> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Tarihe Yolculuk  > Tarihten Başlıklar > Tarihteki Hudeybiyeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tarihteki Hudeybiyeler  (Okunma Sayısı 563 defa)
13 Ekim 2011, 21:05:24
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 13 Ekim 2011, 21:05:24 »




Tarihteki Hudeybiyeler

Hudeybiye'yi düşünüyorum... Hani şu Mekke'nin fethinden önceki son derece nazik durumu... Umreye doğru yola çıkmış iken, ziyareti bir sonraki seneye erteleme... Uzlaşma ve sulh yapma adına müşriklerle antlaşma yapmak zorunda kalış... Kendi kardeşlerini düşmana teslim etme ızdırabı... Sulh yapmak için edepsizliklere katlanış... Belli bir süre harp etmemeyi ve karşı gelmemeyi kabulleniş... Bekleyiş, bekleyiş, bekleyiş... Sabır üstüne sabır... Gözler ufukta mazideki ümit peteklerini kovalarken, mevcut hâlin moral bozucu keyfiyetini yudum yudum içiş... Yine de ümidini kırmama, inkısara düşmeme... Yine sabır, yine dua, yine ümitle bekleyiş... Anne karnındaki bebeğin doğumunu beklerken çekilen doğum sancısı gibi bir bekleyiş... Gökyüzünde toplanan fakat bir türlü yağamayan yağmur bulutlarının hüzünlü bekleyişi gibi bir bekleyiş... Menfî gibi görünen şartların, zaman tünelinde âdeta sihirli bir el değmiş gibi müsbet keyfiyete dönüşmelerini bekleyiş... Kudreti Sonsuz'un karşı konulmaz kudreti ile, hâdiseleri fetih ve zafer yönüne çevirmesini ibretle izleyiş... Nihayet göklerden gelen o sarsıcı emir, mağfiret ve fetih...

Hudeybiyeler, tarih boyunca hep yaşana gelmiştir. Hudeybiye, aslında bir sembol... Hudeybiye sadece bir anlaşma ortamı değil, her fetih öncesi yaşanan bekleyiş ve zorlanış keyfiyetinin timsali... Hudeybiye, zorluklara ve sıkıntılara katlanma... Hudeybiye, acele etmeyip uygun mevsimin gelmesini bekleme... Fetihler ve zaferler çoğu zaman Hudeybiyevârî zeminler üzerine bina edilmiştir. Hudeybiyeler ne kadar çileli ise fetihler de o kadar görkemli ve sağlam olmuştur. Sancı olmadan doğum nasıl olmazsa Hudeybiyeler olmadan da fetih doğmaz.

İlkin, Adem Nebi (a.s.) yaşamıştı Hudeybiye'yi kendi nefsinde. Başa gelen zellenin ızdırap veren ikliminde beklemeye durmuştu mağfiret müjdesini yanıp yakılarak. Kim bilir kaç kış beklemişti mağfiret baharını. Kabz esintiliydi bu bekleyiş ve bast kimbilir ne zaman gelecekti. "Eğer sen mağfiret ve rahmet etmezsen, ben zalimlerden olurum." diyordu Safiyullah (a.s.) ve göz yaşları ile yönelmeye devam ediyordu İlâhî dergâha. Yerler, gökler ve bütün kâinat nefesini tutmuş, kabz hâlinde inlemekteydi onunla birlikte. Bütün kâinat Hudeybiye olmuş, bütün kâinat beklemeye durmuştu mağfiret esintileri hâlinde gelecek olan fetih müjdesini. Fetih, bu iklimde gönüllere inşirah salacak mağfiret ve sekine muştusu hâlinde gelecekti. Fetih, bu iklimde mağfiret ve sekine sağanağı hâlinde gelmiş ve bütün Âdemoğullarına ibret dersi vermişti cihan durdukça.

Tarihin tozlu sayfalarında dolaşırken, Hudey­biye'yi bu defa Hz. Musa'nın hikayesinde yakalarız. Önce Firavun'un sarayında yaşamıştı o keyfiyeti nebiliğe uzanan yolda. Sarayın debdebe, ihtişam, zulüm ve şirk kokan ortamında nebilik gibi masumiyet gerektiren hâleti yakalayış... Sonra bir imtihan ve çölleri mesken tutuş... Çölün ve sahranın dupduru ortamında yıllarca bekleyiş ve nihayet bir gün Tur Dağı'nda, dumansız bir ateşin aydınlığında ilk vahyin, ilk mesajın coşkusuna eriş... Gelen mesaj, bu defa başka bir imtihana ve Hudeybiye'ye yönlendiriyordu Ulu'l-azm Nebi'yi. Firavun'a gidecekti, gidecek ve aldığı mesajı hem de "kavl-i leyyin"le tebliğ ederek İsrailoğullarını, kendisi ile birlikte gitmek üzere salıvermesini isteyecekti. Ondaki fetih, İsrailoğullarının Mısır'dan kurtuluşu idi. Gidecek ve kendisine emredilen çetin vazifeyi yerine getirecekti Hak Nebi. Başka çare yoktu. Zalimlikte sınır tanımayan Firavun'a hakkı tebliğ etme vazifesinin ağırlığına tahammül gerekiyordu bu hengâmda. Tebliğle iş bitmiyordu, Firavun'un, İlâhî emri yerine getirme kıvamına gelmesini beklemek gerekiyordu sabırla. Hak karşısında büyükleniş ve yüz çevirme... Çeşitli musibetler, belâlar... En son ve en şiddetli belâ; toplu ölümler... Nihayet verilen izin... Artık yola çıkmışlardı ve yürüyorlardı İsrailoğulları, başlarında Hak Nebi, arkalarında deniz gibi düşman, önlerinde düşman gibi bir deniz. Yolların bittiği, çârelerin tükendiği hengâmda yakalamışlardı bu kez Hudeybiye'yi. Hudeybiye süreci bu sefer denizin şâk şâk olması için işliyordu. Şimdi denizin kıyıcığında sabır, metanet ve dua ile beklemek gerekiyordu İlâhî yardımı. Şimdi sabrın ve duanın bereketiyle önlerinde yeni bir fetih sayfası açılıyordu. Fetih bu sefer önlerinde şerhâ şerhâ açılıp yol veren deniz ile birlikte gelmişti. Hudeybiye iklimi, tarihte bir kere daha fetih coşkusuna tebeddül etmişti.

Sonraki zamanlarda, rehberlerine yapıp ettiklerine bakınca İsrailoğullarının; yer, gök ve her taraf tekrar Hudeybiye kesilmişti ister istemez. Gönderilen İlâhî mesajların tahrif edilişlerine baktıkça, Hudeybiyevârî iniltilere bürünmüştü Arş-ı Âzâm. Gönderilen nebileri her katledişlerinde ve her cinayetlerinde ızdırabı bir kere daha artmıştı. Tarihin döl yatağı, doğum sancısının ızdırabıyla Hudeybiyevârî inlerken, fetihi bu sefer babasız doğacak olan bir masumla yakalamıştı. Kâinatın sabırla katlandığı Hudeybiye iklimi, bu sefer Mesih'e (a.s.) müştaktı. İlâhî fetih bu sefer Mesih (a.s.) şeklinde geliyordu. Mesih, fetih ve mağfiretin sesi soluğu oluyordu kendi asrında. Mesih, ileriki yıllarda da zulümlerin, çilelerin, işkencelerin ve çarmıhların gölgesinde yaşayacaktı Hudeybiye keyfiyetini. Sonra bir gün, Son Nebi'nin (sallallahü aleyhi ve sellem) gelişinin fethini müjdeleyerek semalara yükselecekti ânsızın.

Hudeybiye, daha sonraları inançsızlığa karşı verilen mücadelede yaşanmıştı. İnançsızlık zemininde ekilmişti iman tohumları, Nur mektupları ile. Hudeybiye hapishane olmuştu, diyar diyar sürgün olmuştu, göz hapsi olmuştu, tecrit olmuştu. Hudeybiye, 25 milyonun iman selâmetini bekleme keyfiyeti olmuştu. Acele edip kışta gelmişti Hudeybiye iklimi, fetih ise cennet-âsâ bir baharda gelecekti, gelecek ve ortalık gül-gülistân olacaktı iman esintileriyle.

Aslında her insan hayatı boyunca kim bilir kaç Hudeybiye yaşar. Değişik yaş devrelerinde, karşılaşılan her zorluk, her musibet ve her imtihan, sabır ve tahammül sınırlarını zorlar. "Evet, güçlükle beraber kolaylık vardır." (İnşirah:6) hitabını yüreğinde hissedince insan, beklemeye durur kendi fethini Hudeybiyevârî hislerle.

Günümüzde Hudeybiye son bir defa daha yaşanmakta. Çağımız, gittikçe artan küfür ve şirk bataklığına sabırlar üstü bir sabırla katlanmakta. Masumlar katledilmekte, zulüm en kesif icraatlarını sergilemekte. Şimdi artık cinayetler devletler eli ile işlenmekte. Şimdilerde şakîler ve onlara yardım edenler, el üstünde tutulmakta, kahraman ilân edilmekte. Günümüzde Hudeybiye olanca keyfiyetiyle bir kere daha yaşanıyor. Şimdilerde Bizans'ı aratmayacak entrikalar oynanıyor, hakikatı temsil edenlere karşı. Hakk'ı inkâr, son çırpınışlarını sergilemekte. Âlemler nefesini tutmuş bir defa daha Hudeybiyevârî sabır sergilemekte, olan bitene karşı. Hudeybiye, bir defa daha fetih coşkusu yaşamak istiyor. İman hakikatlerinin bütün kâinatta tekrar neşvünema bulması şeklinde gelecek olan fetih güneşi, son Hudeybiye'nin ardından sabırsızlıkla doğmak için bekliyor.

sızıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tarihteki Hudeybiyeler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:53:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tarihteki Hudeybiyeler rüya tabiri,Tarihteki Hudeybiyeler mekke canlı, Tarihteki Hudeybiyeler kabe canlı yayın, Tarihteki Hudeybiyeler Üç boyutlu kuran oku Tarihteki Hudeybiyeler kuran ı kerim, Tarihteki Hudeybiyeler peygamber kıssaları,Tarihteki Hudeybiyeler ilitam ders soruları, Tarihteki Hudeybiyelerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes