İSLAM FELSEFESİ
13.HAFTA
İBN ARABİ
• HAYATI VE ŞAHSİYETİ
• USLUBU
• DÜŞÜNCE TARİHİNE YAKLAŞIMI
• İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİNE YAKLAŞIMI
• VARLIK GÖRÜŞÜ
• İLAHİ İSİMLER TEORİSİ: ESMA VE SIFAT
• AYAN-I SABİTE
• ZAMAN VE MEKAN
• NEFİS VE İNSAN GÖRÜŞÜ
• BİLGİ TEORİSİ
• İBN ARABİ’YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER
• TESİRLERİ
• ESERLERİ
Hayatı ve Şahsiyeti
Mürsiye 1165; Dımeşk 1240
Şeyhu’l-ekber, Muhyiddin, Ekberiye
Dini ilimler eğitimi, manevi üstatlar veliler eşliğinde seyr u süluk
Vahdet-i vücud
Felsefi tasavvuf
Doğuya yolculuk
Anadolu yolculuğu
Üslubu
Eserlerinin zihinsel ürünler değil ilahi imla olduğunu belirtir
Kitaplarındaki düzensizlik ilham ve keşflerle yazılmasından kaynaklanır
Çelişkiler üzerinden yazma
Nispetlerle düşünme ve telif
Genel Düşünce Tarihine Dair Görüşleri
Genel düşünce tarihi nebilerin kabiliyetleri ve ümmetlerine nispetlerinin şekillerinden ibarettir
Her nebide hakikatin belli bir yönü tecelli eder
İslam öncesindeki dönemde hakikat tam değildi
Sebepleri: 1. Metafizik doğa bilimleri üzerinden yapılıyordu; mücerred manalar tam tecelli etmemişti, ümmetlerin metafizik olarak buna kabiliyeti yoktu
2. Metafizik bütün ümmet tarafından değil ümmet içindeki belirli fertler tarafından yapılıyordu; Tecelli külli ve tam değildi
Önceki düşünürler de hakikatin bir açıdan temsilcisidir
İslam son din ve tam şeriat olduğundan dolayı, düşünce tarihinin kendisinden önceki dönemlerini de kapsar
Sonraki öncekini kapsadığından dolayı, öncekilerin ilimlerini tercüme etme ve alımlama aynı zamanda İslam ümmetine mahsus bir özelliktir
Genel Düşünce Tarihi İçindeki yeri
İbn Arabi düşüncesinin kavramsal yapısı İbn Sinacı ve Yeni-Eflatuncu olmakla birlikte, İbn Arabi bu kavramsal yapıya yeni bir terminolojik hüviyet kazandırmıştır
İslam Düşüncesi Tarihine Dair Görüşleri
Kendisini muhakkik sufiler zümresi içinde görür
Diğer sınıflar: felasife, fakihler ve kelamcılardır
Muhakkik sufiler nebevi yolu takip ederler, filozoflar kendi akıllarına dayanırlar
Eşari geleneğini tevarüs etmiş olmakla birlikte bu geleneğin kelamcılarına eleştiriler
İbn Sina Metafiziği Vahdet-i vücud düşüncesine kavramsal arka plan sağlamıştır
Muhakkik sufiler zümresi, tasavufun bir bilim haline gelme sürecini ifade eder
İlahi isimler teorisinin tümeller problemiyle, ayan-ı sabite teorisinin kelamdaki madum tartışmalarıyla ilgisi vardır
Birden ancak bir çıkar, bir neden mevcut oldukça nedenlisini gerektirir gibi bazı felsefi ilkeler vahdet-i vücud düşüncesine temel teşkil etmiştir
Varlık Görüşü
Mutlak Varlık ve mutlak hakikat: Tanrı
Mutlak varlıkta iki yön: Ehadiyet ve Vahidiyet
Oluşun ve mevcutların çıkışının ilkesi: Vahidiyet ve Bilinmeyi istemek
Mevcutların ilkeleri: ayan-ı sabite
Mevcutların bağlı olduğu tümel ilkeler: ilahi isimler
Çokluk felsefede olduğu gibi suretlerle değil varlıktaki tecellinin derecelenmesi/taayyünü ile ortaya çıkar
Varlık Mertebeleri
La taayyun mertebesi: Ehadiyet ve İlahi zatın biricikliği mertebesi > Burada henüz çokluk yoktur, sadece İlahi zatın biricikliği vardır
Eleştirisi: Aristo ve Meşşai filozoflarda varlığın buradaki aslına intikal edilmez. Onlarda söz konusu edilen mevcuttur varlık değil
İbn Arabi’nin vurguladığı bu nokta onun bir ontolojist veya kozmolojist olmadığını alemle Tanrı arasında ontolojik bir fark gözettiğini ortaya çıkarır
Taayyun-ı evvel mertebesi: ayan-ı sabite
Taayyun-ı sani: Mevcutlar
Zatı gereği varlık: Mutlak varlık > Tanrı
Tanrı ile mevcut olan > Arş, kürsi ve semavat-ı ula
Üçüncü şey: varlık ve yoklukla nitelenmeyen şeydir, alem bundan ortaya çıkar > ilahi isimler, hakikat-i muhammediye gibi isimlerle anılır [felsefedeki imkana tekabül eder]
Varlığın Batından Zahire Çıkma Süreci
Mutlak Varlık
Maddeden soyutlanmış mevcut: ruhani mufarık akıllar
Mekansal mevcut: cirimler ve cisimler
Tabiatı itibariyle bir yerde bulunan mevcut: arazlar
İbn Arabi aynı çerçevede başka tasnifler de yapar
İlahi İsimler Teorisi: Esma ve Sıfat
İlahi isimler alemin var oluşunun sebebidir
Tanrı’nın sıfatlarından en önemlisi hayat sıfatıdır. HAYAT hareketin sebebidir > Hareket tecelliyata neden olur > Vücud hayatla nitelenmiştir > Hayy olduğundan dolayı kendi zatını idrak eder: İLİM > İlim sıfatı İRADE ve KUDRET sıfatını beraberinde getirir > bunlar ise İŞİTME, GÖRME, KELAM VE TEKVİN sıfatlarını gerektirir.
Bütün ilahi isimler hayat sıfatına, hayat sıfatı Allah ismine, Allah ismi de İlahi zat’a döner
İlahi Zatın bir olması yanında İlahi isimlerin çokluğu, oluşun/kesretin sebebidir
Ilahi sıfatlar birer nispet ve izafetten ibarettir. Mümkünler alemindeki farklılıkları ortaya çıkaran bu nispetlerdir
İlahi zat sıfatlarla, sıfatlar isimlerle, isimler de nesnelerle zahir olur
Mevcutlar ilahi isimlerin tezahür alanıdır: Mevcutları bilmek demek ilahi isimleri bilmek demektir
Ayan-ı Sabite
Ayn: Hakikat, zat, cevher ve mahiyet
Sübut: akli, zihni varlık
Ayn-ı sabite: mahiyetlerin Tanrı’nın ilmindeki varlığı > alemdeki şeylerin asılları, ilkörnekleri
Ayn-ı sabite’nin duyulurlar alemine çıkmasının nedeni: feyz-i mukaddes
Feyz-i mukaddes: Hakk’ın varlığının aleme tenezzülü/dereceler halinde inişi > mahiyetlere varlık giydirilmesi
Ayan-ı sabitelerin bulunduğu alem: alem-i sübut, ilm-i ilahi, hazret-i ilmiye
Bu alem mutlak gayb alemi ile şehadet alemi arasında bir yönüyle gayba diğer yönüyle şehadet alemine bakan bir yüze sahiptir
Sabit aynların idealardan ya da faal akıldaki tümel akli suretlerden farkı:
1. Bunlar tümel değil tikel suretlerdir
2. sabit aynlar Hakk’ın taayyünleridir; Hakk kendi zatını düşünürken buradaki aynlar da O’nu düşünür
Nefis Görüşü
Nefs-i natıka külli nefse iştirak ederek yitmez
Düşünen nefs bedene tamamen zıttır ve rahmanın nefesini teşkil eder
Yetkinliği varlığın birliği ve kendisinin de bu birliğin parçası olduğunu idraktir
İnsan Görüşü
İnsan alemin özüdür, yaratılışın gayesidir
İnsandan murat da insan-ı kamildir
İnsan-ı kamil mutlak anlamda hakikat-i muhammediyeye tekabül eder
İnsan Tanrı’nın ilminde ilk, varlıkta son ve gayedir. Bu açıdan diğer varlıkların varoluşunun nedeni ve kendisine yöneldiği gayedir. İnsanın yöneldiği gaye de mutlak varlıktır
Tanrı bütün sıfatlarıyla insanda tecelli eder
Bilgi Teorisi
Varlığın hakikati fikir ve nazarla değil keşif ve müşahedeyle bilinir
Müşahede tecellileri idraktır
Hakikatler zat tecellisini idrakle kazanılır
Eşyanın hakikatine dair bilgi ayn-ı sabiteyle ilişkilidir, hakikatleri bilmek bu tikel ilkörneklerin bilgisini elde etmektir
İlimler
Akli ilimler: felasife
Ahval ilimler: ehl-i tecarüb ve kesb
Sırlar ilmi: nebiler ve veliler
İbn Arabi’ye yöneltilen eleştiriler
Tasavvuf içindeki tenkitler: Simnani, Cili, İmam Rabbani > vücud mu şuhud mu daha ileri bir mertebedir, Hakk’a mutlak varlık denilir mi, ilim maluma tabi midir gibi konular..
Tenkitlerin kaynağı: Kabul edilen bir hakikatin isimlendirmesiyle ilgili sorunlar
Kelam ve fıkıh merkezli tenkitler: İbn Teymiye, Bikai, Ali el-Kari, el-Halebi, İbnu’l-Ehdel
Tenkitlerin kaynağı: Usul ve ilke farklılıkları
Tesirleri
Sadruddin Konevi: Tasavvufun İbn Arabi geleneği içerisinde bir metafizik, bir ilim haline gelmesi
Fusus şarihleri: Afifuddin et-tilimsani, Fahreddin Iraki, Saiduddin Fergani, Müeyyiduddin Cendi, Abdurrezzak Kaşani, Davud Kayseri, Molla Fenari vd.
Ekberiye: Vahdet-i vücud öğretisini temele alan tasavvufi akım
Osmanlı düşüncesi şiirden, felsefeye, süsleme sanatlarına, mimariye kadar vahdet-i vücud düşüncesinin izlerini taşır
Eserleri
Temel eserleri
Futuhat-ı mekkiye
Fususu’l-hikem
Tedbiratu’l-ilahiyye
Tercümanu’l-eşvak
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın