İnsan Varolma Yolunda

İnsan Varolma Yolunda

İnsan yaradılışındaki safhalar, yani anne ve babadan birer hücrenin iştirakiyle kademe kademe gelişmeler sonucu yeni bir İNSAN’ın oluşması esrarengiz hadiselerle dolu olup, ilim adamını hep “yaradılış”ın sırlarını çözmeye zorlamaktadır. Bu konudaki araştırmalar “Atom çağı”“Sibernetik çağı” diye isimlendirdiğimiz zamanımızda da sürüp gitmektedir.

Yeryüzünde erkeklik ve dişiliği de üzerinde taşıyan canlılar olduğu gibi erkeği ve dişisi ayrı ayrı olan türler vardır. İnsan türü de ayrı “eşey” cinslidir. Her iki cinsin karakterlerini üzerlerinde taşıyan cins hücreleri vardır. Bunların müsait bir vasat- ta birleşip gelişmeleriyle İNSAN meydana gelir.

Babadan gelen tohum hücresi anne rahmi gibi müsait bir vasatta anneden alınan yumurta ile birleştirilip, gelişmesine yardımcı bütün faktörler hazırlanır da İNSAN’a benzer bir canlı meydana gelirse şaşmamak gerekir. Çünkü bu durumda anne karnı aynen taklit edilmeye çalışılmıştır. Fakat yinede kati bir sonuç alınamaz. Canlının normal bir İNSAN olabilmesi için ANNE ile bağlarının katiyen kesilmemesi lazımdır. Anne sütü ile beslenmeyen çocuklardan tutun da anne şefkati görmemiş çocuklara kadar fıtrilikten ayrılmış bütün yavrularda gelişme bozuklukları ve daha birçok anormallikler görülür.

Üzerindeki çalışmalar bilen devam eden “tüp bebek”te bu çeşit teşebbüslerden biridir. Şimdilik yeni bir şey olmamasına rağmen bu sahadaki gelişmeler ilim çevrelerince merakla takip edilmektedir. Fakat bu teşebbüs ilim adamlarının deney ihtiyaçlarını giderme çabalarından başka bir şeye benzemiyor. Anne karın gibi çok mükemmel bir laboratuarda dahi normal İNSAN’ın “üretilemeyeceği’’ bilindiği halde çalışmalar sürüp gitmektedir. Erkekte ve kadında cins hücreleri ilk şekilleriyle doğumdan sonra hazır haldedirler. Çocuk büyüdükçe onlarda gelişir ve çevreye göre değişik zamanlarda olgun hale gelirler.

Kadında hayatı boyunca 450.000 civarında yumurta geliştiği halde bunlardan yalnız 400 tanesi kullanılabilir hale sevk edilmektedir. Erkekte ise yalnız bir defada yüz milyonlarca sperm atılmaktadır. Oluşacak zigot için kadından 1 yumurta gelirken erkekten 300 milyon sperm gelmesi israf sayılmaz mı?

Elbette ki hayır! Çünkü bu milyonlarca spermler “hyaluronidaz enzimi” ifraz ederek birlikte “uterus” rahim ağzındaki mukus tıkacın; eritip yolu açarlar. Uterusa varan milyonlarca spermler burada kendi hayat ve hareketlerine müsait bir vasat bulurlar. Fakat bir tek gayeleri vardır. O da yumurtayla buluşmak! Bu sebeple koşuya devam edeceklerdir.

Daha sonra fallop boruları (tuba uterina)nın başlangıcını bulup daha engebeli yola girerler. Birçok çıkmaz yollan düşüp orada kalanları olur.

Bir de daha sonra oluşacak zigotu uterusa taşımak maksadıyla yumurtalıktan uterus yönünde akan mayi vardır ki, spermler buna karşı da ilerlemektedirler. Bu ten akıntının yön belli etmeye faydası vardır. Ve spermler tüpün çıkış ucundaki genişlikte yumurtaya rastlarlar.

Yumurta etrafında koruyucu bir hücre yığını vardır (corona radiata). Yumurtaya ulaşan sperm’ler bunu da eritirler. Şimdi son kademeye gelinmiş; fakat, sperm’lerin geçemeyeceği bir kılıf ile örtülü yumurtanın etrafında hala birçok spermler vardır..

Bunlar belki en hızlı koşanlar, belki en kuvvetli olanlar, belki en şanslı ya da en güçlü olanlardır. Belki de hiç bilemediğimiz şekilde seçilmiş olanlardır.

Nihayet spermlerden sadece biri yumurta hücresinin içine girebilir. Sperm’in başı, el bombası piminin yerine getirdiği vazife gibi bir zar veya kılıfla örtülüdür. Yumurta hücresine vardığında bu zar parçalanır. İfraz edilen hususi bir enzim yardımıyla sperm yumurta hücresinin koruyucu zarını delerek içeriye girer. Milyonlarca sperm’den birine kapı açılır.. Daha sonra hücre derhal içeri girilmez, delinmez bir zarla kaplanır. Diğer sperm’ler dışarıda yok olurlar. (1) Yumurta hücresi içine girdikten hemen sonra kuyruk ve deri kısmı ayrılır, sadece kafa kısmı kalmak üzere parçalanır, bu kafa milimetrenin dört bin de biri büyüklüğündedir ve 23 kromozom ihtiva eder, diğer 23 kromozom ise yumurta hücresi çekirdeğinin içerisindedir. Erkek yumurtalıklarında meydana gelerek yerlerinden tuba uterina (rahimle yumurtalık arasındaki tüp) ya kadar 170 km’lik uzun ve çetin bir yolculuk sonunda 300 milyondan sadece bir tanesi olgun yumurta “ovum” ile birleşerek “zigot”u teşkil ederler. Zigot’ta her iki cinse ait “kromatin” karıştığı için çocuk her iki şahsa ait vasıfları birlikte taşır.

Sperm’lerin döllenme yerine koşarlarken yol boyunca ne gibi mânialardan geçirilerek ayıklandıklarını, ne gibi yardımlar gördüklerini ve ne kadar mükemmel nizam ve intizam içinde bir yol takip ettiklerini gördükten sonra düşünecek olursak; p1mm yapıcısını, iradeyle seçicisini ye harikulade ayarlayıcısını tanıma yoluna girerek, yaradılışımızın gayesine ulaşmış olmaz mıyız?

Mustafa NECMİGİL

(1) İçeriye giremeyen spermlerin enerjileri ve ömürleri biter, ölürler. Fakat israf edilmezler. Anne vücudunda dağıtılarak diğer hücrelere besin teşkil ederler.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın