> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları  (Okunma Sayısı 617 defa)
25 Eylül 2010, 14:42:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Eylül 2010, 14:42:33 »



Meşru Çizgide Dünyayı Kazanmanın Zorlukları
Günümüz şartlarında dünya ve içindekiler hangi düzeyde meşru ve temiz, hangi düzeyde gayr-ı meşru ve kirli sayılmalıdır? Kur'an'da bu dünyanın geçici olduğu, bir oyun ve eğlenceden ibaret bulunduğu, dünya hayatının bir gurur kaynağından başka bir şey olmadığı, varlıklar dünyasının doyumluk için değil ibret için yaratıldığı, esas önemli olanın ebedi hayat ve ona hazırlanmak olduğuna dair ayetler ve benzer anlamdaki hadisler, nasıl tefsir edilmelidir ki, meşru dairede dünya ile sevecen bir ilişkinin kurulmasına engel olunmasın?
Evrensel ve aynı zamanda İslam'ın ruhunu yansıtan sosyo-kültürel ve ekonomik bir sistem, uzun soluklu bir medeniyet projesidir. Böyle çaplı bir medeniyet projesi, dünya-ahiret dengesinin çok iyi kurulmasını ve yoğun, sistemli bir çalışmayı gerektirir. M.F. Gülen Hocaefendi böyle bir projenin mimarlarını, yeni insan , yeryüzü mirasçıları, kudsiler veya ışık ordusu gibi isimlerle tanımlamakta, vasıflarını yazılarında ayrıntılı şekilde ele almaktadır.2 Milletimizin yeniden dünyanın güçlü ve sözü dinlenir devletleri arasında yerini alabilmesi de bu ışık ordusunun yetiştirilmesine bağlıdır. İslam'ın ruhunu yansıtan sosyo-kültürel ve ekonomik bir sistemin kurulabilmesi, ilk etapta Müslümanların -özelde yeryüzü mirasçılığına aday kişilerin- fert ve toplum düzeyinde, eşyanın ve hadiselerin bilgisine sahip olmaya ne kadar istekli olduklarına bağlıdır. Ayrıca dünyanın varlık ve etkileşim açısından meşru dairede sevilebilmesinin yollarının ve kriterlerinin günümüz şartlarında çok net şekilde izahının Kur'an ve Sünnet çizgisinde yapılmasını veya bu konuda önerilmiş çözümlerin, inanan kesimin zihinlerine çok iyi yerleştirilmesini gerekli kılar.
Bu yazıda yeni insanın veya ışık ordusunun eğitiminde karşılaşılan veya karşılaşılabilecek bazı problemler ele alınacaktır. Bu muhtemel problemleri daha iyi anlayabilmek için, öncelikle aşağıdaki sorular üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. Günümüz şartlarında dünya ve içindekiler, hangi düzeyde meşru ve temiz, hangi düzeyde gayr-i meşru ve kirli sa-yılmalıdır? Kur'an'da bu dünyanın geçici olduğu, bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğu, dünya hayatının bir gurur kaynağından başka bir şey olmadığı, varlıklar dünyasının doyumluk için değil tadımlık için yaratıldığı, esas önemli olanın ebedi hayat ve ona hazırlanmak olduğuna dair ayetler ve benzer anlamdaki hadisler, nasıl tefsir edilmelidir ki,meşru dairede dünya ile sevecen bir ilişkinin kurulmasına engel olunmasın? Tahkiki imana ulaşmış bir insandan fışkıran iman kaynaklı aşk ve şevk, hangi ölçüler içinde ve hangi metodolojiler kullanılarak, bu dünyanın yeniden Kur'ani yörüngeli imar edilmesinde kullanılabilir hale getirilebilir? Bediüzzaman'ın ifadeleri içerisinde İ’la-yı Kelimetullah (Allah kelamının ve İslamiyet'in yü-celiğini ve hakikatlerinin kıymetini bildirmek ve yaymak), bu zamanda, büyük olçüde maddi kalkınma ve ilerlemeye bağlı ise; müslümanlar hangi ölçüleri esas alarak, dünyada boğulmadan bu maddi ilerleme ve kalkınmayı başarabilecekler ve bu esnada dengeyi nasıl koruyabileceklerdir? İmanın verdiği ruhani zevklere ulaştıktan sonra (veya kalp ve ruhun derece-i hayatına girdikten sonra), bu dünyaya bağlanmadan veya onu Allah hesabına severek ona hakim olabilmek, hangi ölçülere riayet edilirse mümkün olabilecektir? Çevremizde hidayete eren insanları, iman dairesi içine girdikten sonra dünyayı ve içindekileri önemsememe veya boş verme psikolojisine girmeleri doğru mu? Doğru değilse, bu nasıl engellenebilecek ve dünyayı ahiretin bir tarlası olarak düşünmelerini, çok çalışmalarını sağlamak ve devam ettirmek nasıl mümkün olabilecektir? Öte yandan tüketim toplumunun dünyayı kuşattığı günümüzde, dünyayı kazanmanın sınırı ne olacaktır? Toplumun ve devletin zenginliğine giden yol, ferdin zenginliğinden geçecekse, ferdi zenginlikte lüks ve zaruret, israf ve ihtiyaçlar arasındaki ayrım ve denge nasıl olacaktır? Bu ve benzeri sorulara pratikte getirilen çözümlerde, denge bilinemediği veya korunamadığı için çoğu zaman, sosyal hayatta gizli veya açık ihtilaflar ortaya çıkmaktadır.

Bu dünyayı aşağılamak insanları bu dünyadan soğutmaya çalışmak, hakikatte İslami bir tavır olmadığı gibi dünyevi ilimleri de aşağılamak İslami bir yol değildir. Bütün dünyanın ve İslam dünyasının üzerinden bir batı silindiri geçmiş ve omurgasını ezmiştir. Önümüzdeki çağı ve bilgi çağını da kaçırırsak bu sefer beynimiz ezilebilir. Sonuç olarak müslümanlar için nesnel varlıklar (kozmik) dünyasına hakim olmak bir lüks değil, kaçınılmaz bir zarurettir. Batı'da 19. asırda yepyeni sosyal enerjiye sahip bir uygarlığın doğuşunu acı acı seyreden Türk aydınlarından batıcı grup, Müslümanların fakirliğinin ve geri kalmışlığının sebebinin bu noktalardan dolayı, İslam dini olduğuna inanmış, ve onu sorumlu tutmuş, ve daha da kotüsü İslam'ı, kalkınmanın, gelişmenin ve çağ atlamanın önünde bir engel olarak görmüştür.

Dünyanın meşrulaştırılması, insan-eşya münasebetleri çerçevesinde şekillenen varlıklara ve fizikî ve sosyal hadiselere müdahale etme ve hakim olma anlamına gelir. Dünya ile helal dairede sevecen bir ilişkiye girilebilmesi için, Müsliimanların dünya karşısında ellerini kollarını bağlayan ve İslam'a izafe edilen unsurların, zihinlerden dikkatle ayıklanması, Kur'an ve Sünnet'te dünyanın meşruluğuna, sevilmesine ve kazanılmasına ayet ve hadislerin doğru yorumunun keşfedilmesi, kesben değil kalben terk edilmesini kolaylaştıran unsurların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bugün bati uygarlığı, son ikiyüzyıldır bütün dünyayı etkisi altına almışsa (sosyal-iktisadi-kültürel dünya hakimiyeti) buna yol açan ve bunu besleyen şey, batılı insanın önce bu dunyayı ve içindekileri meşrulaştırması ve bunun yollarını keşfetmesi ve sonra da kozmik varlık dünyasına, ilim ve teknoloji yoluyla hükmedebilmesi olmuştur. (Çünkü varlık ve hadiselerin işleyiş ve oluş mekanizmalarına ait bilgiye sahip olan toplumlar, kozmik dünyaya ve ona bağımlı sosyal hayata kolayca hükmedebilir. Kozmik dünyaya hakim olunmadan, dünya hayatının sosyal yönlerine (dünya hayatının imar edilmesi rahat ve huzur içinde yaşamak için yapılan her türlü faaliyetleri içine alır) hakim olunamaz. İslam'ın temsile bağlı güzelliklerinin ve evrensel mesajının dünya sahnesinde sergilenmesi, günümüzde maddeye hakim olunmasını gerekli kılmaktadır. Kur'an'ın evrensel mesajlarını hayata taşıyacak insanın maddeye bağımlı olarak yaratılması da unutulmaması gereken bir husustur.

İnsanın maddi ihtiyaçlarını karşılarken maddede boğulmaması için, maddeye ve onun bilgisine hakim olunmalı ve insanlığın maddi ihtiyaçları (beslenme, barınma, aile kurma ve sağlık gibi) meşru ve helal dairede giderilmelidir. Hayatın sürdürülmesi için ihtiyaç duyulan maddenin, insan ruhunu esir almasına böylece engel olunmalıdır.

Bati insanı, bu dünyayı meşrulaştırma problemini, (yüzünü dünyaya çevirmek istediğinde kendisine engel olan kilise problemini) uzun bir tarihi süreçte ağır bedeller ödeyerek çözmüştür. Birisi laiklik* ve diğeri de sekülerlik** olan bu çözüm tarzları, batının kendine has dünyevileşme ve dünya hakimiyetine giden yolun esası olan insan-eşya münasebetlerini çözme yönteminden ibarettir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu sırasında bu problem, din faktörü göz ardı edilerek Fransızların çözme yöntemi olan laiklik benimsenerek, çözülmeye çalışılmıştır. Ama sonuçta, dünyayı kazanma ve ona hakim olma noktasında kayda değer bir başarı elde edilememiştir.

İSLAM DUNYASI NİÇİN BATI TARZI DUNYEVİLEŞME HAREKETİNE ALTERNATİF ÇÖZÜMLE KARŞILIK VEREMEDİ?


İslam dünyasının günümüzde, batının kozmik dünya hâkimiyetine alternatif bir cevap üretememesinin pek çok sebebi vardır. Bu sebeplerin önemli bir kısmı, numenal (teorik) İslam ile fenomenal (yaşanan) İslam arasında ortaya çıkan bazı farklılıklar ve kırılmalar ile bağlantılıdır. Diğer deyişle teorideki orijinal İslam ile pratikteki İslam arasında yüzde yüz bir uyumun ve yansımanın olmayışı gibi bir sosyokültürel tarihi gerçek söz konusudur. Tarih içerisinde bu farklılaşmalar ve kırılmalar zamana, mekâna ve toplumlara göre değişik boyutlarda ortaya çıkmıştır. Bu kırılmalar içerisinde en çarpıcı örnek, insanların dünyaya bakış açıları ve onu yorumlayış tarzlarından kaynaklanan dünyadan kaçış, ona karşı aşırı derecede mesafeli olmak veya ona küsmektir veya tam tersi, dünya ile gayr-i meşru bir ilişkiye girip, kalben dünyaya bağlanmak ve dünya zevklerini putlaştırmaktır.

Numenal İslam'da dünya salt mücerret bir varlık olarak ele alındığında Allah'ın sanatlarını sergilediği bir sergi salonudur. Kâinatta olan her şey, ilahi isimlerin cilvelerinden ibaret olup, her bir varlık ve fenomen, zatında temiz olup Allah'ın birer sanat eseridir. Ayrıca dünya ahiretin tarlasıdır. Kur'an'ın dünya hakkındaki hükümleri incelendiğinde, insanın bu dünya ile etkileşiminin meşru ve gayr-i mesru veya kirli-temiz şeklinde iki yönlü olduğu görülecektir.

Fenomenal İslam'da son iki yüzyıldır dünyanın meşru ve temiz yanlarından daha ziyade gayr-i meşru ve kirli yanlarının ön plana çıkarılmasıdır. Bunun neticesi olarak vaizler de, dünyanın sadece kirli ve gayr-i meşru yönlerini ele almışlar ve dünyanın terk edilmesi gereken bir meta' olduğu hususunu ısrarla vurgulamışlardır. Üzücü olan durum, bu arada, dünyanın meşru ve temiz yönlerinin gözden kaçmasıdır. Dünyanın meşru çizgide temiz olan yönlerini vurgulayan kitapların ve tefsirlerin az sayıda olması da bir başka faktör olmuştur. Bu veya başka sebeplerle, dünyanın kirli ve gayr-i meşru yönlerine işaret eden ayet ve hadislerin açıklamalı izahlarıyla insanların zihinleri daha çok bombardımana tutulmuştur. Sonuçta ölçüsü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:10:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları rüya tabiri,Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları mekke canlı, Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları kabe canlı yayın, Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları Üç boyutlu kuran oku Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları kuran ı kerim, Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları peygamber kıssaları,Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları ilitam ders soruları, Meşru çizgide dünyayı kazanmanın zorlukları önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes