> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Özde ahlak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Özde ahlak  (Okunma Sayısı 735 defa)
23 Haziran 2010, 11:57:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Haziran 2010, 11:57:22 »





Öz'de ahlak


Vicdanî hislerin akıl süzgecinden geçirilerek doğru bir şekilde yönlendirilmesi, enfüsi ve afakî dairelerde dengeyi gözeterek faziletlerin yükümlülük olarak hissedilmesi ahlâkın temelini oluşturmaktadır İnsan doğasında doğuştan var olan ahlâk şuuru ve hissi 'fıtrat' olarak karşımıza çıkar Yani insan karakterinin genetik mi yoksa çevresel faktörlerle mi oluştuğu, aslında fıtratta dercedilen istidatların inkişaf etmesiyle cevabını bulmaktadır Bu inkişaf, inanç sistemleriyle; başka bir deyişle 'vahiy'le olabildiği gibi, bunlardan bağımsız da olabilmekte, fakat kemale erişememektedir

Ahlakî davranışlarda amaç, kişisel ve toplumsal huzuru yakalamaktır Burada ilk akla gelen soru, ortak ahlâk değerlerinin, davranış biçimlerinin mümkün olup olmadığıdır Dinden bağımsız olarak düşünüldüğünde bu mümkün değildir Çünkü böyle bir şey evrensel bir deha gerektirir Bu, başlı başına yeterli bir nedenken, ahlâkın kişiye, mekâna ve zamana göre de değişebildiği göz önünde bulundurulursa, bunun ne kadar imkân dışı olduğu anlaşılır

Ahlâk felsefesi tanımındaki etikte filozoflar, insanlığı mutluluğa ulaştıracak iyi hasletlerin neler olduğunu tartışırken, peygamberler insanlık için birer model olmuşlardır Resulleri örnek almanın sonucunda, hadis-i şerifte geçen; 'Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanınız' hedefine ulaşmak esas iken, felsefe dâhilerinden Eflatun, Aristo gibi filozoflar, “İnsanın gayetü'l-gayatı, teşebbüh-ü bilvacib'dir, yani Vacib'ül-Vücuda benzemektir”1 deyip insanları yanlış yönlendirmiş, hakikî kullukla Cenab-ı Hakka yönelme yolunu kapatmışlardır İnsanda mühim sırlarla donatılan 'ene'ye mânâ-i harfiyle bakmamak, yani Cenab-ı Hakka ayna olan özelliğiyle bilmemek, bir yerde kötü ahlâkın da temelini oluşturmaktadır Örneğin bu felsefenin esasında 'kuvvette hak vardır' denilmekle zulme yönlendirilmiş, bunun karşısında düstur-u nübüvvet, 'Kuvvet haktadır; hak kuvvette değildir' diyerek zulmü önlemiş, adaleti temin etmiştir2

Aslında kişinin içsel disiplinini sağlaması, varlığı mânâlandırmasıyla mümkündür Çünkü ahlakın hedefinde istenen huzur, yalnız bu dünyayla sınırlı görünmüyor Başkası için sorumluluk almak, fedakârlık, merhamet gibi faziletler iki hayat dengesini kurabilen insanlarda neticede huzur veren hallerdir Kişinin vicdanına hâkim olacak şeriat kanunları, İslamiyetin ahlakî öğretilerinin bütünüdür Başka deyişle, dinde emredilen şeyler ahlâkı oluştururken, nehyedilen şeyler de kötü ahlâkı oluşturur Dinde tavsiye edilen davranışlar da 'edep' tabir edilen, güzel ahlakın bir parçasıdır
Kişi mutlu olmak için salih amel işlemez, aksine salih amelin sonucunda mutluluk hissedilir

Güzel ahlakın ne olduğu bir yana, nasıl yaşanacağı işin asıl önemli olan boyutudur Vahiyle gelen ahlakî öğretileri peygamberler en güzel şekilde yaşamışlardır İnsan kötü bir amele yöneleceği zaman vicdanında hissedeceği yasakçı duygu İlahi emirleri hatırlaması, bunların da peygamberler tarafından bildirilmesi zincirleme olarak o ameli önlemekte, doğruya yöneltmektedir Bizim için en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz (asm) ahlakla ilgili şunları buyurmaktadır:

''Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim''

''Her dinin bir ahlakî özelliği vardır Benim ümmetimin ahlaki özelliği hayâdır''

''İslam ahlakının en faziletlisi, insanların dilinden zarar görmemeleri için susmaktır''

''İnsanlara güzel ahlaktan daha değerli bir şey verilmemiştir''

Buna benzer birçok hadisinde ahlakın önemine vurgu yapan Efendimiz (asm), hadiste de belirttiği gibi Hz Âdem’le (as) başlayan peygamberlik silsilesinin en önemli görevlerinden biri olan güzel ahlakı yaşama noktasında ağacın son meyvesi olmuş, tümünün ahlakî özellikleri de kendisinde toplamış ve kemale ermiştir Mesela Hz Musa' da Celalî vasıflar baskın görünürken, Hz İsa' da Cemalî vasıflar ön plana çıkmış, Peygamberimiz de (asm) ise ikisi birden mükemmel bir denge oluşturmuştur

O'nun (asm) ümmeti olarak ahlaki vasıflardan hayâya en ziyade önem vermemiz gerekirken, toplumumuzdaki ahlakî çöküntünün belki de en göze çarpanı maalesef hayâsızlık olmuştur Yine doğruluk güzel ahlak için olmazsa olmaz iken yine maalesef bu noktada da hassasiyet kaybedilmiştir Oysa İslamiyet’in esası doğruluktur, imanın esası doğruluktur, ahlak-ı aliyenin hayatı doğruluktur3 Bu da onun çizgisinden ne kadar uzaklaştığımızın göstergesidir Oysa Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 'De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin (Al-i İmran Suresi:31)' Bediüzzaman da bu ayeti şöyle yorumluyor: ''Eğer Allah'a muhabbetiniz varsa, Habibullaha ittiba edilecek İttiba edilmezse, netice veriyor ki, Allah'a muhabbetiniz yoktur''4 Evet biz bütün güzel ahlakımızı O'ndan (asm) öğrendiğimiz için onun yolundan gitmeye azami dikkat göstermeliyiz, zira Muhabbetullaha giden başka bir yol görünmüyor

''Bütün sünen-i seniyyesinde, ahval-i fıtriyesinde ve ahkâm-ı şer'iyesinde hadd-i istikameti ihtiyar edip, zulüm ve zulümat olan ifrat ve tefritten, israf ve tebzirden içtinap etmiştir5 Yani hikmet, şecaat ve iffeti muhafaza etmiş, insanlara da beşeri ahvaliyle tam bir model olmuştur Bu özelliğiyle milyonların İslamiyeti kabul etmesine vesile olmuş, bize de en önemli bir hususu ihtar etmiştir: Aile hayatından topluma güzel ahlakı yaymak, faziletleri fiillerimizle izhar etmemize, tam mânâsıyla İslamiyeti yaşamamıza bağlıdır Babasını merhametli gören bir çocuk, arkadaşını fedakâr, vefadar gören bir genç, bir devleti adaletli, haklara saygılı gören bir millet, elbette en güzel dersi alacaktır

'Maateessüf, güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel olan ahlaklarımızı da yine gayr-ı müslimler çalmışlar Güya bir kısım içtimai ahlak-ı aliyemiz yanımızda revaç bulmadığından, bize darılıp onlara gitmiş ve onların bir kısım rezaili, kendileri içinde çok revaç bulmadığından cehaletimizin pazarına getirilmiş6 Evet, toplum İslamiyeti ne kadar doğru yaşar, emirlere uymaya nehiylerden sakınmaya ne kadar önem verirse, güzel ahlâkı da o derece muhafaza etmiş olur Burada bir noktaya daha deyinmekte fayda var, o da bilgilerin iman düzeyine nasıl ulaştığıdır

Mesela insan, Allah'ın kendisini her an gördüğünü bilir, ama yine de günah işler; her an ölebileceğini bilir, ama hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar; kendisine malik olmadığını bilir, yine de enaniyetinin tutsağı olur ve hakeza Gece vakti mezarlıkta yürürken ölülerin kendisine zarar vermeyeceğini bile bile kalp atışları hızlanan insan gibidir çoğu kişi Peki, bu ilmi imana çevirmenin yolu nedir? Bu hususta Bediüzzaman Hazretleri şöyle buyurmaktadır: ''Akaidî ve imanî hükümleri kavi ve sabit kılmakla meleke haline getiren, ancak ibadettir İnsanın (…) fikirlerini tevsi ve intizam altına alan ibadettir; zahiri ve batıni uzuvlarını ve duygularını kirleten tabiat paslarını izale eden ibadettir Şeheviye ve gadabiye kuvvelerini had altına alan ibadettir'' Evet, insanın kötü amellerden uzaklaşması ve emredilen, dolayısıyla güzel ahlakı netice veren işleri yapması ibadetin düzenli ve sürekli yapılmasıyla doğrudan ilişkilidir Hatta ibadetin tanımı bu ahlaki ölçüleri bütünüyle kapsamaktadır Bu ibadetlerden mesela namazı terk etmek; ''Şüphesiz ki namaz kötülüğe ve arsızlığa engel olur'' (Ankebut 29/45) ayetine göre kötü ahlaka karşı bir kalkanı bırakmak anl----- gelecek, bu hata neticesinde kalbî ve ruhî sıkıntılarla ahlakı bozmaya meyil artacak, terbiyenin aksine bir yol çizilmiş olacaktır

Ahlakla ilişkili bir diğer konu da özgürlüktür Kişinin hem kendisine, hem de çevresine zarar vermeyecek şekilde bir hürriyet dairesi vardır Aksi halde nefsinin tutsağı olmuş kötü ahlaklı biri hür değildir İslam dini kişiyi iç dünyasında serbest bırakmış, niyete de büyük önem vermiştir Böylece riyakârca yapılan
ameller dinen hiçbir değer ifade etmemekte; yine külli, ihlâslı bir niyetle yapılan amel de kat kat fazla önem arz etmektedir

Toplum düzeni ancak çıkarsız, benliğini bir tarafa bırakarak samimi davranan, dahası 'biz' olma bilincini kazanmış insanlarla kurulabilecektir Zira İslam terbiyesi almış biri, gayede menfaate bedel, fazilet ve rıza-i İlahiyi kabul eder; hayatta düstur-u cidal yerine düstur-u teavünü esas tutar7 Dinin gereği olarak uhuvvet, dayanışma, birbirinin yardımına koşma gibi faziletlerle toplumsal huzur sağlanmış olur



Dipnotlar:

Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, 30 Söz

Bediüzzaman Said Nursi, age, 30 Söz

Bediüzzaman Said Nursi, İşarat'ül İ'caz, s141

Bediüzzaman Said Nursi, Lem'alar, 11Lem'a

Bediüzzaman Said Nursi, Lem'alar, s110

Bediüzzaman Said Nursi, Münazarat

Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, 12 Söz


Abdülkadir TUNÇ
 


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Özde ahlak
« Posted on: 25 Nisan 2024, 21:07:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Özde ahlak rüya tabiri,Özde ahlak mekke canlı, Özde ahlak kabe canlı yayın, Özde ahlak Üç boyutlu kuran oku Özde ahlak kuran ı kerim, Özde ahlak peygamber kıssaları,Özde ahlak ilitam ders soruları, Özde ahlakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes