> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası  (Okunma Sayısı 646 defa)
17 Ekim 2011, 20:12:42
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 17 Ekim 2011, 20:12:42 »



Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası Antartika


Aralık 2006 - 96.sayı

Ahmet MİROĞLU
kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


    Dünyanın Tabanı mı, Yoksa Tavanı mı?


    Yönler zihinde bir takım çağrışımlar yapar. Belki de bunların en bilineni yükseklik, yücelik veya tam zıddı alçaklık ve düşüklük yahut güçlülük-güçsüzlük çağrışımlarıdır. Mesela bizim milletimize göre sağ taraf güçlüdür ve önemlidir.

    Onun için bir kimsenin en büyük destekçisi ve yardımcısı “sağ kolu” olarak vasıflandırılır. Bu durum İslâm Dini açısından da değişiklik göstermez. Dinimizce de “sağ” bolluktur, berekettir, hayırdır. Peygamberimiz s.a.v. bir işe başlarken sağdan başlamaktan hoşlanırdı. Sembolik olarak veren el “üstte”, alan el ise “altta” tarif edilmiştir, Peygamberimiz s.a.v.’in miracı da, semaya (yükseğe) urûc, yani “yükseliş” olarak nitelendirilmiştir. İlginçtir, Türkçe’de de semanın renginden ismini alan gök, aynı zamanda ondaki yükseklik vasfını da almıştır. Bu yüzden gök dendiğinde hem renk, hem de yücelik kastedilir. Ve yine onun için Kur’an gayet yüksek, çok yüce bir huzurdan “indirilmiştir.” Nitekim üzerinde yaşadığımız yer küreyi adlandırmak üzere maddeten ve manen en alçak, en düşük anlamına gelen “dünya” kelimesi kullanılmıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

    Peki hiç düşündünüz mü dünya uzayda, yani boşlukta nasıl durmaktadır? Altı neresidir, üstü neresidir? Çizim ters yüz edilse, bugünkü haritalarda üstte yer alan ülkeler yine “üstte” mi olurlar yoksa “alta” mı düşerler? Dünya haritasını alt üst etmemiz halinde alttakilerle üsttekilerin yerleri mutlaka değişecektir. Fakat -mesela- Kâbe’nin yeri asla değişmeyecektir. O her halükârda “merkez”de kalacaktır. 

    Haritalara günümüzdeki çizimlerinden bakan bizler bir de tersinden bakmayı denesek, acaba yöne ilişkin algılamalarımızda farklılıklar olur mu? O zaman Kuzey Kutbunu dünyanın “üstü, çatısı ya da tavanı”, güney kutbunu ve dolayısıyla Antarktika kıtasını ise “altı, tabanı veya dibi” olarak adlandırmak ne kadar doğrudur dersiniz?

    Tavanda da olsa fark etmez, tabanda da... Güney Kutbu yeryüzünün en önemli bölgelerinden birisidir. Üstelik Dünya’daki tatlı suyun yüzde 90’ı buradadır.

    Antarktika, 280 bin kilometre karesi açık, 13 milyon 720 bin kilometre karesi buzla örtülü alandan oluşmuş, 14 milyon kilometre karelik yüz ölçümüne sahiptir. Fakat şu kadarını söyleyelim ki, yaz ve kış mevsimleri arasında yüzölçümü inanılmaz şekilde değişir.  Yine de dünyanın 5. büyük kıtasıdır.

    Kalın buz tabakası, altında neler gizliyor derseniz? Demir, krom, bakır, altın, nikel, platin, kömür… Ha, bir de bilim adamlarının varlığından henüz yeni haberdar oldukları birbirine muhteşem bir nehir ağıyla bağlı binlerce göl, yani tatlı su... (Antarktika’da en büyük buzul altı su kütlesi, en azından 400 bin yıldır yeryüzüyle hiç teması olmamış 250 km uzunluk, 40 km genişlik ve 400 m. derinliğe sahip Vostok Gölü’nün Londra gibi bir büyük kentin su ihtiyacını -umarım iyi hesaplanmıştır- 5 bin yıl boyunca karşılayabileceği öne sürülüyor.) Tabii buzulların altında takım adalar şeklinde ve dünyanın yüzde 10’u kadar kara parçası bulunduğunu da unutmayalım.

    Müslümanların Hz. Süleyman a.s. devrinden beri bildikleri anlaşılan, o da bir yana 1513 yılında çizilip 1929’da tesadüfen bulunan Piri Reis haritasında açıkça gösterilen, Batılıların 200 yıllık bir arayıştan sonra 1840’ta keşfettiği “güneydeki efsanevi kıta” Antarktika’ya gelin biraz daha yakından bakalım. Zira bu kıta ilgilenilmeyi fazlasıyla hak ediyor. Burası, dünyanın, üzerinde hiçbir ülke bulunmayan, toprakları hiçbir ülkeye bağlı olmayan tek kıtasıdır.



Dev bir buzdolabı


Güney Kutbu’nda yeryüzünün en soğuk ve en fırtınalı iklimi egemendir. Antarktika da dünyanın en soğuk, en rüzgârlı, ortalama itibariyle en yüksek ve en kuru kıtasıdır. Yazın güneşin zararlı ışınları aynı dönemde Ekvator bölgesine ulaşanlardan daha çok radyasyon taşımakta olup, kıtayı adeta yaşanmaz hale getirmektedir.

Antarktika’yı ortalama 2000 metre kalınlığında büyük bir buz katmanı zırh gibi örter. Bir zamanlar “ulaşılamaz” sanılan kutup noktasında buzun kalınlığı 4335 metreyi bulur. Kıyılarından kopan 350-600 m kalınlığındaki buz parçaları günde 1-3 metre hızla ilerler ve birbiri üstüne yığılır. Bu tür yüzen yığınlardan biri olan Ross Buzlası 540 bin kilometre kareyi bulan alanıyla neredeyse Fransa büyüklüğündedir. Gel-git olayının buzladan kopardığı büyük parçalar yüzerek çevreye dağılır. Bu tür buzdağları arasında 20 bin kilometre kare alana ulaşanlar bile olur.

Kıtanın tam da kutup noktasına denk düşen bölümünde ortalama sıcaklık yaz aylarında eksi 20 derecedir ve bu, güneyden fırtınalar estiğinde eksi 70 dereceye kadar düşebilir. Ölçümlerde yıllık sıcaklık ortalamasının eksi 50 derece olduğu, en sıcak ayda ise ancak eksi 29’a yükseldiği belirlenmiştir. Yani yeryüzünün bu en büyük buzdolabının sıcaklığı Kuzey Kutbu’ndan ortalama 22 derece daha düşüktür. Söz konusu durum doğal olarak yaşam koşullarını etkilemektedir.

Burada çiçek açan tek bir bitki türü bile yoktur. Fakat kıyılarında ve açık denizlerinde çok sayıda hayvan yaşar. Penguenler, martılar, foklar ve balinalar soğuk ama besin maddesi açısından zengin Güney Kutbu denizlerindeki planktonları ve balıkları yiyerek hayatlarını sürdürürler. Yalnız sıcaklığın çok düşük olmasına karşın, kutup bölgelerinin de en az tropik bölgeler kadar güneş enerjisi aldığı unutulmamalıdır. Kara bitkileri buna çok hızlı ve karmaşık bir büyüme biçimini benimseyerek uyum sağlamışlardır. Denizlerde ise yüksek oksijen ve zengin besin maddesi nedeniyle, bir de sıfır derece dolayındaki deniz suyu sıcaklığı fazla değişmediği için plankton ve balık çok boldur.

Kıtaya mahsus canlı türlerinden penguenler, güçlü rüzgârdan en az şekilde etkilenmek için hep bir arada birbirlerine yaslanarak dururlar ve periyodik olarak yer değiştirirler. Bu sevimli canlılar insan gibi ayakları üstünde dikilerek yürürler. Fakat bacakları kısa olduğundan kendilerine has paytak bir yürüyüşleri vardır. Bu kısa adımlarla pek fazla yol kat edemediklerini anlayınca, hemen kendilerini yüzükoyun buza atıp, vücutlarını ayaklarının yardımıyla karınlarının üzerinde iterek hareket ettirmeye ya da ayakları üzerinde zıp zıp sıçrayarak ilerlemeye çalışırlar. Karada komik olan penguenler, suya daldıkları anda aslan kesilirler.

Havalar ısınıp buzullar ve buz dağları erirken oluşan güzelim manzaraların fotoğrafları basın yayın organlarını ve internet sayfalarını süsler.

İşte tam bu mevsimde, yaz aylarında ağzının tadını bilen Mink balinaları ile kambur balinalar Antarktika sahillerine üşüşürler.

Yerkürenin akciğerleri


Antarktika’nın yeryüzünde bozulmadan kalabilmiş son büyük kara parçası olduğu belki bir anlamda doğrudur. Ama ne yazık ki insanoğlunun tahribatından burası da nasibini almıştır. Dünyayı kirleten, dengeyi bozan, çevreyi tahrip eden insanlık,  Ozon tabakasının koruyucu zırhını delmiş, küresel ısınmaya sebebiyet vermiş ve yerkürenin akciğerleri mesabesindeki muhteşem buz dağlarının erimesini seyretmeye durmuştur. Foklar ve balinalar hunharca katledilmiş, balık türleri yok olacak şekilde avcılık yapılmıştır. Alınan önlemler ise hâlâ sorunları çözmekten uzaktır.

Yine de yerleşim yerlerinden uzaklığına ve yaşam koşullarının olumsuzluğuna rağmen, burada gerçekleştirilen araştırmalar, Dünya’nın başka bölgelerinde yaşayan insanlar ve hayat açısından son derece önemlidir. Bu araştırmaların hemen hepsi, yeryüzünün başka bir köşesinde yapılamayacak özelliktedir.

Antarktika, bilhassa son 65 yılda birçok araştırma dalında önemli bir yer edinmiştir. Buradaki bilimsel çalışmaların en önemli niteliği, hemen hepsinin küresel sorunlara çözüm getirme çabalarına katkıda bulunmasıdır. Yeryüzüne gelen mor ötesi ışınlardaki artış, deniz düzeyinin yükselmesi, uydu iletişimi bu araştırmaların konularından yalnızca bazılarıdır. Burada yapılan araştırmalar çok pahalıya mal olmaktadır. Dolayısıyla, yalnızca dünyanın başka bölgelerinde yapılması imkânsız araştırmalara fırsat tanınmaktadır.

Sınırların bulunmadığı, araştırma sonuçlarının herkesçe kolayca elde edilebildiği kıtadaki birçok proje uluslararası ekiplerce yürütülüyor.

Küresel ısınma gibi 21. yüzyılın en önemli ve insanlığın geleceğini etkileyecek sorunların çözümünde Antarktika kıtasında yapılan araştırmalar kilit rol oynuyor. Kaldı ki Antarktika kıtasını kaplayan kalın buz tabakası, geçmişteki iklim değişimleri için bir kayıt defteri niteliğinde ve kesinlikle bundan yararlanmak gerekiyor. Söz konusu buz tabakasında hem dünyanın başka bölgelerinden buraya taşınan ağır metaller ve organik zehirler, hem de atmosferin son 500 bin yılda geçirdiği değişimlerin baloncuklar içinde donarak saklanmış kanıtları bulunuyor. Bilim adamları için burası bilimsel araştırmalar yapmak için adeta doğal bir laboratuvar.

Kıtada kış mevsimi boyunca (23 Eylül-21 Mart) güneş çıkmıyor. Bu sebeple gökyüzü gözlemleri için olduğu kadar, yıldızları incelemek için de ideal bir yer. Havanın soğukluğu ve kuruluğu sebebiyle ışık kırılması da olmuyor. Bahar aylarında ozon tabakasında görülen incelmenin belki tek olumlu yönü, bilim adamlarının Güneş’in ve evrenin yapısını eşine az rastlanır bir hassaslıkla inceleyebilecekleri bir pencere açması. Ayrıca kıta, elektromanyetik sinyallerin doğal düzeylerinin incelenebileceği bozulmamış bir ortam sağlıyor. Antarktika, evrenin oluşumu konusundaki sırrın aydınlatılmasında da önemli role sahip.
<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:36:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası rüya tabiri,Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası mekke canlı, Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası kabe canlı yayın, Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası Üç boyutlu kuran oku Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası kuran ı kerim, Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası peygamber kıssaları,Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası ilitam ders soruları, Hiç Kimsenin ve Herkesin Kıtası önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes