> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > İtikat > Ahiret Günü > Şefaata Layık Olmak
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şefaata Layık Olmak  (Okunma Sayısı 10893 defa)
16 Mart 2009, 19:52:10
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Mart 2009, 19:52:10 »





   Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "(Ey Muhammed!) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik!" (Enbiya; 1O7) Bazı evliyaların belittiğine göre, Allah-u Zülcelal Hz. Peygamber (S.A.V)' i methederek şöyle buyurmuştur: "Ey Habibim! Sen olmasaydın bu kainatı yaratmazdım." (Bu söz hadis-i kudsi olarak söylenmiş ise de sahih rivayete göre, hadis-i kudsi olmayıp, bazı evliyalara ilham yoluyla gelmiş olan bir kelamdır.)

   İşte böyle bir Peygamberin ümmeti olmak, bizim için ne büyük bir mükafattır. Tabii ümmetliğe kabul edilmek şartıyla ... Allah-u Zülcelal, hepimize Hz. Peygamber (S.A.V)' e ümmet olmayı nasip eylesin. Küfür rüzgarlarının bütün şiddetiyle estiği bu asırda, Hz. Peygamber (S.A.V)' i anlamak ve anlatmak en kudsi vazifemiz olmalıdır.

   Hz. Peygamber (S.A.V)' in gösterdiği ve bize bildirdiği vazifelerimizi idrak edemediğimiz veya terk ettiğimiz anda, batıl düşünceler her zaman ve her mekanda zirvelerde tahtını kuracak, insanlık O' nu anlama ve idrak etme noktasına ulaşamayacaktır. O şefkat ve rahmet Peygamberi (S.A.V)' e ne ölçüde layık olduğumuzun hesabını iyi yapmalıyız. Bulunduğu cennette dahi ümmetini düşünen, ümmetinin derdiyle ağlayan, ümmetinin sevinciyle sevinen rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)' i, en köhne kalplere dahi nakşetmeliyiz.

  Aksi halde onun şefaatıyla kendimizi kurtaracağımızı sandığımız anda, Hz. Peygamber (S.A.V) in bizlere nasıl yüz çevirdiğini -Neuzübillah- görürüz.

    Asırlardır O'nun nur saçan sırmasından mahrum kaldık. Müslümanlar olarak garip kaldığımız şu asırda dahi, O'na ulaşacak yolları arama ve onu bulma, en güzel hayalimiz ve amacımız olmalıdır. Günah bataklığına bulaştığımız anlarda dahi, onun şefaatinden medet umarken, onun rahmet peygamberi olduğunun idraki içinde olmalıyız.

   O Rahmet peygamberi, mübarek kabr-i şerifinde kan ağlarken, Allah-u Zülcelal' in 'Habibim' dediği, yüzü suyu hürmetine kainatı yarattığı, Hz. Peygamber (S.A.V)' e başlarımızı feda etmeyi bilmeliyiz.

   Hz. Peygamber (S.A.V) , dünyadayken bizlere rahmet vesilesi olduğu gibi, ahirette de şefaatçi olacaktır İnşaallah. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Gecenin bir kısmında uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere namaz kıl. Umulur ki Rabb' in seni Makam-ı Mahmud' a (Şefaat makamına) gönderir." (İsra; 79) Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı gibi, Allah-u Zülcelal, Hz. Peygamber (S.A.V)' e büyük şefaat ve övülecek makam verecektir inşaallah.

   Ebu Akil oğlu Abdurrahman (R.A) şöyle anlatmıştır: "Bir heyetle Resulullah (S.A.V)' a gitmek üzere çıktım. Kapısına varınca develerimizi çökerttik. Hz. Peygamber (S.A.V)' in yanına girerken dünyada en sevmediğimiz kimse o idi. Fakat yanından çıkarken (İslamla şereflendikten sonra) yanına gelenlerin içinde onu en çok seven biz olmuştuk. Bir ara bizden biri: 'Ya Resulallah! Rabbinden Süleyman Peygamberin saltanatı gibi bir saltanat istemedin mi?' deyince, güldü ve daha sonra: 'Umarım ki Peygamberinize verilen Allah katında Süleyman Peygamberin saltanatından daha üstündür. Allah gönderdiği her peygamberin duasını kabul etti. Onlardan bir kısmı dünyada dua etti, istediği verildi. Bazıları iman etmeyen asi kavmine beddua etti, helak oldular, Allah benim de dileğimi kabul etti, ben ahirete bıraktım, kıyamet günü Rabbim katında ümmetime şefaat edeceğim.' " (Taberani, Bezzar)

   Enes (R.A)' dan rivayetle Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. O sırada İsa (A.S) gelerek: 'Ya Muhammed! İşte bütün Peygamberler sana ricaya geldiler. Allah' ın ümmetteri -amellerine göre- ayırıp dilediği yere göndermesini, onların mahşerin öldürücü sıkıntısından kurtarmasını istiyorlar.' der. O gün insanlar gırtlaklarına kadar tere gömülürler. Mü'minlere serin bir hava olurken kafirleri tamamen öldürücü sıkıntılar kaplar. İsa'ya: 'Ya İsa! Ben gelinceye kadar bekle!' der giderim. Arş-ı Alâ' nın altına varınca hiç bir meleğin ve hiçbir peygamberin görmediği şeylerle karşılaşırım. O sırada Allah Cebrail' e vahy ederek (emir vererek): 'Git Muhammed'e söyle: "Başını secdeden kaldır. Dilediğini iste. İstediklerine şefaat et. Şefaatın kabul olunacaktır.' buyurur. O zaman ümmetime şefaat ederim. Önce (şefaate hak kazananlardan) her doksan dokuz kişiden bir kişiyi kurtarırım. Rabbime yalvarmaya devam ederim. Hatta Rabbim bana: 'Ümmetinden birgün dahi gönülden 'Lâ ilâhe illallah' deyip o imanla ölenleri dahi şefaatinle cennete koy!' deyinceye kadar yerimden kalkmam." (Ahmed bin Hanbel)

   Ebu Hureyre (R.A) anlatmıştır:

   "Resulullah (S.A.V) ile birlikte olduğumuz bir ziyafette ona kızarmış bir kuzu kolu ikram edildi. Kol, kürek etini severdi. Ondan dişi ile bir parça kopardı, şunları söyledi: 'Kıyamet gününde insanların efendisi benim. Neden böyle olacak biliyor musunuz?' O gün Allah ilk ve son gelen bütün insanları bir alanda toplar. Bakan herkes onları görür. Her seslenen de sesini onlara duyurur. Güneş onlara iyice yaklaşır. O gün insanların keder ve sıkıntısı tahammül edilemeyecek kadar artar. O zaman insanlar birbirlerine şöyle seslenirler: 'Ne hale geldiğinizi görüyor musunuz ne denli sıkıntılara düştünüz? Rabbinizin katında size şefaat edecek kimse göremiyor musunuz?' Bunun üzerine birbirlerine: 'Babanız Adem şefaat eder.' derler.

   Hemen ona giderek: 'Ey Adem! Sen bütün insanların babasısın. Allah seni kudret eli ile yarattı, sana ruhundan nefh etti (üfledi). Meleklere de sana secde etmelerini emretti. Sana secde ettiler. Seni cennete yerleştirdi. Bize şefaat ederek bizi bağışlaması için Allah' a niyaz etmez misin? Üzücü halimizi ve ne denli sıkıntıya düştüğümüzü görüyorsun.' derler. Adem (A.S) da onlara şöyle cevap verir: 'Rabb' im bugün öyle gazaplı ki, şimdiye kadar böylesine gazaplanmamıştır. Bundan sonra da böylesine gazaplanmaz. Bana yasak olan ağaca yaklaşmamamı emretti, dinlemedim. Ona asi oldum. Kendimi, kendimi kendimi düşünüyorum. Halim ne olacak? Benden başkasına gidin. Nuh Peygamber' e gidin.'

Bunun üzerine Nuh (A.S)' a giderek: 'Ey Nuh! Sen yeryüzüne gönderilen ilk Resul' dün. Allah seni, çok şükreden kul diye isimlendirdi. Halimizi, ne denli sıkıntıya düştüğümüzü görüyorsun. Rabbin katında bize şefaat etmez misin?' derler. O da: 'Rabb' im bu gün öyle gazaplı ki, şimdiye kadar böyle gazaplanmamıştır. Bundan sonra da böyle gazaplanmayacaktır. Benim kabul olacak bir duam vardı. Onu kavmim aleyhinde ettim. Kendi nefsimi, kendi nefsimi, kendi nefsimi düşünüyorum. Benden başkasına gidin. İbrahim' e gidin.' der. Bunun üzerine İbrahim (A.S) giderek: 'Sen Allah' ın Nebisi ve yeryüzü halkından O’ nun halilisin. Rabb' ine niyaz ederek bize şefaat et. Bizim halimizi görüyorsun' derler. O da şöyle der: 'Rabb' im şimdiye kadar gazaplanmadığı bir tarzda gazaplanmıştır. Bundan sonra da böylesine gazaplanmaz. Ben üç kez yalan söyledim. Kendi halimi düşünüyorum. Benden başkasına gidin. Musa Peygamber' e gidin.' der.

   Onlar da Musa (A.S)' ya giderek: 'Ya Musa! Sen Allah' ın Resulü' sün. Allah seni kelamı ve Peygamberliği ile insanlara üstün kıldı. Rabb' in katında bize şefaat et. Halimizi görüyorsun!' derler. O da: 'Rabb' im öyle gazaplı ki, şimdiye kadar böyle gazaplanmamıştır. Bundan sonra da böyle gazaplanmayacaktır. Ben emrolunmadığım yerde cana kıydım. (Bu olay kasten değil kazayla oldu.) Kendimi düşünüyorum, kendimi düşünüyorum, kendi akıbetimi düşünüyorum. Benden başkasına gidin. İsa' ya gidin.' der.

   Onlar da İsa (A.S)' ya giderek:  'Ya İsa! Sen Allah' ın Resulü, Meryem' e -babasız- lütfettiği kelimesi ve O' nun ruhusun. Seninle ölülere can verir. Mucize olarak, insanlara beşikte konuştun. Bize şefaat et. Halimizi görüyorsun.' derler. Bunları dinleyen İsa (A.S): 'Rabbim bu gün öyle gazaplı ki, şimdiye kadar böyle gazaplanmamıştır. Bundan sonra da böyle gazaplanmaz.' dedi. Hiçbir günah işlediğini söylemeden sözüne şöyle devam etti: 'Kendi nefsimi, kendi nefsimi, kendi nefsimi düşünüyorum. Benden başkasına gidin. Muhammed (S.A.V)' e gidin.'

   Diğer peygamberlerden ümidini kesen mahşer halkı Hz. Muhammed (S.A.V)' e giderek: 'Ya Muhammed! Sen Allah' ın Resulü ve Peygamberlerin sonuncususun. Allah, geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir. Bizleri yarlığaması için Rabb' ine niyaz eyle, bizlere şefaat et. Ne halde olduğumuzu görüyorsun.' derler. Bunun üzerine aralarından ayrılır, Arşı Alâ' nın altına giderek Rabb' im için secdeye kapanırım. Ondan sonra Allah bana -kendisini- hamd-ü sena etmem için öyle tecelli eder ki, benden önce hiç kimseye öyle tecelli etmemiştir. Daha sonra: 'Ya Muhammed! Başını kaldır. Dile, dilediğin verilecektir. Dilediğine şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır.' denilir. O zaman başımı secdeden kaldırır: 'Ey Rabb' im! Ümmetimi, ümmetimi bağışla!' derim. Bu münacatımın üzerine bana: 'Ya Muhammed! Ümmetinden asla hesaba çekilmeyecekleri cennet kapılarından sağ kapıdan cennete gönder. Onlar isterlerse herkes gibi diğer kapılardan da girebilirler.' denilir. Hz. Peygamber (S.A.V) bunları anlattıktan sonra şöyle buyurdu: "Kudret ve iradesi ile yaşadığım Allah' a yemin ederim ki, cennet kapılarının iki kanatlarının arası, Mekke ile Hacer arası kadardır. Yahut Mekke ile Büsra arası kadardır.' " (Buhari, Müslim)

   Hz. Peygamber (S.A.V) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir." (Ebu Davud, Bezzar, Taberani, İbn Hıbban, Beyhaki)

   Hatta bazılarına göre, büyük günah sahiplerine Hz. Peygamber (S.A.V), küçük günah sahiplerine de melekler şefaat edecektir. Hz. Peygamber (S.A.V)' in şefaatleri; bir kısmını hesapsız cennete koymak için, bir kısmı cehennemi hakettiği halde girmemesi için, diğer bir kısmıda, cezasını tamamlamadan cehennemden çıkması için, diğer bir kısmına da cennette yüksek derece almak için, bir diğerine de Allah katı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şefaata Layık Olmak
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:50:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şefaata Layık Olmak rüya tabiri,Şefaata Layık Olmak mekke canlı, Şefaata Layık Olmak kabe canlı yayın, Şefaata Layık Olmak Üç boyutlu kuran oku Şefaata Layık Olmak kuran ı kerim, Şefaata Layık Olmak peygamber kıssaları,Şefaata Layık Olmak ilitam ders soruları, Şefaata Layık Olmakönlisans arapça,
Logged
25 Eylül 2009, 00:59:57
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 25 Eylül 2009, 00:59:57 »



Amiin amiin amiin Ya Rabbi sen bizleri korktuklarimizdan emin eyle,okudukca ogrendikce anlamayi ve anladigimiz ile ihlasla amel etmeyi bizlere nasip eyle.
Bizleri affet bizleri affet bizleri affet...
Efendimize sav layik ummet olmayi nasip eyle,bizleri ahiret gununde utananlardan eyleme...


Allah cc razi olsun sizden Hocam.Ahirette Efendimize sav komsu olabilmemiz umuduyla sevgi ve dua ile ...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Şubat 2011, 21:21:48
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #2 : 20 Şubat 2011, 21:21:48 »



      Çok güzel bir konu..şefaat edlme ümidimiz olmasa bizi ne teselli edebilir..Efendimiz s.a.v.'' ben de amelimle kurtulamam Rabbim katından bir merhametle kuşatmadıkça''buyuruyor..O böyle söylemişken bize düşen Efendimiz s.a.v. in şefaati ve rabbimizin merhameti konusunda ümitvar olmaktır..Tabii kulluk noktasında elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra..

    Rabbim sizden razı olsun hocam..Ebeden ve daimen..

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Şubat 2014, 21:51:18
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #3 : 05 Şubat 2014, 21:51:18 »

Amin amin amin ecmain inşALLAH...
O(s.a.v) şüphesiz her şeyimizdir ......Ne mutlu bizlere ki ,bizi götüren geminin dümeninde O'nun gibi bir kaptan var ve o gemiye binen mutlaka kurtulur.Rıhtımda o geminin gittiğini görüp de ona binemeyen ise şüphesiz hüsran içinde kalır.
Evet onun yolundan giden ebedi saadete erişmiştir ve kurtulmuştur...İnşALLAH ahir zamanda şefaatine mazhar olacaklardır.

Rabbim hepimizi Efendimiz(s.a.v)e layık ümmet eylesin.O(s.a.v)na tabi olabilmeyi ,O(s.a.v)nun ahlakıyla ahlaklanmayı ,O(s.a.v)nu kendimize rehber edinebilmeyi ve inşALLAH ebedi alemde şefaatine mazhar olabilmeyi nasip etsin....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 05 Şubat 2014, 21:52:25 Gönderen: mevlüdekalınsaz »
Kayıtlı

05 Şubat 2014, 23:42:20
eliff 8/A

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 94


« Yanıtla #4 : 05 Şubat 2014, 23:42:20 »

kıssa dan hissedir k şefaate nail olmanın tek şartı efendimiz aleyhisselatı vesselammın sünnetine ittibadır.. başka çaresi yok..

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes