๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Aralık 2009, 22:44:10



Konu Başlığı: Peygamber (s.a.v.)in Mut´a Nikahını Yasaklaması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Aralık 2009, 22:44:10
Peygamber (s.a.v.)in Mut´a Nikahını Yasaklaması


Peygamber (s.a.v.)´in Mut´a nikahına sarahaten izin verdiği aktarılmamıştır. Ancak ondan nakledilen şey bu nikahı açık bir ifadeyle yasaklamasıdır. Bu yasağı aktaranlar, Peygamber efendimizin daha önce bu nikaha izin verdiği manasını çıkar maktadırlar. Çünkü daha önce izin verilmemiş olsaydı, bu ni kahı yasaklamaya gerek kalmazdı. Mut´a nikahının ilk olarak Hayber savaşında yasaklandığı hususunda alimler ittifak et­mişlerdir. Bundan sonra beş yerde bu yasak tekrarlanmıştır. Umretül Kazada, Tebuk Gazvesinde, Mekke-i Mükerreme fet hinde, fetih senesinde ve veda haccmda Peygamber efendimiz Mut´a nikahını yasaklamıştır. Daha önceleri peygamber efendi­mizin Mut´a nikahına izin verdiğine dair haberler birbirlerini te´yid etmemiş olsalardı, bu yasak tekrarının yasağı te´kid et mek için olduğunu söylerdik. Çünkü cahiliyet devrinde Mut´a nikahıyla kadın ve erkeğin ilişki kurmaları, köklü bir gelenek haline gelmişti. Peygamber efendimiz bu köklü geleneği mü´minlerin kalplerinden söküp atmak için yasağım tekrarla yarak te´kid etmiştir. Ancak Peygamber efendimizin Mut´a ni kahına izin vermesinden önce de bu nikahın çok defalar meyda na geldiğine ilişkin haberler birbirlerini desteklemektedir. Şu halde Peygamber efendimizin Mut´a nikahına izin vermiş olma sı mutlak bir serbestiyet anlamını taşımaz. Aksine savaş esna sında bazı şiddetli ferdi zaruretler bulunduğunu ve izni bu fer di zaruretlere dayanarak verdiğini ortaya koyar. Daha sonra Peygamber efendimiz kıyamete kadar Mut´a nikahının haram kılındığını ifade buyurmuştur. Şu halde diyebilirizki, Peygam ber efendimiz daha önce izin verdiği için bilahere bu nikahı ya saklamıştır. Bu son yasak, kıyamete dek hükmü geçerli olan ve önceki izni nesheden bir yasaktır. Bunun Ötesinde Kur´an-ı Ke rimde Mut´a nikahının kesinlikle haram kılındığı beyan edil­mektedir ki, bunda söz konusu nikaha asla izin yoktur. Bu, içinde ruhsat bulunmayan bir azimettir. Bunda ruhsat bulun duğunu zannetmeye mahal yoktur.

Şimdi de Mut´a nikahıyla ilgili meseleye yeniden dönelim. Sünnet fıkıhçıları topluca görüş birliği ederek Mut´a nikahının kıyamet gününe kadar haram kılındığını ifade etmişlerdir. Ri vayete göre Abdullah bin Abbas hazretleri savaş durumunda zaruret nedeniyle Mut´a nikahına ruhsat vermiştir. Bazı savaş larda bekarhktari dolayı sıkıntı çeken mücahidlere Peygamber efendimizin bu nikah hususunda izin verdiği söylenir. Hangi savaşta buna izin verdiği bilinmediğine göre Hz. Al i bu ruhsata dayanarak fetva vermesini Abdullah bin Abbas ´a yasaklamış ve peygamber efendimizin bu nikahı kesinlikle men ettiğini ona açıklamış ve şöyle demiştir: "Sen yolunu şaşırmış bir adamsın. Halbuki Resulullah (s.a.v.) bu izni neshetmiştir. Allah´a andol-sun ki, her kimin Mut´a nikahı yapmış olduğu söylenir de bu suçtan dolayı yanıma getirilirse, onları mutlaka recmederim."

Rivayete göre Abdullah bin Abbas hazretleri bu ruhsatı vermekten vazgeçmiş ve Mut´a nikahının yasaklanması yolun da fetva vermiştir. Ehli sünnet ve cemaat alimlerinden hiçbiri evlenme imkanı bulunmayan gençlere gençlik zarureti nedeniy le Mut´a nikahının mubah olduğunu söylememiştir. Bu, sorum suzca konuşan, ilmi derinliği olmayan, haram ve helala aldırış etmeyen kimselerin uydurduğu bir iftiradır.

Şimdi de imamiyeye dönelim. Görüyoruz ki bu mezhebin son devir bilginleri Mut´a nikahına müsaade etmektedirler. Bu mezhebin imam ve vasilerinin bu nikaha fetva verdiklerini bil miyoruz. Her ne kadar kimileri bunların da Mut´a nikahına fet va verdiklerini ileri sürmektelerse de bu asılsız bir iddiadır.

Şimdi de şia fıkhının kaynaklarından bazı nakiller yapma mız gerekiyor. Bu kaynaklar, başlarında imam Ebu Abdillah Cafer-i Sadık ve babası büyük insan Ebu Cafer Muhammed Bakır bin Ali Zeynel Abîdin olmak üzere hidayet yoluna er miş şia imamlarının Mut´a nikahını reddettiklerini ifade et mektedirler. Rivayete göre Bisam es-Sayrefi Ebu Abdilah Cafer-i Sadık´tan Mut´a nikahının hükmünü sormuş. Allah kendisinden razı olsun o da bu nikahın zina olduğunu ifade bu yurmuştur.

Kafi adlı eserde Irak fatihi Yahya bin Zeyd´in şöyle dediği rivayet edilir: "Peygamber ailesi, Mut´a nikahının mekruhluğu-nu ve yasaklanmış olduğunu ittifakla beyan etmişlerdir."

Beyhaki, İbn Şihab ez-Zühri´nin şöyle dediğini rivayet et miştir: Abdullah bin Abbas (r.a.) Ölmeden bu fetvasından geri dönmüştür. Said bin Zübeyr ibn Abbas´a: "Mut´a nikahı hakkında ne dersin?" diye sorduğunda ibn Abbas: "Vallahi ben bu yolda fetva vermiş değilim" diye cevap vermiştir. Mut´a nikahı tıpkı leş hükmündedir. Nasıl ki zaruret halinde leş ye mek mubah sayılıyorsa, Mut´a nikahı da onun hükmündedir.

Biz Mut´a nikahını mubah sayacak bir zaruret görmüyoruz ki, zaruret durumunda leş etini yeme hükmüne tabi olsun. Pey gamber (s.a.v.) efendimiz, gençlerin Mut´a nikahını yapmaları na neden olacak bir zorunluluk olmayacağını açıkça beyan bu­yurmuştur. Ama kalplerinde dini duyguya yer bulunmayan ba zı kimseler, gençleri Mut´a nikahına zorlayan sebeplerin bulun duğunu iddia etmektedir. Bu asılsız bir iddiadır. Bu hususta Peygamber (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Ey gençler topluluğu sizden evlenmeye gücü yeten olursa evlensin. Evlenmeye gücü yetmeyenin oruç tutması gerekir. Çünkü oruç şehveti kırar." Oruç kapısı açık olduğuna göre, mut´a nikahım caiz kılacak veya ona ruhsat verecek bir zaruret yok demektir.

Şia imamları asrından sonra gelen imamiye fıkıhçılan, Mut´a nikahına verilen iznin neshedilmediğini iddia etmişler ve bu nikahın cevazının sürdüğünü şu delillere dayanarak söyle mişlerdir.

1- Mut´a nikahına izin verilmiş olduğu icma ile sabittir. Müs lümanlar, peygamber efendimizin Mut´a nikahına izin verilmiş olduğu hususunda icma etmişlerdir. Bu nikaha verilen iznin neshedildiğini ifade eden deliller, ahad haberlerle sabit olmuş tur ki, ahad haberler üzerinde icma edilen bir hükmü çürüte-mezler. Rivayete göre Ibn Mesud Mut´a nikahının caizliğine fetva vermiştir. Buhari ile Müslim´in sahihlerinde rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.) belli bir süreye kadar bir şey karşılığında kadını nikahlamamıza ruh sat verdi." Ibn Mesud böyle dedikten sonra şu ayeti kerimeyi okudu:

"Ey inananlar, Allah´ın size helal kıldığı güzel ve temiz şeyle ri haram etmeyin" (Maide-. 87)

Peygamber efendimizin sözleri arasında geçen nesh ibareleri Mut´a nikahı ile ilgili miras ve talak konularını ilgilendirmek tedir.

2- "O halde onlardan ne kadar yararlandınızsa, ona karşılık kesilen ücretlerini bir hak olarak verin" (Nisa- 24) ayeti kerimesi nin, Mut´a nikahının mübahlığma delalet ettiğim söylemişler dir. Ayrıca şu ayet-i kerimenin de, mut´a nikahının helal oldu ğuna delil teşkil ettiğim söylemişlerdir: "Ey inananlar, Al lah´ın size helal ettiği güzel ve temiz şeyleri haram etmeyin" (Maide:87)



Bu sözler hem Özet olarak, hem tafsili olarak sahih değildir ler. Çünkü bunlar şia imamları ile vasilerinin çağından sonra söylenmiş sözlerdir. Kaldı ki bunlar bir kaç açıdan geçersizdir ler:

a- Şia fıkıhçılarmm ileri sürdükleri ayet-i kerimeler, sahih nikah sonucunda meydana gelen hükümleri açıklayan ayet-i kerimelerdir. Bunların konusu Mut´a nikahı değil, sahih evlilik akdi olan nikahtır. Zira bu ayet-i kerimeler, kendileriyle evle-nilmesi haram olan mahrem kadınları açıklamaktadır. Bu hu-susda Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur:

"Size (şunlarla evlenmeniz) haram kılındı. Analarınız, kızlarınız, kızkarâteşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız.......Bunlardan ötesi ni, iffetli yaşamak, zina etmemek şartıyla mallarınızla isteme niz (Mehirlerini verip almanız) size helal kılındı." (Nisa: 23-24)

Ayet-i kerimede kasdedilen yararlanma, karı-kocanın şehevî bakımdan birbirlerinden yararlanmalarıdır. Arapçadan biraz anlayan kimseler, ayet-i kerimenin bu manayı kasdettiğini id rak ederler. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"İçinizde inanmış hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, elleriniz altında bulunan inanmış genç kızlarınız (olan cariyeleriniz) den alsın" (Nisa: 25)

Kur´an-ı Kerim´deki: "Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etme meleri şartıyla" ayet-i kerime de buna delalet etmektedir. Şüp hesiz ki mut´a nikahı, recmi gerektiren bir cezayı icab ettirme mektedir.

b- Mut´a nikahının mubah kılındığına ilişkin herhangi bir ic-ma gerçekleşmiş değildir. Bu nikahın mubah olduğunu ifade et mek hatadır. Araştırmacı bilginler mubah olduğunu söyleme mişler, ancak bu nikaha -zaruret halinde leş yemeye izin veril diği gibi- izin verildiğini söylemişlerdir. Mübahlık fiildeki zati bir sebepten dolayı oluşur, izne gelince o, izne cevaz veren bir zaruretten dolayı vuku bulur. Bazı imamlar Mut´a nikahının mübahlığını ifade etmişlerse de, bu mübahlık ifadedeki tole rans türündendir. Peygamber efendimizin bu nikahı yasakla masından sonra alimler bu konudaki iznin nesh edilmiş olduğu hususunda icma etmişlerdir. Şu halde Mut´a nikahının mübah-lığı üzerinde icma edildiğini söylemeye yer yoktur. İbn Ab-bas´ın savaş durumunda Mut´a nikahına izin verildiğine dair bir ifade kullanmış olması aktarılmaktaysa da o, daha sonra bu görüşünden vazgeçmiştir. Doğruyu en iyi bilen elbetteki Yüce Allah´tır.

Şia imamları ile vasilerinin çağından sonra Mut´a nikahının mübahlığı hususunda şia ile ehl-i sünnet arasında icma meyda na geldiği ileri sürülmüşse de, ehl-i sünnet bilginleri sadece bu nikahın mübahlığının neshedildiği hususunda, görüş belirtmiş lerdir. Mut´a nikahına izin veren delillerin bizzat kendileri, bu nikahın mübahlığmı neshetmiştir. Şu halde Mut´a nikahına izin verildiği hususunda icma yapılmış olduğu söylenemez. Nesh edildiği hususunda icma yapılmadığını söylemek de mümkün değildir. Bu deliller iki cihetten bağlayıcıdırlar.

c- Mut´a nikahına verilen iznin nesh edilişi ahad haberlerle sabit değildir. Aksine bu nikah asıl itibariyle leş, domuz, akan kan ve Allah´tan başkası için kesilen kurban gibi haram kılın mıştır. Bu da Kur´an-ı Kerim´in şu ayet-i kerimesinde sabittir:

"Ve onlar ırzlarını korurlar; ancak eşleri, yahut ellerinin sa hip olduğu (cariyeler) hariç (bunlarla ilişkilerinden dolayı da) onlar kınanmazlar." (Mu´minûn: 5-6)

Bu ayet-i kerime Mut´a nikahının haramlığmı kesin bir ifade ile ortaya koymaktadır. Çünkü Mut´a nikahına dayanarak iliş kiye giren kadınla erkeğin ilişkisi, evlilik ilişkisi değildir. Bu husus kesin olup üzerinde ittifak vardır. Kendisinde talak ve miras hükümleri cereyan etmediği gerekçesiyle kendini satan kadın zevce sayılmaz. İlişkiye girdiği erkekten ayrıldıktan son ra da evlilikten ayrılma iddeti gibi iddet beklemesine gerek kal maz. Ne ayrılma ne de kendisiyle ilişkiye giren erkeğin ölümü halinde iddet beklemesine gerek yoktur.

Metres tutmaya ilişkin vuku bulan mükerrer yasakta, Mut´a nikahının haramlığma delil teşkil etmektedir. Çünkü Mut´a ni kahı da tıpkı metres tutmaya benzemektedir. Peygamber efen dimiz sırf zaruret sebebiyle mut´a nikahına izin vermiştir. Alimler bu hususta: "Zaruretler mahzurları mubah kılar" diye rek bir kaide koymuşlardır. Savaş zarureti durumunda Mut´a nikahı için verilmiş olan izin, insanların îslamiyetle ünsiyet kurup onun sevgisini gönüllerine yerleştirdikten, sabra karşı idmanlı olduktan, arzularını iman ile dizginledikten sonra nes-hedilmiştir.

Gerçekten de Mut´a nikahı cahillikten kalma adetlerdendir. Önce de söylediğimiz gibi, bu nikah bir nevi metres tutmak de mektir. Peygamber efendimiz mü´minler cahili hayattan henüz uzaklaştıkları için savaş hallerin de Mut´a nikahına izin ver miştir. Ve bu izni de zaruretten saymıştır. Kalplerinde hâlâ ca-hiliyet adeti bulunan kimselere, savaş halinde Mut´a nikahı yapma izni vermiştir. Bu sebepledir ki, kalplerine imanın iyice yerleşmiş olduğu Ebu Bekir, Ömer, AH ve ilk muhacirlerle ensarîar gibi zevatın Mut´a nikahına cevaz verdikleri duyulma mıştır. Halbuki bunlar da Peygamber efendimizle birlikte sa vaşlara katılmışlardır. Bunlar arasında Ebu Talib oğlu Alî gi bi güçlü kuvvetli gençler de mevcuttu, ama buna rağmen Mut´a nikahına yanaşmamış, ve ona cevaz vermemişlerdir. Bekarlık tan şikayet edenler, bazı Arabîlerle îslamiyette kıdemi olma yan kimselerdi. Mut´a nikahının yasaklanmış olduğu, Kur´an-ı Kerim ile sabittir. O hususta verilen ve zaruret durumunda uy gulanabilen izin de neshedilmiştir, ve bu nesih de hadis ile sa bittir. Şia´ya deriz ki: Peygamber efendimiz barış ve hazar ha linde Mut´a nikahını herhangi bir kimseye mubah kılmış mıdır ki, şiiler hem sefer, hem hazar, hem savaş, hem barış halinde Mut´a nikahına cevaz vermektedir?! Şia´nın görüşünün doğru luğuna inanan kimsenin gerçeklere saygısı yoktur. Çünkü o, haramları mubah kılmaktadır. Bizi helale yönelten ve haram dan alıkoyan gücümüz yoktur. Güç ancak Allah iledir.

d- Mut´a nikahına verilen izni nesheden hadisin ahad haberi olduğuna ilişkin ileri sürülen iddia, batıl bir iddiadır. Bunun da iki gerekçesi vardır:

1- Peygamber efendimiz bu yasağı ordu içinde zikretmiştir ki, onun bu yasağını 1005 kişiden daha fazlası duymuştur. Şu halde bu yasağı nakledenin bir tek kişi olması imkansızdır. Ak sine bu yasağı aktaranların, yalan üzerinde ittifak etmeleri mümkün olmayan bir topluluk olması gerekir. îşte bu topluluk o yasağı İslam ümmetine nakletmiştir. Öyle ise Şia´nın Mut´a nikahının neshedildiğine dair ileri sürülen hadisin ahad hadis olduğu iddiası şüphesiz ki batıl ve geçersizdir.

2- Bütün İslam ümmeti Mut´a nikahının yasaklandığı husu su üzerinde icma etmişlerdir. Şia´ya göre ilk vasileri olan Hz. Ali dahi bu konuda Ibn Abbas´ı kınayarak ona "Sen şaşkın bir kimsesin" demiştir. Ibn Abbas o sıralarda yani Mut´a nikahı na izin verildiği esnada gencecik bir çocuktu. Mekke-i Mükerre-me´de bulunuyordu. Babası henüz Medine-i Münevvere´ye hic ret etmemişti. Bu sebeple Hz. Ali, onu yolunu şaşırmış olmakla nitelemiştir ki, bu nitelemesi yerindedir.

Burada tekrar şunu belirtelim ki, Şia imamları ya da vasileri Mut´a nikahının mubah olduğunu söylemiş değillerdir. Fasit bir iş olan Mut´a nikahıyla ilgili sözlerimizi iki madde ile nokta lamak istiyoruz:

a- Mut´a nikahı Kur´an-ı Kerim´in hükmü ile haram kılınmış tır. Kur´an-ı Kerim´in nassına iltifat etmesek bile -ki bu doğru olmaz- Mut´a nikahı mubah olmaz. Çünkü cahiliyet devrinde yapılan ve İslamiyet tarafından haram kılınan bir uygulamaya mubah demek, sonra da bu mubahın yasaklandığını ifade et mek mümkün değildir. Zira mübahhk asıl itibariyla bir şeyin haram ve çirkin olmamasını gerektirir. Halbuki Mut´a nikahı asıl itibariyle, çirkin birşeydir. Ancakdenilebilir ki, haram kı lınmadan önce Mut´a nikahı affa açık bir işti. Cahiliyet ehli Mut´a nikahını mubah kılıyorlar ve normal karşılıyorlardı. Bu nun için de mü´minlerin bir kısmı Mut´a nikahına meyilliydiler: "Allah geçmişi affetmiştir"

b- Her bakımdan evlilik manasından uzak olan Mut´a nika hının şia´ya göre sahih olması için koşulan şartları ve rükünleri burada anlatmak istiyorum. Onlara göre Mut´a nikahının rük nü, icab ile kabuldür. Sıhhat şartlarına gelince, bunlar da üç tanedir:

1- Mehrin zikredilmesi ki bu da ücrettir. Akid esnasında üc retten bahsedilmediği takdirde Mut´a akdi fasit olur. Tıpkı ica-rede olduğu gibi. îcarede de ücretten bahsedilmediği takdirde icar akdi gerçekleşmez. Aslında Mut´a nikahı da kendisinden şehevi bakımdan yararlanmak için, kadını icar etmek, kirala mak demektir. Onu hizmet için kiralamaktan farklı bir yanı ypktur.

2- Mut´a müddetinin zikredilmesi. Hususi icarelerde ve tek kişiden ibaret ücretlilerde icar müddetinden bahsetmek gere kir. Ancak icar edilen şahıs bir tek kişi ise ve icar süresi de be lirli ise, örneğin her gün için veya her hafta yahut her ay için bir icar akdi yapılıyorsa, bu durumda icar süresini belirlemek gerekir.

3- Kadının Mut´a nikahında sözü edilen ücreti hak edebilme si için kendini erkeğe teslim etmesi ve erkeğin şehevi bakım dan kendisinden istifade etmesini sağlamak gerekmektedir. Üzserinde ittifak edilen sürenin bir kısmında kendini erkeğe sunmadığı takdirde erkeğin şehevi açıdan kendisinden yarar lanmasını engellediği sürenin karşılığı olarak ücretin bir kısmı kendisine verilmez. Aynı şekilde bu kimse, içinde oturmak için bir evi kiralar, kira süresi içinde o evde oturmak imkansız hale gelirse, kiranın o müddet karşılığındaki ücreti ev sahibine ödenmez.

Mut´a nikahının ahkamıyla ilgili olarak demişler ki, bu nika hın neticesinde doğan çocuğun nesebi sabit olur ama reddedil mesi de mümkündür. Reddedildiği takdirde liansız olarak red dedilmiş olur. Böylece babasız çocukların sayısı çoğalmış olur. Çünkü bu gibi çocukları nesebine katacak babalar bulunmaz. Bu nitelikte çocukların reddedilmeleri durumunda liana ihtiyaç yoktur. Çünkü Han, evli kadının çocuğunu kocasının reddetme si durumunda başvurulan bir çaredir.

Önce de anlattığımız gibi Mut´a nikahında erkekle kadının birbirlerinden ayrılmaları Mut´a süresinin dolmasıyla olur. Tıp kı belirli bir süre ile takdir edilen özel bir icar anlaşmasında icar süresinin dolmasıyla icar akdinin sona ermesi gibi, Mut´a nikahı ile biraraya gelen kadın ile erkek de Mut´a süresinin dolmasıyla birbirlerinden ayrılırlar. Çünkü bu durumda kadı nın tenasül organı kiralanmıştır. Diğer icar edilen eşyalar hük­mündedir. Dolayısıyla bu erkekle kadın arasında karşılıklı mi ras hükümleri de cereyan etmez. Mut´a nikahıyla bir araya ge len erkekle kadının birbirlerinden ayrılmaları sonucunda, kadı nın iki hayız görerek rahmini temizlemesi gerekir ki, bu süre 45 günü geçmez.

Mut´a nikahı ya da ince bir tabir ile kadının cinsel organının belli bir süre ile kiralanması -şayet şahinliğini farzetsek bile ki bu da mümkün değildir- çağımızda uygulanabilecek muamele midir? Aslında bu, kadının şerefine uymayan, hatta kadının fazlasıyla tahkir edildiği ve onu şerefi, için icar edilen bir hiz metçi seviyesine düşürdüğü muhakkaktır. Böyle bir nikah so nucunda babasız, nesebi meçhul çocukların sayısı artacaktır. Bu konuyu şianın yeniden düşünmesi gerekir. îmam Muham-med Bakır ile oğlu Ebu Abdillah Cafer-i Sadıkta dedikleri gibi bu şüphesiz bir zinadır. Böylesine önemli sosyal zararlar doğurduğuna göre bu nikahı -şer´an caiz olmadığı halde- bekar gençlerimize mubah kılacak mıyız? Bunu mubah kılarak aile nin kökünü kazıyacak mıyız?! Güvenilir ve emin peygamberi mizin fazilete davet ederken gençlerimize yaptığı tavsiyeyi biz ler de tekrarlamayacak mıyız?! Halbuki Peygamber efendimiz gençlere şu tavsiyede bulunmuştur: "Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yeten varsa evlensin. Çünkü evlenmek te nasül organını korur, gözü haramdan muhafaza eder. Evlene meyen ise oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti kırarl" Zamanımızda yükseklerden uçan ve fakih geçinen kimselere kulak vermeyin. İnsanları dosdoğru yola ileten yüce Allah´tır.

"Rabbimiz bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğ riltme. Bize katından bir rahmet ver. Şüphesiz sen çok bağış yapansın" (Ali imran : 8 )


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v.)in Mut´a Nikahını Yasaklaması
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Aralık 2020, 02:31:24
Esselamu aleyküm.peygamber efendimiz muta nikahinin haram olduğunu bildirmiştir.rabbim bizleri bu haramdan sakınan ve helal daire de evlenenlerden eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v.)in Mut´a Nikahını Yasaklaması
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Aralık 2020, 07:54:19
Aleyküm Selâm. Peygamber efendimiz her konuda bizlere haber verip örnek olmuştur. Rabb'im bizleri Peygamber efendimiz'in yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah