> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar  (Okunma Sayısı 3639 defa)
23 Temmuz 2010, 11:56:23
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Temmuz 2010, 11:56:23 »



Tasavvuf Dönemi ve İlk Mutasavvıflar


TASAVVUF DÖNEMİ
: 1 :

l- H III-IV, M IX-X Asırlarda Tasavvuf
H III-IV, M IX-X asırlar tasavvuf târihinde yüzyıllar boyu kendilerine bağlanılan büyük mutasavvıfların yetiştiği önemli bir dönemdir Bu asırlar, İslâm siyâsî, içtimaî ve ilimler târihi açısından büyük önem taşımaktadır
Abbasî devletinin gelişme dönemi sayılan bu yıllar, Bağdad ve çevresinin ilim merkezi hâline geldiği yıllardır Bu asırlarda Şîa'nın belli ölçüde teşkilatlanmış olduğu hesaba katılırsa, bu yüzyıllar hem siyasî, hem içtimaî, hem de dînî açıdan son derece hareketli bir dönemdir Tasavvuf, tahalluk (eğitim) ve tahakkuk (keşf ve ma'rifet) boyutuyla bu dönemde büyük bir gelişme göstermiştir asırda Hasan Basrî ve talebelerince temsil edilen Basra mektebinin hüzün ve korkuya dayalı tasavvuf telakkisi III Basra, Kûfe ve Horasan, tasavvufî canlılığını sürdürürken, Mısır, Nişabur, Şam ve özellikle Bağdad bu asırlarda büyük mutasavvıflar yetiştirmiştir Hadraveyh (ö 240/854), Ebû Türâb Nahşebî (ö 245/859), Ebû Abdullah Siczî (ö III /IX asır), tevekkül ve fütüvvet ağırlıklı Horasan tasavvufunun temsilcilerini oluşturur Onun muhabbet anlayışı huşû, huzû ve Allâh'a teslîmiyet gibi fazîletlere dayanır Yahyâ, muhabbetten başka mârifetten de bahseden ve Hakk'ın mârifetini halkın mârifetinden üstün sayan bir sûfîdir Çünkü fevt, gafletle fırsatı kaçırmak, insan ile Allâh arasındaki bağlantıyı kesmektir Tasavvufu "Edepden ibârettir
Muhtelif kavim ve kabilelerin birbiriyle kaynaşıp tanıştığı ve muhtelif kültürlerin buluştuğu bir dönemdir Bâtınîlik ve Karmatîlik gibi bâtıl cereyanlar, Mâtürîdîlik ve Eş'arîlik gibi ehl-i sünnet kelâm mezhepleriyle Hânefiyye, Mâlikiyye, Şâfiiyye ve Hanbeliyye gibi amelî mezhepler ve ardından felsefî cereyanlar hep bu asırlarda ortaya çıkmışlardır
Bu asırlar tasavvufun fıkıh, kelâm ve hadîs gibi ilimlerden ayrılıp inkişâf ettiği tekâmül devresidir İlk tasavvufî eserler bu dönemde kaleme alındığı gibi, ilk tasavvuf kavramları da bu dönemde kullanılıp yaygınlaşmaya başlamıştır Bu dönemin mutasavvıfları insan rûhunu tahlil etmekte; ona ârız olan hâlleri beyan ederek geçeceği makamlardan bahsetmekte, kalb tasfiyesi ve nefs tezkiyesi gibi konuları gündeme getirmektedir Fenâ ve bakâ kavramlarıyla ittihad fikri ilk defa bu asırlarda Hallaç (ö309/921) ve Bâyezid (ö262/875) gibi mutasavvıflarca ifâde edilmiştir
Râbia ile başlayan sevgi ağırlıklı tasavvufî düşünce Ma'ruf Kerhî ile gelişmiş, H III ve IV asırda tasavvufî telakkilerin ağırlıklı konusu hâline gelmiştir II asırda artık yavaş yavaş yerini aşk ve muhabbete bırakmıştır III asırda yetişmiş ve eserleriyle daha sonraki dönemleri etkilemiş bulunan Hâris el-Muhâsibî'nin de sevgi üzerine eser yazması veya eserlerinde sevgiye özel bir bölüm ayırması, bu dönem tasavvufunun "sevgi damgası" taşıdığını gösterir
Hicrî ilk iki asrın zâhid-sûfîleri genellikle Basra, Kûfe ve Horasan'dan yetiştikleri hâlde III ve IV asrın mutasavvıfları İslâm memleketlerinin hemen her tarafından, tasavvufun değişik boyutlarıyla temâyüz edip yetişmişlerdir
Basra'da Sehl b Abdullah Tüsterî (ö283/896), Kûfe'de İbn Semmâk (ö183/799), hicrî üçüncü yüzyılın mutasavvıfları arasında sayılırken, Horasan'da Ahmed b Harb (ö 234/848), Hâtim-i Esamm (ö 237/851), Ahmed b Horasan'da bu yıllarda gelişen fütüvvet genellikle şecaat, mürüvvet, sehâvet ve kerem anlamları taşımakla birlikte, îsâr, kendini hizmete fedâ, başkalarına eziyet vermemek, iyiliği yaymak, sızlanmayı bırakmak, makam tutkusundan uzaklaşmak ve nefsle savaşmak gibi anlamlar kazanmıştır
Bu asırlarda Horasan ve Mâverâünnehr bölgesinde yetişen mutasavvıfların önde gelenlerinden biri 'Hakîm Tirmizî' diye maruf olan Ebû Abdullah Muhammed b Ali (ö320/932)'dir Hânefî fıkhını ve İslâm'ın zâhirî ilimlerini tahsil eden, hadîs ilminde de belli bir yeri bulunan Hakîm Tirmizî, Tasavvufta özellikle "Velâyet" konusunda yazdığı Hatmu'l-Velâye adlı eseriyle dikkat çekmiştir İbn Arabî onun eserlerinden yararlanmıştır Hakîm Tirmizî, mutasavvıflar arasında felsefeyle meşgul bulunanların ilklerindendir

2- H III ve IV Asırlardaki Tasavvuf Mektepleri
a Nişabur Mektebi, Fütüvvet ve Melâmet
Hicrî II asır'da tasavvufun önemli merkezlerinden biri olan Horasan'ın yanısıra, III asırda Nişabur'un da "fütüvvet ve melâmet" özellikleriyle tanınan bir merkez hâline geldiği görülmektedir Bu asırlarda, bu bölgede yetişen mutasavvıfların başlıcaları, Bâyezid Bistâmî, Yahyâ b Muâz Râzî, Ebû Hafs Haddâd ve Hamdûn Kassâr'dır
Bâyezid Bistâmî, sekri sahvına, mahvı isbatma gâlip ve şatahât üslubuyla konuşan bir sûfîdir Bu yüzden sözleri bazan kendisi hakkında bir takım endişeler uyandırmıştır Onun 'Sübhânî mâ a'zame şânî" (Ben kendimi tesbih ederim, benim şânım ne yücedir!) "Leyse fi cübbetî sivallâh" (Cübbemin içinde Allâh'tan başkası yok) sözleri, ilk vahdet-i vücûd terennümleri sayılabilir Bâyezid fenâya erişini şöyle anlatır: "Beni bir kerre karşısına aldı ve dedi ki: "Ey Bâyezid, halk Beni görmek istiyor" Ben de dedim ki: "Öyleyse beni vahdâniyetinle süsle, benliğini giydir, ahadiyyete erdir Halk Senin sıfatlarını görünce Seni gördük desinler O zaman Sen, Sen olursun, ben ise orada bulunmam"
Bâyezid bu sözleriyle "fenâ fillâh" ile benlikten geçmeyi mânevî sekr hâlini anlatmaktadır Bâyezid, tasavvuf kavramlarına "sekr" kavramını kazandırmış ve bu kavram muhabbet ve aşk kelimelerinin yanında önemli bir yer tutmuştur
Nişabur'dan yetişen sûfîlerden biri olan Yahyâ b Muâz Râzî (ö258/871), Bâyezid'in hem hemşehrisi hem de çağdaşıdır O da fenâ, vecd ve sekrden bahseden, "aşk sarhoşu" deyimini kullananlardandır Râbia'dan sonra Allâh sevgisi konusunda Ma'rûf kerhî gibi, açıkça söz söyleyenlerin ilklerindendir Ona göre muhabbetin hakîkati, vuslatla artmaz, hicrânla azalmaz Hakk'tan uzaklaşmayı/fevt, halktan uzaklaşmayı mevt diye adlandırır, fevti mevtten daha kötü görür Mevt ise halk ile alâkayı kesmek, Hakk ile irtibatı sağlamlaştırıp mârifetullâha ermektir
Yahyâ b Muâz, Bâyezid gibi sekri esas alan tasavvufî görüşün sâhibi olduğu hâlde, zühdün esası sayılan temel ilkelere sıkısıkıya bağlıydı Zâhidliğin az uyumak, az konuşmak, az yemek ve halvetle tamamlanabileceğini söylerdi
Bâyezid ve talebesi Yahyâ "sekr"in savunucusu oldukları hâlde, onlarla çağdaş sayılan Bağdad mektebinin güçlü temsilcileri Cüneyd ve arkadaşları sekr yerine "sahv" ve temkinden yana olmuşlardır
Horasan asıllı Nişabur sûfîlerinden biri de Ebû Hafs Haddâd (ö270/883)'dır" diye tanımlayan Ebû Hafs, Horasan mektebinin fütüvvet telakkisini benimseyen, hac yolculuğu sırasında Irak ve Hicaz bölgesindeki sûfîlerle görüşen ve onların fikirlerinden de etkilenmiş bulunan bir mutasavvıftı Fütüvveti "Başkalarına insafla muamele etmek ve başkalarından insaf etmelerini beklememek" diye tanımlar ve fütüvvetin sözle değil, fiil ve tatbîkatla gerçekleşebileceğini söylerdi
Nişabur mektebine mensup mutasavvıflar, Basra mektebinden etkilenmekle birlikte, daha çok Horasan mektebinin tesiri altındaydılar Aslında tasavvufî ekoller, gerek kaynaklarının aynı oluşu, gerekse devamlı münâsebetleri sayesinde, dâimâ birbirlerinden etkilenmişlerdir
Hamdûn Kassâr (ö 271/884) ile Nişabur'da ortaya çıkan "melâmet" fikri, Irak'ta ve diğer bölgelerde gelişen zühd ve tasavvuf hareketine bir tepki mesâbesindeydi Melâmiler Irak tasavvufunu daha çok şekil, kisve ve zâhirî şartlar ağırlıklı bir ekol olarak görürken, melâmet fikrini dînî ve içtimaî merasimlere karşı bir tepki olarak değerlendirmekteydiler Melâmet genellikle, "nefsi dizginlemek, kınamak, itham etmek, kendine âit ibâdet ve tâatları azımsamak" şeklinde anlaşılır Bu yüzden melâmet fikri selbî düşünceye daha çok ağırlık verir Melâmetî, zemm ve levm fiillerinden bahsettiği kadar sena ve medih fiillerinden bahsetmez Riyâyı anlattığı ve çirkinliklerinden bahsettiği kadar ihlâstan söz etmez Bu düşünceye sâhip kişiler, amellerinin eksiklik ve kusurlarını anlatmayı amellerinin güzellikleri konusunda söz etmeye tercîh ederler Bu yüzden melâmet "sahv" yolunu benimseyen, halvetten çok celvete önem veren bir anlayıştır Nişabur'da gelişen melâmet anlayışının ilk tabakasını Hamdûn Kassâr ve Ebû Osman Hîrî (ö298/910); ikinci tabakasını Mahfuz b Mahmûd Nişâbûrî (ö303/915), Ebû Muhammed Murtaış (ö328/939), Abdullah b Münâzil (ö 329/940); üçüncü tabakasını da Ebû Bekir Nişâbûrî (ö 360/970), Ebu'l-Huseyn Ali b Bundar (ö 350/961), Ebu'l-Hasan Bûşencî (ö 348/958), Ebû Amr İsmail b Nüceyd (ö366/976) teşkil eder1

 

ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar
« Posted on: 19 Nisan 2024, 19:37:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar rüya tabiri,Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar mekke canlı, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar kabe canlı yayın, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar Üç boyutlu kuran oku Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar kuran ı kerim, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar peygamber kıssaları,Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar ilitam ders soruları, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar önlisans arapça,
Logged
05 Ağustos 2017, 21:31:11
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 05 Ağustos 2017, 21:31:11 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

06 Ağustos 2017, 18:08:49
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #2 : 06 Ağustos 2017, 18:08:49 »

Bilgiler için Allah Razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

06 Ağustos 2017, 18:31:14
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #3 : 06 Ağustos 2017, 18:31:14 »

Ve aleykümüsselam Tasavvuf yoldur , gidene Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes