Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah.
1- İki müslümanm birbirini öldürmek üzere silâhlı vuruşmada bulunması haramdır ve büyük günahlardan biridir.
2- İki veya daha fazla müslümanlarm silahla vuruşmaya başlaması halinde diğer müslümanlarm aracı olup onları barıştırması, aralarında sulh te'sis etmeleri vaciptir.
3- İki müslüman birbirini öldürmek üzere silâhlı vuruşmada bulunur da biri diğerini öldürürse, her ikisi ,de cehennemliktir. Cezalarını çektikten sonra cennete girerler.
4- Bununla beraber durumları Allah'a aittir, dilerse affeder, dilerse azâb eder,
5- İntihar haramdır ve büyük günahlardan biridir.
6- Kendi canına kıyan kimse, bunun cezasını âhirette görür. Ancak Cenâb-ı Hak dilerse onu -dünyada işlediği çok güzel amellerinden dolayı- bağışlar.
7- Şöhret için, beğeni kazanmak için savaşan kimseye uhrevî mükâfat yoktur.
8- İçinde kötülük, amelinden fîsk-u fücur bulunan kimse savaşta öldürülecek olursa, şehidlik mertebesi onun kul hakkı hâriç günahlannı temizler. Ama münafık ise şehidlik mertebesine erişmez ve âhirette ona bir fayda sağlamaz.
9- Bir organını kesmek suretiyle intihar eden kimse, âhirette öylece sakat kalır. Ancak Cenâb-ı Hak dilerse onun iyi bir amelinden dolayı onu bağışlayabilir.
10- Müslümanla kâfir savaşırken kâfir vurup müslümanm bir elini kestikten sonra "ben İslâm'a girdim, Hak'a teslim oldum" derse, artık o müslümanm ona karşı silah kullanması ve vurup öldürmesi helâl ol- . maz.
11- Aynı şekilde kâfir olan kişi müslümanm elini, müslüman da onun elini kestikten sonra kâfir İslâm'a girerse, artık öldürülmez. Müslüman onu bu vaziyette öldürürse kısasen katledilir.
12- Bir kişi İslâm'a girdiğini açıklar veya iki şehadet kelimesini getirirse artık onun müslüman olduğu kabul edilir. Kalben İslama girip girmediği o sırada araştırılmaz veya samimi olmadığı düşüncesiyle hareket edilmez. Çünkü zahire göre hüküm verilir.
13- O bakımdan Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nübüvvet gözüyle birçok gizli tarafları bildiği halde zahire göre hüküm verirdi.
14- Buna kıyasla hâkim keramet sahibi olup davacıyla davalıdan hangisinin haklı ve haksız olduğunu bilse bile, beyyine ve zahirî delillere göre hükmetmekle yükümlüdür. Kerametine göre hükmedemez.
15- Böylece keramet dinde delil sayılmamıştır. Rüya delîl sayılmadığı gibi...
16- Kişinin günahı ne kadar çok olursa olsun, tevhîd ehlinden ise ebediyen cehennemde kalmaz. Günahına göre azap çektikten sonra çıkar.
17- Çünkü Cenâb-ı Hak kendisine şirk koşmaklığı bağışlamaz. Yani bir kişi Allah'ın varlığını, birliğini inkâr eder veya putları da ilâh kabul eder ve tevhîd dinine dönmeden ölürse, artık onun bağışlanması söz konusu olamaz.
18- Bundan başka günahları, Cenâb-ı Hak dilediği kimseler hakkında bağışlar. Yeter ki kul ölmeden önce tevbe ve istiğfarda bulunup ciddî bir pişmanlık duysun.
Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim..
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın