> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Yarım Zeytin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yarım Zeytin  (Okunma Sayısı 897 defa)
24 Eylül 2011, 16:44:38
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Eylül 2011, 16:44:38 »



Yarım Zeytin


Ağustos 2007 - 104.sayı

Sadık ŞANLI kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Giyilmekten dışının naylon kaplaması pul pul dökülmüş kirli önlüğünü, geceden kalma, bir dağ yığınından farksız bulaşığa fırlatarak mutfaktan çıktı. O an yüzünü kızıla boyayan öfkesi korkunçtu. Sinirini bastırmak için parmaklarını ısırdığında, içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Yüzü gerilmiş, boyun damarları çekilmişti.

Sakinleşmesini sağlamak için yanına gidene kadar duvarı birkaç kez yumrukladı. Sıcak sudan çıkmayan beyaz, buruşuk elleri kısa zamanda kana boyandı. Taze yaralarına bastırması için kağıt mendil uzatırken sakin olması nı istedim. Ama sesimi ona duyuramıyordum. Alt dudağını ısırmıştı. Yirmi iki yaşına gölge düşüren derin kırışıklarından aşağıya iki damla yaş süzüldü. Sinir krizi bu olsa gerekti.

Tekrar sakin olmasını salık verdim. Bu kez olanca siniriyle homurdandı. “Nasıl bir iştir, nasıl bir insandır abi bu? Her gün, her gün, bir insana yarım zeytin için kilometrelik yol yürütülür mü?” dedi.

Olana bitene yabancı olmadığım için öfkesini anlıyordum. Tüm bu yaşananların sebebi az evvel mutfağa telefon açan işyeri müdürüydü. Her sabah aynı terane... Müdür, Eşref’i yine fırçalamıştı: “Oğlum, sen daha zeytin almaya gitmedin mi! Kesecem bak yakında biletini!..”

Bakmayın öfkesine. Kendi halinde, kimseye zararı dokunmayan, iyi bir çocuktur Eşref. Kara kuru, uzun boylu, esmer... Saçına aklar erken düşmüş. Gözlerinin önünde sıklıkla uykusuz kalışının sebep olduğu mor halkalar, aynı zamanda çalışkanlığının da en önemli işaretleridir. Kolay mı, memleketindeki yaşlı ve hasta anne babasının, altı kardeşinin yükü omuzunda... Erken yaşta devraldığı sorumluluklar on beş yaşında İstanbul’a getirmiş onu.

Askerlik çağına kadar Taksim’deki lokantaların demirbaş elemanı olarak gece gündüz çalışmış. İyi bulaşık yıkar. En büyük hüneri bu. Dağ gibi bulaşığın hakkından bir çırpıda geliverir. İşten kaçmaz. Bir kere kaçmak istemiş, becerememiş. Gülerek anlatmıştı. “Hayatım bulaşık yıkamakla geçti. Askerde bari kurtulayım şu meret işten dedim. Ne iş verseler yapacaktım. Yeter ki mutfak olmasındı. Komutan sivilde ne iş yaptığımızı sordu. Yalan söylemeyi beceremedim. Bulaşıkçıyım komutanım, deyince yeniden döndüm mutfağa. Kaderimiz abi. Seziyorum, rutubetten olacak ölümüm!..”

Askerden sonra yeniden dönmüş İstanbul’a. Hemen bir lokantada işe başlamış. İşyerinde patronun oğluyla takışmışlar. Ceketini almış, çıkmış. Sonra, şimdi birlikte çalıştığımız restoranda işe başladı. Eşref, bulaşıkçımız… Kısa sürede kaynaştık. İşyerinden memnun. İyi kazanyor. Lakin bizim müdürü sevmiyor. “Hayatımda böylesini hiçbir yerde görmedim abi. Sabır taşını çatlatır bu adam!” dedi geçen gün. Hakikaten iyi sabretmişti Eşref. Ama sabır taşı çatladı bugün. Çocuk haklı. Onca işin gücün arasında bir de müdürün zeytiniyle uğraş. Üstelik yarım zeytin...

Restorandan çıkarken çok kızgındı İleriki köşeden dönüp gözden kaybolana kadar boşluğa elli tekme savurmuştur. Fakat ne kadar kızsa da başka çaresi de yok. İşinden olmamak için bu sabah da yürüyecekti o yolu.

Yaklaşık yarım saat sonra bir eczaneye uğrayıp pansuman yaptırdığı sargılı sağ elinde iki yüz elli gram zeytinle döndü. Dışarıdaki işini bitirmiş, restorana girişte göründüğü müdürünü memnun etmişti. Sevmediği bir işi yapmakla kalmamış, o müdür bozuntusundan -kendisi öyle diyor- aferin almıştı. Bu aferin öfkesini daha da kabartmış olsa da yapabileceği bir şey yoktu. Çaresiz, bulaşık önlüğünü giyerken kendi kendine homurdanmaları devam etti. Ettiği son lafı duyunca kendimi tutamadım, güldüm. Bu müdür müsvettesinin başını zeytinyağı küpüne sokmalı, ölümü zeytinden olmalıydı!..

Eşref kahvaltı tepsisini hazırlarken mutfak telefonu çaldı. Telefondaki müdürdü. Eşref’e, geciken kahvaltısının fırçasını attı. Eşref telefonu kapattı. “Patlama be adam, hazırladık, getiriyoruz kahvaltını.” deyip, elinde tepsiyle müdürün odasının yolunu tuttu.

O sabah da değişen bir şey olmamıştı. Bizim müdür zeytin tabağına iki parmağını daldırmış, kaptığı en küçük zeytinin yarısını ısırmış, diğer yarısını da tabağa geri bırakarak çayından bir yudum almıştı. Sonra, her günkü gibi gazeteden başını hiç kaldırmadan, “Çayım kalsın, tepsiyi götür oğlum.” demiş, Eşref de tepsiyle birlikte mutfağa geri dönmüştü.

Döndüğünde üzgündü. Yüzlerce kez anlattığı hikâyesini yeniden dinledim. Konuşması boyunca gözünden yaşlar süzüldü durdu. Bıktığını, o adama sabrı kalmadığını söyledi. Ben de olsam bıkıp usanırdım bu olup bitenden. Dükkânın bereketi kaçar diye müşterilere alınan zeytinden yemeyen, yediği kalitesiz zeytin için üstüne vazife olmadığı halde çocuğa her sabah kilometrelik yol yürüten, kimi zaman para vermeyip Eşref’in cebindeki üç beş kuruşu yarım zeytinlik keyfi için harcatan bu müdüre ben de iyiden iyiye bilenmiştim.

Bir şeyler yapmalıydık. Ama ne?


Eşref’e yeni bir kâğıt mendil uzattım. Gözyaşlarını sildi. Tabağa baktım, yarım kalan zeytin duruyordu. “Al o zeytini, çıkar önlüğünü de...” dedim. Sonra ceketlerimizi giydik. Doğruca müdürün odasına gittik. Müdür gazete okumaya devam ediyordu. Eşref, dediğim şekilde yarım kalan zeytini müdürün okuduğu gazetenin üstüne bıraktı. Müdür önce zeytine, sonra bize baktı. Olan bitene bir anlam veremedi. Hiç konuşmadan oradan ayrıldık.

Belki oraya dair hayallerimiz, umutlarımız yarım kalmıştı ama yarım kalan işimizi de tamamlamıştık. Neşemiz yerine gelmişti, gülüyorduk. Eşref’in koluna girdim. Çalışabileceğimiz, insanın insana yarım zeytinle zulmetmeyeceği başka bir yere gitmek üzere İstiklal Caddesi’nin kalabalığına karıştı.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yarım Zeytin
« Posted on: 06 Mayıs 2024, 09:30:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yarım Zeytin rüya tabiri,Yarım Zeytin mekke canlı, Yarım Zeytin kabe canlı yayın, Yarım Zeytin Üç boyutlu kuran oku Yarım Zeytin kuran ı kerim, Yarım Zeytin peygamber kıssaları,Yarım Zeytin ilitam ders soruları, Yarım Zeytin önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes