> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Divanı Kebir > Gönlü ancak gönül sahipleri bilir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gönlü ancak gönül sahipleri bilir  (Okunma Sayısı 1555 defa)
18 Ekim 2010, 22:29:38
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Ekim 2010, 22:29:38 »



1260. Gönlün ne olduğunu ancak gönül sahibleri bilir.

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. VI, 2722)

• Gönlü gereği gibi anlamak için bir zaman gönül mahallesine girdim. Orada kaldım. Böylece gönlün halinden bir iz, bir nişan aramaya koyuldum.

• Bakayım "Gönlümün halleri nedir; nasıldır?" diye düşündüm. Gördüm ki,  yalnız ben değil, bütün dünya ondan şikayetçi, onun yüzünden feryada düşmüş.

• Her ovada, her şehirde rastladığım bilginlerden, akıllı kişilerden gönüle dair ne düşündüklerini, ne destanlar söylediklerini sordum.

• Hepsi de gönlün elinden yakındı, yaka silkti, hepsi de feryada geldi. Bu hal bana dokundu. Gönül konusu üzerinde bir şüpheye, bir zanna düştüm.

• Sonunda bu konu üzerinde aklın bir işe yaramadığını anladım. Aklımı bıraktım, gönüle doğru sefere çıktım, yola düştüm. Fakat onun bulunmadığı hiç bir yer de görmedim.

• Aslında şu gönül, arif ile ma'rüf, yani bilen ile bilinen arasında tercümanlık edip durmada.

• Gönlün ne olduğunu ancak gönül sahibleri bilir. Ruhsuz kişi gönlün değerini ne bilsin?

• Sen gönlü ancak Allah kapısında, ilahî dergahta bulabilirsin. Gönül filanda fişmanda bulunmaz.

• Alemde kırık gönülleri onaran, eksiklikleri tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya gücü yeten, her izi olanı, her izi bulunmayanı gereği gibi gören Allah'tan başkasında gönlü bulamazsın. Çünkü Allah, gönlü ev edinmiştir.

1261. Karanlık gece bu kederli kula acır da onun halini hatırını sorar.

Mef'ulü, Fa'ilatün, Mef'ulü, Fa'ilatün 

(c. VI,2962)

• Sana sitemlerim var. Sevgili, sen neden böylesin, neden hep beni üzüyorsun? Görüyorsun ki hastayım, gücüm kuvvetim yok. Neden gelmiyorsun? Neden beni görmek istemiyorsun?

• Gördün ki sapsarı olmuşum. Beni bu halde görünce ölmüş sandın. Bir insanın arkadaşı, dostu sen olursan o hiç ölür mü?

• Efendim, ruhum; hastalandım, ateşler içinde yandım da gelip beni görmedin, halimi hatırımı sormadın. Ey sağlığım! Ey ilacım! Benim iniltilerimi bile duymadın.

• Çok çekindim, çok saygılı oldum. Uzun müddet sabrettim. Fakat artık sabrım kalmadı da bugün nazlılığın, nazın aslı, kaynağı olan naz etmeye başladım.

• Bu gece ay doğdu. Nice benim can ilacım gelir. Ey zahmet, ey ızdırap! Sen demirden yapılmış bir burç bile olsan yumuşarsın, mum olursun...

• Karanlık gece acır da bu kederli kulun halini hatırını sorar. Geç kalmaktan korkmaz. Sonunda kadehsiz, mezesiz onu mest eder gider.

• Ey feryad! Ne zamana kadar süreceksin, bu feryad bitmeyecek mi? Sen çig tanelerinden de fazlasın. Bu zavallı kimsesiz kula pusu kurmuşsun.

 

1262. Yaratıcının mecnunu olan kişi, onun dîvanesi kesilen kişi hiç Leyla'yı ister mi?

Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün 

(c. VI, 2449)

• Ben bundan önce sözlerime müşteri arardım. Sözlerimi anlayacak, alacak kişi isterdim. Ben şimdi senden benim şu sözlerimi almanı istiyorum.

• Herkesin tapması için nice putlar yaptım, herkesi aldattım. Ama bugün Azerliğe doydum, put yontmayı bıraktım, putları kıran İbrahim'in sarhoşuyum.100

100 Azer: Birçoklarının sandığı gibi Azer, Hz. İbrahim'in babası değildir. Put yontan, put yapan bir kişi olup, ana tarafından İbrahim'in amcasıdır. Azer, put yapan bir putçu, Hz. İbrahim ise put kırandır. Asaf Halet Çelebi merhumun "İbrahim" adlı şiirinin ilk kıtası şöyle:

"İbrahim içimdeki putları devir elindeki balta ile 

Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim?"

• Öyle bir put karşıma çıktı ki, ne rengi var, ne kokusu. Ona daldım da işten, güçten oldum. Sen artık putçu dükkanına bir başka usta ara!

• Dükkanı elden çıkardım. Ben artık put yontmaktan vazgeçtim. Akıldan da kurtuldum. Deliliğin kadrini, kıymetini tanıdım, öğrendim; düşünceyi de bıraktım.

• Eğer gönlüme bir güzelin hayali gelirse, onu azarlarım. Ey yol şaşırtan; defol git, çık dışarı! Eğer ağır davranır çıkmak istemezse, onu yere yıkar, param parça ederim.

• Büyük yaratıcının mecnunu, onun deli dîvanesi kesilen kişi hiç Leyla'yı ister mi? Canı ordan, o taraftan olan kişidir ki, onun yeri bayrağın dibidir.

1263. Ey ruhanî güzel, niçin bizden kaçıyorsun?

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün 

(c. V, 2558 )

• Ey ruhanî güzel! Ey can güzeli! Niçin bizden kaçıyorsun? Sen bizdensin, ev halkındansın, yabancı değilsin ki; sen kulun halini, ne durumda olduğunu bilirsin.

• Döktüğüm sıcak gözyaşlarımın hakkı için, sapsarı yüzümün hakkı için acı bana! Sana öyle gönül vermişim, öyle bağlanmışım ki, insan insana böyle bağlanamaz. Bu başka türlü bir bağlanış, başka türlü bir sevgi.

• Öyle bir haldeyim ki, bütün dünya, herkes gülse, neşelense sen olmayınca gülmek şöyle dursun, dünya bana zindandır. Her şeyden mahrum olan bu zavallı kuluna merhamet et!..

• Bütün yakınlarımla, akrabalarımla, dostlarımla beraber bulunsam, sen benden uzak olunca ben yıkılırım, perişan olurum, mahvolurum. Allah'ım, hiç kimse benim gibi perişan olmasın.

• Ey insafsız sevgili, sen dokuz kat göğü aşsan, ötelere gitsen, yedi denizi yaksan, yandırsan beni yıldıramazsın. Ben gökleri de aşkla, sabırla deler geçerim, ateşe verdiğin denizleri de aşar gelirim.

• Güneş gibi göklerin üstüne, dördüncü kata çıksan, gölgen gibi gizlice senin yanında sürüklenir, yine senden ayrılmam.

 

1264. Sen nurlar saçan mumun pervanesi değil misin?

Mef'ülü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe'ulün 

(c. VI,2627)
• Şu sersemliği bırak, aklını başına al da aşık ol, aşık! Sen padişah oğlusun Bu esir oluş, ne zamana kadar sürecek?

• Bir padişah oğluna beylik de, vezirlik de yakışmaz, ayıp olur. Sakın aşktan başka bir şeyin peşinden koşma!

• 0 yükselmiş, beyliğe ulaşmış kişinin beyliği, beylik değildir. Ecel beyidir, Yüksek mevkî ve vezirlik sevdası aslında günah ve vebalden ibarettir.

• Bu tarafta, yani bu dünyada halk senin nasıl bir varlık olduğunu bilemez, ama mana aleminde sen eşsiz, ömeksizsin.

• Bu dünya ölümlü dünyadır. Bu fanî dünyada sen yüksek bir mevkîde değilsen, beylik, vezirlik elde etmedinse ne çıkar? Bunun ne önemi var? Sen öte tarafta manen ölmüyorsun, yaşıyorsun ya, bu sana yetmez mi?

• Sen insanoğlu kılığına girmiş, Allah arslanısın. Nefsinle yaptığın savaştan Hakk için, insanlık için çalışıp didinmenden bu belli olur.

• Gamlar geldi geçti, üzülme; mademki sen varsın, Allah'ın nuru içindesin. Bu hal er olmuş, geç olmuş ne önemi var?

• Sevgilinin değeri, kadri onu sevenin sevgisi ile ölçülür. Ey çaresiz aşık! Bak bakalım senin kadrin ne, değerin ne?

• Pervanenin güzelliği de, mumun derecesine bağlıdır. Sen de o nurlar saçan mumun pervanesi değil misin?

 

1265. Sana kurban olmak için, ben her zaman seher vaktini beklerim.

Müfte'ilün, Fa'îlün, Müfte'ilun, Fa'îlün 

(c. VI, 3019)

• Ey güzel varlık! Sen aşıklarını korkutmadan, ürkütmeden tatlı bir şekilde öldürmedesin. Şu anda eğer beni öldüreceksen, bari canımı bir hoşça al!

• Hırpalamadan, tatlı, güzel bir şekilde öldürmek senin elinin bir hususiyeti, bir hüneridir. Bu yüzdendir ki sen, güzel gözlerinin kendilerine bakmasını isteyenleri, bir bakışta öldürüyorsun.101

   101 Hz. Mevlana Divan'ının 972 numaralı gazeline de şöyle başlamıştı:

"Gerçeklerden haberli olarak ölen Hakk aşıkları, sevgilinin huzurunda şeker gibi erirler.

• Ben sana kurb'an olmak için seher vaktini bekliyorum. Bekliyorum, çünkü herkesten önce, herkes uykuda iken beni öldürmedesin. Bu ölümden kimsenin haberi yoktur. Bu öldürülüş ne tatlı bir öldürülüştür.

• Senin verdiğin ızdırap, dert, bela da bize senden geldiği için şeker gibi tatlı gelmektedir. Ne olur bize yardımda bulunun. Senden gelenlerin kapısını kapamayın, zaten sonunda beni bakışlarınla, kapı önünde öldürüp gidiyorsun. Hiç olmazsa bunu yapma!

• Ey nefsi ciğersiz, karınsız olan sevgili! Ey gamı, gamları gideren! Ey bizim içimizde sıcak nefesi ile kıvılcımlar düşürerek, alevler salarak bizi yakıp giden azîz varlık.

• Bize karşı her an kendini haklı çıkarmak için kalkan gibi bahaneler öne sürmedesin, kılıcı elinden atmışsın da kalkanla mı bizi öldürmek istiyorsun?

1266. Senden hiç kimsenin haberi yok.

Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün 

(c. V, 2929)

• Ey gönle gelip geçen hayal! Sen ne perisin, ne insansın. Hatta ne de hayalsin. Sen anlaşılamayan, şaşılacak bir şeysin.

• Senin gönlümden çıkıp nereye gittiğini anlamak için ayağının izlerin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gönlü ancak gönül sahipleri bilir
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:29:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gönlü ancak gönül sahipleri bilir rüya tabiri,Gönlü ancak gönül sahipleri bilir mekke canlı, Gönlü ancak gönül sahipleri bilir kabe canlı yayın, Gönlü ancak gönül sahipleri bilir Üç boyutlu kuran oku Gönlü ancak gönül sahipleri bilir kuran ı kerim, Gönlü ancak gönül sahipleri bilir peygamber kıssaları,Gönlü ancak gönül sahipleri bilir ilitam ders soruları, Gönlü ancak gönül sahipleri bilirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes