GÖZ DEĞMESİ
Nisan 2009 43.SAYINAZAR; ISINAN RUHUN GÖZDEN YANSIMASIGözler ruhi fonksiyonları ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarımızdır. Baktığımız kişilerden veya eşyalardan çok defa gözlerimizi alamadığımız olur. Bilim adamlarının da tespit ettikleri gibi göz yoluyla bir çeşit hipnoz gerçekleşmektedir. İnsan kıskançlıkla ve kötü niyetle, yani kem gözle bir şeye baktığı zaman baktığı şeye zarar verebileceği gibi, aşırı muhabbetle bakmasıyla da nazar değdirebilir. Şu da belirtilmeli ki; nazarda asıl faktör kişinin fıtri yapısıdır, bu gibi kimseler kendileri istemeseler dahi ellerinde olmadan nazar değdirebilirler.
Müfessirlerden Fahreddin-i Râzi (k.s) nazar değmesini şu şekilde açıklar: “İnsan bir şeyi beğendiği zaman o şey hoşuna gittiği için kalmasını ister ya da ondan rahatsız olur, sahibinin elinden çıkmasını ister. Her iki istek de ruhta ısınma meydana getirir. Ama ruhun ısınma derecesi aynı değildir. İsteğin olumlu ve olumsuzluğuna göre değişir. İşte bu algılarla meydana gelen ısınma, gözden beğenilen cisme doğru bazı parçaların (ışınların) akmasına neden olur. Gözden yansıyan bu parçalar beğenilen şeyi zehir veya ateş gibi etkiler.”
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “...İnkar edenler Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi” buyrulmaktadır. Elmalılı M. Hamdi Yazır bu ayeti; “Kafirler, Kur’an’ın yüceliğini öyle hissetmişlerdi ki, kıskançlıklarından az daha nazar değdirecekler, aç ve kem gözlerin kötülükleriyle ellerinden gelse Rasulullah’ı (s.a.v) devireceklerdi” şeklinde açıklar.
Göz değmesi hakkında rivayet edilen hadisler, bunun hak ve gerçek olduğunu açıkça göstermektedir. Yani nazar bazılarının zannettiği gibi “batıl” bir inanç değil, hak ve gerçektir. Buhari, Müslim ve Ebu Davud’un İbn Abbas’tan rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Göz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu, göz değmesi olurdu.”
NAZARDAN KORUNMAK İÇİNNazardan korunmak için, sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir. Onları okuyan kimseyi Allah (c.c) nazardan muhafaza buyurur. Okunacak sure ve dualar çoktur. Bazıları şunlardır: Fatiha Suresi, Ayetü’l-Kürsî, Felak Suresi, Nas Suresi. Ayrıca büyük velilerden Hasan Basrî Hazretleri nazara karşı Kalem suresinin 51 ve 52. ayetlerini okur ve nazardan etkilenen kimseye de okunmasını tavsiye ederdi.
Rasulullah Efendimiz (s.a.v) torunları Hasan ve Hüseyin’e (r.a), onların nazardan ve gelebilecek her türlü tehlikelerden korunması için şu duayı okurdu: “Eûzu bikelimâtillâhi’t-tâmmeti min külli şeytanin ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin.” (Her nevi şeytandan, her haşereden (yılan akrep, böcek, bit, pire vs.), dokunan her kötü gözden Allah’ın tam olan (şifa verici) kelimelerine sığınırım.)
Ebu Davud’un Hz. Aişe’den (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, gözü değen ve kendisine göz değmesinin zarar verdiği kimseler için yapılacak bir işlemden bahsedilmektedir: “Gözü değdirene abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan kişi yıkanırdı.” Nazar şüphesini gidermek için uygulanan bu yıkama ve dökme işi sahabiler tarafından da zaman zaman tatbik edilmiştir.
BATIL YOLLARLA ŞİFA ARAMAYINahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına çeşitli alet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Nazardan korunmak için manası bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslam inancına uymayan batıl adetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimiz’in haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır. Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dökmek veya ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek gibi hiçbir manası olmayan uygulamalara tevessül etmemek gerekir. Çünkü derdi veren Cenab-ı Hak dermanını da yaratmıştır.
Hüseyin OKUR[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın