Mağlûbiyetin Şahıslara Tesiri
Osmanlı Devletinin savaş anlayışında gaalib kumandan mükâfaata hak kazanır. Mağlub olan ise umumiyetle hayatını celladın ellerine teslim eder. 2. Viyana kuşatması mağlubiyetten sonra da tesiri devam eden mühim bir olay olarak, zaferyab olan bir kimse ortada görünmediğine göre mağlubiyetin husulünde Paşa seviyesindekiler, en büyük cezaya elbette mâruz kalacaklardı. O da, tabiiki kelleyi vermekti. Bu dökülme evvelâ veziriazam ve aynızamanda serdarı ekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın padişahın katından gelen hediyelerle buluşması sonrasında başladı.
Padişah işi tam tahkik etmemiş sadrıazamı, büyük bir belâyı savuşturmuş olmanın rahatlığı içinde tebrike şayan bulmuş böylece hilat ve kılıç göndermişti. Merzifonlu; Yanıkka-le'ye geldiğinde takvimler 22/ramazan/1094-14/eylül/1683 târihini göstermekteydi, üzün İbrahim Paşa ise mezkûr yere veziriazamdan birgün önce gelmişti. Fakat veziriazam Yanıkkale'ye geldiğinde İbrahim Paşanın orda olduğunu öğrendiğinde, biraz sıkıldı ve yanına çağırttı. Ancak karşılık bulamadı. Bu veziriazamın hiddetini kamçıladı. Gönderdiği haber zehir zenberekti! Çünkü; hastaysa arabaya binip gelsin! Olmuştu. Çarnâçar İbrahim Paşa geldi. Yaşı hayli alıp yürümüş Paşaya hiç bir riayet göstermeyen Kara Mustafa Paşa: "Bre dinsiz koca melun! Seni bu kadar zamandan beri padişahımızın vezirleri arasında hayli himmeti var diye itibara lâyık görürdük! Bu sefer cümlesinden evvel kaçmak suretiyle askerin bozulmasına sebeb oldun, bir de burada ordu öncüsü gibi gelmiş oturursun!" Dedikten sonra tez boğun dedi. Hüküm yerine geldi ve merhum Paşanın makamı, Budin beylerbeyliği Diyarıbekir valisi Kara Mehmed Paşaya verilirken, mal ve mülkü hazineye mâl edildi. Serdar; Yanıkkale'de üç gün kaldıktan sonra Tata Kasabasınada varıp oradan Bu din'e geldi. Padişah ise gerçek durumu öğrendikten sonra Belgrad'dan Edirne yolunu tuttu. Bunu hiç de hayra yormak kabil değildi! Buna karşılık veziriazamın, gördüğü aksaklıkları düzeltmeye çalışır, savaş da kusurlarını öğrendiklerini de bir bir cezalandırmaya başladığı görüldü. Zira padişahın gönderdiği hediyeler, haylice üzüntüsünü teskine sebeb olmuştu. Düşmanın arkadan geleceğini tahmin ettiğinden de bütün kale ve palangaların muhafızlarını arttırıcı tedbirlere baş vurdu, ihtiyaçları hızla tesbit edip takviyeye koyuldu. Bu savaşın neticesi Osmanlı Ordularının avrupanın derinlerine bu kadar çok girişinin sonuncusunu teşkil etti. Artık duraklamaya ve hazindir ki daha sonraları da gerilemeye başlayacaktık.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın