> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Kutlu Doğum heyecanı başladı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kutlu Doğum heyecanı başladı  (Okunma Sayısı 654 defa)
12 Nisan 2015, 23:49:13
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 12 Nisan 2015, 23:49:13 »



Kutlu Doğum heyecanı başladı

Diyanet İşleri Başkanlığının 20 yılı aşkın süredir kutladığı 'Kutlu Doğum Haftası' dün gece özel bir programla başladı. İstanbul Kongre Merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla resmi açılış töreni yapılan hafta, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli etkinliklerle kutlanacak.

Kur'an tilaveti ve Salavat-ı şerifler ile başlayan gecenin açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, her yıl Kutlu Doğum Haftalarında bireysel ve sosyal hayat açısından önem arz eden temaları ülke gündemine taşımaya, özelde toplumu, genelde ise tüm insanlığı Hz. Peygamberin çağlar üstü örnekliğiyle, rahmet yüklü mesajlarıyla buluşturmak için gayret gösterdiklerini kaydetti.

Bu yılki Kutlu Doğum Haftasının temasının “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı” olarak belirlendiğini belirten Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Bugün, bir gölgelik hükmünde olan dünya hayatımızda, imtihanlarla geçecek kısacık ömrümüz süresince hep yolumuzu aydınlatacak olan Kerim Kitab’ın “sirac-ı münir” diye adlandırdığı ışık saçan kandilin yanmaya başlayışını yeniden hissedeceğimiz bir haftanın başlangıcıdır. İçimizin karanlık dehlizlerinde kaybolurken, yüreğimizde yanarak, zihnimizi aydınlatarak bizi merhamet yüklü sokaklara çıkaran bir hidayet rehberinin doğuşunu idrak edeceğimiz bir Kutlu Doğumun başlangıcıdır” diye konuştu.

Bu senenin temasını belirlerken bütün insanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyanın herkesçe bilinen küresel ölçekte yaşadığı büyük acıların ve büyük sıkıntıların göz önünde bulundurulduğunu ifade eden Başkan Görmez’in açış konuşmasından öne çıkan bazı satırbaşları şöyle;

“Tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslâm coğrafyasının, bugün, savaş, şiddet ve vahşetle anılmaya başlaması, birlikte yaşama ahlakı temasının belirlenmesinde etkili olmuştur….”

Biz bu konuyu tespit ederken, tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslam coğrafyasının, bugün, savaş, şiddet ve vahşetle anılmaya başlamasından yola çıktık. İnsanlığı topyekûn barışa davet eden bir dinin mensuplarının; cihanşümul bir rahmetin temsilcisi olan Hz. Peygamberin (sas) müntesiplerinin, bugün, ortaya koyduğu davranışlar ve sergilediği tavırlar sebebiyle kaybettikleri birlikte yaşama ahlakını bir daha yeniden nasıl tesis edebiliriz, düşüncesinden hareket ettik.

“Batı dünyası, İslamofobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşmaktadır…”

Bu konuyu küresel ölçekte ele almak isteyişimizin önemli bir sebebi de Batı dünyasının İslamofobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşması, Batı’da yaşayan millet varlığımızın ve Müslüman kimliğinin karşı karşıya kaldığı ciddi sorunlardır.

“Bu hafta, kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti, düşmanlık yerine dostluğu, gösteriş yerine samimiyeti ikame etmek için bir fırsattır…”

Bu konuyu belirlerken elbette her şeye rağmen bir umut adası olmaya devam eden ülkemizi, milletçe yaşadığımız sorunları, birlikte yaşama ahlakını ortaya koymada zaman zaman yaşadığımız ciddi zaafları da dikkate aldık. Bu vesileyle kin ve nefret yerine merhamet ve adaleti; düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği; riyakârlık ve gösteriş yerine içtenlik ve samimiyeti ikame etmek; zedelenen insan haysiyet ve onurunu yüceltmek için birlikte yaşama ahlak ve hukukunu yeniden gözden geçirmeye bir fırsat olsun istedik.

“İslamofobya, nefret ve düşmanlığa dönüşmüştür…”

Ben bugün konuşmamda küresel ölçekte ulusların, dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin arasında birlikte yaşama ahlâkı açısından yaşadığımız krizlerden söz etmeyeceğim. Ben bugün, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Rum, Ermeni vs. din mensupları arasındaki sorunlardan söz etmeyeceğim. Ben bugün, İslamofobyanın nasıl bir nefret ve düşmanlığa dönüştüğünü, Batı dünyasının çok kültürlülük iddiasını nasıl kaybettiğini uzun uzun anlatmayacağım. Ben bugün, İslâm coğrafyasında yanan ateşi, mezhep çatışmalarını, İslâm toplumlarının birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu neden kaybettiğini, bunların sebeplerini saymayacağım. Ben bugün Peygamberimizin Ensar ve Muhaciri nasıl kardeşler topluluğu haline getirdiğini, Yahudiler ve gayr-i Müslimlerle Medine Vesikasını imzalayarak birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu nasıl oluşturduğunu ve sonra Müslümanların tarih boyunca bunu örnek alarak nasıl çok kültürlü medeniyetler inşa ettiğini, Hz. Ömer’in, Selahaddin-i Eyyübi’nin emannamelerini, Fatih Sultan Mehmet’in ahitnamesini uzun uzadıya bahsetmeyeceğim.

“Biz, dışımızdaki ötekilerle uğraşırken içimizdeki en büyük ötekiyi, nefsimizi, nefs-i emmâremizi unutuyoruz…”

Ben bugün, konuşmamda bu konunun bölgesel ve küresel ölçekteki boyutları yerine bütün bunların yegâne sebebi olan, bütün bunların biricik kaynağı olan bireysel ve kişisel boyutuna vurgu yapmak istiyorum. Biz zaman zaman büyük söylemlerle sorunlarımızın küresel ve evrensel boyutları üzerinde yoğunlaşırken birey olarak nefsimizden, gönül dünyamızdan kaynaklanan sebepleri ihmal ediyoruz. Ülkemiz ve bütün ülkelerin sorunları ile uğraşırken kendi beden ülkemizi, ruh ve gönül dünyamızı, öz vicdanımızı ihmal ediyoruz. Beden ülkesine hapsettiğimiz ruhumuzu, masiva ile doldurduğumuz kalbimizi unutuyoruz. Biz bazen dışımızdaki öteki ile ve bütün ötekilerle uğraşırken içimizdeki en büyük ötekiyi, nefsimizi, nefs-i emmâremizi unutuyoruz.

“Bütün bu küresel ve bölgesel sorunların sebebi, birey olarak her insanın kendisiyle barışık olamamasıdır…”

Aslında bütün bu küresel ve bölgesel sorunların sebebi, birey olarak her insanın kendisiyle barışık olamamasıdır. Birlikte yaşama ahlakının başlayacağı yer, her birimizin kendi nefsidir. Fıkıh ve Kelâm geleneğimiz ötekiyi fısk u fücurda, cevr u zulümde, tekfirde ve küfürde ararken, irfan geleneğimiz her birimizin ötekisinin kendi içinde yaşadığına dikkat çeker. Ki o da nefs-i emmaredir.

“Birlikte yaşamanın en temel ilkelerinden biri affetmektir…”

Haddi zatında birlikte yaşamanın en temel ilkelerinden biri affetmektir. Affetmek, bize yapılan kötülüğü unutmaktır. Affetmek, adaletin fevkinde bir erdemdir. Affetmek, asla kötülüğü onaylamak değildir. Bağışlamak, sen yaptıklarından daha değerlisin demektir.

“Affetmek, insanı, kin, öfke ve intikamın zindanından kurtaran bir özgürlüktür…”

Affetmek, özgürlüktür. Affetmek, insanı, kin, öfke ve intikamın zindanından kurtaran bir özgürlüktür. Affetmek, kibrin çukurlarından tevazuun semasına yükselmektir. Üzülerek ifade edelim ki bugün affetmek hayatımızda çok az rastladığımız bir erdemdir. Oysa affetmek Rabbimizin şanındandır. O bizi affetmezse biz ne yaparız, nereye gideriz, kime iltica ederiz? O rahmandır; çok esirgeyendir. O gaffardır; çok bağışlayandır. O mülkü, kainatı Rahman sıfatıyla idare edendir. O tevvabdır. Bütün tövbeleri kabul edendir. O nimeti sadece kendine iman edenlere vermez, isyan edenlere de verir. Bazen isyan edenlere daha fazla verir. Oysa bizim, en azılı düşmanlarını bile affeden rauf ve rahim olan bir peygamberimiz var. O peygamber ki hep affedici oldu, affetmeyi öğretti. Affetmek onun en çok yaptığı dua oldu. Biz müminler, Resul-i Ekrem Efendimizin (sas), Taif dönüşü kendisini taşlayanları affetmesinin ötesinde onlara dua ettiğini hep anlatıp dururuz. Ama biz bir kelimeyle benliğimize dokunanları bile affetmeyi düşünmeyiz. Biz bugün gönül kırıcı bir sözden dolayı bile birbirimizi affetmeyi bilmiyoruz.

“Birlikte yaşama ahlakının yeryüzünde egemen olması için kardeşimize karşı özür dilemesini bilmeliyiz…”

Birlikte yaşama ahlakının küresel ölçekte yeryüzünde egemen olması için her şeyden önce yaptığımız bir hatadan, işlediğimiz bir kusurdan dolayı kardeşimize karşı özür dilemesini bilmeliyiz. Affedici olan, özür dilemesini de bilir. Özür dilemenin Allah’a karşı yapılanının adı tövbedir. Allah’a tövbe etmesini bilen kardeşinden özür dilemesini de bilir. Özür dilemek, asla hakkı düşürmek değildir. Özür dilemek insanı kötülüklerin üzerine yükseltmektir.

“Hepimiz büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz...”

Eğer bugün, kutlu doğum haftasında, Resûl-i Ekrem’in veladet ikliminde kalbimin dili olsaydı; eğer bugün nefesim yetip de sesimi tüm yeryüzüne duyurabilseydim bütün kardeşlerime şöyle seslenmek isterdim: Ey insanlar! Hepimiz yeryüzünde büyük insanlık ailesinin birer ferdi değil miyiz? Hepimiz Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın kızları ve oğulları değil miyiz? Hepimiz bir Allah’ın kulları değil miyiz? O halde nedir birbirimizden alıp veremediğimiz? Birlikte huzur ve güven içinde yaşayabilmek için ihtiyacımız olan erdem ve faziletler fıtratımıza nakşedilmiş iken bunları fiiliyata geçirmek, söylem ve eylemlerimize yansıtabilmek ve ikincisi olmayan bu dünyayı daha güzel, yaşanabilir bir dünya yapabilmek bu kadar zor mu gerçekten?

“Merhameti, adaleti, affetmeyi, dürüstlüğü, paylaşmayı ve sabrı hayatımıza hakim kılmak bu kadar zor mu?...”

Saygıyı, hoşgörüyü, merhameti, adaleti, affetmeyi, dürüstlüğü, paylaşmayı, sabrı hayatımıza hakim kılmak, ilişkilerimizin mihveri yapmak gökdelenler inşa etmekten, devletler, şirketler kurup yönetmekten, bilişim teknolojileriyle hayal ötesi buluşlara imza atmaktan, uzayın derinliklerinde ya da DNA moleküllerinde incelemeler yapmaktan daha mı zor, daha mı külfetli?

“Kalplerdeki kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak, atomu parçalamaktan daha mı zor?...”

Kalplerdeki kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak, atomu atomaltı parçacıklara ayırmaktan daha fazla mı çaba gerektiriyor? Yüreklerde sevgi, muhabbet, şefkat üretmek, kocaman fabrikalar kurup silah üretmekten daha mı masraflı ve zahmetli?

“Yeryüzünde hakkı, adaleti, hâkim kılmak yerine ayrıştırm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kutlu Doğum heyecanı başladı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:17:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kutlu Doğum heyecanı başladı rüya tabiri,Kutlu Doğum heyecanı başladı mekke canlı, Kutlu Doğum heyecanı başladı kabe canlı yayın, Kutlu Doğum heyecanı başladı Üç boyutlu kuran oku Kutlu Doğum heyecanı başladı kuran ı kerim, Kutlu Doğum heyecanı başladı peygamber kıssaları,Kutlu Doğum heyecanı başladı ilitam ders soruları, Kutlu Doğum heyecanı başladıönlisans arapça,
Logged
13 Nisan 2015, 01:10:15
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 13 Nisan 2015, 01:10:15 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Halim abi.Rabbim kutlu doğum haftasını ibadetle ve hayırlı bir şekilde geçirmeyi nasip etsin inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes