> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Kâbe ve İnsan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kâbe ve İnsan  (Okunma Sayısı 1524 defa)
10 Kasım 2011, 00:25:52
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Kasım 2011, 00:25:52 »



Kâbe ve İnsan


Aralık 2005 84.SAYI


Mehmet IŞIK
kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Uzun bir yolculuktayız…

Büyük bir kervan içinde akıp gidiyoruz. Her şey akıyor, çocukluğumuz, gençliğimiz, yaşlılığımız, dostlarımız, düşmanlarımız…

İçinde yaşadığımız dünya, nehirler, dağlar, bulutlar, gezegenler, yıldızlar, galaksiler, bütün âlem… Hiçbir şey durmuyor…

Yönsüz yolculuk bir savrulmadır, bir kopuş. Bu sonsuz hareket içinde sahih bir yön edinmek ve oraya yönelmek bu yüzden önemli.

Müslümanın yönü Kâbe'dir, yönelişi orayadır. Ve eğer güç yetirebilirse hayat yolculuğunda yolunu bir kez oraya düşürmelidir.

Aklımız ermeye başladığında fark ettiğimiz ilk şeylerden biri sürekli bir akış hali. Durduramadığımız, asla durduramayacağımız bir yolculuk devam edip gidiyor. Her şey ayarlanmış, her varlık bir program dahilinde akıyor, bir şeye, bir yere gidiyor.

İlk insan, ilk yolculuk

İnsanın yolculuğu ilk insanla yani babamız Âdem a.s.'la başladı. Cennet'ten başladı. Şeytanın ilk babamızla anamızı aldatması ile yol gözüktü. Yüce Mevlâ, onların tevbesini kabul buyurdu. Ama ilâhi takdir onları cennetten çıkartıp dünyaya yerleştirdi.

Âdem a.s. ile Havva validemiz ve onların neslinden gelecek olan bütün insanlar artık yeryüzünde yaşayacaklardı. Yüce Mevlâ'nın ahlâkını, yani göklerin ve yerin taşıyamadığı o yüce emaneti temsil edeceklerdi. Hem de baş düşmanları şeytanın amansız tacizleri altında…

Bir ömür yeryüzünde yaşayacaklar, ocak yuva kuracaklar, çoluk çocuk yapacaklar, kâh ağlayacak kâh gülecekler, ahiret hayatını burada kazanacaklar, nihayet ölümle dünya hayatlarını bitireceklerdi. Onların neslinden gelen bütün çocukları da benzeri bir hayatı yaşayıp dünyadan göçecekler, sonunda da büyük bir mahkemede hesap verip Rablerine döneceklerdi. Bu yolculuk işte o zaman bitecekti.

Yüce Mevlâ hükmünü vermişti. Bundan geri dönüş yoktu. Öyle de oldu.

Âdem a.s. ile Havva validemiz yeryüzüne indirildi. Tevbelerine devam ediyorlardı. Kim bilir Kur'an -ı Kerim'de haber verilen o içli yakarışlarını kaçıncı kez tekrar ediyorlardı:

“Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Sen bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen muhakkak hüsrana uğrayanlardan olacağız..” (Araf, 23)

Dualar ediyor ve secdelere kapanıyorlardı. Secde ediyorlardı ama yöneldikleri bir kıbleleri var mıydı?

Yedi kat semada bulunan meleklerin ve haklarında bilgi sahibi olmadığımız diğer sema ehlinin bir kıblesi vardı. Yüce Mevlâ'ya kulluklarını yaparken ona yöneliyor, onun etrafında tavaf ediyorlardı. Rasul-i Ekrem s.a.v ., Miraç gecesinde onu görmüştü. Yedinci kat semada Arş-ı Âlâ'nın tam altındaydı. İbrahim a.s. ile orada görüşmüştü. Sonra içine girip namaz kılmış ve hakkında şöyle buyurmuştu:

“Her gün ona yetmiş bin melek girer ve kıyamete dek geri dönmezler.” (Taberî, Tefsir, 15/13-14)

Etrafında binlerce meleğin sürekli olarak tavaf ettiği yedinci kat semadaki bu mabedin adı “ Beyt-i Mamur”du . Tûr Suresi'nde Rabbimiz'in üzerine yemin ettiği Beyt-i Mamur…

Peki yeryüzüne indirilen Âdem a.s. ile Havva validemizin ve onlardan gelecek neslin bir kıblesi, yönelecekleri bir yer olmayacak mıydı?

Yeryüzünün ilk evi, ilk şehri

Âdem a.s. ve Havva anamız, yeryüzüne indirildiklerinde hiçbir yerleşim emaresi yoktu. Ama Kâbe-i Muazzama'nın yeri belliydi. Yüce Mevlâ, Âdem a.s.'a yerini bildirdi ve meleklerle birlikte inşaatını yapıp tamamladı. (Kurtubî, Tefsir, 2/ 120-121 )

Böylece yeryüzünde insan için kurulmuş olan ilk ev Kâbe-i Muazzama oldu. Yüce Rabbimiz, ilk evin Kâbe, şehirlerin anası demek olan Ümmü'l - Kurâ'nın ( En'am , 92), bir nevi dünyanın başşehrinin de Mekke olduğunu bize bildirmiştir:

“Yeryüzünde insanlar için konulmuş olan ilk ev, Mekke'de olandır; alemlere bereket ve hidayettir.” ( Âl -i İmran, 96)

Hz. Âdem a.s. ve ona tabi olanlar namazlarını kılarken, ibadetlerini yaparken Allah'ın evi olarak Kâbe'ye yöneldiler, Yüce Mevlâ'ya itaatlerini ifade etmek için onun etrafında dönerek tavaf ettiler.

Kâbe-i Muazzama, insanın yeryüzündeki varlığıyla aynı geçmişe sahiptir. İnsanı dağınıklıktan kurtarmak ve tevhide, bir ve tek olana ulaştırmak için alemlerin sahibi tarafından insanoğluna ihsan edilmiştir.

İnsanın her günkü hayatında yönünü belirleyen ve hayatın merkezine yerleşen ilâhî bir unsur, sanki göklerden yeryüzüne uzatılmış bir kurtuluş merdivenidir.

Ayette ifade buyurulmuştur: Kâbe-i Muazzama sadece yeryüzü için değil, bütün alemler için berekettir. Hem maddi anlamda, hem de manevi anlamda berekettir. Aynı zamanda o, bütün alemler için hidayettir. Arz'dan Arş'a yükselen manevi bir koridor gibi cazibesine ya da yörüngesine girenleri Yüce Mevlâ'ya ulaştıran bir hidayettir.

Adem a.s.'dan sonra Kâbe

Zaman su gibi akıp gidiyordu. Âdem a.s.'ın çocuklarından Nuh a.s.'ın yaşadığı dönem geldi. O da insanları Allah'a kulluğa davet etti. Çoğunluğu bu daveti reddedince büyük bir tufan meydana geldi. Yeryüzünü sular kapladı. İşte bu esnada bütün şehirler olduğu gibi Mekke de su altında kaldı. Kâbe-i Muazzama yıkıldı, yeri belirsiz hale geldi.

Yıllar sonra Yüce Mevlâ İbrahim a.s.'ı peygamber olarak gönderdi. Kâbe'nin temellerini bulup ortaya çıkarmak ve onu inşa etmek için İbrahim a.s.'ı, onun vefakâr eşi Hacer anamızı ve sadakatli oğlu İsmail a.s.'ı seçti.

O sıralarda İbrahim a.s. Ürdün taraflarında yaşıyordu. Oğlu İsmail a.s. yeni doğmuştu. Yüce Mevlâ'nın emri gereği genç hanımı Hacer validemizi ve kundaktaki İsmail a.s.'ı yanına alıp yola çıkması gerekiyordu. İbrahim a.s ., ilk hanımı Sare anamızı Ürdün'de bırakıp yola çıktı. Vahyin kılavuzluğunda yol alarak nihayet Mekke'ye ulaştı.

İbrahim a.s. ve Kâbe'nin yeniden inşası

Mekke o sıralar çölün orta yerinde ıpıssız bir yer. Etrafı güneşten kavrulmuş dağlar, orta yerde bir düzlük, kızgın kumların üzerinde üç insan; başka hiç kimse yok… Bütün insanlık için görevlendirilmiş üç insan… Başka kimsenin farkında olmadığı, olamayacağı bir görev için buradaydılar. Kendilerinden sonra gelecek her bir insan namına büyük bir yük altındaydılar. Bunca yola ve çilelere bütün insanlık için katlanmaktaydılar.

İbrahim a.s. bunun farkındaydı. Ya Hacer validemiz? Ya koynundaki bebek? Daha sonra bunu mutlaka anlayacaklardı. Ama o an, yani İbrahim a.s.'ın Hacer validemizi koynundaki bebekle o çölün orta yerinde bıraktığı an, büyük ihtimalle bunları bilmiyorlardı. Ama Hacer validemiz biricik eşine, gönlü merhametle dolu Allah'ın Nebisi İbrahim a.s.'a iman ediyordu.

İbrahim a.s. o yumuşak, o merhametli peygamber, değerli eşini ve kundaktaki yavrusunu çölün ortasında bırakıp geri dönmüştü. Hacer validemiz peşinden koştu. Kendilerini bırakıp nereye gittiğini sordu. Sorusunu üç kere tekrarlamasına rağmen bir cevap alamadı. Çünkü İbrahim a.s. cevap veremeyecekti. İçindeki yangını göğsünde söndürecekti ama cevap vermeyecekti. Sonunda Hacer validemiz, “Bunu Rabbimiz mi sana emretti?” diye sorunca, İbrahim a.s. sadece “evet” diyebildi. Bu Hacer validemize yetiyordu. “O zaman git, O bizi zayi etmez.” diyordu. İşte Kâbe'nin yeniden inşası ve namazın hayata ikamesi için seçilen kadın böyle bir imana sahipti.

Çölün ortasında kundaktaki yavrusuyla tek başına kalıyordu da, Rabbi istediği için gönül hoşluğuyla razı oluyordu. Sığınacağı bir evi yoktu, yatacağı bir döşeği de… Sadece birkaç öğünlük yemeği ve suyu vardı.

Ne eşsiz sadakat, iman ve tevekkül!.. Şu ahir zamanda buna ne kadar muhtacız…

Bunca çile neden?

İbrahim a.s. Hacer validemizden uzaklaştıktan sonra bir tepeciğin üzerine çıktı. Oradan Kâbe'nin temellerinin bulunduğu yeri görüyordu. Ama Hacer validemiz O'nu göremiyordu. İşte tam oradan Kâbe'nin temellerinin bulunduğu yere yönelip Yüce Mevlâ'ya şöyle dua etti:

“Ey Rabbimiz! Neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harimin'in yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, bunu namazı ikame etmeleri için yaptım…” (İbrahim, 37)

Demek ki bunca yolculuk, bunca hasret, bunca çile namazı ikame etmek için… Namazı ikame etmek ne olabilir? Günlük hayatın merkezine namazı, yani Allah'a secdeyi yerleştirmek... Kâbe'ye, Allah'ın evine yönelerek O'nun huzurunda olduğumuzun farkında olmak... Tayin edilen vakitlerde ve cemaatle eda etmek. Diğer bütün işlerimizi namazın etrafında örgülemek . İşte namazı ikame etmek bu…

Yüce Mevlâ, her bir insanın dünyasını ve ahiretini ilgilendiren bu görevi İbrahim a.s.'a, Hacer validemize ve İsmail a.s.'a vermişti. Yüce Mevlâ sanki bu hadisenin hiç unutulmamasını istiyordu. İnsanların aklından çıkmasın diye duyan herkesin içini yakacak bir hatırayla Kâbe-i Muazzama'yı ortaya çıkartıyordu. İşte bunun için Hacer anamız kundaktaki bebeğiyle ıpıssız çölün ortasında bıraktırılıyordu.

Safa ve Merve tepelerindeki hatıra

Kısa zamanda azık da su da bitti. Bebeğe verecek bir damla süt bile gelmez oldu. Ana yüreği bebeğinin ağlamalarına dayanabilir miydi? Aramaya başladı; bir o tepeye, bir bu tepeye koşuyordu. O sıralarda küçük birer tepecikti Safa ile Merve. Safa tepesine çıkınca bir su kaynağı veya gelip geçen birini görebilmek ümidiyle etrafa bakıyordu. Bir taraftan da uzakta yatan bebeğini gözetliyordu. Bir şey göremeyince kendinden geçercesine Merve tepesine yöneliyordu. İki tepenin arasındaki düzlüğe ulaşınca eteklerini toplayıp hızlıca koşuyor, tepeye doğru tırmanırken yavaşlıyordu. Bebeğinin ağlama sesi geldikçe telaşlanıyor ve koşuyordu.

Bir o tepeye bir bu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kâbe ve İnsan
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:43:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kâbe ve İnsan rüya tabiri,Kâbe ve İnsan mekke canlı, Kâbe ve İnsan kabe canlı yayın, Kâbe ve İnsan Üç boyutlu kuran oku Kâbe ve İnsan kuran ı kerim, Kâbe ve İnsan peygamber kıssaları,Kâbe ve İnsan ilitam ders soruları, Kâbe ve İnsanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes