Konu Başlığı: Şeriatta Farklılık Kaçınılmazdır Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ağustos 2012, 13:58:41 Şeriat'ta Farklılık Kaçınılmazdır Maide sûresinde farklı dinî topluluklardan bahsedilmektedir. Sûre, sırasıyla Hz. Musa Hz. İsa ve İslâm peygamberinden bahsettikten sonra şunu beyan etmektedir: "Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah isteseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı fakat size verdiği nimetler içinde sizi sınamak istedi. Öyleyse hayır işlerine koşun, hepinizin dönüşü Allah'adır.' (5: 48) Yukarıdaki âyeti dikkatlice okuyup her kelimesi üzerinde iyice düşünmek gerekir. Kur'ân indirildiği zaman, mevcut dinlerin takipçileri, dinin kendisi yerine sadece dış şeklini alıyorladı. Bu yüzden dîn için var olan bütün şevk ve gayret, ibadetin şekli için harcanıyordu. Her fırka, sadece ibadet şekillerini ölçü alarak diğerlerinde kurtuluş olmadığını söylüyordu. Kur'ân ise, ibadet şeklinin din ve gerçeğin ölçüsü olmadığını söylüyordu. İbadet şekli, dinin sadece dış görünüşüydü. Ruh, ibadet şeklinden üstün ve tek başına din idi. Din gerçekte, dürüst yaşayarak Allah'a kulluk etmekti ve hiçbir fırkanın tek başına mirası değildi. Ancak bütün insanlığın ortak mirasıydı ve hiç değişmedi. Ameller ve âdetler ondan sonra gelirler. Bunlar ise zaman ve şartların gerektirdiği şekilde, zamandan zamana ve ülkeden ülkeye değişmişler ve değişmeye de mahkûmdurlar. Bir insan, dinler arasında çeşitli farklılıklar görüyorsa, bu farklılıkların hayatın bu özelliğinden kaynaklandığını anlamalıdır. Kur'ân şunu sormaktadır: "Neden merasimlere bu kadar önem veriyorsunuz?" Ayrıca şöyle demektedir: "Allah farklı zaman ve farklı ülkeler için farklı ibadet şekilleri emretmişti. Belirli bir durum İçin ne uygunsa o emredilmişti. Eğer Allah dilemiş olsaydı, bütün insanları tek bir ümmet yapabilirdi. Fakat bu, tabii ki O'nun amacı değildi. Farklılıklar gerekliydi, nitekim ortaya çıkıp kendilerini gösterdiler. Fakat bu farklılıklar insanlar arasında çatışmaya temel teşkil etmemelidir. Burada söz konusu edilen esas mesele hayrat veya sâlih ameldi. İbadet şekli, hayrat veya sâlih amele yardımcı olarak vardı ve daha az öneme sahipti." Su âyete dikkat ediniz: "Sizden her biriniz için bîr şeriat ve bir yol belirledik" Herkes için aynı olması gereken Din teriminin burada kullanılmadığına dikkat ediniz. Din, hiçbir farklılığa İmkân vermez. Şeriat ve Minhac, Özü herbiri için aynı olan şeylerden kaynakla-namazdı. Bu yüzden onların farklı ülkeler ve farklı zamanlar için farklı olmaları kaçınılmazdı. Bu çeşit farklılıklar dinin temelindeki farklılıklar değildir. Sadece tâli unsurlarda olan farklılıklardır. "Eğer Allah dilemiş olsaydı, hepinizi tek bir ümmet yapardı" ifadesiyle Kur'ân, yukarıdaki gerçeği vurgulamayı amaçlamaktadır. Bu ifade davranışlarda, geleneklerde ve hayat tarzlarında farklılık meydana getiren etkenler olarak, değişik ülkelerde yaşayan değişik insan gruplarının farklı temayüllerini gözönüne almaktadır. Fakat bu nitelikteki farklılıklar insan tabiatının dışında gelişen farklılıklardır, dolayısıyla gerçekle gerçek olmayan arasında ölçü olmamalı ve karşılıklı nefret ve düşmanlıklara sebebiyet vermemelidir. Sadece dinin temeline, diğer bir tâbirle, Allah'a kulluk ve doğru yaşayışa müdahale edilmemelidir. işte bu yüzden Kur'ân hoşgörüye bu kadar büyük önem vermektedir. Öğretilerine şiddetli bir şekilde muhalefet edenler için bile hoşgörüden bahsetmektedir. Bir yerde Peygambere hitab ederken şöyle buyurmaktadır: "Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi mutlaka iman ederdi. O halde sen mi insanları iman etsinler diye zorlayacaksın?" (10: 99). Kur'ân'a göre, "insan fıtratı gereği kendisini memnun eden bir yolu takip etmek ister. Nasıl siz, yolunuzun doğru yol olduğunu düşünüyorsanız, diğerleri de kendi yollarının doğru yol olduğunu düşünürler. Bu yüzden müsamaha faziletini üzerinizde taşıyınız." Bu konuda Kur'ân şöyle seslenmektedir: "(Onların) Allah'tan başka yal vardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek sının aşıp Allah'a sövmesinler! Biz, her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik; sonunda dönüşleri Rab'leri-nedir. O, onlara ne yaptıklarını haber verecektir." (6: 108). |