> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Gençlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gençlik  (Okunma Sayısı 800 defa)
07 Aralık 2010, 18:17:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Aralık 2010, 18:17:00 »



Meyveye Durmanın ya da Kaybolan Yılların Adı: Gençlik

M.Emin AY



Evet, tıpkı bir ağacın meyvelerinin toplanmasından önceki filizlenme, çiçek açma, tomurcuklanma ve meyveye durma süreci gibidir gençlik yılları… Bazen de hayatta bir daha ele geçmeyecek değerde, “kaybolan yıllar”dır gençlik… Genç ve gençlik çağı pek çok farklı tanımla tanımlanabilir. Sözgelimi, Birleşmiş Milletler Örgütü’ne göre genç, “15-25 yılları arasında olan, okuyan, çalışmayan ve kendisine ait bir evi olmayan kişi”dir. Yüzeysel ve eleştirilebilecek ifadelerle örülü bir tanım olsa da genel kanaat böyledir. İslam bilginlerine göre ise gençlik çağı, büluğ dönemi ile başlayıp kırk yaşına kadar süren dönemin adıdır. Görüldüğü üzere, İslam bilginleri gençlik çağını daha uzun bir dönem olarak kabul etmektedirler

 

Gençlik çağı, birtakım psikolojik ve fizyolojik, bir başka ifadeyle ruhsal ve bedende gözlenebilen değişikliklere sahne olur. Ruhsal değişiklikler, gençlerin zaman zaman iniş çıkışlar yaşamalarında rol oynar. Biraz önce ağlayan genç, bir süre sonra gülmeye başlayabilir. Hormonal değişiklikler onun böylesi farklı ve birbirine zıt duyguları birlikte yaşamasına zemin hazırlar. Bu özellikleri yanında gençler, iyilikseverdirler ve başkalarına yardımcı olmaktan mutlu olurlar. Haksızlıklara ve düzensizliklere karşıdırlar. Adaletsizliğe tahammülleri yoktur. Arzu ettikleri şeyin gerçekleşmesinde sabırsızdırlar ve biraz da acelecidirler. Kendi kişiliklerini kanıtlama ve bağımsızlıklarını kazanma çabası içindedirler. Bir amaca yönelmek, yeni değerlere bağlanmak isterler. İnançları uğruna mücadele eder ve her türlü fedakârlığa katlanırlar.

 

Eğitimciler, gençlik çağını hayatın şekil almaya en müsait dönemi olarak görürler. Özellikle merhum Ali Fuat Başgil, bu konuya geniş yer verdiği “Gençlerle Başbaşa”adlı eserinde gençlik çağı için “hayatın en plastik dönemi” benzetmesini yapar. Gerçekten hayatımızın şekil almaya en müsait dönemidir diyebiliriz gençlik çağı için…Her ne kadar, insanın kişilik ve karakterin2/3 oranındaki önemli kısmı çocukluk çağında şekillenirken,geriye kalan 1/3 oranındaki küçük parça, gençlik çağında kişinin bilerek ve isteyerek bu değişim süreci İnsanoğlunu yaratan ve onun ruh ve beden yapısını en iyi şekilde bilen Allah Teâlâ, gönderdiği kutsal kitaplarda gerek peygamberlerin ve gerekse kendisine iman eden kişilerin gençlik dönemlerinde başlarından geçen ibretli hadiseleri anlatarak sonraki müminlere çarpıcı örnekler vermiştir.

 

Kıymetli okuyucum.

 

İnsanoğlunu yaratan ve onun ruh ve beden yapısını en iyi şekilde bilen Allah Teâlâ, gönderdiği kutsal kitaplarda gerek peygamberlerin ve gerekse kendisine iman eden kişilerin gençlik dönemlerinde başlarından geçen ibretli hadiseleri anlatarak sonraki müminlere çarpıcı örnekler vermiştir. Gerçekten de ayetlere bu açıdan bakıldığında, Hz.Adem’in oğullarından başlayarak aktarılan genç şahsiyetlerin ibretli hikayelerinde, Habil ve Kabil adlı iki kardeşin trajik öyküsünü, Hz.İbrahim’in sarsılmaz imanıyla bütünleşmiş tevhid mücadelesini, Hz.Yusuf’un iffetini ve sabrını, Hz.Musa’nın delikanlı tavırlarını, Ashab-ı Kehf’in inançlarındaki samimiyetlerini ve nihayet Hz.Meryem’in, ibadet aşkıyla örülü teslimiyetini son derece net bir şekilde görmek mümkündür.

 

Detayları bizzat ilgili ayetlere bırakarak, gençlik döneminde daha bir belirgin halde ortaya çıkan ve ayetlerde dikkat çekilen bazı hususları ve bunların yer aldığı kıssaları makalemizin sınırlarının elverdiği ölçüde ele alalım.

 

HASED (ÇEKEMEMEZLİK)

 

Hz. Adem’in iki oğlu arasında geçen hadiseye Kur’an-ı Kerim’de genişçe yer verilmektedir. (Bkz.Maide 27-30) Ayetlerden çıkarılabilecek bir takım sonuçlar vardır. Buna göre, Habil, kendisinden istenen kurbanı, kulluk bilinciyle yerine getirmiş, Kabil ise bu emri önemsemeyerek üstün körü bir anlayışla yapmaya kalkmıştır. Neticede Habil’in kurbanı kabul görmüş ve bu sebeple ağabey Kabil, çekememezlik duyguları ve kıskançlıkla kardeşini öldürmeye karar vermiş, şeytan ve içindeki gizli düşman (nefs) ona bu kötü fiili “güzel” ve bu zor işi “kolay” bir şey gibi göstermiş ve sonuçta Kabil, kardeşi Habil’i öldürerek, yeryüzünde ilk kan döken kişi olmuştur.

 

Burada, sebebi ne olursa olsun, hased (kıskançlık) duygusunun insan davranışları üzerinde ne denli belirleyici bir rol oynadığı ve bu duygu sâikiyle insanın cinayet bile işleyebileceği ortaya çıkmaktadır. Bu cinayetin iki kardeş arasında yaşanmış olması ise, hased duygusunun sınır tanımaz bir tahribata sebebiyet vereceğini de anlamamıza imkân tanımaktadır.

 

Hz. Peygamber’in “Hasedden sakının!. Çünkü o, ateşin odunu harcayıp tükettiği gibi, güzel davranışları yer bitirir.” şeklindeki uyarısı, hased duygusunun ne denli yıkıcı bir kişilik problemi oluşuna dikkat çekmektedir. İnsan benliğinde gizlenmiş bir halde duran ve zaman zaman gün yüzüne çıkan bu duygu, kimliğin kazanılmaya başlandığı gençlik çağında karşılaşılması kuvvetle muhtemel bir kişilik problemidir.

 

İşte Kur’an, bu duygunun yol açtığı trajedinin iki kardeş arasında cereyan ettiğine vurgu yaparak meselenin ehemmiyetini ortaya koymuş olmaktadır Bu kıssa, gençlik yıllarının Allah’a karşı kulluk bilinci (takva) ve teslimiyetle güzelleştiğini, kıskançlık ve çekememezlik duygularıyla kirlendiğini ve bu kirliliğe eşlik eden nefis aldatmalarıyla insan hayatının baharı sayılan bu en güzel çağın, mahvolup gittiğini ortaya koymaktadır.

 

Özellikle gençlik yıllarında, duyguları sâikiyle sonu nereye varacağı belli olmayan birtakım davranışlarda bulunan insanlar, bunun cezasını ya hayatıyla ya da hayatı boyunca çekeceği ceza ve vicdan azabıyla ödemektedirler. Tarihin sayfaları, mazlum olarak katledilen nice Habil’ler ve Kabil misali nice zalimlerle doludur.

 

SÖYLENEN SÖZLERE HEMEN KANMAK

 

Kendisine söylenen sözlere hemen inanmak, daha ziyade hayat tecrübesi az olan kişilerde görülür. Gençler de bu tecrübeye yeterince sahip olamadıkları için, çoğu zaman çocuksu bir saflıkla kendilerine söylenen sözlere hemen kanıverirler. Bu ise neticeleri itibariyle çoğu kez olumsuz sonuçlar doğurur. Hz. Musa’nın başından geçen olay bu konuda ibretli bir hadisedir.

 

Delikanlılık psikolojisinin tipik bir örneği olduğuna inandığımız

Hz. Musa (as) çocukluk yıllarını Firavun’un sarayında geçirmişti. Ergenlik çağına erip olgunlaşınca Allah Teâlâ ona ilim ve hikmet verdi. Ayetlerde, henüz genç bir delikanlı iken, Mısır’da, kendi kabilesinden birinin onu aldatarak yönlendirmesiyle bir başkasını öldürdüğünden, ancak hemen sonrasında, kazâen gerçekleşen bu öldürme olayından dolayı pişman olarak Allah’tan af dilediğinden ve hatasını anlayarak O’na tevbe ettiğinden bahsedilir. Onun bu pişmanlığı ve tevbesi, Allah’ın onu affetmesiyle karşılık bulmuştur (Bkz. Kasas,14-19).

 

Bu ayetlerde, gençlerin hayat tecrübelerinin az olması sebebiyle kendilerine söylenen her söze, hemen kanıvereceklerine bir işaret söz konusudur. Yine bu ayetlerden, insanın gençlik çağında, tecrübesizliği ve bilgisizliği sebebiyle işlediği hatalar sonucunda, yine Allah’a yönelerek O’ndan af ve bağışlanma dilemesi gerektiğini, böyle yapması durumunda Allah’ın onu affedeceğini anlayabiliriz.

 

ACELECİLİK

 

Gençlik döneminin özelliklerinden birinin de acelecilik olduğundan söz etmiştik. Hz. Musa’nın, Hızır (as) ile aralarında geçen hadiseden çıkarılabilecek sonuçlardan biri de insanın sabretme hususunda başarısızlığı ve aceleciliği sebebiyle elde edeceği kazançtan mahrumiyettir. Hz. Musa (as) yaşadıkları maceranın her safhasında sabretme başarısını gösterememiş ve bu sebeple yaşayabileceği birçok ibretli hadiseden mahrum kalmıştı.

 

Detaylarını Kehf suresinden ve tefsirlerden okumamızın mümkün olacağını ifade ederek, yaşadıkları üç hadisenin bile ne denli farklı arka planının bulunduğunu ancak Hızır (as) açıkladığı zaman öğrenebilen Hz.Musa, acele ettiği için diğer hadiseleri ve hikmetlerini öğrenmeye muvaffak olamamıştı. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır: “Allah, kardeşim Musa’nın iyiliğini versin. Şayet acele etmeyip de sabretseydi, daha nice ibretli hadislere şahid olacaklar biz de bu vesileyle onları öğrenecektik.”

 

Sevgili Peygamberimizin (sav) “Acelecilik şeytandan gelen, şeytanın özelliklerinden bir şeydir.” uyarısı, kanaatimizce en çok gençlik çağında bizleri ilgilendiren bir husustur. Ve gerek sabır eğitimi gerekse iradeye hükmetme konusunda oruç çok değerli bir ibadet ve terbiye aracıdır. Sözlerimizi, en güzel terbiye ile eğitilen ve en önemli vasfı el-Muallim (öğretmen) olan Sevgili Peygamberimizin gençlere yönelik şu tavsiyesiyle bitirelim: “Gençler! İçinizde evlenme imkanına sahip olanlar evlensinler. Buna imkanı olmayanlar ise oruç tutmaya özen göstersinler. Çünkü oruç, insanı koruyan bir kalkandır, duygularını dizginleyen bir özelliğe sahiptir.”

 

Sağlıcakla kalınız efendim.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gençlik
« Posted on: 25 Nisan 2024, 04:40:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gençlik rüya tabiri,Gençlik mekke canlı, Gençlik kabe canlı yayın, Gençlik Üç boyutlu kuran oku Gençlik kuran ı kerim, Gençlik peygamber kıssaları,Gençlik ilitam ders soruları, Gençlikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes