> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Kabirde ilk gece
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kabirde ilk gece  (Okunma Sayısı 1106 defa)
12 Eylül 2010, 14:18:41
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 12 Eylül 2010, 14:18:41 »



                                 Kabirde İlk Gece (Zalimler İçin Yaşasın Cehennem)                                                                                                                                                                                                                                                İşte reddettikleri ve önünde eğilmekten kaçındıkları Allah’ın emri karşısında istemeyerekte olsa boyun eğiyorlar ve secdeye kapanıyorlardı. Zebanilerin çektiği zincirlerin ucunda ateş çukurlarına doğru ilerliyorlardı. Çırpınıyorlar ve kurtulmak istiyorlardı. Ama burasının tek sahibi ve gücün kuvvetin tek hâkimi Allah’tı. Burada irade geçerli değildi. Dünyada kendilerine sunulan irade lütfunu hakkıyla kullanamadıkları için burada sürünenlerden olmuşlardı. Bir taraftan zebanilerin çektikleri zincirlerin ucunda sürünürken, diğer taraftan çelik kamçılar sırtlarında yankılanıyordu.
 
Eğmedikleri başlar yerlerde sürünüyordu. Hezeyanları gökleri inletiyor ama bir karşılık veren olmuyordu. Yalnızdılar. Taptıkları putlar başta olmak üzere putlaştırılan insan ve eşyalar onlardan çooook uzaklardaydı. Ama onlar da tek başlarına azap girdaplarına doğru ilerliyorlardı.
 
Bir bir kendileri için hazırlanmış ateş çukurlarının içlerine doğru batıyorlardı. Ateş yavaş yavaş ayaklarından başlayarak tüm bedenlerini kuşatıyor ve sonunda başları da kayboluyordu. Battıkları yerde ateş kabarcıkları oluşuyordu. Dünya zamanıyla ne kadar kalındığı bilinmez bir süre sonra tekrar başları zebanilerin çektiği zincirlerin ucunda görünmeye başlıyordu. Ancak bu sefer görüntü dehşetin ötesindeydi.
 
“Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.”(Müminun/104)
 
Bu sırada gökten bir kapı açılır ve gözlerin görmediği derecede muhteşem bir güzellik yansır. Gözler şaşkınlıktan sanki yukarıya asılı kalmış gibidir. Cennetteki huri eşlerinin yanında ırmakların kenarında gezen soğuk su pınarlarından içen inananlar kendilerine bakıp gülüyordu. Kimin alaya edilecek durumda olduğunu sorarcasına mütebessimdiler.  Öylesine göz alıcıydı ki çeşit çeşit ırmaklar bal, şarap, süt ve su ırmakları ayaklarının altından akıyordu.
 
Ateş ehli son bir umutla onlara doğru haykırmaya başladılar;
 
“Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin!” diye seslenirler.” (Araf/50)
 
Küçümsedikleri, alaya aldıkları ve tek Allah’a inandıkları için işkence ettikleri insanlardan şimdi aman diliyorlardı. Birçok tanrıyı teke indirdikleri için dalga geçtikleri, zavallı ve çağdışı gördükleri, sevksiz değerlendikleri insanlardan şimdi aman dileniyor sahip oldukları güzelliklerden bir parça olsun kendilerine vermelerini istiyorlardı. Bu da azabın farklı bir boyutuydu. Ama şimdi onlar bir insanın sahip olabileceği en büyük mutluluğa, servete ve güzelliğe sahiptiler. Dünyada kendileriyle alay eden insanların o iğrenç görüntüleri karşısında inananlar şöyle derler;
 
“Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır,” (Araf/50)
 
Dünyada haramı, günahı hiçe sayanlara, Allah’a ortaklar koşanlara, şehveti ve isyanı doğal karşılayanlara, inananlarla alay edip, onlara sadece bir Allah’a inandıkları için işkence edenlere ahirette güzelliklerin hepsi haram kılınmıştır. Ve asla bu güzelliğe sahip olamayacaklardır. Bu sözleri söyledikten sonra cennet yavaşça cehennemin üzerinden çekilir. Etraf tekrar eski karanlığına ve kızıl alevlerin saçtığı dehşet görüntüsüne bürünür. Gözler kocaman kocaman olmuştur. Allah’ın emirleri karşısında hoşnutsuzluklarını her hallerinden belli ediyorlardı. Şimdi her halleri isyanlarının görüntüsü kadar çirkindi.
 
Cennetliklerin içinde yaşadığı güzellikleri gördüklerinde onların içinde yaşadığı güzelliklerden bir nebze istemişlerdi. “Su” demişlerdi. İşte o sırada başlarının üzerinden hayretten açık kalan ağızlarının içine ateş şelalesinin üzerinden koca kazanlarla kaynar sular akıtılır. Bu şekilde susuzluklarının giderilmesi istenir. Ama öyle bir sudur ki ağızlarından indikten sonra ta bağırsaklarını parça parça ederek ayaklarının altından ateş çukurlarına akar.
 
“O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir.” (Gaşiye/3)
 
“Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su” (Vakıa/42)
 
“Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır.”(Saffat/67)
 
“Başları üstünden de kaynar su dökülür.” Hac/19
 
“Azgınların barınacağı yerdir (cehennem).(Azgınlar) orada çağlar boyu kalacaklar. Orada bir serinlik ya da (susuzluk gideren) bir içecek tatmazlar, Kaynar su ve irin(tadarlar).Ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık olarak. Çünkü onlar hesap gününü (geleceğini) ummazlardı. Bizim ayetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı. Biz ise her şeyi bir kitapta sayıp yazmışızdır. Tadın! Bundan sonra yalnızca azabınızı arttıracağız.” (Nebe/22-30)
 
Serinlikler, gölgelikler eğlendikleri gününü gün ettikleri şehvet oyuncakları, servetler, saraylar, holdingler, makamlar mevkiler edindikleri sürüyle tanrılar hep gerilerde kalmıştı. Adını kullanarak servet edindikleri tanrıcıklar şimdi kendilerinden çok uzaklarda cehennemin ta göbeğindeydiler. Karınları suyla doymayınca kendilerine zakkum ağacından hazırlanmış en nadide yiyecekler sunuluyordu. Daha ateşin acısından ve kaynar suyun hararetinden kurtulmamışlardı ki birden zebanilerin önlerine sürdüğü yiyecekleri yemeye başladılar. Ateşten yanmış ağızları zakkumun dikenli yiyecekleriyle parça parça oluyordu. Allah2a ortak koşmanın ve O’na isyan etmenin bedeli ödeniyordu. Dünyada yaptıkları davranışları göre tasarlanmış bir dünyadaydılar. Peygamberler, âlimler, müceddidler ve daha nice hidayet önderi insanlar uyarmıştı ama fayda vermemişti. Şimdi pişmanlıkta fayda vermiyor ve kaynar sudan sonra zakkum ağacının dikenli yiyeceklerini afiyetle yemek zorunda kalıyorlardı;
 
“Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir.” (Gaşiye/6–7)
 
“Siz ey sapıklar, yalancılar! Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur! Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?” (Vakıa/51–57)
 
“Şüphesiz zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir. O, karınlarda maden eriyiği kaynar, sıcak suyun kaynaması gibi. (Allah zebanîlere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra başına azap olarak kaynar su dökün! (Ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.” (Duhan/43–50)
 
“Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık. Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.(Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır. Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır. Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular. Şimdi de kendileri onların peşlerinden koşturuyorlar.” (Saffat/62–70)
 
Yüz çevirmenin nelere mal olacağının apaçık ortaya çıkacağı gün Allah’a ortak koşanların bunlardan kaçışı olmayacaktır. Ateş, kaynar su ve dikenli yiyecekler… İnkâr, şirk ve isyana mukabil hazırlanmış en nadide ziyafet sofraları Allah’a ortak koşanları beklemektedir. Artık ateşin azabına derileri bağışıklık kazandığı hissine büründüğü zaman derileri değiştirilecek ve azabı kat kat artacaktır;
 
“Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa/56)
 
Kurtuluş ümidi sona ermiştir ve kaçış mümkün değildir. Belki derilerimiz alışır da azabın şiddetinden emin oluruz ümitleri de sona ermişti. Son bir çare olarak ortak koştukları ve tekliğini ve yüceliğini takdir etmedikleri Rablerine yönelir ve O’ndan bir şans daha isterler;
 
“Derler ki: Rabbimiz! Azgınlığımız bizi alt etti; biz, bir sapıklar topluluğu idik. Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız. Buyurur ki: Alçaldıkça alçalın orada! Bana karşı konuşmayın artık!  Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi. İşte siz onları alaya aldınız; sonunda onlar (ile alay etmeniz) size beni yâdetmeyi unutturdu, siz onlara gülüyordunuz. Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir.”(Müminun/104-111)
 
İşte dünya hayatı ve yaptıklarımızın karşılığı ahiret… Hasret ve pişmanlık duyguları yakıp kavuruyor. Ancak hiçbir fayda sağlamıyor. Çünkü burası pişmanlık ve af dileme, durumu düzeltme mekânı değil yapılanların karşılığının alınacağı mekândır. Allah’a ortak koşan müşrikler ve inkâra yönelen kâfirler asla kurtuluş yolu bulmayacaklardır. Allah’a çeşitli varlıkları denk tutanları sonu cehennemin alevleri içinde, irin, kaynar su ve zakkum ağacının karınları delik deşik eden acılarıyla hazırlanmış bir ziyafet olacaktır. Kapı kapandı. Müşrikler yaptıklarının karşılığı azaplarıyla baş başa kaldılar.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kabirde ilk gece
« Posted on: 18 Nisan 2024, 22:16:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kabirde ilk gece rüya tabiri,Kabirde ilk gece mekke canlı, Kabirde ilk gece kabe canlı yayın, Kabirde ilk gece Üç boyutlu kuran oku Kabirde ilk gece kuran ı kerim, Kabirde ilk gece peygamber kıssaları,Kabirde ilk gece ilitam ders soruları, Kabirde ilk geceönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes