> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Ahkam Hadisleri > Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır  (Okunma Sayısı 5504 defa)
20 Ağustos 2010, 15:42:46
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 20 Ağustos 2010, 15:42:46 »



Rükü’dan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır
 

Namaz her ne kadar duâ, tesbih, zikir ve tehlilden ibaretse de, ibâdeti âdetten ayırmak için ona resmiyet verilerek belli ölçülere bağlanmıştır. O bakımdan namazı kılınıp belirlendiği, tarif edilip  öğretildiği şekilde kılmamız gerekmektedir. Laubali şekilde namaz kılmak mutlaka mekruhtur. Hele bir de farz ve vaciplerden birini ihlâl edecek derecede ise, haramdır, aynı zamanda kılınan namaz makbul değildir. Her rükünde aza yerini almalı, vücut dengesini bul­malıdır. Buna "ta'dîl-i erkân" denir. Müctehit imamlar, ta'dîl-i erkân farz ya da vacip olduğu üzerinde durup farklı ictihatlarda bulunmuşlardır. Yeri gelince açıklayacağız.

Bu konuda bizi en çok aydınlatan ve en sağlam ölçüyü veren ha­dislerden birini Ebu Hüreyre (r.a.)  şöyle anlatmıştır:

"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Mescid'e girdi, arkasından bir adam da gelip girdi ve namaz kılmaya başladı. Namazını bitirdikten sonra gelip Resûlüllah'a  (a.s.)  selâm verdi. Resûlüllah (a.s.) onun selâmını alıp cevapladı ve:

"Dön yeniden namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın!" buyurdu. Adam dönüp yemden namaz kıldı ve bu hal üç defa tekrarlanınca adam şöyle dedi:

"Seni hak peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, bundan daha iyisini bilemiyorum, onun için bana (nasıl kılınacağını) öğret." Resûlüllah (a.s.) ona dedi ki:

"Namaza kalktığın zaman tekbîr getir, sonra da Kur'ân'dan yanında (ezberinde) bulunandan sana kolay geleni oku, sonra rükû'a var, vü­cudun tam istikrar buluncaya kadar bekledikten sonra başını kaldır ve ayakta tam doğruluncaya kadar dur, sonra secde et ve secdede vücudun her organı istikrar buluncaya kadar bekle ve sonra başını kaldırıp otur, vücudun istikrar buluncaya kadar bekle ve bunu na­mazın her rekâtinde yerine getir ve işte böyle yapacak olursan na­mazın gerçekten tam ölçüsünü bulmuş olur. Bunlardan bir şey nok­san bıraktığın nisbette namazını noksan bırakmış olursun."[231]

Ancak Ebu Dâvud bu hadîsi ayrıca Rifaa b. Râfi'den daha uzun şekilde rivayet etmiştir ki Zeylaî onu hem nakletmiş, hem kısmen açıklamasını yapmıştır.[232]

İlgili diğer hadîsler:

Ebu Hüreyre (r.a.)’den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

"Rükû' ve secdeleri arasında belini doğrultmayan adamın nama­zına (kabul) nazarıyla bakmaz."[233]

Ali b. Şeyban (r.a.)’dan yapılan rivayette, Peygamber (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

"Rükû’ ve secdelerde belini doğrultmayan kimsenin gerçekte makbul bir namazı yoktur."[234]

Ebu Mes'ûd (r.a.)’den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

"Rükû' ve secdelerde belini doğrultmayan adamın namazı ye­terli değildir."[235]

Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:

1- Namazda rükû'a varınca itmi'nan buluncaya, yani her aza istikrar buluncaya kadar beklemek farzdır.

2- Rükû'dan kalkıldığı zaman beli doğrultup ayakta itmi'nan sağlanıncaya kadar beklemek farzdır.

3- Secdeye varıldığında her aza itmi'nan sağlaynıcaya kadar beklemek farzdır.

4- Secdeden başı kaldırınca, yine oturup itmi'nan sağlayınca­ya kadar beklemek farzdır. İkinci secdeye varıldığında da öyle..

5- Belirtilen yerlerde itmi'nan sağlayıncaya kadar beklemeyen kimsenin namazı kabul değildir.

Hadislerin ışığında müctehit imamların görüş, tesbit, ictihat ve istidlalleri:

a) Hanefîlere göre:

Namazın aslî vâciblerînden biri de, rükû'da tuma'nine ve karar­dır, yani rükû'a varıldığında her organın yerinde karar kılacağı ka­dar beklemek vâcibtir. Bu, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'in kavlidir. İmam Ebû Yusuf'a göre, rükû'da bir tesbih miktarı tu­ma'nine farzdır. İmam Şafiî de aynı ictihattadır. O kadar ki namaz kılan kimse rükû'da tuma'nineyi terkedecek olursa, İmam Ebû Hanife ile İmam Muhammed'e göre, namazı (kerahetle) caizdir. İmam Ebu Yusuf ile İmam Şafiî'ye göre, namazı caiz olmaz. Gerçi bu hilaf Zahiri'r-Rivâye de zikredilmemiş tir, sadece el-Muallâ kendi Nevadir'inde belirtmiştir.

Bu açıdan bakılarak rükû'dan sonraki doğrulmayı ve iki secde arasındaki oturmayı terkedecek olursa, İmam Ebu Hanîfe'ye göre, onun bu durumu ayakta durmaya daha yakınsa, namazı caiz olmaz, ama rükû'a daha yakın olursa, kâfi gelir. Çünkü burada ekseri ma­kamı küllde ikamet etmek söz konusudur.

Böylece ta'dîl-i erkânın İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre vacip, İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiî'ye göre farz olduğu ne­ticesi ortaya çıkıyor.

İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed, Kur'ân'da: "Ey imân edenler! rükû' ediniz, secde ediniz!" mealindeki âyetle ihticac etmiş­lerdir. Burada mutlak emir vardır, o da rükû' ve secde için eğilmek­tir. Deve secde etti, denilince, otlamak için başını yere kadar eğdi demektir. İtmi'nan ve karar ise fiilin aslı üzere devam demektir ki, emir böyle bir devama delâlet etmemektedir. İmam Ebû Yusuf ile İmam Şafiî, ise 850 nolu Ebû Hüreyre hadîsiyle istidlal etmişlerdir.[236]

Nitekim Şafiî mezhebinin ileri gelen fakihlerinden Şerefüddin Yahya en-Nevevi bu konuyu şöyle belirtmiştir:

"Namazın beşinci farzı rükû'dür. Bunun en azı, iki elinin içinin diz kapaklarına kadar ulaşmasıdır ki, kalkması eğilmesinden ayrılacak kadar az bir karar kılmakla gerçekleşir."[237]

Rükû'un ekmel şekli ise, şöyledir: Bel ve boynu aynı seviyeye, getirmek ve bacakları dimdik tutup elleri diz kapaklarının üzerine parmakları hafif açık bulundurup kıbleye müteveccih bulundurmak.[238]                                                                                                           

İmam Şâfi de el-Ümm'de diyor ki:

"Başını rükû'dan kaldırıp belini doğrultarak ayakta dik durmaya kudreti yeten kimsenin böy­le yapmayıp da bu şekilden bir şey noksan bırakıp yerine getirmiyecek olursa, (kıldığı namaz) yeterli sayılmaz."

b) Hanbelilere göre:

Rükû'da organlar yerli yerince yatışıncaya, yani karar kılıncaya kadar beklemek vaciptir. Bu da, namaz kılan kimse rükû sınırı­na vardıktan sonra söz konusudur, şöyle ki: Rükû' sınırına vardık­tan sonra organların yerli yerince az da olsa karar kılması gerekir, aksi halde vacip terkedilmiş olur. İmam Şâfi de ayni görüştedir.

Hanbelîler bu meselede yukarıda naklettiğimizüç hadîsle istidlal etmişlerdir.[239]

c) Mâlikîlere göre:

İmam Mâlik, rükû' ve secde için belirli bir duâ olmadığını belirtikten sonra, rükû, ellerin diz kapakları üzerine konulmasıyla, secdenin de alnın yere konulup karar kılmasıyla gerçekleşeceğini söylemiştir.[240]

Farz ve vacip ölçü dışında sünnete uygun rükû'un şöyle yapıl­masında bütün müctehitler görüş birliği izhar etmişlerdir: Namaz kılan kimse rükû'a eğildiğinde belini bir köprü gibi dümdüz tutar, başıyla arka kısmını aynı seviyeye getirip yatay bir düzlem meyda­na getirir. Nitekim Peygamber (a.s.) Efendimiz rükû'da aynı şeyle­re dikkat eder, başını ne yere doğru eğer, ne de yukarıya doğru kaldırırdı.[241]

Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:

Ali b. Şeyban'dan yapılan rivayette demiştir ki:

"Resûlüllah (a.s.), Efendimiz'in arkasında namaz kılıyorduk, rükû' ve secdeler­de belini doğrultmayan bir adamı gözünün ucuyla bakıp gördü. Na­maza bitirince şöyle buyurdu:

"Ey Müslümanlar cemaati! Rükû ve secdelerde belini doğrultmayan kimsenin namazı (makbul) değildir."[242]

İbn Maîn, Ebu Zer'a ve İbn Hibban bu hadîsi sahihlemişlerdir.

Ashabdan Hz. Huzayfe (r.a.), rükû' ve secdeleri tamamlamıyan, noksan bırakan bir adam gördü. Adam namazını bitirince, Hz. Huzayfe onu çağırdı ve sordu.

"Ne zamandan beri böyle namaz kılarsın?"

O da:

"Şu kadar zamandan beri", diye cevap verdi.

"Doğrusu sen Allah için bir namaz kılmamışsın. Eğer bu vazi­yette ölecek olursan, Muhammed'in  (a.s.) sünnetinden başka bir şey üzerine ölmüş olursun."[243]

852 nolu hadisi rivayette İmam Ahmed teferrüd etmiştir. Mecmau'z-Zevaid sahibi diyor ki:

"Bu hadîsin râvilerinden Abdullah b. Zeyd el-Hanefî'nin tercüm-i hayatına rastlayamadım." İbn Hacer onun bu sözünü garip karşılamış ve o râviyi Abdullah b. Zeyd diye adlandırması vehimden başka değildir, diyerek onun Abdullah b. Bedir olduğuna dikkatleri çekmiştir ki, bu zat sika olarak tanınır. An­cak Abdullah b. Bedir doğrudan Ebû Hüreyre'den değil, aradaki bir râvi vasıtasiyle rivayet ettiği sanılmaktadır.

853 nolu Ali b. Şeyban hadîsini İbn Mâce, Ebu Bekir b. Ebi Şeybe'den o da Mülazım b. Amir'den rivayet etmiştir ki bu zatın sika ol­duğunu Ahmed b. Hanbel, Yahya ve Nesâî belirtmişlerdir. Ebu Davud ise, onun rivayetinde bir beis yoktur, demiştir. İbn Maîn, Zer'â ise onun sika olduğunu kaydetmişlerdir. Râvilerinden Abdurrahman b. Ali b. Şeyban'ın da sika olduğunu İbn Hibban söylemiş ve böylece hadîs ile istidlal etmekte bir sakınca söz konusu olmadığına atıflar yapılmıştır.

854 nolu Ebu Mes'ûd hadîsinin isnadı sahihtir. Nitekim Tirmizî de onu sahîhlemiştir.

 

Çıkarılan Hükümler:
 

1- Rükû'da karar kılmak, yani her aza yerini alıp karar kıla­cak kadar durmak vaciptir. O bakımdan organlar karar kılmadan eğilip kalkanın namazı kerahetle caizdir. İmam Ahmed'in de ictiha­dı bu doğrultudadır.

Bu, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göredir.

2- Rükû'da her aza yerini alıp karar kılacak kadar beklemek farzdır. O bakımdan bir tesbih miktarı durmadan kalkan kimse far­zı yerine getirmediğinden namazı bozulur. Bu, İmam Şafiî ile İmam Ebû Yusuf'a göredir.

3- Ellerin diz kapaklarına kadar ulaşmasıyla rükû', başın (al­nın) yere değmesiyle secde gerçekleşmiş olur, yani farz yerine gel­miş sayılır. Bu, İma...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır
« Posted on: 16 Nisan 2024, 22:55:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır rüya tabiri,Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır mekke canlı, Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır kabe canlı yayın, Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır Üç boyutlu kuran oku Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır kuran ı kerim, Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır peygamber kıssaları,Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdır ilitam ders soruları, Rüküdan Kalkınca Beli Doğrultup Durmak Farzdırönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes