> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Cem ul Fevaid  > Hudeybiye gazveleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hudeybiye gazveleri  (Okunma Sayısı 1732 defa)
06 Ocak 2011, 16:45:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 06 Ocak 2011, 16:45:50 »



HUDEYBİYE GAZVESİ

 

6608- el-Misver bin Mahrame ve Mervân radiyallahu anhumâ'dan:

(O iki râviden) Her biri arkadaşının anlat­tıklarını doğrulayarak, bazen de münferid ola­rak rivayet ediyorlar:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (Hudeybiye senesinde Medine'den) çıktı; yo­lun bir kısmını katettikten sonra şöyle buyurdu;

'Hâli(l bin el-Velîd, Kureyş ordum için, el-Gamlın'de gözcülük yapmaktadır. Bu yüzden yolun sağından gidin!' Vallahi Hâlid, (müslü-man) askerin kaldırdığı toz toprağı görünceye dek onların farkına varmadı.

Allarını mahmuzlayarak doğru Kureyş'e uyarıcı olarak gitti. Öte yandan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yoluna devam etti. Seniyye mevkiine varınca, devesi çöktü. İn­sanlar deveye 'Kalk, kalk, yürü!' dedilerse de deve ısrarla kalkmadı. Bu sefer halk 'Kusvâ çöktü kaldı' dediler.

Bunun üzerine Peygamber sallaUahu aley­hi ve sellem şöyle buyurdu: "Hayır. Kusvâ çöküp kalmadı, çökmek de âdeti değildir. Lâ­kin onu, Fil'i (Mekke'ye girmekten alıkoyan) Zat durdurmuştur.'

Sonra şöyle buyurdu: 'Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, onların (Mekke de), Al­lah'in hürmetlerinden tazim ettikleri her ne (kutsal) şey varsa kendilerine vereceğim.' Son­ra devesini sürdü, deve hemen ayağa sıçradı. Sonra onlardan ayrılıp Hudeybiye'nin en ücra köşesinde Semed adlı kuyunun bulunduğu yer­de konakladı. Kuyunun suyu azdı. İnsanlar on­dan avuç avuç su alırlarken bir yandan da su­suzluklarını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e karşı dile getirdiler. Çok geçmeden kuyunun suyu da bitti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sadağından bir ok çıkardı. Onların bunu o su deliğine sokmalarını emret­ti. Bu emri yerine getirilir getirilmez oradan şarıl şarıl su kaynadı ve bundan kana kana içliler.

Tam o sırada Budeyl bin Verkâ el-Huzaî, Huzâa'dan birkaç kişiyle çıkageldi. Bunlar, Tîhâme kabileleri arasında Peygamber sallal-lahu aleyhi ve sellem'in sırdaşı idiler (Büdeyl) Şöyle dedi:

'Kâ'b bin Luey ile Âmir bin Luey kabile­lerini Hudeybiye'nin su kuyuları başında yan­larında sütlü ve yavrulu develeri olduğu halde gördüm. Bütün arzulan seninle çarpışıp seni ashabınla birlikte Beyt-i Şerîf'i tavaf etmek­ten alıkoymaktır.' Allah Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem şu cevabı verdi:

'Biz buraya kimseye harp etmeğe gelme­dik. Biz umre yapmağa geldik. Savaşmak Kü­reydin içine işlemiş. Halbuki bu, onlara za­rar da verdi. Şayet dilerlerse (onlarla sulh ya­parak) kendilerine müddet tanırım. Böylece benimle diğer insanların arasından çekilirler. Eğer ben ötekilere galip gelirsem, Kureyş'it­ler de dilerlerse onlarla yapacağım sulha gi­rerler. Şayet ben, ötekilere galip gelemezsem (Kureyş'liler) rahata kavuşurlar. Eğer Ku­reyş' liler bu teklifime itiraz ederlerse nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin olsun ki, kanımın son damlasına kadar ashabımla bir­likte onlarla savaşırım.' Böyle bir durumda Allah'ın Kur'an'da ifade buyurduğu yardım va'dini yerine getireceği ise kesindir.

Budeyl'in cevabı: 'Gider onlara söyledik­lerini ulaştırırım.' Sonra gitti Kureyş'lilerin yanına varıp şöyle dedi: 'Biz size o adamın yanından geliyoruz; İsterseniz dediklerini size anlatalım.' Alçaklarından birisi: 'Bizim O'ndan bize bir şey haber vermenize ihtiyacı­mız yoktur' derken, içlerinden aklı erenlerden biri de şöyle dedi: 'Söyle bakalım ne dedi?'

'O şöyle şöyle, söylüyor' diyerek söyle­diklerini anlattı. Bunun üzerine hemen Urve İbn Mes'ûd ayağa fırladı ve şöyle dedi:

'Ey topluluk! Sizler baba değil misiniz?'

'Evet.'

'Siz çocuk değil misiniz?'

'Evet.'

'Siz beni herhangi bir suç ve ihanetle suç­luyor musunuz?'

'Hayır.'

'Bilmiyor musunuz ben Ukaz ehlini, hay­di (Kureyş'e yardıma) gidelim diye çağırdım, gelmediler, bana da başkaldınnca, hanımımı, çocuklarımı ve sözümü dinleyenleri alıp size getirdim. Bunu da biliyorsunuz, değil mi?1

'Evet' dediler. Ondan sonra şöyle devam etli:

'Bu adam size bir anlaşma teklif ediyor. Onu kabul edin! Bırakın beni de (anlaşmak üzere) ona varayım!'

'Peki Öyleyse ona git ve konuş!' dediler.

(Urve) Hemen varıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le konuştu. Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem, ona da aynen Büdeyl'e söylediklerini söyleyip, ("bir anlaşma kabul et­mezlerse, Kureyş ile ölünceye kadar savaşı­rım" buyurunca) Urve ibn Mes'ûd şöyle dedi:

'Ey Muhammed, sen kavminin kökünü kurutursan, bugüne kadar senden önce arabın kökünü kurutan başka birini duydun mu?' Eğer durum aksi olursa Kureyş seninle harbe kalkıştığı zaman vallahi yanından kaçacak ve seni yalnız başına bırakacak birtakım kimsele­ri de gömlekteyim.' Bunun üzerine Ebû Bekr: 'Sen git Lât'ın tenasül uzvunu yala! Hiç biz kaçıp onu yalnız bırakır mıyız?'

'Kim bu adam?' diye sorunca, Ebû Bekr olduğunu söylediler. Bunun üzerine ona şöyle dedi: 'Senin bana Ödenecek bir iyiliğin olma­saydı, bu sözüne cevap verirdim.'

Sonra tekrar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dönüp konuşmaya başladı. Ko­nuştukça onun sakalından tutuyordu. Muğîre bin Şu'be de elinde kılıç, başında miğfer ol­duğu halde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in başında dikiliyordu.

(Urve) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sakalına elini her uzattıkça, o da kı­lıcın ucu ile (Urve'nin) eline vurup 'Çek elini Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sakalından!" diye ikaz ediyordu. Urve başını kaldırıp 'Kim bu adam?' diye sordu:

'el-Muğîre bin Şu'be'dİr' dedjiler. Bunun üzerine ona şöyle dedi: 'Ey zalim! Ben halâ senin (geçmişteki) ihanetini ödemekle meşgul değil miyim?'

el-Muğîre, cahiliyette bir grup insanla yol arkadaşlığı yapmış, sonra onları öldürüp mal­larını almıştı. Sonra da (Peygamber'e) gelip müslüman olmuştu. Bunun üzerine Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur­muştu: 'islâm'ına gelince ben onu kabul ede­rim, malını İse (ihanet malı olduğu için) kabul etmiyorum.' Urve bk yandan da Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabını göz ucuyla gözetliyor ve onların ona karşı davra­nışlarını inceliyordu. Sonra kavmine dönüp geldi ve şunları anlattı:

'Arkadaşlar! Ben çok kralları; Kayser'i, Kisra ve Necâşî'yi gördüm. Onlara halkları, Muhammed ashabının Muhammed'e yaptık­ları saygıyı göstermiyorlar. Bir sümkürse ve sümkürüğü bir adamın eline düşerse hemen onu yüzüne sürüyor. Bir emir verirse, herkes onun emrini yerine getirmek için âdeta yarış halinde. Abdest aldığı zaman onun abdest su­yundan kapmak için nerdeyse birbirlerini öl­dürecek derecede kavga ediyorlar. Konuştuğu zaman, başlarını eğip sükûnetle dinliyorlar. Ona saygılarından ötürü kimse onun yüzüne dikkatle bakamıyor. O sîze makul bir teklif sunuyor, kabul edin!'

Kinâneoğullarından bir adam kalkıp 'Bir de ona ben gideyim' dedi.

'Bir de sen git onunla görüş, bakalım' de­diler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının yanına varınca, Peygamber sal­lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Bu, kurbanlık develere saygı duyan bir jnilletten falan kimsedir. Onun için onun önüne devele­ri çıkarın.'

insanlar da onu develerle, bk yandan tel-biyc getirerek karşıladılar. Bunu gören adanı kendini şöyle demekten alamadı: 'Sübhanal-lalı! Bunlar, Beyt-i Şeriften menedilmemeli-dir,'

Arkadaşlarına döndüğünde şöyle dedi: "(Kurbanlık) Develerine takılar takarak süsle­mişler, niyetleri kötü değildir. Böyle bir ka­vim Beyt-i Şeriften menedilmemeli. Benim kanaatim budur.' Bunun üzerine Mikraz bin Hafs adında bir adam hemen ayağa kalkıp: 'Bir de ben gidip göreyim' dedi.

'Haydi git sen de gör ve konuş!' dediler.

Gidip Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lern ve ashabını gördüğünde, Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: "Jşte bu adam Mikraz bin Haf s dır, facirin tekidir.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile ko­nuşmaya başladı. O konuşurken Süheyl bin Amr çıkageldi,

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce: 'İşte şimdi işiniz kolaylaştı' dedi.

Süheyl'in cevabı: "Gel aramızda bir an­laşma yazalım.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir kâtip çağırdı ve şöyle dedi: 'Haydi önce BismillahirRahma-nirRahîm' yaz!' Süheyl: 'er-Rahman ne de­mek? Vallahi ben onun ne olduğunu bilmiyo­rum. Lâkin eskiden yazıldığı gibi; 'Bİsmikel-lahumme' diye yaz!' dedi. Müslümanlar itiraz ettiler: 'Vallahi BismillahirRahmanirRa-hîm'den başkasını yazmayız! dediler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem: 'Haydi Bismikellahumme, yaz! Sonra devam et: 'İşte bu, Allah'ın Resulü Muham-med'in anlaşmasıdır.' buyurdu. Süheyl gene itiraz etli ve şöyle dedi: 'Biz senin Allah'ın Resulü olduğunu kabul etseydik, seni ne Beyt'ten menederdik ve ne de seninle çarpı­şırdık, Lâkin: 'Abdullah'ın oğlu Muhammed' diye yaz!' Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem buyurdu ki: 'Beni yalanlasamz da Valla­hi ben Allah' in Resulüyüm, zararı yok, Abdul­lah'ın oğlu Muhammed' diye yaz!'

Zührî dedi ki; Onlara bu kolaylığı göster­miştir. Çünkü O şöyle buyurmuştu: 'Allah'ın emirlerine aykırı olmayan herhangi bir teklifi benden isterlerse mutlaka onu kabul ederim.'

(Şartlan şunlardı): Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

'Bizi serbest bırakmanız, böylece Beyt-i Şerifi tavaf etmemiz.'

Süheyl:

'Bu yıl sıkıntı içindeyiz; gelecek sene ol­sun bu. Çünkü bu yıl kabul edersek arablar bunu mecburiyetten kabul etliğimizi sanırlar.'

Gene Süheyl (şu şartı öne sürdü):

'Senin dininde olan bir adam bizden size giderse, mullaka onu geri çevireceğinize.'

Müslümanlar:

'Sübhanallah! Müslüman olarak ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hudeybiye gazveleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:22:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hudeybiye gazveleri rüya tabiri,Hudeybiye gazveleri mekke canlı, Hudeybiye gazveleri kabe canlı yayın, Hudeybiye gazveleri Üç boyutlu kuran oku Hudeybiye gazveleri kuran ı kerim, Hudeybiye gazveleri peygamber kıssaları,Hudeybiye gazveleri ilitam ders soruları, Hudeybiye gazveleriönlisans arapça,
Logged
01 Temmuz 2019, 15:39:43
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2019, 15:39:43 »

Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Temmuz 2019, 16:46:05
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2019, 16:46:05 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes