Teharetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes