๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:49:35



Konu Başlığı: Hacda kesilen kurban
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Ocak 2011, 18:49:35
(Hacda Kesilen) Kurban


3536- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öğle namazını Zü'l-Huleyfe'de kıldı. Sonra kurbanlık devesini getirtti, sağ hörgücünün sağ yanına bir demirle nişan vurdu ve ondan biraz kan akıttı. Sonra ona (boynuna) iki nalın taktı, sonra binek devesine bindi, doğrulup Beyda tepesine varınca, hacca niyet edip telbiye getirdi." [Müslim ve Sünen ashabı.][422]

 

3537- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

"Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem için kurbana takılacak nişan iplerini örer­dim. Onu kurbanlık koyuna takar ve ailesi arasında ihramsız olarak kalmaya devam ederdi." [Altı hadis imamı.][423]

 

3538- Diğer rivayette:

"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'in kurbanlık develerinin nişan iplerini ellerimle ördüm. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu işaretleyip, hayvanın boynuna taktı ve daha sonra da Beyt-i şerîf e gönderdi. (Kendisi Medine'de kaldığından o esnada) kendisine helâl olan hiçbir şeyi haram kılmadı."[424]

 

3539- Diğer rivayette:

"Ziyâd bin Ebî Süfyân, Âişe'ye yazdı: İbn Abbâs diyor ki: «Kişi bir kurbanlık hazırlarsa, kurbanını kesinceye dek, hacıya haram olan her şey ona da haram olur.» Ben de kurbanı­mı hazırlayıp, gönderdim, bu husustaki emri­ni beklemekteyim."

Cevap verdi: "Mesele İbn Abbâs'm dediği gibi değildir. Zira ben bizzat Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem'in kurbanlarına takı­lan kendi elimle eğirip hazırladım. Sonra ha­zırladıklarımı ona taktı ve babamla onu gön­derdi. O kurbanı kesene kadar Allah'ın kendi­sine helâl kıldığı hiçbir şeyi kendi üzerine ya­sak kılmadı."[425]

 

3540- Rabîa bin Abdillah radiyallahu anh'dan:

"O, Irak'ta soyunmuş bir adam gördü. Halka onun hakkında soru sorunca, «Kur­banlığına işaret takılmasını emretti de onun için soyundu» dediler. Abdullah bin ez-Zü-beyr'le karşılaşınca bunu kendisine sordum; şöyle dedi:

«Kabe'nin Rabbi hakkı için bu, bir bid'at-tir!»" [Mâlik][426]

 

3541- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, kurbanı Medine'den (Ka­be'ye) götürmek istediğinde, onu süsler Zü'l-Huleyfe'de işaretlerdi. İşaretleme ve süsleme işini aynı yerde ve hayvanı kıbleye çevirerek yapardı. Kurban nişanı olarak hayvanın boy­nuna iki pabuç asar, sol tarafından da bii yeri­ni kesmek suretiyle kanatırdı. Daha sonra her-

keşle beraber Arafat'ta vakfe yerine gidilirdi. Oradan dönerken yine kurbanlıklar yanların­da olurdu. Bayramın birinci günü sabahı Mi-na'ya gelince saçları kesmeden ve traş olma­dan önce kurbanını keserdi. İbn Ömer, kur­banlarını sıraya sokar, kıbleye karşı çevirir ve onları bizzat kendi eliyle keserdi. Daha sonra kendisi yer ve başkalarına da yedirirdi."[427]

 

3542- Diğer rivayet:

"O, kurbanının hörgücünü yarmak sure­tiyle işaretlemek için bıçak ya da başka bir şe­yi sokarken «Bismillahi Allahu Ekber!^» der­di." [Mâlik][428]

 

3543- Vekî' radiyallahu anh'dan:

"O, Ehl-i Rey'den olan bir kişiye dedi ki: «Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem kur­banını işaretledi. Ebû Hanîfe ise bunun hay­vana bir eziyet olduğunu öne sürüyor.» Bu­nun üzerine o adam bunu İbrâhîm en-Ne-hâ'î'nin sözü olarak: «Hayvanı işaretlemek bir eziyettir» şeklinde rivayet etti. Vekî' buna çok öfkelendi ve şöyle dedi: «Ben, sana Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, dedi diyo­rum; sen kalkmışsın İbrâhîm en-Nehâ'î dedi, diyorsun. Bu görüşünden vazgeçinceye dek hapsedilmeyi ne kadar da hakediyorsun!»"

[Tirmizî][429]

 

3544- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Biz, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile temettü' haccı yaptık. O zaman ye­di kişi bir sığırda ortak olup kurban kestik."[430]

 

3545- Diğer rivayet:

"Biz Hudeybiye yılı, Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem ile yedi kişi ortak olup deve kestik, yedi kişi ortak olup sığır kurban et­tik." [Buhârî hariç. Altı hadis imamı][431]

 

3546- Huceyye bin Adiyy radiyallahu anh'dan:

Ali dedi ki: "Bir sığırı yedi kişi kesebilir". Dedim ki: "Ya doğurmuşsa?" "Doğurduğunu da onunla birlikte kes!"

"Ya topal olursa?"

"Kurban kesme yerine ulaşabildiyse ta­mam." "Peki ya boynuzu kırıksa?" Dedi ki: "Sakıncası yoktur. Biz göz ve kulaklarının sağlamlığını kontrol etmekle emrolunduk."

[Tirmizî][432]

 

3547- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem umre yapan hanımları için aralarında ortak ol­mak üzere bir sığır kesti." [Ebû Dâvud][433]

 

3548- Onun Âişe'den rivayeti: "Veda hac çında Muhammed ailesi tek bir sığır kesti"[434]

 

3549- Urve radiyallahu anh'dan:

O, oğullarına şöyle derdi: "Oğullarım! Sizden biriniz sakın şerefli birine hediye edin­ce utanacağı bir şeyi Allah için kurban etme­sin. Allah şereflilerin en şereflisi, kendisi için kesilenin en iyisine lâyıktır." [Mâlik][435]

 

3550- Mâlik radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Mina'da dedi ki: "Burası Kurban kesme yeri­dir. Mina'nın tümü kurban kesme yeridir." Umrede ise şöyle dedi: "Burası kurban kesme yeridir —Merve'yi kastediyor—. Mekke'nin her sokağı her yolu kurban kesme yeridir."[436]

 

3551- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kim bir deve kurban etmeyi adarsa, onu iki pabuçla süsleyip, hörgücünü kanatarak onu işaretlesin, sonra Kurban bayramı günü Beyt-i şerîf'de ya da Mina'da kessin. Kurban için başka kesim yeri yoktur. Kim deve ve sı-ğırdan semizini adarsa, istediği yerde kesebi­lir." [Mâlik][437]

 

3552- Gurfe bin el-Hâris el-Kindî radiyal­lahu anh'dan:

"Veda haccında Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bulundum. Kesmesi için develer getirildi. Buyurdu ki: «Bana Ebû'l-Hasan'ı (Ali'yi) çağırın.» Çağırdılar. Ona: «Şu harbenin (süngünün) altından tut!» dedi. Tuttu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem de üstünden tuttu. Onu deveye, sol ayağı bağlı diğer üç ayağı üzerinde durmuş ayakta olduğu halde dürttüler.

Bu hâdise, Mina'da Bayramın ilk günü cereyan etti. Bitirince katırına bindi, Ali'yi de terkisine aldı.'

"Ayağı bağlı" sözünden "Mina"ya kadar olan bölüm hariç rivayet, Ebû Davud'a aittir. Bu kısım Rezîn'e aittir.[438]

 

3553- Ebû Dâvud, Câbir radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı, deveyi sol ayağı bağlı, diğer ayaklan üzerinde durmuş bir halde keserlerdi."[439]

 

3554- Ali radiyallahu anh'dan:

"Allah Resulü sallallahu'aleyhi ve sellem develerini kurban ederken, kendi eliyle otuzu­nu kesti; kalan kısmını da bana emretti ben kestim." [Ebû Dâvud][440]

 

3555- Ziyâd bin Cübeyr radiyallahu anh'­dan:

"İbn Ömer, devesini çökertip kesmek üze­re olan bir adamı gördü ve şöyle dedi: «Onu ayağa kaldır da öyle kes! Bu, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir»."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][441]

 

3556- Abdullah bin Kurt radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah katında en büyük gün, Kurban bayramının birinci günüdür. Sonra ayrılış gü­nü." Sevr dedi ki: "Ayrılış günü, Kurban bay­ramının ikinci günüdür." Ona Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem beş veya altı kur-

ban kestirdi. Hangisiyle başlayacağı hususun­da develer kendisine yaklaştınlmaya başlan­dı. Onlar kesilince anlamadığım bir söz söyle­di. «Ne dedi?» diye sorunca: «İsteyen bunlar­dan kendine bir parça et kesip götürebilir, bu­yurdu» dedi. [Ebû Dâvud][442]

 

3557- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Biz deve kurbanlarımızın etlerini üç gün­den fazla yemezdik. Sonra Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem bize müsaade etti ve şöyle buyurdu: «Yiyin ve (daha sonrası için) de azık yapın!»"[443]

 

3558- Diğer rivayet: "Allah Resulü sallal-lahu aleyhi ve sellem'in zamanında Medi­ne'ye varıncaya dek kurbanlarımızın etlerini azık yapıp yararlanırdık." [Buhârî ve Müslim][444]

 

3559- Zûveyb Ebû Kabîsa radiyallahu anh'dan:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onunla birlikte kurbanlık develer gönderir ve şöyle derdi: "Onlardan biri hastalanıp da öleceğinden korkarsan hemen kes. Sonra (boynundaki nişan) pabucunu kanına daldır; sonra onu hörgücünün yan tarafına vur! On­dan ne sen ye, ne de arkadaşlarından herhan­gi birine yedir!" [Müslim][445]

3560- Naciye el-Huzâî radiyallahu an-hâ'dan: Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Ölmek üzere olan deveyi ne yapayım?"

"Onu hemen boğazla sonra (boğazında takılı olan) pabucunu kanına battr; sonra öy­le bırak. İnsanlar ondan yesinler."

[Mâlik, Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizî.][446]

 

3561- İbnü'l-Museyyeb radiyallahu anh'­dan, dedi ki:

"Kim nafile kurban olarak deveyi sevk ederken ölmesinden korkup da onu boğazlar da daha sonra insanlar gelip onun etinden ye-seler ona bir günah terettüp etmez. Kendisi ondan yerse, ya da birine emredip ondan ye-dirirse borçlanır."

Mâlik diyor ki: "Bu sözü bana Sevr bin Zeyd, İbn Abbâs'dan da aynı şekilde nak­letti."[447]

 

3562- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kim bir deveyi kurban olarak ayırsa ve daha sonra deve kaybolursa ya da helak olur­sa, eğer adak ise yerine bir tane daha alır; na­file ise isterse yerine bir tane daha alır, isterse bırakır, almaz." [İkisi de Mâlik'e aittir.][448]

 

3563- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,

(kurbanlık) devesini önüne katıp yürüyen bir adam gördü ve ona: «Üzerine binsene!» bu­yurdu."

«O, kurbanlık devedir" dedi. Israrla: «Ona bin!» buyurdu. Nihayet ikinci veya üçüncü­sünde: «Yazıklar olsun sana!» dedi."

[Tirmizî hariç, Altı hadis imamı][449]

 

3564- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ona (kurbanlık devene) mecbur kaldığın zaman, başka bir binek buluncaya dek her zamanki gibi bin!" [Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî][450]

 

3565- İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Kurbanlık deve yolda doğurursa yavrusu da annesiyle birlikte boğazlanıncaya dek ya­nında taşınır. Eğer onu yükleyip taşıyacak bir taşıyıcı bulunmazsa annesiyle beraber boğaz­lanıncaya dek annesinin sırtında götürülür."

[Mâlik][451]

 

3566- İbn Ömer radiyallanu anh'dan: "Ömer radiyallahu anh, üçyüz dinar verip güzel bir kurbanlık deve satın aldı. Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'e dedi ki: «Ben üçyüz dinar verip güzel bir deve satın

aldım, onu satıp da birkaç deve satın alabilir miyim?»

«Hayır, sen onu kurban olarak kes!» bu­yurdu." [Ebû Dâvud][452]

 

3567- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Hudeybiye yılı Kabe'de kesilmek üzere bir­kaç deveyi kurban etmek için ayırdı. Onların arasında bir zamanlar Ebû Cehl'in onunla müşrikleri öfkelendirdiği başında gümüş ya da altın halka bulunan deve de vardı." [İkisi de Ebû Davud'undur.][453]

 

3568- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, (Kabe'ye göndereceği) kur­banlık devesini Kabâtî keten, yün ve işlemeli örtülerle süslerdi. Sonra onu Kabe'ye gönde­rir ve o örtüleri Kabe'ye giydirirdi."[454]

 

3569- Diğer rivayet: "Mina'dan Arafat'a çıkıncaya kadar devesinin üzerindeki çulları­nı indirmezdi." [Mâlik][455]

 

3570- Ali radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, benim kesilen kurbanlarının yanında durup, et, deri ve çullarını tasadduk etmemi, kasaba da ondan hiçbir şey vermememi emrederdi." (Ali) dedi ki: "Biz kendiliğimizden verirdik." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.][456]

 

3571- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kurbanını Kudeyd'den satın aldı." [Tirmizî]

Tirmizî dedi ki: "İbn Ömer'in kurbanını Kudeyd'den satın aldığı rivayet edilmiştir ki, doğrusu da budur (yani mevkuf rivayet)."[457]

 

3572- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Kim, hac ibadetlerinden bir şey unutursa, ya da farzlarından sonraya bırakırsa, bir kan akıtsın." Eyyûb dedi ki: "(İbn Abbâs) bırakır­sa mı, yoksa unutursa mı? dedi, bilmiyorum." [Mâlik][458]


[422] Bu hadisi Müslim (hacc no. 205, s. 912), Ebû Dâvud (no. 1752), Tırmizî (no. 906), Nesâî (menâsık 63, V, 170-2) ve İbn Mâce (no. 3097), Şu'be an Katâde an Ebt Hassan el-A'rec an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143.

[423] Bu hadisi Buhârî (hacc 110/1-2, II, 183), Müslim (hacc no. 367, s. 958), Ebû Dâvud (no. 1755), Nesâî (menâsık 65/4, V, 171; 69/2-3, V, 173) ve İbn Mâce (no. 3095-6), el-A'mes an İbrahim ani'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 110/3, II, 183), Müslim (no. 365, s. 958), Tirmizî (no. 909) ve Nesâî (menâsık 65/5, V, 171; 69/1, 4, V, 173-4; 72/5, V, 175), Mansûr b. el-Mu'temir ani İb-râhtm... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 368) ve Nesâî (69/5, V, 174), el-Hakem an İbrahim ... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 359, s. 957), Nesâî (menâsık 65/1, V, 171) ve İbn Mâce (no. 3094), ez-Zührîan Urve an Amre an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 110/4, II, 183; adâhî 15, VI, 239), Müslim (no. 370) ve Nesâî (65/3, V, 171), es-Şa'blan Mesrûk an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 360) ve Nesâî (72/2, V, 175), Süfyân ani'z-Zühri an Urve an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 111, II, 183), Müslim (no. 361-4, s. 957-8), Tirmizî (no. 908), Nesâî (66, V, 171; 98/1-2, V, 173; 72/3, V, 175) ve İbn Mâce (no. 3098), el-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143.

[424] Bu hadisi Buhârî (hacc 110/1-2, II, 183), Müslim (hacc no. 367, s. 958), Ebû Dâvud (no. 1755), Nesâî (menâsık 65/4, V, 171; 69/2-3, V, 173) ve İbn Mâce (no. 3095-6), el-A'mes an İbrahim ani'l-Esved an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 110/3, II, 183), Müslim (no. 365, s. 958), Tirmizî (no. 909) ve Nesâî (menâsık 65/5, V, 171; 69/1, 4, V, 173-4; 72/5, V, 175), Mansûr b. el-Mu'temir ani İb-râhtm... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 368) ve Nesâî (69/5, V, 174), el-Hakem an İbrahim ... asl-ı senedi ile; Müslim (no. 359, s. 957), Nesâî (menâsık 65/1, V, 171) ve İbn Mâce (no. 3094), ez-Zührîan Urve an Amre an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 110/4, II, 183; adâhî 15, VI, 239), Müslim (no. 370) ve Nesâî (65/3, V, 171), es-Şa'blan Mesrûk an Âise asl-ı senedi ile; Müslim (no. 360) ve Nesâî (72/2, V, 175), Süfyân ani'z-Zühri an Urve an Âise asl-ı senedi ile; Buhârî (hacc 111, II, 183), Müslim (no. 361-4, s. 957-8), Tirmizî (no. 908), Nesâî (66, V, 171; 98/1-2, V, 173; 72/3, V, 175) ve İbn Mâce (no. 3098), el-Kâsım b. Muh. an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143.

[425] Bu rivayeti Müslim (hacc no. 369, s. 959) ve Nesâî (me­nâsık 72/1, V, 175), Mâlik an Abdillah b. e. Bekr an Am­re an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Müslim'e aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143.

[426] Bu mevkufu Mâlik (hacc no. 53, s. 431), an Yahya b. Sa-id an Muh. b. İbrâhîm b. el-Hâris an Rabta senedi ile tahrîc etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143.

[427] Her iki rivayeti de Mâlik (no. 145-6, s. 379), an Nâ-f? an İbn Ömer sahîh senedi ile tahrîc etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143-144.

[428] Her iki rivayeti de Mâlik (no. 145-6, s. 379), an Nâ-f? an İbn Ömer sahîh senedi ile tahrîc etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/143-144.

[429] Vekî'nin bu sözünü Tirmizî (no. 906), Ebû's-Sâib kana­lıyla aktarmıştır.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[430] Bu hadisi Mâlik (dahâyâ 9, s. 486), Tayâlisî (no. 1795), Müslim (hacc no. 350-4, s. 955-6), Ebû Dâvud (no. 2807), Tirmizî (no. 904), Nesâî (dahâyâ 16, VII, 222), İbn Mâce (no. 3132), Ebû Ya'lâ (no. 2150), İbn Huzeyme (no. 2900-2901), Dârekutnî (II, 244) ve Bey-hakî (V, 168,215,234), Ebû'z-Ziibeyr an Câbir asl-ı se­nedi tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[431] Bu hadisi Mâlik (dahâyâ 9, s. 486), Tayâlisî (no. 1795), Müslim (hacc no. 350-4, s. 955-6), Ebû Dâvud (no. 2807), Tirmizî (no. 904), Nesâî (dahâyâ 16, VII, 222), İbn Mâce (no. 3132), Ebû Ya'lâ (no. 2150), İbn Huzeyme (no. 2900-2901), Dârekutnî (II, 244) ve Bey-hakî (V, 168,215,234), Ebû'z-Ziibeyr an Câbir asl-ı se­nedi tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[432] Bu hadisi Tirmizî (no. \5O3),Altb.Hucr an Şerik an Se­leme b. Kuheyl an Huceyye senedi ile tahrîc etti ve isna­dı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[433] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1751), el-Velîd b. Müslim ani'l-Evzât an Yahya b. e. Kesîr an Ebl Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[434] Bu rivayeti Ebû Dâvud (no. 1750), İbnu's-Serih an İbn Vehb an Yûnus anı İbn Şihâb ez-Zührîan Amre binti Ab-dirrahman an Âise asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/144.

[435] Bu maktu rivayeti Mâlik (hacc no. 147, s. 380), Hişâm b. Urve kanalıyla irâd etmiştir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[436] Muvattâ, hacc 178, s. 393. Bu hadisi Ebû Dâvud (1937) ve İbn Mâce (no. 3048), Câbir'in hadisinden tahrîc etti­ler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[437] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[438] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1766), Muh. b. Hâlim an İbn Mehdi an İhni' I-Mübârek an Harmale b. İmrân an Ab­dillah b. el-Hâris an Gurfe senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[439] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1767), Osman b. e. Şeyhe an Ebt Halici el-Ahmer an ibn Cüreye an Ebfz-Zübeyr an Câbir ve Abdirrahman b. Sabit senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[440] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1764), Harun b. Abdillah an Muh. Ve Ya'lâ b. Ubeyd an Muh. b. İshâk an İbn e. Necth an Mücâhid an Abdirrahman b. e. Leylâ an Ali sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[441] Bu hadisi Tayâlisî (no. 1920), Ahmed (II, 86, 139), Dâ-rimî (II, 66), Buhârî (hacc 118, II, 185), Müslim (hacc no. 358, s. 956), Ebû Dâvud (no. 1768), İbn Huzeyme (no. 2893) ve Beyhakî (V, 237), Yûnus b. Ubeyd an Ziyâd b. Cübeyr an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145.

[442] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1765), Sevr an Râsid b. Sa'd an Abdillah b. Âmir b. Luhayy an Abdillah b. Kurt sene­di ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/145-146.

[443] Bu hadisi Buhârî (hacc 124/1, II, 187) ve Müslim (dahâyâ no. 30, s. 1562), İbn Ciireyc an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (dahâyâ 29, s. 1562) ve Nesâî (dahâyâ 36/1, VII, 233), Mâlik an Ebfz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Buhârî (cihâd 123/2, IV, 13; afime 27/2, VI, 206; dahâ­yâ 16/1, VI, 239) ve Müslim (dahâyâ no. 32, s. 1562), Amr b. Dînâr an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[444] Bu hadisi Buhârî (hacc 124/1, II, 187) ve Müslim (dahâyâ no. 30, s. 1562), İbn Ciireyc an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (dahâyâ 29, s. 1562) ve Nesâî (dahâyâ 36/1, VII, 233), Mâlik an Ebfz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Buhârî (cihâd 123/2, IV, 13; afime 27/2, VI, 206; dahâ­yâ 16/1, VI, 239) ve Müslim (dahâyâ no. 32, s. 1562), Amr b. Dînâr an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[445] Bu hadisi Müslim (hacc no. 378, s. 963), Ebû Gassân el-Mismaî an Satd an Katâde an Sinan b. Seleme an ibn Abbâs an Zûeyb Ebt Kabîsa senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[446] Bu hadisi Mâlik (hacc 148, s. 380), Ebû Dâvud (no. 1762), Tirmizî (no. 910) ve İbn Mâce (no. 3105), Hisâm b. Urve an ebîhtan Naciye asl-ı senedi ile tahrîc etti. Mâlik'in rivayetinde Naciye zikredilmemiş, mürsel ola­rak irâd edilmiştir.

Tirmizî'ye göre isnadı "hasen sahih'tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[447] Bu maktu hadisi Mâlik (hacc no. 149, s. 381), ani'z-Zührtan Said senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[448] Bu mevkufu Mâlik (hacc no. 150, s. 381), an Nâfi' an İbn Ömer sahîh senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[449] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 139, s. 337), Tayâlisî (no. 2368, 2596), Buhârî (hacc 103/2, II, 180; vasâyâ 12/2, III, 191; edeb 95/2, VII, 110), Müslim (hacc no. 371, s. 960), Ebû Dâvud (no. 1760), Nesâî (hacc 74, V, 176), İbn Mâce (no. 3103), Ebû Ya'lâ (no. 6307, 6667), İbn Hibbân (no. 4003,4005) ve Beyhakî (V, 236), Ebû'z-Zi-nâd ani'l-A'rec an Ebt Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc et­tiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146.

[450] Bu hadisi Müslim (hacc no. 375, s. 961), Ebû Dâvud (no. 1761) ve Nesâî (hacc 76, V, 177), İbn Cüreyc an Ebfz-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/146-147.

[451] Bu mevkufu Mâlik (hacc no. 143, s. 378), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[452] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1756), en-Nüfeylt an Muh. b. Seleme an Hâlid b. e. Yezid an Cehm b. el-Cârûd an Sa­lim b. Abdillah an ebtht senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[453] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 1749), Muh. b. İshâk an Ab­dillah b. e. Necîh an Mücâhid an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[454] Bu hadisi Mâlik (hacc no. 146, s. 379), an Nâfi' an İbn Ömer sahîh senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[455] Bu mevkufu da Mâlik (hacc no. 147, s. 380), an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[456] Lafız Müslim'e (no. 348) aittir. Bu hadisi Buhârî (hacc 122; II, 186; 120, 186; 113, II, 184; vekâlet 1, III, 60), Müslim (hacc no. 348-9, s. 954-5), Ebû Dâvud (no. 1769) ve İbn Mâce (no. 3099), Mücâhid an Abdirrah-man b. e. Leylâ an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[457] Bu hadisi Tirmizî (no. 907), Yahya b. el-Yemân an Süfyân an Ubeydillah an Nâfi' an ibn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "garîb" hükmü verdikten sonra mevkuf olmasının daha sahîh olduğunu söyledi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.

[458] Bu hadis-i mevkufu Mâlik (hacc no. 240, s. 419), Eyyûb b. e. Temîme es-Sahtiyânî an Satd b. Cübeyr un İbn Ab-bâs senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/147.



Konu Başlığı: Ynt: Hacda kesilen kurban
Gönderen: Mehmed. üzerinde 02 Temmuz 2019, 11:54:00
Esselamu aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Hacda kesilen kurban
Gönderen: Sevgi. üzerinde 03 Temmuz 2019, 02:01:03
Aleyküm selâm eğer Hacc yapıyorsak mutlaka kurban da kesmeliyiz bu Hacc cin gereğidir