> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir  (Okunma Sayısı 664 defa)
08 Aralık 2010, 19:44:51
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 08 Aralık 2010, 19:44:51 »



Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir?


1. Âhirete tam olarak inanan bir insanın ölümden korkusu kalmaz. Çünkü onun gözünde ölüm bir yok oluş değil, bir yer değişikliğidir. Vazifenin tamamlanması, ücret alma za­manının başlangıcıdır.

 

Başta sevgili Peygamberimiz olmak üzere pek çok sevdiklerine kavuşmaktır. Hepsinden daha güzeli Rabbini görebilmek için aşılması gereken bir engeldir.

 

Bunları kendi ölümü için düşündüğü gibi, çok sevdiği yakın­larının, meselâ annesinin, babasının, çocuklarının, eşinin ölümü için de düşünür. Yakınlarının ölmekle yok olmayacaklarını, ebedî olarak kendisinden ayrılmayacaklarını, kendisinin de onların gittikleri yere gideceğini bilir. Bu yüzden yakınlarının vefatından dolayı, âhirete inanmayan kimseler kadar etkilenmez ve manen yıkılmaz.

 

Âhirete inanmayan bir kimse ise, ölümü yok oluş şeklinde gördüğünden hem kendi ölümünü düşünmekten, hem de yakın­larının vefat etmesinden dehşete kapılır ve daha dünyada iken bir çeşit cehennem hayatı yaşar.

 

2. Âhirete imanın bir faydası da çocuklarla ilgilidir. Çocuklar, toplumun aşağı yukarı dörtte birini meydana getirirler. Ölüm, çocukların körpe zihinlerinde çok büyük yaralar açar. Âhirete iman olmazsa, çok sevdiği ve birlikte oynadığı arkadaşının ölümü çocuğu çok sarsar. Sevdiği arkadaşının toprağın altında bö­ceklere yem olduğunu, bir daha onu hiç göremeyeceğini düşü­nür, dehşete kapılır. Annesinin, babasının ve kardeşlerinin ölü­müyle daha da sarsılır.

 

Fakat âhiret inancı yardımına koşsa, kendisine verilen teselli­lerle sevinç hisseder. Âhiret düşüncesi sayesinde kendisine veri­len tesellilerin etkisiyle şöyle der: "Kardeşim veya arkadaşım öl­dü. Cennetin bir kuşu oldu. Bizden daha güzel yaşar. Orada is­tediği her yeri uçarak dolaşır, canının istediği her şeyi yer içer. Annem öldü, fakat Allah'ın rahmetine gitti. Beni cennette yine kucağına alıp sevecek. Ben de orada o sevgili anneciğimi yeni­den göreceğim."

 

3.  Âhirete imanın tesellisi insanlığın dörtte birini oluşturan ihtiyarların da imdadına yetişir. İnsan gerçekten de ölümün genç ihtiyar dinlemediğini fazla düşünmeyebilir. Özellikle gençliğinde ölümü kendisinden uzak görebilir. Fakat ihtiyarladıkça ölümün habercisi olan beyaz kıllar ve vücudunda yer edinmeye başlayan hastalıklar ona her an ölümü hatırlatır, kulaklarında ölümü çın­latır. Âhirete inanmadığı takdirde bir ihtiyarın durumu, idamlık bir mahkûmunkine benzer. Cellâdın, "Haydi gel, idam edilecek­sin." emrini beklercesine titrer. Bu ise onun hayatını zehir eder ve zindana çevirir.

 

Fakat âhiret inancı yardımına koşsa, idam mahkûmlarım an­dıran o ihtiyarların perişan hali şu müjde ile birden değişiverir: "Merak etmeyiniz, sizin ebedî bir gençliğiniz var. Parlak ve son­suz bir hayat sizi bekliyor. Kaybettiğiniz, akranlarınız, yakınları­nız ve dostlarınızla sevinç ve mutluluklar içerisinde yeniden gö­rüşeceksiniz. Yaptığınız bütün iyilikler muhafaza edildiğinden, onların mükâfatını göreceksiniz." Bu, onlar için öyle bir müjde­dir ki, başlarına yüz ihtiyarlık gelse, onları üzüntüye sevk etmez.

 

4.  Âhirete imanın bir diğer faydasını da, gözü görmeyen, ko­lu, ayağı tutmayan, kulağı duymayan, konuşamayan sakat insanlarda görürüz. Âhirete iman olmasa, meselâ kör biri, güzellikleri görememenin; sağır, güzel sesleri duyamamanın; dilsiz, sevdik­leriyle konuşamamanın ıstırabını yüreğinden duyar. Fakat âhirete iman yardımına koşsa, Allah'ın kendilerini o organlarla işlenebilecek günahlardan koruduğunu düşünür ve yoksun kal­dığı bir nimetten dolayı üzülüp yakınmayı bir yana bırakarak, âhirette, cennet nimetlerinden dünyada iken sağlam olanlardan daha fazla istifade edeceğini düşünür, teselli bulur.

 

5. Âhirete imanın bir diğer faydası da, insanlığın pek mühim bir kısmını teşkil eden hastalarda, zulme uğrayanlarda, musibet­lere maruz kalanlarda, yoksullarda, ağır ceza alan mahkûmlarda kendisini gösteriyor. Eğer âhirete iman olmazsa, ağır bir hastalı­ğa yakalanan biri, her an hastalığının ihtarıyla gözü önüne gelen ölümü düşündüğü için hayatı zindana döner. Zulme uğrayan bi­ri, zalimden intikamım alamadığı ve namusunu mağrur zalimin elinden kurtaramadığı için huzursuz olur ve dünyası bir bakıma zindana dönüşür. Büyük bir musibete uğrayan kimse kendisince boşu boşuna malım ve sevdiklerini kaybetmiş olmaktan gelen sı­kıntının altından kalkamaz. Zulme uğrayarak veya bir iki saatli­ğine nefsine mağlup olduğu için beş on sene hapis cezası çekme­ye mahkûm edilenler, hiçbir teselli bulamazlar.

 

Kısaca, eğer âhirete imanları olsa, bütün bu saydıklarımız ra­hat bir nefes alırlar. Sıkıntıları, intikam ve hiddetleri imanlarının kuvvetine göre kısmen veya tamamen kaybolur. Yerini huzur ve neşeye terk eder. Meselâ, hasta biri ölümden korkmadığı, ölümü ebedî bir hayatın başlangıcı olarak gördüğü için güven duyar. Hastalık acısının, günahlara kefaret olduğunu düşünmesi de sı­kıntılarını hafifletir.

 

Zulme uğrayan kimse, hakkını almaya gücünün yetmediği zalimi âhirete, Allah'ın adaletine havale eder, rahatlar.

 

Musibete uğrayan, musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden kaderine rıza gösterir, bu musibet sebebiyle âhirette verilecek ni­metleri düşünerek huzur bulur.

 

Mahpus, işlediği günaha tevbe ve istiğfar ederek ve sabır gös­tererek hapishaneyi bir nevi okul olarak görür. Haksız olarak mahkûm edilmişse, âhirette Allah'ın kendisine vereceği mükâfatı düşünerek sabreder.

 

İnsan başıboş değil

 

Bu kâinatın yaratıcısı olan Allah, sınırsız bir hikmet, rahmet ve kerem sahibidir. Aynı zamanda sonsuz bir izzet, celâl ve ada­leti bulunmaktadır. O, öyle bir sultandır ki, dünyamızdan mil­yarlarca defa daha büyük olan yıldız ve gezegenleri emrine bo­yun eğdirir. Kâinata koyduğu dengeye her şeyi ayak uydurmaya mecbur eder. Dünyamızı büyük bir canlı gibi her kış ölüme mazhar eder, ardından baharı getirerek yeniden diriltir. Sayısız de­nebilecek çokluktaki bitki ve hayvan türlerini birer ordu gibi ha­yat vazifesinde görevlendirir.

 

Bu büyük canlılar ordusundaki bü­tün fertlerin hayat süreleri boyunca ihtiyaç duydukları azıkları­nı, giysilerini, silahlarını en adilâne ve uygun biçimde verir. Dünya karargâhında her birisine fıtrî emirleri istikametinde ya­şamaları için gerekli her şeyi temin eder. Önceden belirlediği as­kerlik süresinden, günü ve saati geldiğinde terhis eder. İnkarcı ve günahkâr cin ve insanlardan başka hiçbir şey, O'nun emrin­den kıl payı dışarı çıkmaz. Bunlara fırsat vermesi de imtihan ge­reğidir. Her şey, O'na itaat edip boyun eğer. Ayrıca, tarih boyun­ca inkarcı, azgın ve zalim kavimlerin başına zaman zaman getir­diği felâketlerle sınırsız bir izzet ve büyüklük sahibi olduğunu herkese göstermiştir.

 

En küçük bir onur, iktidar ve adalet sahibinin bile, kendisine karşı gelen, emir ve yasaklarını hafife alan, şeref ve onuruna do­kunan zorbalara cezası; emirlerine itaat eden, şefkat ve adalet kanatları altına sığman, izzet ve büyüklüğüne saygı gösteren iyi­lere de mükâfatı bulunmaktadır. Bir köyde bile, huzuru bozan, karışıklık çıkaran, başkalarına haksızlık eden bir kimseye "Ne ya­parsa yapsın!" denilmez. Yetkili ve sorumlular tarafından duruma uygun bir ceza verilir. Nerede kaldı mutlak hâkimiyetin zirvesin­de olan, her şeyi yoktan yaratan, genişliği ışık .yıllarıyla bile ölçülemeyen uçsuz bucaksız bir evreni ahenk ve nizam içerisinde ida­re eden, bütün güç ve iktidar sahiplerinin yaratıcısı Yüce Allah'ın iyi kullarına mükâfatı, kötü kullarına cezası bulunmasın.

 

Oysa böyle bir adalet, bu dünyada tam olarak sağlanmıyor. Çoğu zaman zalim, bütün kötülükleri ve şımarıklığıyla, mazlum da ezilmişlik ve horlanmışlığıyla hakkını alamadan bu dünyadan göçüp gidiyorlar. Demek ki hesaplaşma başka bir mahkemeye bırakılıyor. Kur'ân, bunun aksi bir düşünce taşıyanları şöyle ya­dırgıyor:

 

"Yoksa kötülükleri işleyen kimseler, kendilerini inanıp iyi iş­ler yapanlar gibi tutacağımızı mı sandılar? Hayatlarında ve ölümlerinde onlarla eşit olacaklar, öyle mi? Ne kötü hüküm ve­riyorlar."( Câsiye Sûresi, 45:21.)

 

 

Nice insanlar vardır ki, nimetler içinde boğulmuşken nankör­lük edip, kulluk ve hizmetlerini Allah'tan başkalarına yapıyorlar; Allah'ın kullarına zulmediyorlar. Allah'ın, Kendisini tanıtmak için alabildiğine yaydığı sayısız delil ve nimetleri gözü kapalı olarak karşılıyorlar. İnkâr içerisinde, zalim, gaddar ve zorba bir hayat geçirerek, ceza da görmeden buradan göçüp gidiyorlar. Oysa İlahî izzet, celâl ve adalet bu edepsizlere gerekli dersin ve­rilmesini, mazlumların hakkının kendilerinden alınmasını gerek­tirir. Bu dünyada tam olmadığına göre, âhirette olacaktır ve ora­ya bırakılmaktadır. Şu İlahî vaadin yerine gelmemesi mümkün mü?

 

"Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. (İnsanın yaptığı iş) bir hardal tanesi ağırlığın­da bile olsa onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz."( Enbiyâ Sûresi, 21:47)

 

Allah imhal etse (mühlet verse) de ihmal (ceza vermezlik) etmez. Küçük suçların cezaları küçük yerlerde verilir. Cana kıy­mak, vatana hıyanet etmek gibi büyük suçlar ise, büyük merkez­lerdeki büyük mahkemelere havale edilir. Köyde adam öldüren bir kişiye hemen orada ceza verilmemesi, onun cezasız kalacağı anlamına gelmez.

 

Bunun gibi, birçok insanı öldüren bir zalimin veya manen bü­tün varlıkların hukukunu çiğneyen bir inkarcının dünyada ceza­landırılması, işlediği suça ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:00:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir rüya tabiri,Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir mekke canlı, Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir kabe canlı yayın, Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir Üç boyutlu kuran oku Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir kuran ı kerim, Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir peygamber kıssaları,Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilir ilitam ders soruları, Âhirete İman herkes İçin Nasıl Ümit Kaynağı Olabilirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes