> Forum > ๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑ > Diyanet İşleri Başkanlığı > Diyanet Duyurular > Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız  (Okunma Sayısı 477 defa)
18 Şubat 2016, 16:10:25
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 18 Şubat 2016, 16:10:25 »



Camilerimizi, minberlerimizi, mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Güneydoğu’da görev yapan din görevlileriyle buluşmasını sürdürüyor. ‘Din Görevlileri İstişare Toplantısı’ için önceki hafta Mardin’e giderek iki gün süren programa katılan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, toplantının ikinci ayağının gerçekleştiği Van’da bölgede görev yapan Din görevlileriyle bir araya geldi.

Van’da Rescate Otel’de düzenlenen istişare toplantısına Diyanet İşleri Başkanlığından geniş bir heyetle katılan Başkan Görmez, iki gün boyunca bölgede görev yapan din görevlilerinin sorunlarını dinleyecek.

Son zamanlarda terör saldırılarına maruz kalan Mardin'den, Diyarbakır'dan ve Şırnak'tan yaklaşık 500 din görevlisinin katıldığı toplantının açılışında konuşan Başkan Görmez, toplantının bir dertleşme toplantısı olduğunu, bölgede yaşanan sorunların ve çözüme yönelik fikirlerin müzakere edileceğini belirtti.

Başkan Görmez, konuşmasında iki hususun müzakereye açık olamayacağını söyleyerek, “Bu toplantı bir dertleşme toplantısıdır. Birçok zorluklar yaşadınız. Hepinize geçmiş olsun. İki gün boyunca burada yaşanan sorunları ve çözüme yönelik fikirleri konuşacağız. Ancak iki husus müzakereye açık değildir. Bunlardan birincisi, camilerimizi, minberlerimizi, mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız. Diğeri ise, bu topraklarda her türlü ırkçılığı, ayrımcılığı bu toplumun imanını, değerlerini yok etmeyi hedefleyen herhangi bir ideolojiyi asla mihraplarımıza, minberlerimize yaklaştırmayacağız” dedi.

“Bizim görevimiz mefsedeti önlemek, ıslahı, maslahatı ise hakim kılmaktır” diyen Başkan Görmez, konuşmasında şu hususların altını çizdi;

“Milletler zor zamanlarını, milleti millet kılan yüce değerleri birlikte inşa ederek aşabilir…”

İnsanların zor zamanları vardır. Her insanın hayatında zor zamanlar vardır. Her insan bir zorluğun içerisinde doğmuştur. İnsanlar aynı zamanda zoru kolay kılmak için yaratılmıştır. Dağların ve göklerin üzerine almakta çekindiği emaneti üzerine aldı. Bu emaneti hakkıyla omuzlayacak bir fıtratta yaratıldığı için Allah bu emaneti insana yükledi.  Bu emanetlerin altında insan zaman zaman zorlanır, taşımakta güçlük çeker, sıkıntılara düçar olur. Fakat sonra bu zorlukları aşacak güç ve kudrette olduğunu bilmelidir. İnsan, zor zamanlarında kalbi selim ile yüksek bir iman ile sabırla, cesaretle, dirençle bu zorlukları aşar. Nefsiyle, kötülükle mücadele ederek samimiyetle insan, bütün bu zorlukların üstesinden gelebilir. Sadece insanların değil, milletlerin de zor zamanları vardır. Milletler de bu zor zamanlarını, milleti millet kılan yüce değerleri birlikte inşa ederek aşabilir. İnsanların, milletlerin zor zamanları olduğu gibi medeniyetlerin de zor zamanları vardır. Bugün öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki, hem insan hem milletimiz hem de İslam alemi çok zor bir süreçten geçiyor. İşte böyle bir süreçte kalplerimizi birbirine açmış vaziyette toplanmış bulunuyoruz.

“Yıkılan, hasar gören camilerimizin daha güzelini yapıp milletimize sunacağız…”

Mardin'de hasar tespiti yaptık. Nice camilerimiz harabeye döndü. Allah'ın mescitlerin de Allah’ın isminin anılmasını men etmekten, onları harabeye döndürenden daha zalim kim olabilir? Yıkılan, hasar gören camilerimizi tespit etmeye başladık. Teknik heyetlerimiz hangi camilerin yıkılıp yeniden yapılacağını, hangilerinin onarılacağını tespit etmeye başladılar. Daha güzel mabedlere dönüştürüp milletimize sunacağız.Zorluklar çektiniz. İstiklalimizin sembolü ezanı okuyamadınız. Haneleri zarar gören kardeşlerinizle ilgilendiniz. Onlara yardımcı oldunuz. Her birinize gösterdiğiniz fedakarlıktan dolayı teşekkür ediyorum.

“Bir insan namaza durduğunda yanı başında bir çocuk ateşe gidiyorsa, o kişinin secdesini bırakması ve o çocuğu ateşten kurtarması İslam’ın üzerine yüklediği bir vecibedir.”

Toplantının sebeplerinden bir tanesi de özeleştiri yapmaktır. Diyanet camiası olarak buradayız. Bütün bu yaralı ilçelerimizde görev yapan siz fedakar arkadaşlarımızla beraberiz. Hepimiz bir özeleştiri yapmak zorundayız. İçinden geçtiğimiz süreçleri, milletimizin çektiği acıları, tefrika unsurlarını dikkate alarak ciddi bir özeleştiri yapmamız gerekiyor. Bir insan Allah’ın huzurunda namaza durduğunda yanı başında bir çocuk ateşe gidiyorsa, gözleri görmeyen biri bir çukura yahut uçuruma gidiyorsa o kişinin secdesini bırakması, o çocuğu ateşten kurtarması, uçuruma gideni ölümden kurtarması İslam’ın üzerine yüklediği bir vecibedir. Bugün, İslam ümmetinin bütün çocukları ateşlere doğru gidiyor. İslam ümmetinin nice mensupları kalpleri görmediği için uçurumlara doğru gidiyor. Bağdat'tan ateşler yükseliyor. Selam beldeleri harap oldu. Şam'ı şeriften dumanlar yükseliyor. Irak işgalinden bu yana 2 milyon insan katledildi. Suriye'de 500 bin katledildi. 5 milyon insan vatanını terk etti.Onların çocukları iltica ederken denizlerde boğuluyorlar. Hikmet diyarı Yemen’den ateşler yükseliyor. Afrika'nın en güzel yerlerinde kardeşlik yara aldı. İnsanlar birbirlerini katlediyorlar. Mısır'da insanlar kendi ülkelerini kendilerine zindan ettiler. İslam alemi bu haldeyken biz neler yapıyoruz? Bize düşen vazifeler yok mu? Bugün burada özeleştiri yapmak zorunda değil miyiz? Biz böyle bir zaman diliminde insanın, milletimizin ve medeniyetin içinden geçtiği bu zor süreçlerde Türkiye’de görev yapan 100 bini aşkın din gönüllüsüyle birlikte, dünyanın en ücra köşesinde mümin kardeşlerimizin yaralarını sarmak için seferber olmamız gereken bir zaman diliminde biz kendi hanelerimizin ateşlerini söndürmekte güçlük çekmeye başladık. Kendi hanelerimize ateş düştü. Bunda bizim eksiklerimizin, kusurlarımızın, ihmallerimizin etkisi yok mu?

“İslam’ın rahmetini anlatabilseydik, başka dünyalarda nice nesilleri helak etmiş, bayatlamış ideolojilerle birileri gençlerimize yeni kimlikler biçmeye kalkışır mıydı?”

Eğer biz gençlerimize rabbimizi anlatabilseydik, gençlerimizin gönül dünyalarına Hz. Peygamberin rahmet iksirini aşılayabilseydik, eli kalem tutacak çocukları dağlara kaptırır mıydık? Eğer biz rabbimizin bize doğuştan verdiği hususların herhangi biri için bir üstünlük kaynağı olmadığını, ancak erdemle, faziletle, Allah'ın huzurunda değerli olmakla değer kazanacağımızı anlatabilseydik milletimizin fertleri arasına bu ayrılıklar girer miydi? İslam’a en sadık davranan milletimizin evlatlarına izzetin Allah'ta, Peygamber'de, imanda olduğunu anlatabilseydik birileri onlara bayatlamış, başka dünyalarda nice nesilleri helak etmiş ideolojilerle yeni kimlikler biçmeye kalkışırlar mıydı? Biz vazifemizi hakkıyla yerine getiremedik. Bizim görevimiz sadece namaz kıldırmak değildir. Bizim görevimiz aynı zamanda kalpler arasındaki birliği ve ahengi inşa etmek, milletimizi millet kılan ortak değerleri ayakta tutmaktır.

“Sizler aynı zamanda birer muslihsiniz. Muslihin görevi fesadı ortadan kaldırmaktır.”

Bizim görevimiz mefsedetleri önlemek, maslahatları hakim kılmaktır. Kuran'da ‘fesat’ kelimesi elliden fazla yerde geçer. Müfsitlerin akıbetlerini bildiren ayetler dışındaki bütün ‘fesat’ kelimeleri ‘yeryüzünü ifsat etmek’ olarak ifade edilir. ‘Islah’ ise 171 yerde geçer. Şu anda insan, kainat bir fesat hareketiyle karşı karşıya.  Sizler aynı zamanda birer muslihsiniz. Muslihin görevi fesadı ortadan kaldırmaktır. Yeryüzündeki bütün mefsedet hareketleri maslahat adı altında gerçekleşmeye kalkışılmıştır. ‘Yeryüzünü ifsat etmeyin’ dediğiniz zaman ‘biz ıslah ediyoruz’ derler. Hanesine girer ama ‘ben sana özgürlük getiriyorum’ der. Şehrini harabeye çevirir, evini yıkar ama ‘ben sana özgürlük getireceğim’ der. Tarih boyunca öyle olmuştur. Bizim görevlerimizden bir tanesi de her birimiz aynı zamanda kendi bölgesinde birer muslih olarak, ıslahı, maslahatı gerçekleştirmek için mükellefiz.

“Gençler, Allah ve değer tanımayan iman ve namus mefhumunu defterinden silen ideolojilere gönüllerini kaptırabiliyorlarsa görevlerimizi hakkıyla yerine getirememişizdir…”

Cizre, Sur, Nusaybin, Silvan… Bunlar tarihte birer ilim merkezleriydi. Alimlerin yetiştiği mekanlardı. Sizin görev yaptığınız yerlerde, sizin çocuklarınız, Allah’ı tanımayan, değer tanımayan, iman ve namus mefhumunu dahi defterinden silen bir takım ideolojilere eğer gönüllerini kaptırabiliyorlarsa bu bizim görevlerimizi hakkıyla yerine getiremediğimizi gösteriyor. Çocuklarımıza ve gençlerimize biz bunu doğru anlatabilseydik bu acıları yaşar mıydık? Bu şehirlerimiz harabeye döner miydi? Her birimizin bu konuda üzerine düşen vazifeler var.

“Camilerimizi, minberlerimizi, mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız…”

Bu toplantıda iki gün boyunca müzakere edeceğimiz hususlar var. Ancak müzakereye açık olmayan, müzakereye konu olmayacak olması mümkün olmayan iki konu var. Bunlardan birincisi, camilerimizi, minberlerimizi, mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmak konusudur. İki büyük tehlikeyle karşı karşıyayız. Camilerimiz, mihraplarımız, minberlerimiz iki tehlikeye maruzdur. Bunlardan bir tanesi, İslam alemini saran tekfircilik ve mezhepçilik ideolojileri. Biz tekfircilik, şiddet ve mezhepçilik hastalıklarını Türkiye’de millet olarak camilerimize, mihraplarımıza, minberlerimize asla bulaştırmamalıyız. Bu hastalıklar camilerimize asla girmemelidir.

“Birbirini tekfir eden, birbirleriyle savaşmayı cihad zanneden o hastalıklı düşüncelerin ülkemize girmesine asla izin vermemeliyiz…”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bütün camilerimizde milletimizin bütün fertlerine hiçbir zorluk çıkarmadan hiçbir ihtilafa medar olmadan bu hizmetleri bugün yapıyor olmamız en büyük nimetlerden birisidir. Biz bu nimetin farkında olmalıyız. Başka dünyalarda 30-40 yıldır İslam’ın bütün esaslarını ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:05:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız rüya tabiri,Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız mekke canlı, Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız kabe canlı yayın, Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız Üç boyutlu kuran oku Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız kuran ı kerim, Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız peygamber kıssaları,Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyız ilitam ders soruları, Camilerimizi,minberlerimizi,mihraplarımızı her türlü ideolojiden uzak tutmalıyızönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes