Mü'mine Korku Ve Ümit Veren Ameller

Mü'mine Korku Ve Ümit Veren Ameller

İlhan AYDIN

İnsanlık için en mükemmel rehber ve en büyük mürşid olan Allah Resulü(s.a.v.), bizlere daha mutlu, huzurlu ve yaratılış gayemize uygun bir hayat yaşayabilmemiz için elmas değerinde öğütler veriyor ve mükemmel hayat prensipleri kazandırıyor:
Muaz İbn-i Cebeld'en rivayet edilen bir Hadis-i şerif de;
Muaz b.Cebel diyorki;
”Bir seferde(yolculukta) Peygamberimiz(S.A.V)ile beraber bulunduğum bir sırada onun yakınında beraber yürürken sabahladım.
Dedimki: Ey Allah'ın Rasülü bana öyle bir amel(iş)haberver ki beni Cennete götürsün nardan (cehennemden) uzaklaştırsın.
Peygamberimiz (S.A.V) buyurdu ki; bana büyük bir şeyden sordun fakat Allah kime kolaylaştırırsa ona kolay olur;
Allah'a ibadet yapacaksın,
Ona hiçbir şeyi ortak koşmayacaksın,
Namazı dosdoğru kılacaksın,
Zekatı tamam vereceksin,
Ramazan orucunu tutacaksın,
Hac edeceksin (Kabeyi Tavaf) dedi.
Sonra “sana hayır kapılarını göstereyim mi?”diye buyurdular.
Bende evet ya Rasüllah göster dedim.
”Oruç bir kalkan, sadaka suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları söndürür (yok eder).Gecenin içinde kişinin namaz kılmasıdır.”diyerek Allah'ın şu ayetini okudu “Onlar korkarak ve ümit ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar, kendilerine rızk olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse yapmakta olduklarına karşılık olarak onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.”(1)
Sonra: sana işin başını, binanın direğini, dağın zirvesini haber vereyim mi? diye buyurdu.
Bende evet Ey Allahın Rasülü dedim. Buyurdular ki “işin başı İslam(Teslim olmak) dır.
Binanın direği Namaz, dağın zirve noktası ise Cihaddır.(Allah yolunda bütün varlığı ile çalışmak)tır. Sonra bütün bunları koruyanı sana haber vereyimmi? Dedi.
Bende evet ya Rasülallah dedim.
”Şunu tut diyerek mübarek eliyle dilini işaret etti”
Ben Ey Allahın Rasülü biz konuştuklarımızdan da sorguya çekilecek miyiz? Deyince “Vay Annesi ölesice”diyerek “İnsanları yüz üstü ateşe düşüren ancak dillerinin mahsülleridir.”(dilleri ile söyledikleri)dir.(2) buyurdular.
Başka bir hadiste de Allah Rasülü “Kulun İmanı doğru olmaz, kalbi doğru olmadıkça; kalbi doğru olmaz, lisanı (dili) doğru olmadıkça”(3) buyurmaktadır.
Müslüman ve kamil mü'min diline, eline ve nefsine sahip çıkarak Allah'ın rızasını kazanıp, cennete layık bir kul, Peygambere uyan bir ümmet olma lütuf ve şerefine ulaşa bilir.
“Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz; hayatınızı iman ile hayatlandırınız, farzları yapmakla zinetlendiriniz ve günahlardan kaçınmakla muhafaza ediniz” buyuruyor Çağımızın Büyük Müfessir`i “Ahiret saadeti gibi, dünya saadeti dahi imanda ve islamda” buyruluyor. Gerçektende içinde yaşamakta olduğumuz şu savaşlar, kavgalar, bunalımlar, buhran ve stres çağında insanın huzur ve mutluluğu yakalayabilmesinin en önemli şartı, insanın kendisi ve Rabbi ile barışık olmasıdır. Buda ancak insanın yaratılış gayesine ve fıtratına uygun yaşaması ile mümkündür.
Zira Allah c.c. insanı Ahsen-i takvim yani en mükemmel bir şekilde yaratmıştır. Diğer canlılardan farklı olarak insana sayısız duyular, duygular, hisler, latifeler ve harika maddi veya manevi cihazlar vermiştir. İnsanı güzel isimlerine bir ayna ve kainata küçük bir misal suretinde yaratmıştır. Allah, insana bu sayısız maddi ve manevi cihazları, duyu ve duyguları, yaratıcımızı tanımamız, onu sevmemiz, ona itaat ve ibadet etmemiz ve bu şekilde ebedi bir cennet saadetini kazanabilmemiz için vermiştir. Onun için Büyük Mütefekkir`in ifadesi ile “insan bu aleme ilim ve dua vasıtası ile tekemmül etmek (gelişip-mükemmelleşmek) için gelmiştir.
İnsanın gerçek huzur ve mutluluğu yakalayabilmesi hayata ve çevreye bu nazarla bakmak ve hayatı bu anlayış ile yaşayabilmesine bağlıdır.
Yukarda aktardığım Hadis-i Şerif`de Fahr-i Kainat Efendimiz (SAV) bize elmas-pırlanta kıymetinde hayat prensipleri öğütlüyor. Daha sonra verdiği tüm öğütler için çok önemli bir ikazda daha bulunuyor. “Bütün bunları koruyanı sana haber vereyim mi ?” dedikten sonra dilini işaret ederek “şunu tut” yani “diline sahip ol” dersini veriyor. Dilini tutmaya, dili kötü sözden korumaya ayrı ve çok özel bir önem atfediyor. Zira dil öyle bir alet ki; Zehir saçıp, dargınlık, kin, adamet ve fitne ateşleri saçabilir; bal gibi tatlı sözlerle yılanı deliğinden çıkarıp, dargınlıkları, husumetleri, kavgaları, fitne ateşlerini sona erdirip, dostluk ve kardeşlik duyguları da yeşertebilir. Aynı dil küfür içeren sözlerde söyleyebilir. Allah`ı zikirde edebilir. Onun için dili yaratılış amacına uygun olarak ve yaratıcısı namına kullanmalıyız.

Dipnotlar:
1-Secde Suresi 16-17.ayet
2-İbni Mace-Tirmizi-Ahmet b.Hanbel
3-Buhari-Müslim

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın