๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Ekim 2011, 00:06:14



Konu Başlığı: Dünya Yedi Kattır Hadisi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Ekim 2011, 00:06:14
2. Dünya Yedi Kattır Hadisi


Kur'an-ı Kerim'de yer alan, "O Allah ki yedi kat göğü ve yerden de bir o kadarım yaratmıştır [1517] âyetinde müfessirlerin çoğunluğu, bazı hadislerle de istidlal ederek yedi kat gök olduğu gibi yedi kat da yer olduğunu, her biri­nin arasında semâ ile arz arasındaki gibi mesafe bulunduğunu, her yer tabaka­sında da Allah'ın bir takım mahluklannın mevcut olduğunu söylemişlerdir. [1518]

Yer tabakalarında insan olması meselesinde ciddi bir ihtilaf vardır. Bu konuda âlimlerin değişik görüşleri sebebiyle problem biraz daha büyümüştür. Burada ilmi münakaşalara sebep olan, "Yerden de bir o kadarım (yedi kat) yarattı [1519] âyeti ile ilgili olarak İbn Abbas'tan nakledilen şu rivayettir:

Yedi tabaka arzdır fci, her arzda nebiniz gibi nebi, Adem'iniz gibi Adem, Nuh'unuz gibi Nuh, İbrahim'iniz gibi İbrahim, İsa'nız gibi İsa ve benim gibi İbn Abbas uardtr. [1520] Öyle ki İbn Abbas biraz daha ileri gitmiş ve şöyle demiştir:

Eğer ben bunun tefsirini size anlatmış olsaydım siz onu inkar ederdi­niz.[1521] Yukanda nakledilen hadisin İbn Abbas'a dayanan isnadının sahih, fakat senedde bulunan ravilerden Amr b. Mürre sebebiyle şaz olduğu söylenmiştir. Beyhakî (Ö.458/1066) tarafından yapılan bu değerlendirmeyi, Süyûtî (Ö.911/1505) beğenmiş, isnadın sahih olmasından metnin de sahih olmasının gerekmiyeceğini, bazan metinde sıhhate mâni bir takım kusurların olabileceğini belirtmiştir. Nitekim Hâkim (ö.405/1014)'in de hadis için "is­nadı sahihtir" dediği rivayet edilmiştir. İbn Kesîr (ö.774/1373) bu rivayetin eğer İbn Abbas'tan nakli sahih ise onun bu hadisi İsrailiyattan aimış olabile­ceğini, Resûlullah (s.a.)'e sağlam bir senedle ulaşmayan hadislerin onu söy­leyene reddolunacağını söylemiştir. İbn Hacer el-Heytemî (ö.974/1566) de hadisin zayıf olduğu anlaşıldığında onu tevile gerek kalmayacağını, böyle gayb haberleri konusunda zayıf hadislerin kabul edilemeyeceğini, mutiaka tevil gerekirse bunun beşere gönderilen peygamberlerin risâletini cinlere ulaş­tıran elçi cinler olabileceğini, böylece o elçi cinlerin de resul ismiyle anılmala­rının mümkün görüleceğini belirtmiştir ki, aynı tevili Süyûtî de yapmıştır.[1522]

İsmail Hakkı Bursevî, İbn Abbas'tan nakledilen bu hadis için şu değer­lendirmeyi yapmıştır:

"Bizim aramızda enbiyâ ve evliya nice ise onların arasında dahi nebiler ve veliler meşrebinde olan seyyidler vardır ki kavimleri üzerinde hâkimdirler. Hadis hafızları bu hadis hususunda ihtilaf ettiler. Lâkin Fütûhât-ı Mekkiyye-de gelir ki keşfen sahihtir.[1523] Buradandır ki tarikat pirlerimizden Şeyh Üftâde [1524] halifesi Şeyh Hüdâyi'ye [1525] hitap edip buyurmuştur ki:

"Nice âlemler vardır ki hâlen onlarda benim gibi Üftade ve senin gibi Mahmud vardır. O âlemlerde Mahmud ve Üftâde'ler konuşur. [1526] Fütûhât'ta İbn Abbas hadisi için, "Kad sadakat hazihi'r-rivayetü inde ehli'1-keşf' ibaresi kullanılarak hadisin keşif ehline göre doğruluğu ifade edilmiştir. Fütûhat'ta yerin yedi tabaka olduğundan, buralarda bağlar bahçeler, hayvanlar, madenler, dünyada olduğu gibi, konuşan hayat sahibi canlılar bulunduğundan ve daha Allah'tan başka kimsenin bilmediği şeylerin varlığından bahsedilmiştir. [1527]

Bursevî, şeyhlerinin bu sözlerinin İbn Abbas hadisindeki mânaya uygun olduğunu, Âkâmu'l-mercân sahibinin [1528] bu haberi sahihlediğini ve İbn Abbas'in bu hadisi İsrailiyattan aldığını söyleyen Sehâvî'nin fö.902/1496) bu iddiasını da reddettiğini belirtmiştir. [1529]

Bursevî, Kitabü'n-Netice adlı eserinde ise, "Gerçi arz dahi yedi tabaka­dır, feetnmâ tabakaları birbirine muttasıl olmakla tabaka-i vahide hükmünde kılınmıştır. İşte ehl-İ zahirin verdiği mâna ve zahib olduğu meslek budur" demiş ardından; "Sual olunursa ki, "Her arzda Adem gibi Adem ve Nuh gibi Nuh ve İbrahim gibi İbrahim vardır" diye vârid olduğu nedir ki, kibâr-ı evliya onu tashih etmişlerdir? Cevab budur ki, onlardan maksud istiklâl üzerine hilafet değildir, belki onlar halife-i arzın zilli mesabesindedir" diyerek hadisin sıhhatine kail olduğunu beyân etmiştir. [1530]

Bütün bu görüşler ışığı altında bir değerlendirme yapmak gerekirse şun-İan söylemek mümkündür:

Yerin katlarında mevcut olduğu iddia edilen bu canlıların keyfiyeti hak-ksnda kesin bir nas bulunmamaktadır. Eğer bu varlıkların cin olduğu kabul edilirse diğer âlimlerle Bursevî arasında bir benzerlik görülmektedir. Ama insan bulunduğu farzediİirse hadisçilerin sened ve metin açısından kabul et­medikleri bu hadisi Bursevî keşifle sahih saymış, hocalarından işittiği bir takım sözlerle de bu iddiasını güçlendirmeye çalışmıştır. Böylece Bursevî, İbn Arabî başta olmak üzere Celvetiyye meşâyıhından Üftâde ve Hüdâyi ile bir­likte İbn Abbas hadisinin sahih olduğuna inanmış, bunun neticesi olarak da yerin katlarında insan bulunduğu kanaatine varmıştır.

Bursevî'nİn keşif yoluyla nakledildiğini belirttiği bir diğer hadis de Enûşirvan'ia ilgilidir.


[1517] Talâk (65), 12.

[1518] Taberî, XXVIII, 153; İbn Kesîr, IV, 385; Hâzin, VI, 295; Ebu's-Suûd, V, 173; Süyûtî, İklîl, s-268; Rûh, X, 44, 45; Elmalılı, VII, 5078.

[1519] Talâk (65), 12.

[1520] Beyhakî, Esma, II, 131; İbn Kesîr, IV, 385; Süyûtî, ed-Durrül-mensûr, VI, 238; Kastallânî, V, 305; Rûh, X, 44, 45; Sehâvî, s. 49, 50; Karî, Esrar, s. 96.

[1521] Taberî, XXVIII, 153; İbn Kesîr, IV, 385.

[1522]İbn Kesîr, Bidâye, I, 21; Sehâvî, s. 50; Karî, Esrar, s. 96; Aclûnî, I, 123; Rûh X 44

[1523] Fütuhat, 1,127.

[1524]Üftâde, Mehmed Muhyiddin (Ö.988/1580) Celvetiyye tarikatının 9. şeyhidir. Hutbe Mec­muası ve Dîvân olmak üzere iki eseri vardır, Bursa'da medfundur. Bursalı, I, 214-215; Yıl­maz, Aziz Mahmud, s. 178-182.

[1525] Hüdâyi Aziz Mahmud (Ö.1038/1623) Üfrade'nİn halifelerinden olup yirmi kadar eser yaz­mıştır. Kabri Üsküdar'dadır. Bursalı, I, 125-129; Yılmaz, a.g.e., s. 37-52.

[1526]Hadis-i Erbaîn, s. 197; bk. Ruh, III, 105; Kitabü'n-Netice, i, 367.

[1527]İbn Arabî, Fütuhat, I, 127; bk. a.e., I, 32,127-131, 200.

[1528]Âkâmul-mercân adlı eser Bedreddin eş-Şibli (ö.769/1368}'ye aittir. Cinlerden bahseden eser, 1326 da Kahire'de basılmış, Cinlerin Esrarı adiyle Türkçeye de çevrilmiştir. Kılavuz, A. Saim, "Cin", DJA,VEI1, 10; Katip Çelebi, Keş/, I, 141.

[1529] Hadis-i Erbain, s. 197; Rûh, İli, 105.

[1530] Kitabü'n-Netice, I, 367.