> Forum >  ๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑ > Çoçukların Dünyası > Dini Hikayeler > Büyük Ev
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Büyük Ev  (Okunma Sayısı 831 defa)
21 Mayıs 2010, 05:46:58
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Mayıs 2010, 05:46:58 »



Büyük Ev

Bu hikâye, iki kısımdan oluşuyor. Aslen iki hikâye de aynı hadiseyi anlatıyor. İlk kısım, kelime haznesi 400 civarında olan küçük bir çocuğun gözünden anlatılacak. Son ve ikinci kısımda ise henüz 8 yaşında olan bu küçük çocuğun göremediği arka plan, bir başkası tarafından aktarılacak…

BİRİNCİ BÖLÜM
“Adım Mansur. Afganım. Afganlılar çok cesurdur. Ben de çok cesurum. Babam bana ve anneme suda gitmeyi öğretti. Ve ben hiç korkmadım. Hemen öğrendim. Bizim evimiz küçük. Ama bizim evimizde sadece biz kalmıyoruz. Memed Amcam ve çocukları da bizim evde yaşıyor. Memed Amcam babamın abisi. Ondan büyük yani. İki el parmağından bir kişi fazlayız o küçük evde. Babam her gece ağaçların çiçek zamanı buradan gideceğimizi söyledi. Ağaçlar çiçek açtığı zaman bu küçük evden çok büyük ve tek bizim olacağımız evimize gidecektik. Babam öyle söyledi. Sonra babam birden hasta oldu. Karnının yanında uzun bir pençe yarası oluştu. Babamın karnı bazen kanıyordu. Ama babam yeni, büyük evimize gidince bunun iyileşeceğini söyledi. Cuma gününde her zaman suya gittik. Ama babam hiç suda gitmedi. Çünkü karnı hastaydı. Su çok soğuktu. Ama ben çok cesurum. Hiç korkmadım. Annem de çok cesur. O da korkmadı. Annem ve ben bir elin parmağı kadar Cuma gittik suya. İkimizde suda gidebiliyorduk artık.”
***

“Memed Amcamın bir elin parmağı kadar çocuğu var. Onlar da Safiyya, Durkadın, Aslan, Muharrem ve küçük Nurhan. Küçük Nurhan çok hasta. Bizimle hiç oynayamıyor. Annem söyledi, onun karnı aç olduğu için hasta olmuş. Annesinin memesinden süt gelmiyormuş. Bizim evimizde her zaman yiyecek olmaz. Bazı gece karnım kedi gibi seslenir. Aç olduğum zaman öyle olur. Annemin de karnı kedi gibi seslenir. Ben duyarım çünkü. Ama babam büyük evimize gittiğimizde kocaman dolap içinde çok yiyeceğimiz olacağını söyledi. Babam söyledi, bana arasında çikolata olan ekmek verecek. O ekmekten bir defa yedim. Çok güzel. Babama askerler vermişler. Babam da bana ve anneme verdi.”
***
“Bizim Afganistan’da çok asker var. Babam onların başka yerin askeri olduğunu söyledi. Bizim top

rağımıza gelmişler. Babam onların kimini seviyor, kimini de sevmiyor. Bayrağı kırmızı olan var. Ay ve yıldız var içinde. Şundan işte. Bunun aynısı. Onlar da babam gibi Cuma günü gelince namaz kılıyor. Babam onları seviyor. Bayrağı mavi çizgili olanlar var. Onların bayrağında çok yıldız var. İki elin parmağından çok. Ama babam onlarla konuşma dedi. Ama babam bilmiyor. Bir gün onlar da bana arasında çikolatalı ekmek verdiler. O da çok güzeldi. O ekmeği Memed Amcamın küçük Nurhan’a verdim. Nurhan çok sevdi. Yengem ağladı o zaman. Beni çok öptü. Neden ağladı anlamadım.”
***
Benim bir tane naylon tüfeğim var. Onu çok seviyorum. Ben çok cesurum. Ona bir ip bağladı annem. Boynuma asıyorum. Babam büyük evimize gidince bana asker elbisesi alacağını söyledi. Hemen büyük evimize gitmek istiyordum. Ama bunu babam hemen iyileşsin diye çok istiyordum. Babam bir gece gökyüzüne bakarak bana büyük evimizi anlattı. Gökyüzünde ay vardı. Çok beyazdı ve güzeldi. Babama büyük evimizde de ay var mı diye sordum. O da var dedi. Orada çok oynamak için eşyam olacakmış. Askerler oynarken gördüm. Topum da olacakmış. Memed Amcamın büyük oğlunun da var. Geceleri başkası almasın diye onu hiç kimsenin bilmediği bir yere saklıyor. Hemen eskimesin diye de çok az oynuyor. Benim de olacak. Oynadığım zaman gece evimizde duracak. Hemen büyük evimize neden gitmiyoruz dedim babama. Ben hemen gitmek istiyordum. Babam oraya başkaları ile gideceğimizi söyledi. Biz onların gelmesini bekleyecekmişiz.”
***
“Bizim evimiz soğuk olur kar zamanında. Yağmur olduğu zaman da su akar tavandan. Memed Amcam ve oğullarıyla akmasın diye üzerine naylon gergi gerdik. Babam çalışmadı. Çünkü karnı hasta ve kanıyor her zaman. Naylon gerginin üzerine de toprak örttük. Güzel oldu. Artık su akmıyor. Ama yine de soğuk. Soba yanınca sıcak oluyor ama soba çok yanmıyor. Çünkü sobaya atacak az. Memed Amcam her gün küçük çocuklar sobaya atacak toplayın diyor. Biz de her gün güneş batıp gece olmadan sobaya atacak toplarız. Bazı gün ben çok toplarım. Memed Amcamın oğlu Aslan hep az toplar. Bu yüzden Memed Amcam beni çok sever. Hep “Aslan bunun adını koymalıydık” der babama. Babam bu zaten “aslan” diye beni sever.

Ama sobaya atacaklar hemen biter. Güneş doğduğu zaman örtümün altından çıkmak istemem hiç. Soba sönmüş ve çok soğuk olmuş olur. Annem ve yengem sabahları mutlaka sıcaklık* yapar. Yengemin sıcaklığı daha güzel olur. Annem onun gibi yapamıyor. Babam ve ben ona hep gülüyoruz. Ama mahsustan babam dedi ki büyük evimizin her yerinde soba olacak. Hem de sobaya atacak toplamamıza gerek yok. Çünkü soba arabaya konulan petrol ile yanıyormuş. Nasıl oluyor bilmem. Çünkü arabaya konulanı ben gördüm. Su gibi akıyor. Su yanar mı ki? Ama babam çok bilir. Öyle diyorsa öyledir. Ve büyük ev hep sıcak olurmuş. Güneş doğduğunda yediğimiz yemek de çok çeşit olurmuş. Sadece sıcaklık olmazmış. Babam anneme “En çok sen sevin. Zaten güzel sıcaklık yapmıyorsun.” diyor. Ama mahsustan. Çünkü babam annemi çok seviyor. Annem de babamı çok seviyor. Ben ikisini de çok seviyorum. Onlar da beni çok seviyor. Büyük eve gidelim artık. Ben büyük evi de seviyorum.”
***
“Sobaya atacak toplamak kolay. Ama su getirmek çok zor. Çünkü sobaya atacak her yerden bulunuyor. Sobaya ne atarsan yanıyor. Ama ne bulursan içilmiyor. Sadece su içiliyor. O da temiz olmalı. İçinin toprağı az olmalı. Memed Amcamın bir tası var camdan. Suyu onun içine koydu mu ne kadar topraklı görünüyor. Suyu aldığımız yer çok uzak. Evimizin arkasından yol var oraya gitmek için. Kar zamanı olmazsa annem ve yengem su almaya gidiyor. Ama kar zamanında babam ya da Memed Amcam gidiyor. Komşumuzun bir arabası var. Çok eski. Ama çok güzel. Bazen onunla gidiyoruz su almaya. Çok kolay oluyor. Komşu kadınların hepsini arabayla su almak için götürüyor. O zaman annem ve yengem ona çok dua ediyor. Bilal’in babası o. O çok iyi adam. Ama her zaman değil. Çünkü petrol çok para ile alınıyormuş. Onların çok parası yokmuş. Babam büyük evimize gidince bizim de arabamız olacak, dedi. Çok da paramız olacakmış. Çok petrol koyup gezdirecekmiş annemi ve beni. Ben babama sordum ki o zaman su almak için hep arabayla mı gideriz? O bana dedi ki; su almak için gitmemize gerek yokmuş. Çünkü borulardan geçen su evimize geliyormuş. Su alınan yerde gördüm. Kadınlar suyu borudan dolduruyor. İşte o borudan çok uzun olacakmış ve bir ucu bizim evimizin içinde olacakmış. Çok merak ediyorum.”
“Komşumuz Bilal’in saçı hep uzun. Ama bizimkiler değil. Bizimki dediğim Memed Amcamın çocuklarının da. Çünkü çok az yunuyoruz. Annem öyle söyledi. Onların arabası ve çok büyük tasları olduğundan çok su getiriyorlarmış evlerine. Ve çok yunuyorlarmış. Yunmazsan saçında bit olurmuş. Ben bit gördüm bir kere. Memed Amcamın kızı Safiyya’da oldu. O kız olduğu için saçını uzatabilirmiş. Yoksa biz gibi kesilince oğlan gibi oluyor. Memed Amcam bit olunca bir defa kestirdi saçını.
Biz iki elin parmağı kadar günde yunuyoruz kar zamanında. Ama güneş sıcak olunca çok yunuyoruz. O zaman kendimiz bile su aldığımız yere gidip yunabiliyoruz. Hem de yanımızda annemiz olmadan. Annem söyledi ki babam bizi büyük evimize götürünce saçımı uzatabilirmişim. Çünkü o zaman eve gelen borudan her gün bile yunabilirmişim. Hem de büyük evimizin sıcak olacağını da söylemişti babam. Keşke ağaçlar hemen çiçek açsa da uzaktaki büyük evimize gitsek.”
***
“Ve ağaçlar çiçek açmaya başladı. Artık gitmemiz gerekiyordu. Zaman geldi. Küçük evimizde son günlerde çok üzüldüm. Herkes çok üzüldü. Memed Amcam bile beni kucağına alıp alıp öptü. Babamın bir güneş batımında eve gelip de yarın gidiyoruz dediği zaman yine kucağına aldı ve ağlayarak kokumu içine çekti. O gece hiç uyumadık. Herkes ağladı. Memed Amcamla babam dışarı çıktılar. Bir vakit bizim bilmediğimiz bir şeyler konuştular. Sonra aşağı mahalleden bir kadın geldi evimize. Babamın karnındaki hastalığı sardı. Yoğurt gibi bir merhem sürdü önce. Yolculukta iyi olsun, zorlanmasın diye. Yengemle annem birbirlerine bir şeyler verdiler. Yengem kendi bohçasından bir şeyler çıkardı. Annemin küçük sandığı vardı. Onu yengeme verdi. Babam onu yanımızda götüremeyiz. Sadece bir kat giyecek almalıyız demişti. Annem de bize küçük bir bohça hazırladı. Naylon tüfeğimi de Aslan’a verdim. Memed Amcamın büyük oğlu Muharrem de bana topunu verdi. O gece onu saklamamış, ilk kez gece eve getirmişti. Ama babam onu da alamayacağımızı söyledi. Muharrem de bu gece onunla yatabileceğimi söyledi. Belli etmedi ama ağlıyordu. Gece çok gece olunca bizim uykumuz geldi. Ama büyükler uyumadı. Biz bütün çocuklar yan yana uyuduk o gece. Bir kolumda Aslan diğerinde de top oyuncağım vardı. Nasıl uyandığımı hatırlamıyorum. Annem beni kucaklamış ve arkasına bağlamış. Gece çok gece olunca çıkmışız evden ve evimizin önüne gelen bir kamyona binmişiz. Ben o kamyonu, güneş doğduğunda kocaman su dolu denizin kenarında beklerken uyandığımda gördüm.”
***
“Herkes, bizim küçük ev kadar büyük kayalıkların dibinde bekliyordu. Kamyon da oradaydı. Annem işte bu kamyonla geldik dedi. Buradaki herkes nasıl içine girdi anlamadım. Ama sığmışlar işte. Kocaman su dolu denizi ilk kez görmüştüm. Babam çok anlatmıştı ama bu onun anlattığından da büyüktü. Şimdi söyleyeceğimden utanıyorum. Çünkü ben Afganım ve Afganlar korkusuz olurlar. Ama babam bize buradan gitmemiz için suda gitmeyi öğretti ise ben bunu yapamazdım. Korktum ilk kez. Babama sordum. Zorla gülümsedi ve hayır dedi. Suda gitmeyi öğrendiğin kadar küçük bir suda gerekecek bize dedi. Rahatladım. Ama sonu gökyüzü ile birleşik gibi duran deniz beni korkuttu. Anneme sarıldım.

Ben gibi üç beş çocuk daha vardı. Bir tanesinde oyuncak vardı. Topu almadığı için babama kızacaktım. Ama baktım babamın karnındaki hastalık canını acıtıyor. Onu üzmemek...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Büyük Ev
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:16:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Büyük Ev rüya tabiri,Büyük Ev mekke canlı, Büyük Ev kabe canlı yayın, Büyük Ev Üç boyutlu kuran oku Büyük Ev kuran ı kerim, Büyük Ev peygamber kıssaları,Büyük Ev ilitam ders soruları, Büyük Evönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes