> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > İslâm ın diğer dinlerle münasebeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâm ın diğer dinlerle münasebeti  (Okunma Sayısı 688 defa)
25 Eylül 2010, 15:05:17
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Eylül 2010, 15:05:17 »



İslâm'ın Diğer Dinlerle Münasebeti

İslâm kelimesini Kur'ânî anlamda ele aldığımızda, İslâm ile öteki semavî dinler arasındaki alâka hakkındaki bir suâle yer kalmaz. Kur'ân lûgatında İslâm, husûsî bir dinin ismi değildir; bütün Nebilerin ona davet ettiği ve Nebilerin bütün tâbilerinin intisâb ettiği ortak dinin adıdır. Nitekim, Nûh (as)'ın kavmine şöyle dediğini görüyoruz: "Bana müslümanlardan olmam emredilmiştir" (Yunus, 10: 72). Yâkub (as) oğullarına vasiyet ediyor: "Evlâtlarım, Allah, sizin için o dini seçti. Bundan dolayı sadece müslümanlar olarak ölünüz." (Bakara, 2:132). Yâkûb'un oğulları babalarına cevap veriyorlar: "Senin Tanrın ve ataların İbrahim ve İsmail ve İshâk'ın tanrısı olan tek Tanrı'ya kulluk edeceğiz. Biz O'na teslim olanlarız.' (Bakara. 2:133). Mûsâ (as) kavmine şöyle söylüyor: "Ey kavmim, eğer Allah'a inanıyorsanız, gerçekten O'na teslim olan insanlar iseniz, O'na tevekkül ediniz."' (Yûnus, 10:84). Havariler İsâ (as)'a şöyle söylüyorlar: "Allah'a inandık, şâhid ol, biz müslümanlarız." (Âlü İmrân, 3:52). Hatta, Kitab Ehlinden bir grup Kur'ân"ı işitince "Ona inandık, o Rabbimizden gelen gerçektir. Zaten biz ondan önce de müslümanlar idik." (Kasas, 28:53). Hülâsa, "İslâm" isminin, Kur'ân'da bir şiar olarak en eski tarihî asırlardan Hz. Muhammed (sav)'in nübüvvetine kadar, Nebilerin ve onlara tâbi olanların dilinde dolaştığını görüyoruz. Sonra, Kur'ân'ın bütün bu meseleleri, Hz. Muhammed (sav)'in kavmine yönelttiği bir tek meselede topladığını ve onda onlara yeni bir din koymadığını, onlara gelenin sadece önceki Peygamberlerin dini olduğunu kendilerine beyân ettiğini görüyoruz. "O ise, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi şeriat yaptı. Şöyle dedi: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." (Şûra. 42:13). Peşinden, Nebîlerin ve onlara tâbi olanların siretini sunduktan sonra, onları bir tek cemaatta tanzim ediyor ve hepsini bir tek İlâh'ı ve bir tek şeriatı olan tek bir ümmet yapıyor. "İşte, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Rabbiniz de benim. Yalnız Bana kulluk edin." (Enbiya. 21: 92).
İsmi İslâm olup bütün Nebilerin ve Resullerin tebliği olan bu müşterek din nedir? Muhakkak Kur'ân'ı okuyan, bu dinin özünü bilir: O, âlemlerin Rabbi olan Allah'a halisane, şirksiz bir bağlanma ve O'nun hükmüne karşı çıkmaksızın O'nun Kitâblanndan bir Kitâb'ı, Resullerinden bir Resûl'ü şahsî veya grupçu yahut ırkçı sebeplerden ötürü ayırmadan; hangi lisanla olursa olsun ve hangi zamanda ve mekânda bulunursa bulunsun, Allah katından gelen herşeye, mutmain ve sağlam bir inanç içinde olmaktır. Kur'ân böyle diyor: "Oysa, kendilerine, dini yalnız Allah'a hâlis kılıp O'nu birleyerek Allah'a kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekât vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur." (Beyyine, 98:5). Ve şöyle diyor: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İs-hâk'a, Yâkûb'a ve nesline indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilene ve diğer Peygamberlere Rab'leri tarafından verilene inandık, onlar arasında ayırım yapmayız, 'Biz Allah'a teslim olanlarız' deyin." (Bakara, 2:136).
Biz deriz ki, o halde tavsif ettiğimiz şekilde Kur'ânî mânâsı ile, "İslâm ile öteki semavî dinler arasındaki açık alâka nedir?" sualine yer yoktur. Çünkü, bir şeyin kendisi ile olan farkından sorulmaz. İşte, burada da, hiçbir bölünme veya ikilik olmayan bir birlik vardır.
Şu kadar ki, "İslâm" kelimesi, insanların örfünde muayyen bir "medlul" halini almıştır. Buna göre, Hz. Muhammed (sav)'in getirdiği dînî hükümlerin (şeriatin) ve prensiplerin mecmuudur. Yahut O'nun getirdiğinden istinbat edilenlerdir. Nitekim, Yahudî veya Musevî kelimesi Mûsâ (as) şeriati veya ondan türeyen dine hastır. Nasrânî veya Mesîhî kelimesi de, İsâ (as)'m şeriatine ve ondan şubelenen dine mahsustur.
O halde, şimdi sual, yeni örfî mânâsındaki İslâm hakkındadır; Muhammedîlik ile Musevîlik ve Mesîhîlik arasındaki alâkayı kasdediyorum.
Bu suale cevap vermek için, konuyu iki merhaleye ayırmamız gerekiyor.
Birinci Merhale: Muhammedi şeriatin, ilk suretlerinde kalıp, kaynağından uzaklaşmayan, zamanın etkisi ve insan eliyle onda herhangi bir değişiklik olmayan geçmişteki semavî şeriâtlerle alâkası hakkındadır.
İkinci Merhale: Muhammedi şeriatin, üzerlerinden uzun zaman geçtikten ve bir miktar değişikliğe uğradıktan sonra önceki şeriâtlerle alâkası hakkındadır.

BİRİNCİ MERHALE

Kur'ân bize şunu öğretiyor: Gönderilen her Resul, nazil olan her Kitab kendinden öncekini tasdik ve te'yid edici olarak gelmiştir. İncil, Tevrat'ı tasdik
ve te'yid etmiştir. Kur'ân; İncil, Tevrat ve ondan önce geçen kitapların hepsini tasdik ve te'yid etmiştir. (Maide. 5:46-48). Allah Teâlâ, her Nebiden, yanındakini tasdik edici bir Resul gelince ona inanıp, yardım edeceklerine dâir söz (misâk) almıştır. (Âlü İmrân, 3:81).
Şu kadar var ki, bir kimse burada şöyle bir sual sorabilir:
Semavî Kitablar arasındaki bu bütüncül (külli) birbirini tasdik etme meselesi, sonra gelen Kitapların öncekileri yenilemesinden ve onları hatırlatmasından ibaret olup, onlarda mânâ olarak bir değişiklik, hüküm olarak bir ayrılık-gayrılık olmaması değil midir? Aksi takdirde, (sonra gelen, öncekini) tebdil ve tadil etmişse, onu tasdik ettiği nasıl söylenebilir? Yoksa, Kitaplar arasındaki bu küllî birbirini tasdik etme meselesi, sonra gelenin Öncekinden hiçbir şey değiştirmemesi midir? Gerçek durum bu mudur?
Cevap: Gerçek durum bu değildir. İncil, Tevrat'ın -bazı hükümlerini tadil etmek üzere gelmiştir. Zira, Hz. İsâ, İsrailoğullarma haram olan bazı şeyleri helâl kılmak için geldiğini bildirmiştir (Âlu İmrân. 3:50). Keza, Kur'ân, İncil ve Tevrat'ın bazı hükümlerini değiştirmek üzere gelmiştir. Çünkü, O, Hz. Muhammed (sav)'in insanlara güzel olan her şeyi helâl kılmak, her türlü kötü/habis şeyi haram kılmak, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarmdaki zincirleri kaldırıp atmak üzere geldiğini ilân etmiştir.
(A'raf, 7: 157).
Lâkin, şunun anlaşılması gerekir: Bu vb. hususlar, ne sonra gelenin öncekini nakzetmesi, ne de beyân ettiği hükümlerin hikmetini inkârdır. Bu, sadece, onu münasip vaktinde (geldiği donemde) bırakmaktır... Bu, şu üç doktorun durumuna benzer. Birisi, hayatının ilk devresinde olan çocuğa geldi ve gıdasını sütle sınırladı. Bunu takip eden merhalede, ikinci doktor geldi ve ona yumuşak, kolay yenen hafif yiyecek tavsiye etti. Bundan sonraki merhalede, üçüncüsü geldi ve ona kuvvetli bütün kâmil gıdalara izin verdi.
Şüphesiz, burada o tabiblerden herbiri, arkadaşının hastaya verdiği hizmette tamamen muvaffak olduğunu zımnen itiraf etmektedir. Evet, orada, temizlik, havalandırma ve ısıtmada genel sıhhî kaideler vardır. Bu gibi şeyler, yılların değişmesiyle değişmez. Bunların tadil ve tebdili sözko-nusu değildir. Bu hususta, çocuk ve gençlerin tıbbı ile yetişkin olgun kimselerin tıbbı değişiklik göstermez.

Bunun gibi. semavî şeriatle-rin hepsi topluca ve tafsilatlı olarak doğrudur, adalettir. Hepsi, A'dan Z'ye birbirini tasdik eder. Lâkin, tasdik iki kısımdır: a) Öncekini, baki kalıp devam etmesine izin vermek üzere tasdik; b) Geçmişteki şartlanıl sınırlarında bırakmak şartıyla tasdik. Çünkü, semavî şeriatler iki nevi hüküm ihtiva etmektedir:

1. Ebedî hükümler:
Bunlar, yerlerin ve şartların değişmesiyle değişmez. Dokuz öğüt vb. gibi. Şayet, geçmiş şeriate mensub olanlar, teşriin bu nev 'ini unutur göründükleri (görmezden geldikleri) farz edilse bile, takip eden şeriat, onun mislini yani öncekinin muhtevasını, hatırlatmak ve pekiştirmek için tekrar getirmiştir.
2. Muvakkat hükümler: Uzun veya kısa süreli hükümlerdir ki, vakti gelince sona
erer. Takip eden şeriat, yeni yeni ortaya çıkan durumlara daha muvafık hükümlerle gelir... Bu, -Allâhu a'lem-şu âyet-i kerîmenin mealidir: "Biz daha iyisini veya benzerini getirmedikçe bir âyeti neshetmez veya onu unutturmayız." (Bakara, 2:106).
Eğer, semavî şeriat, bu her iki nev'i hükümlere şâmil olmasaydı, beşer topluluğunun saadeti için zarurî olan şu iki unsur bir araya gelmezdi: Beşeriyetin hazırını mazisine bağlayan devamlılık unsuru ile daha faziletli, daha kâmil bir geleceğe yönelik olarak hazırı gelişmeye ve terakkiye hazırlayan inşâ ve tecdid unsuru.
Biz, üç şeriatın semavî teşrî seyrine araştırıcı bir bakışla baktığımızda, bu iki unsurun, son derece açık olduğunu görürüz. Çünkü, her yeni şeriatin, önceki şeriatin tesis ettiği sabit esasları muhafaza ettiğini, sonra bunun üzerine Allah'ın dilediğini ilâve ettiğini görüyoruz.
Meselâ, Tevrat şerîatı, hayat kanununun ilk prensiplerini koymaya itinâ göstermiştir: "Öldürmeyeceksin", "çalmayacaksın" gibi. Onun bariz vasfının, hakları belirleme, sınırlarını çizme ve aralarında adalet ve eşitlik taleb etmek olduğunu görüyoruz... Ondan sonra, İncil şeriatının geldiğini görüyoruz. O, bu ahlâkî prensipleri takrir ve te'yid etmenin yanı sıra, daha ileri gidip, onlara tamamlayıcı bazı esâslar ilâve ediyor: "İnsanlar arasında, sana kötülük yapandan daha hayırlı iş yapan birini göremezsin." Onun bariz vas...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâm ın diğer dinlerle münasebeti
« Posted on: 26 Nisan 2024, 13:55:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâm ın diğer dinlerle münasebeti rüya tabiri,İslâm ın diğer dinlerle münasebeti mekke canlı, İslâm ın diğer dinlerle münasebeti kabe canlı yayın, İslâm ın diğer dinlerle münasebeti Üç boyutlu kuran oku İslâm ın diğer dinlerle münasebeti kuran ı kerim, İslâm ın diğer dinlerle münasebeti peygamber kıssaları,İslâm ın diğer dinlerle münasebeti ilitam ders soruları, İslâm ın diğer dinlerle münasebeti önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes