> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kulluğun derûnî boyutu tevâzu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kulluğun derûnî boyutu tevâzu  (Okunma Sayısı 1058 defa)
09 Ekim 2010, 11:45:32
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 09 Ekim 2010, 11:45:32 »



Kulluğun Derûnî Boyutu Tevâzu

Tevâzu kelimesi genellikle, huşû ve kibir kavramlarıyla birlikte ele alınmaktadır. Ucup, gurur, şımarıklık, riya, ihlâs, zillet, meskenet, katı kalplilik, tahdis-i nimet, küfran-ı nimet vb. kelimeler de tevâzu ile ilgilidirler. Bu durum, sadece tevâzu konusunun önem ve camiiyetini göstermekle kalmıyor, konunun bir makalede ele alınmasının zorluğuna ve mutlaka sınırlandırılması gerektiğine de işaret ediyor. Biz de yazımızda, mümkün olduğunca, sadece tevâzu kavramını işlemeye çalıştık.

Tevâzu kelimesi, çok isabetli bir şekilde dilimize, alçakgönüllülük olarak tercüme edilmiştir. Böylece tevâzuun kalbe, gönüle, iç âleme ait, ancak emareleri dışarıda da görülebilen bir özellik olduğu; gönülde yer etmedikten sonra, omuz düşüklüğü, bel büküklüğü, yırtık veya yamalı elbise, el bağlama, ikide bir ‘estağfirullah’ çekme, dilde tevâzu kavramının eksik olmaması, konuşmaya ‘biz’ diye başlama... vb. göstergelerin, tevâzudan çok tevâzu kılığına bürünmüş sinsi bir kibrin alametleri olduğu vurgulanmış olmaktadır. Öyle ise kalpte bencillik, nefsini beğenmişlik ve kibir varken, dildeki tatlı ifadeler ve yüzdeki sahte tebessümler tevâzu değildir. Bu hale korkaklık veya yağcılık demek mümkündür. Meyvesi de izzet değil, zillettir. Bu tipler tevâzu gösterisinde bulundukça belki dünya mal ve makamını kazanırlar, ancak dinlerinden kaybeder; belki insanlara yaklaşırlar fakat Allah’tan uzaklaşırlar.

Tevâzu bir terim (ıstılah) olarak, ahlakla ilgili eserlerde, daha çok da tasavvuf edebiyatında geniş olarak ele alınmış ve tarifleri yapılmıştır. Ezcümle tevâzu için şu kayıtlar düşülmüştür:

— Hak karşısında gerçek yerinin şuurunda olup, ona göre davranma ve halk arasındaki durumunu da bu anlayış zaviyesinden değerlendirip, kendini insanlardan bir insan veya varlığın herhangi bir parçası kabul etme,
— Kendini kapının alt eşiği, meskenin sergisi, yolların kaldırım taşı, ırmakların çakılı, başakların samanı kabul etme,
— Kendinde zâtî hiçbir kıymet görmeme,
— İnsanları, insana yakışır saygıyla karşılayıp onlarla muamelesinde mahviyet içinde bulunma,
— İlâhî inayetle fevkalâde bir muameleye tâbi tutulmazsa, kendini halkın en şerlisi görme,
— Benlik hesabına içinde beliren büyük-küçük her çeşit iç kıpırdanışa karşı hemen harekete geçip onu olduğu yerde boğma cehd ve gayreti,
— Hakk’a itaat etme, ona boyun eğme, kim söylerse söylesin hakkı kabul etme,
— Hizmette fark gözetmeme,
— Ne dünyada ne ahirette hiç kimsenin kendisine muhtaç olmadığı kanaatini besleme,
— Hakk’a teslim olma, O’nun hükmüne itiraz etmeme,
— Evinden çıkıp dışarıda karşılaştığı herkesin kendisinden daha faziletli olduğunu düşünme,
— Bir hal olduğunu; insanın kendi içinde kendini yenmişliğinin ifadesi ve kibirden, çalımdan; gururdan vazgeçmenin adı olduğunu düşünme...

Bir ahlak ve tasavvuf terimi olarak bu şekilde tarifleri yapılan tevâzuu Yüce Rabb’imiz seçkin kullarının bir sıfatı olarak bize bildirmekte ve mütevazı olmamızı emretmektedir: “Rahmân’ın has kulları onlardır ki, yerde tevâzu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf atarsa ‘selametle!’ derler.” (Furkan, 25/63). (Ayrıca bakınız: Hac, 22/34. Ahzab, 33/35).

Fakirliğe düşme endişesi ile evlatları öldürmeyi (bu yüzden çocuk aldırma da buna girebilir), zina etmeyi, adam öldürmeyi, yetim malına el uzatmayı, ölçü ve tartıda haksızlık yapmayı, bilinmeyen şeyin peşine düşmeyi yasakladığı yerde Allah (c.c.), sözünü şöyle tamamlıyor: “Kibirli kibirli yürüme! Zira ne kadar kibirlensen kibirlen, ne yeri yarabilirsin ne de dağların boyuna erişebilirsin.” (İsra, 17/37).

Tevâzu ve Kulluk

Allah’a kul olmak hem en yüce insanlık mertebesidir hem de tevâzuun en mükemmel şeklidir. Zira kul, her hangi bir varlığı olmayan, kendi güç ve kuvveti dâhil her şeyden kopup uzaklaşan, sadece Allah’a dayanan ve teslim olan; sadece nefsine değil, Allah dilemedikçe hiç kimseye fayda ve zarar veremeyeceğinin şuuruna varan kimsedir. Bundan ötürü, başta Kâinatın Efendisi olmak üzere, Allah (c.c.) kendisine en yakın kişileri kulları olarak tavsif ve tebcil etmiştir. Ezcümle İsra, Furkan ve Kehf surelerinin ilk ayetleri şu şekildedir: “Bir gece kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammed’i, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren O zatın şanı ne yücedir.” (İsra, 17/1) “Hamd o Allah’a mahsustur ki, kuluna kitabı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir şey koymadı.” (Kehf, 18/1) “O da kuluna vahyetmek istediği her şeyi vahyetti.” (Necm, 53/10)

Efendimiz (s.a.s.)’in tevâzuu seçerek, kulluğu melikliğe tercih etmesi ise şöyle anlatılıyor: “Allah Rasûlü, Cibril’le oturmuş sohbet ediyordu. Kim bilir kaç günden beri ağzına bir şey koymamıştı. Cibril O’nun en sadık dostuydu. Zayıf bir rivayette Allah Resulü’ne şöyle demişti: “Ben, Sen’den sonra, yeryüzüne ancak birkaç defa ineceğim”. Çünkü Hz. Muhammed (aleyhisselam)’sız bir dünya Cibril’e de hicran olur. Ve Cibril’e bu durumunu söyledi: “Günlerdir ağzıma bir şey koymadım.” Birden gök gürültüsü gibi bir ses duyuldu. Bir melek iniyordu. (Taberanî onun İsrafil Aleyhisselam olduğunu söyler). Cibril, Efendimiz’e bu meleğin, dünyaya ilk defa indiğini haber verir. Melek Cenâb-ı Hak’tan selam getirmiştir. Allah (c.c.) sormaktadır: “Melik bir peygamber mi, yoksa kul bir peygamber mi olmak istersin?” Allah Resulü, Cenâb- ı Hak’tan gelen bu teklif karşısında tahayyürle Cibril’e bakar. Cibril Allah Resulü’ne işaret eder ve şöyle der: “Ey Allah’ın Resulü! Rabbine karşı mütevazı ol! Allah Resulü de aynı şeyi talep etti. “Kul bir peygamber olmayı isterim!” (Müsned, 2/231; Kenzü’l-Ummal, 7/191)

O kulluğu tercih edince, Allah (c.c.) da O’nun kulluğunu O’na baş tacı yaptı. Yukarıda geçtiği gibi Kur’ân O’nu birçok yerde hep kulluğu ile anlatır. Müslümanlar da şahadet getirirken, O’nun, Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şahitlik ederler. Evet O, evvela Allah’ın kulu sonra da Resulü’dür. Zira kulluk risaletten önce gelir.

Bu ayet ve hadisler, kullukla tevâzuun bir bütünün ayrılmaz iki parçası olduğunu belirtmekte, kulluk şuurunu taşımayanda tevâzuun olamayacağını, olsa da bir anlam taşımayacağını; mütevazı olmayanın ise kulluk zevk ve tadını almasının mümkün olmayacağını göstermektedir.

Efendimiz (s.a.s.)’in Tevâzuu

Büyüklerde büyüklüğün alâmeti tevâzu ve mahviyettir. Küçüklüğün emaresi ise tekebbürdür. Allah Resulü insanlar içinde en büyük insandır. Öyle ise tevâzuu da öyle olmalıydı.

Mescid yapımında, herkes bir kerpiç taşırken iki kerpiç taşıyan, hendek kazma işinde herkes karnına bir taş bağlarken iki taş bağlayan, karşısına gelen ve mehabetinden dolayı sıtmalı gibi titreyen bir adama, “Kardeşim, korkma, ben de senin gibi, anası kuru ekmek yiyen bir insanım” diyen Allah Resûlü hiç şüphesiz insanların en mütevazısıydı. Bu tevâzu hem selim fıtratından kaynaklanıyor hem de Allah’ın emrine imtisalin eseri olarak ikinci bir fıtrat halinde tezahür ediyordu. Zira Yüce Rabb’imiz O’na şöyle hitap etmişti: “Sakın o kâfirlerden bir kısmına geçici bir zevk olarak verdiğimiz dünya nimetlerine göz dikme! Onların iman etmemelerinden ötürü üzülme ve müminlere kol kanat ger, onlara alçak gönüllü ol.” (Hicr, 15/88). “Sana tabi olan müminlere (merhamet) kanadını indir.” (Şûarâ, 26/215).

Bundan ötürü hayatını hep bu çizgide geçirmişti. Nitekim O:

* Çocuklara uğrar, onlara selâm verir;
* Herhangi biri elinden tutup bir yere götürmek isteyince, tereddüt etmeden kalkıp gider;
* Ev işlerinde hanımlarına yardım eder;
* Herkes bir iş görürken, O da iştirak ederek, onlarla beraber olmaya çalışır;
* Ayakkabılarını tamir eder, elbisesini yamar, koyun sağar, hayvanlara yem verir;
* Sofraya hizmetçisiyle beraber oturur;
* Meclisini her zaman fakirlere açık tutar;
* Dul ve yetimleri görür-gözetir;
* Hastaları ziyaret eder, cenazelerde hazır bulunur ve kölelerin davetine icabet ederdi.

Fiili bu olan İnsanlığın İftihar Tablosu, tevâzu hakkındaki sözleriyle de şu incileri saçar gönül gözlerimizin önüne:

1. Allah bana, tevâzu ve mahviyet içinde bulunmanızı.. ve kimsenin kimseye karşı fahirlenmemesini emretti.

2. Size ateşin kendine ilişmeyeceği insanı haber vereyim mi? Ateş; Allah ve insanlara yakın, yumuşak huylu, herkesle geçimli ve rahat insanlara dokunmaz.

3. Allah için yüzü yerde olanı, Allah yükseltir de yükseltir; aslında o kendini küçük görmektedir ama halkın gözünde asıl büyük odur.

4. Allah’ım, beni benim gözümde küçük göster!

5. Dört şey var ki onları Allah (cc) sadece sevdiklerine verir: İbadetin ilki olan samt (sadece ihtiyaç kadar veya daha az konuşma), Allah’a tevekkül etmek, tevâzu ve dünyaya karşı zahid davranmak.

6. Bir gün Allah’ın Resulü ashabına, “Ne oluyor size ki, ibadetten zevk almıyor gibi bir hal sergiliyorsunuz? “İbadetten zevk almak nedir?” diye sorulunca, “tevâzu” diye cevap verdi.

7. Kerem takvadır, şeref tevâzudur, yakin gınadır.

Hakşinas Bir Batılı Gözü İle

Dünden bu güne Batı’da Efendimiz gereğine uygun tanıtılamamış ve bilinememiştir; çok azı müstesna, bilenler de gerçekleri itiraf etmemişlerdir. İşte o istisnalardan birinin söyledikleri: “O (s.a.s.) ciddî ve ağırbaşlı idi; çok az yer, çok oruç tutardı. Çok sade giyinir, gösterişte...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kulluğun derûnî boyutu tevâzu
« Posted on: 08 Mayıs 2024, 21:14:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kulluğun derûnî boyutu tevâzu rüya tabiri,Kulluğun derûnî boyutu tevâzu mekke canlı, Kulluğun derûnî boyutu tevâzu kabe canlı yayın, Kulluğun derûnî boyutu tevâzu Üç boyutlu kuran oku Kulluğun derûnî boyutu tevâzu kuran ı kerim, Kulluğun derûnî boyutu tevâzu peygamber kıssaları,Kulluğun derûnî boyutu tevâzu ilitam ders soruları, Kulluğun derûnî boyutu tevâzuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes