> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Siyasi - İtikadi Mezhebler > Eşarilik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eşarilik  (Okunma Sayısı 1927 defa)
02 Ocak 2010, 15:18:32
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 02 Ocak 2010, 15:18:32 »



Eşarilik






İmam Eş´ari´den Sonra Eş´arî Mezhebi

Eş´arî İle Cübbai´nin Tartışması






EŞ´ÂRİLİK


Mutezilîlerin fıkıh ve hadis âlimlerine karşı giriştikleri hücum şiddetlenmişti. Bunların hücumlarından ne bir tanınan fıkıh âlimi, ne de meşhur bir muhaddis kurtulabilmişti. Bu sebeple insanlar Mute-zililerden nefret etmişlerdi ve bunların adlan belâ ve musibetlerle anılırdı. Gitgide düşmanlık daha da kökleşmişti. Öyleki insanlar Mu­tezilîlerin iyiliklerini İslâmı savunmalarım, îslâm uğrunda çektikleri eziyetleri, zındıklara ve nefsine uyanlara karşı koymalarını unuttular. Bunları, insanlar; halifeleri, her takva sahibi imamı ve her doğru yolu gösteren muhaddîsi sorguya çekmeleri için kışkırtanlar şeklinde anıyorlardı.

Mütevekkil adlı halife, iktidara gelip Mutezilileri çeşresinden uzaklaştırıp, hasımlarını kendisine yaklaştırınca ve âlimlerden zincirleri çözünce fıkıh âlimleri ve inanç meselelerini sünnetin ışığında anlamaya çalışan hadis âlimleriyîe bunlara karşı koymaya girişti. Mutezilîlerin tartışma usûlünü iyi bilen ve onların görüşlerini kabul­lenmeyen bazı âlimler onlarla sert tartışmalara giriştiler. Arkalarından avam tabakası bunları destekliyor, bir kısım havas da bunlara katılıyordu. Ayrıca halifeler de bu âlimlere yardım ediyordu.

H.z yüzyılın sonlarına doğru ortaya gayret ve metanetleri ile seçilen iki âlim zât çıktı. Bunlardan biri Basra´da ortaya çıkan Ebu el-Hasen el-Eş´arî, diğeri ise Semerkant´da bulunan Ebu Mansur el-Mâtûridî idi, İmam-ı Eş´arî ile İmam-ı Mâtûridi´nin Mutezile mezhebine yakın ve uzak olma derecelerine göre aralarında ihtilaf bulun­masına rağmen, bunların her ikisi de Mutezileye karşı çıkmakta tam bir ittifak içinde idi.

Şimdi Ebu el-Hasen el-Eş´ari´yi anlatalım; daha sonra söz Matû-ridî´ye gelsin. İmam-ı Eş´ari H, 280 da CM. 873) Basra´da doğdu. H. 330 küsurda M. 935) vefat etti. İmam-ı Eş´ari üm-i kelâmı Mutezill-lerden tahsil etti. Onun devrindeki Mutezili hocası Ebu Ali el-Cübbâİ´-ye talebelik yaptı. İmam-ı Eş´ari konuşmasını çok iyi bildiği ve yaşlı bir kimse olduğu için, hocasının yerine kendisi tartışmaları yürütürdü.

İmam-ı Eş´ari, Mutezilîlerin sofralarından gıdalanması ve düşünce ürünlerinden faydalanmasına rağmen, Mutezilîlerden düşünce bakımından uzaklaşmaya karar verdi. Fıkıh ve hadis âlimlerinin görüşlerine meyletti, halbuki Eş´arî fıkıh ve hadis âlimlerinin meclislerinde bulunmamış ve akaîd ilmini bunların metoduyla okumamıştı. İşte bu nedenle İmam-ı Eş´arî belirli bir süre evinden dışarı çıkmadı. Mutezile ve ehl-i sünnet fırkalarının delillerini karşılaştırdı. Neticede belirli bir görüşe vardı, bunun üzerine evinden dışarı çıktı. İnsanları bir araya toplanmaya çağırdı, cum´a günü Basra şehrinde bulunan «el-Mescid el-Câm» adlı caminin minberine çıktı ve insanlara şunları söyledi:

 Ey insanlar! Şüphesiz ki beni tanıyan tanımıştır, tanımayana ise şimdi kendimi tanıtacağım. Ben filan oğlu filanım. Kur´an-ı Kerim´in mahluk olduğunu, Allah´u Tealâ´mn âhiretde gözle görülemeyeceğini, kötü fiillerin benim gibi kullar tarafından yapıldığım söylerdim. Şimdi ise ben tevbe ettim, kesinlikle vaz geçtim. Mutezililere karşı çıkmaya ve onların rezilliklerini ortaya koymaya karar verdim.

Ey insanlar topluluğu! Bu müddet zarfında sizin gözünüzden kayboldum. Çünkü ben delilleri inceliyordum, bana göre deliller birbirine denk geldi ve bunlardan herhangi biri diğerine tercihe şayan olmadı. Bunun üzerine Allah´ü Tealâ´dan bana doğru yolu gös­termesini diledim. O da bana şu kitaplara yazdığın; itikadı ilham etti. Şu elbisemden soyunduğum gibi, şimdiye kadar inandığım eski şeylerden soyundum.» Eş´ari bunları söyledi ve üzerinde bulunan elbisesini çıkardı, fıkıh ve hadis âlimlerinden oluşan ehl-i sünnet vel-cemaat yoluna göre yazdığı şeyleri insanlara dağıttı.

Eş´arî «el-îbâne» adlı kitabının önsözünde kısaca mezhebini ve Mutezileye karşı tenkidlerini izah etmiştir. Kitabın önsözünde Allah´a ´hamd ve senadan sonra şunlar zikredilmektedir: «Bundan sonra... Mutezilîler ve Kadercilerden bir çoğu heva ve heveslerine uyarak ileri gelenlerini ve geçmişlerini taklid etmeye girişmişlerdir. Bunlar Kur´an-ı Kerîm´i kendi görüşlerine göre yorumlamışlardır. Bu görüşlerine dâir Allah´u Tealâ, ne bir delil indirmiş rxe de onu açıklamıştır. Onlar bu görüşlerini ne âlemlerin Rabbi´nin Peygamberi olan Hz. Muhammed´den ve ne de selef-İ salibinden almışlardır... Bunlar, Allah´u Tealâ´nın, âhirette gözle görüleceğine dair sahabe-i kiram´ın Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´den rivayet ettiği hadis-i şeriflere muhalefet etmişlerdir. Halbuki bu rivayetler çeşitli yollarla gelmiş, bu husustaki nasslar mütevâtir derecesine ulaşmış ve haberler bolca intikal etmiştir.

Yine bunlar Resulullah (S.A.V.)´in şefaatini inkâr etmişler bu hususta selef-i sâlihîn´den gelen rivayeti kabul etmemişlerdir. Yine bunlar kabir azabını inkâr etmişler, kâfirlerin kabirlerinde azâb gördüklerini kabul etmemişlerdir. Halbuki bu hususta sahabe-i kiram ve tabiîn ittifak etmişlerdir. Keza bunlar, Kur´an-ı Kerim´in mahluk olduğuna inanmışlar, böylece «Bu sadece* bir insan sözüdür.»[1] diyen mûşrîk kardeşlerinin benzeri bir söz söylemişlerdir. Bunlar, Kur´an-ı Kerim´in insan sözü gibi olduğunu zannetmişlerdir.

Bu Mutezililer, kötü işlerin kullar tarafından yaratıldığına inanmışlar ve isbat etmeye çalışmışlardır. Böylece iki yaratıcının bulunduğunu bunlardan birinin hayrı, diğerinin ise şerri yarattığını iddia eden mecûsilerin inancına benzer bir söz söylemişlerdir.

Bunlar, Allah´u Tealâ´nın, olmayan bir şeyi dileyebileceğini ve dilediği bir şeyinde olmayabileceğini zannetmişler, böylece bütün müs-lümanlarm ?Allah´ın dilediği olur, dilemediği ise olmaz? şeklinde üzerinde ittifak ettikleri inançlarına muhalefet etmişler ve Allah´u Tealâ´nm şu âyet-i ceîilelerini reddetmişlerdir: «Allah dilemedikçe siz hiçbirşey dileyemezsiniz.»[2] «Eğer biz dileseydik mutlaka herkese hidâyet verirdik.»[3] «O dilediğini mutlaka yapandır.»[4]

Rabbimiz olan Allah´ın dilemesi müstesna sizin dininize dönmemiz mümkün değildir.»[5]

İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bunların İslâm ümmetinin mecûsileri olduklarını beyân ederek şöyle buyurmuştur:

«Her ümmetin bir mecûsîsi vardır, benim ümmetimin mecûsîleride kader yoktur diyenlerdir. Bunlar hastalandığında kendilerini ziyâret etmeyin, Öldüklerinde onların haklarında iyi şehâdette bulunmayın ve onlarla karşılaştığınızda kendilerine selâm vermeyin.»[6] Evet bunlar Mecûsîlerin.inancı gibi bir itikad sahibi oldular. Sözleri Mecûsîlerin sözlerine benzedi. Şerrin ve hayrın ayrı ayrı birer yaratıcısı bulunduğunu zannettiler. Mecûsîlerin iddia ettiği gibi, bunlar da Allah´u Tealâ´nm dilemediği işlerin şer olduğunu zannettiler.

Muteziîîler, kendi kendilerine zarar veya menfaat verebileceklerini zannettiler. Böylece Allah´u Tealâ´nın şu kelâmını reddettiler: «De ki Allah´ın dilediğinin dışında ben kendim için bir menfaat elde etmeye ve bir zarar vermeke kadir değilim.»[7] Ve, bütün müslümanların, üzerinde ittifak ettikleri yoldan ayrılmış oldular.

Yine Mutezilîîer, yaptıkları işleri, sadece kendi güçleriyle yaptıklarını ve Rablerinin, herhangi bîr katkısı bulunmadığını zannettiler. Böylece, kendilerini Allah Tealâ´ya muhtaç olmaktan beri gördüler. Allah Tealâ´nın kudretiyle olduğunu kabul etmedikleri şeylerin, kendi kudretleriyle olduğunu zannettiler. Nitekim, mecüsüer de şerrin, şeytanın kudretiyle olduğunu, Allah Tealâ´nm kudretiyle olmadığını iddia etmişlerdir. Böylece Mutezililer, bu ümmetin Mecûsileri olmuşlardır. Çünkü onlar Mecûsîlerin itikadına girmişler, onların sözlerine sarılmışlar, kendilerini, onların saptırmalarına kaptır­mışlar, insanlara, Allah´ın rahmetinden ümit kestirmişler, onun lütfundan ümitsizliğe düşürmüşler, günahkârların, ebedî olarak cehennemde kalacaklarına hüküm vermişler ve Allah Tealâ´nın şu kelâmına muhalefet etmişlerdir. «Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında, dilediğini bağışlar...»[8] Mutezililer, cehennem ateşine girenin, bir daha oradan çıkmayacağını sanmışlardır. Böylece, Resulullah (S.A.V.)´den rivayet edilen şu hadis-i şerifi reddetmişlerdir; «Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten sonra, Allah Tealâ şöyle buyurur: «Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunanı cehennemden çıkarın.» Bunlar ce­hennemden yanıp kömürleşmiş olarak çıkarlar. Hayat ırmağına atılırlar ve orada sel kalıntısı topraklarda biten dere otu gibi biterler.»[9]

Mutezilîler, "Allah Tealâ´nm, vechi olmadığı görüşünü savunmuşlardır. Halbuki Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: «Yeryüzünde bulunan herşey fânidir. Baki olan, sadece azamet ve hikmet sahibi olan Rabbinin vechidir.»[10]

Mutezilîler, Allah Tealâ´nın, yed-i kudreti bulunduğunu inkâr ettiler. Halbuki Allah Tealâ : «Ey İblis, bizzat yed-i kudretimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir?»[11] buyurmaktadır, Mutezilîler, Allah Tealâ´nm gözü olduğunu inkâr ettiler. Halbuki Allah Tealâ, «İnkâr edilen Nuh´a bir mükâfat olarak o gemi nezaretimizde akıp gidiyordu.»[12] «Seni sevimli kıldım ki, nezaretim altında yetişesin.»[13] buyurmaktadır.

Mutezililer, Resulullah (S.A.V.)´den rivayet edilen şu hadisi inkâr ederler: «Şüphesiz ki Allah Tealâ, gecenin, son üçte bir bölümünde dünya semâsına iner...»[14]

Not: Allah Tealâ´ya mekan veya uzuv vb. şeyler isnad eden ´âyet ve hadislere «Müteşabihat» denir. Yani, mânâları kesin olarak anlaşılamayan metinler demektir. Mutezililer, bu gibi âyetleri tevil ederken, bu mahiyyelteki hadîsleri inkâr ederler. Ehl-i sünnet vel cemaat ise, âyet ve hadîs ayınım yapmaksızın hepsinin doğruluğunu kabul ederler ancak, ehl-i sünnetin önce geçen âlimleri ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eşarilik
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:14:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eşarilik rüya tabiri,Eşarilik mekke canlı, Eşarilik kabe canlı yayın, Eşarilik Üç boyutlu kuran oku Eşarilik kuran ı kerim, Eşarilik peygamber kıssaları,Eşarilik ilitam ders soruları, Eşarilikönlisans arapça,
Logged
03 Nisan 2015, 16:08:27
SeLiNaY 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.465


« Yanıtla #1 : 03 Nisan 2015, 16:08:27 »

Eş'arilik islam itikadi mezheplerinden birisidir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes