> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kendimizi imanla sigortalamak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kendimizi imanla sigortalamak  (Okunma Sayısı 634 defa)
30 Mayıs 2010, 15:20:17
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Mayıs 2010, 15:20:17 »



Kendimizi İmanla Sigortalamak

Sizce "iman ettim" demek sıradan bir fiil cümlesi midir? Bu cümle islâmî literatürde geniş bir anlam ifade ediyorsa; bu anlamı bizler muhafaza ediyor muyuz? Yoksa aramızda imandan dünyevî çıkar bekleyenler mi var? İman etmenin neticelerini dünyadayken mi görmek istiyoruz? İman dünyaya yönelik menfaat taleb etmenin adı mı yoksa? İman etmiş olmakla kul statümüzde değişiklikler mi arzuluyoruz? Ebu Cehil'in birgün Rasûl'ü Ekrem'e gelipte "Ben inanacak olursam bana ne vaad ediliyor?.." diye sorması üzerine Efendimiz "Herkese ne verilecekse sana da o verilecek" demiş, Ebu Cehil ise "Beni herkesle eşit tutan bir din olmaz olsun" diyerek öfkesini belirtmişti. Kendisini "bir siyahın oğluyla eşit gören zihniyete" hakaret etmişti. İman etmek neleri ihtiva eder? Kur'anda hep müjdeler vaad edilen "iman edenler" hangi şeye nasıl iman etmişlerde bu müjdeler kendilerine verilmişti? Öncelikle İMAN kelimesi üzerinde durarak ufkumuzu biraz genişletmeye çalışalım.

EMN kökünden gelen bu kavram. (Kur'an'da zikredilen ve ısrarla üzerinde durulan bu kelime artık kelime olmaktan çıkmış, bir kavram olmuştur.)

Emin olmak, güven almak, güven vermek, korkudan emin olmak, itimad etmek, boyun eğmek, anlamlarını taşır. Emin, emanet, emniyet, mü'min, temin etmek, emine ya da âmine sözcükleri bu kelimeden türer ve anlamları yaklaşık aynıdır.

İnanma biçimlerine genel bir anlamla İTİKAD denir. Bu da AKD kökünden gelir ve düğümlenip kalma, asılı durma, gönlünüzün düğümlenip bir yere asılı kalmasına İTİKAD adı verilir.

Batıl bir itikad olur ama batıl bir iman düşünülemez. İnsanlar bozuk bir ahlakî yapıya, temelleri çürük bir düşünceye itikad edebilirler. Ama îman edemezler.

İman önce bir kalp işidir. Sonra dil işidir. Kalpte barınmayan bir îman dilin söylemesiyle pekişmiş olmaz. Kalpte yerini bulmuş olan bir îman da dilin aksi söylemesiyle zayıflamış olmaz. Îman insanın içinde yerleşen bir değerdir. Bu sebeple dışarıdan etkilerle sarsılıp bozulmaz. Îman kalbin kabûlü, İslâm ise bedenin özgürce bu îmana eylemleriyle katılmasıdır.

İman, davranışları belirleyen motor güçtür.

"İman güvenmektir" demiştik. Yani inanmanız inandığınıza güvenmenizdir. İnanıyorum ama güvenemiyorum diyemezsiniz. O zaman Allah'ın size güvenmesini nasıl beklersiniz?

Resûl (a.s.) isminden çok sıfatıyla tanınıyordu. Sıfatı "EMÎN" idi. Önceki peygamberlerin de ortak sıfatıydı bu aynı zamanda. Bu yüzden kavimlerine karşı söyledikleri söz "Ben sizin için güvenilir bir elçiyim" oluyordu.

İmanı salih amel korur. Sulamadığınız ağaç nasıl ki kurumaya yüz tutuyorsa, salih amelle hayatiyet kazandırılmayan îman zayıflayabilir.

Amelleri değerli ve anlamlı kılan da yine îmandır. Îman elde var birdir. Îmandan sonra istediğiniz kadar "sıfır amel işleyin bu çoğalacaktır. Ama îman yoksa yani "bir"iniz yoksa sıfırlarınızın çokluğu bir anlam ifade etmeyecektir.

Rasul (a.s.) kavmini bilmeye değil imana çağırmıştı. Çünkü müşrikler biliyordu. Hele Medine Yuhudileri O'nu "özoğulları gibi" tanıyorlardı. Bu yüzden önce iman etmeye, sonra tasdik etmeye sonra da İTTİBA'ya davet edilmişlerdi.

İnanıyoruz belki ama inanılması gereken şekilde mi inanıyoruz? O emniyeti, o güveni, içinde yaşadığımız topluma verebiliyor muyuz? Hangi azalarımız tam îman etti ve hangi organlarımız imandan fazla nasibini alamadı? İmanda tereddütlerimiz mi var yoksa? Varlığımızı adayamadık mı daha? Hangi engeller var hayatımızda Allah'a giden yollarda?

Îman kuru bir iddia değildir. Her iddia isbat ister. Tabelanıza eczane yazıyorsunuz ama ilaç satmıyorsunuz. Kimlik tabelanıza mü'min yazdırıyorsunuz ama mü'minden beklenen hiçbir ahlâkî düsturları hayatınızda göstermiyorsunuz. Siz nasıl mü'minsiniz? Ya tabelanızı değiştirin ya da tabeladan beklenenleri muhataplarınıza ve kendinize verin.

Talebe olduğumuzda öğrenci paso kimliğini alırız, şöförlük sınavını kazanıp sürücü kimliğini alırız, Kelime-i şehadet cümlesiyle de mü'min kimliğini almış oluruz. Kimliği alan, verenlerle sözleşme yapmıştır. Öğrenci, pasosunu başkasına kullandıramaz, şöför arabayı dikkatli kullanacağına azami hız kurallarına tam riâyet edeceğine söz vermiştir. Tevhid sözcüğünü söyleyen de bu sözcüğün içerdiği muhtevayı kabul etmiştir. Kimliğinizi doğru yerde kulanırsanız "SIDDIK" olursunuz, "EMİN" olursunuz.

Emniyet tereddütlerimiz var sanki. İmanımız Allah'a güven vermiyor belki. Güvensizlik dışarda değil içimizdedir. Biz önce kendimize karşı ihanet işliyoruz. İsmimize mü'min deyişimiz hiç önemli değil. İsmin muhtevası önemli. Ayrıca Allah'ın bize acaba hangi sıfatla baktığı bilgisi önemli. Bizim kendimizi nasıl nitelediğimiz değil, Allah'ın bizi nasıl nitelediği önemlidir demek istiyoruz.

Pilin durdukça boşalması gibi imanın da boş durması yani beklenenleri vermemesi onu pasifleştirir. Ehliyeti olan bir insanın arabayı uzun süre kullanmamasından koltuğa yabancılaşması gibi.

İman bir kalb işi olduğundan önce oranın tüm dünya çirkinliklerinden arındırılması gerekmektedir.

Allah'ın isimerinden biri "MÜ'MİN"dir.

Bu anlamda Allah Teâlâ ile aynı ismi paylaşıyoruz bizler.

Allah'ın bu ismi "Güven veren emniyete alan" anlamındadır. Çünkü imanımıza karşılık olarak O bizim ahiretimizi garantiye alandır. İmanımızın gücü nisbetinde ahiretinizin emniyeti büyüyor demektir. Emn kökünden türeyen ve Kur'an'da yer almasıyla kavramlaşan bir sözcük de "EMANET"tir. Bizler taşıdığımız bu imanı bir önceki nesilden emanet olarak aldık. Bir sonraki nesle de tertemiz bir şekilde teslim edebilmek için. "Emanet" çok iyi korunan gözü gibi bakılandır. Aslında din bir emanettir. Kur'an bir emanettir. Yeryüzü bir emanettir. Kendimizde bir emanetiz. Varlığımız, neslimiz, tabiat hep birer emanettir. Ve emanetler korunmak içindir.

"Bu emanet yeryüzüne, gökyüzüne, dağlara teklif edilince yanaşmadılar. Bu ağır görevi insan yüklendi." Bu görev uğruna nice savaşlar yapıldı, çileler çekildi.

Bu ağır görevin insanlığa son çağrısını kutlu elçi yaptı. Emîn bir peygamber Allah'ın emanetini insanlara hatırlatıyordu, mü'min olmaları için. Allah'ın emniyetine girmeleri için.

Dünya adına kendisini sigortalamayı düşünen insan ahiret adına aynı hassasiyeti göstermiyordu. Bu, Allah'ın emniyetinden endişe duymak anlamına geliyordu. Allah'a güvenmemek ne acıydı. İnsan kime güvenebilirdi başka? Dünyaya güvenen insan dünyanın geçici olduğunu, ölümün birgün vuku bulacağını, sahip olduğu tüm malını mülkünü çok güvendiği bu dünyada bırakacağını bildiği halde nasıl olurdu bu? Dünya ve içindekiler hep birer faniydi. Bakî olan sadece O vardı. "Eman" dileyebileceğimiz sadece O'ydu.

İman etmek bir sorumluluktur. Emanet bilincine varmaktır. İnsanlara ahlâkî bir güven vermektir. Allah'la ilişkilerimiz de ciddiyet demektir. Bu ciddiyeti ibadetlere bağlılıkta göstermekdir. Böylece O'ndan güven almak, güveni devamlı tazeleyebilmektir. Müjdeyi alıp selamete girmektir. "KULLARIMIN İÇİNE, CENNETİME GİR." müjdesiyle.

Alıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kendimizi imanla sigortalamak
« Posted on: 09 Mayıs 2024, 18:53:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kendimizi imanla sigortalamak rüya tabiri,Kendimizi imanla sigortalamak mekke canlı, Kendimizi imanla sigortalamak kabe canlı yayın, Kendimizi imanla sigortalamak Üç boyutlu kuran oku Kendimizi imanla sigortalamak kuran ı kerim, Kendimizi imanla sigortalamak peygamber kıssaları,Kendimizi imanla sigortalamak ilitam ders soruları, Kendimizi imanla sigortalamakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes