> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hadisçiler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadisçiler  (Okunma Sayısı 1169 defa)
02 Eylül 2012, 20:53:09
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 02 Eylül 2012, 20:53:09 »



Hadisçiler (Muhaddisûn)

Konuyu, hâtmü'n-nübüvvet ile ilgili bir dizi hadisi doğrudan Hz. Muhammed'den ge­len şekliyle nakleden büyük muhaddislerden bahsederek açacağız. Bu nakledilen hadislere herhangi bir görüş farklılığı, yorum ya da tahsis karışmamıştır. Bu hadislerin tamamı zahiri manaları ile anlamını bulmuştur. Bu hadislerin tamamı önceki kısımda zikredil­miştir. Bundan dolayı hadisler değil, muhad-dislerin ismi zikredilmekle yetinilecektir:

İmam Buharı, İmam Müslim,

Neseî,

Ebu Davud Sicistanî,

Tirmizî,

İbn-i Mace,

İmam Malik,

Ahmed İbn-i Hanbel,

Tahavî,

İbn Ebî Şeybe,

Ebu Davud Tayalisî,

Taberanî,

İbn-i Şahin,

Ebu Nu'aym,

İbn-i Hibban,

İbn-i Asâkir,

Hâkim et-Tirmizî,

Hâkim,

İbn Sa'd,

Beyhâkî,

İbn Huzeyme,

Ziya,

Ebu Ya'la,

Muhyi's-Sünne el-Bagavî,

Dârimî,

Hatıb,

Said b. Mansur,

İbn Mirdeveyhî,

İbn Ebi'd-Dünyâ,

Deylemî,

îbn Ebî Hatem,

İbnu'n-Neccâr,

Bezzâr,

Ebu Said Baverdî,

İbn Adiy er-Râfiî,

İbn-i Arefe,

İbn-i Rahuye,

İbnu'l- Cevzî,

Kadı İyaz,

Abd b. Humeyd,

Ebû Nasr es-Sencerî,

Harevî,

İbn-i Münzir,

Dârekutnî,

Neseî'nin talebesi İbnu's-Seniy,

Rûyânî,

Taberî (fiiyazü'n-Nadra'sınâa),

Hattabi,

Hafecî,

Sahih-i Buharı şârihi Hafız İbn-i Hacer,

Sahİh-i Buharî şârihi Aynî,

Sahih-i Buharî sarihi Kastallanî,

Sahih-i Müslim şârihi Nevevî,

Siracü'l-Vehhac {Sahih-i Müslim Şerhi)'m

müellifi,

Sünen-i Neseînin şârihi Sindî ve

Câmiü't-Tirmizî'nin şârihi eş-Şâbİ.

Bunlar hâtmü'n-nübüvvet ile ilgili hadis nak­letmiş olan muhaddislerdir. Aşağıda bu mu-haddislerin bazı özel yorumları aktarılacaktır.

Kadı İyaz'ın hâtmü'n-nübüvvefı ispatlarken Kur'ân ve hadisten delil getirdiği ve ümmetin bu konu hakkında kelimenin zahirî, hakikî, ve açık anlamında olduğu gibi anlaşılması ve hiçbir tevil ve tahsisin kabul edilemeyeceği şeklinde icmaya vardığını aktardığı daha ön­ce zikredilmişti.

Şeyhıı'l-İslâm Ebu Zur'a el-Irakî şöyle de­mektedir: "Bu ifade Hz. Muhammed'in peygamberlerin sonuncusu olduğu gerçeğini göstermektedir." (Şerhü'ş-Şemâîl).

Muhaddis Abdu'r-Raûf Münâvî Şerhu'ş-Şemâil'de şöyle demektedir: "Hatmü'n-nübüvve terimi yapısı itibariyle nübüvvetin ni­hayete erdiğini ispatın bir işareti olmaktadır; çünkü bir mühür ancak bir belge nihayete er­diğinde vurulur.

Hafız tbn-i Kesir bu mesele üzerinde çok durmuştur. Tefsirinden önceki kısımlarda ba­zı nakiller yapılmıştı. Delilleri oldukça ikna edicidir ve nihayette Hz. Muhammed'den sonra peygamberlik iddia eden kimsenin bu delillere dayanarak yalancı, sahtekâr ve Deccal kabul edileceğini, bazı tabiatüstü hariku­ladelikler gösterse bile buna inanılmayacağı­nı beyan etmektedir. (Bkz. Tefsir, İbn-i Ke­sir).

Zürkânî de bu meseleyi ele almıştır. Dördün­cü kısımda onun delillerini de ele almıştık. Zürkânî, Hz. Muhammed'in son peygam­ber olduğunu ispat eden bir kaç hususî hâl ve durumunu tanımlamıştır.

Mevâhih-i Ledünniye adlı eserinde Kurtubî şöyle demektedir: "Bu böyledir çünkü Hz. Muhammed'in Ölümünden sonra Vahy ebediyyen sona ermiştir." (Kurtubî, Mevâhib-i Ledünniye, s. 259).

Üçüncü asrın müceddidi İmam et-Tahavî el-Akidetü'î-Tahaviyye adlı risalesinde şöyle demektedir: "Hz. Muhammed'den sonraki her peygamberlik iddiası bağy (isyan)dır. Ve şahsî hırs sebebiyledir. Hz. Muhammed bütün insanlara ve emlere gönderilmiştir. (Tahavî, el-Akideîü't-Tahaviyye, s. 14).

Şeyhülislâm İmam İbn-i Teymiyye, el-Fur-kan beyne evliyau'r-Rahman ve evliyaü'ş-Şeytan adlı eserinde şöyle demektedir: ''Bü­tün peygamberlere vahiy gelmiştir. Özellikle Hz. Muhammed, kendi peygamberliğinde, başkasına muhtaç kılmırudiği gibi, şeriatı da ne önceki ne sonrakilere muhtaç olmuştur. Hz. isa'nın durumu böyle değildir. Onun şeri­atı pek çok hususlarda Tevrat'a da dayanır ve onun bir tamamlayıcısı olarak kabul edilir. Bu bakımdan Hıristiyanlar Zebur ve Tevrat gibi, daha Önce gelen kitaplara ve yirmi dört peygamberin getirdiklerine bir çok meselede muhtaçtırlar. Daha önceki ümmetler ilham yolu ile haber alan (rnuhaddisûn) kimselere muhtaç durumda idiler. Fakat Muhammed ümmeti böyle değildir. Peygamberimiz diğer peygamberlere ait fazilet, marifet ve güzel amellerin hepsi ile donatıldığından ilhamla haber alıcı veya yeni peygamberlere ihtiyaç duymazlar." (el-Furkan beyne evliya-u'r. Rahman ve evliyaü'§-Şeytan: s. 56).

İbn-i Kayyım e-Cevziyye de Zâdü'l-Meâd adlı eserinde hâtmü'n-nübüvve konusunu ay­dınlatmıştır.

Sahih-İ Buharı'nin büyük sarihlerinden Kastallanî Mevahib-i Ledünniye adlı eserin­de hâtmü'n-nübüvve fikrini bazen ayrıntılı olarak ve bazen de özet şekilde ele almıştır. Onun görüşlerini de önceki kısımda zikret­miştik. Müellif kitabında Hz. Muhammed'in kabrini ziyaret şerefine nail olan bir kimsenin şöyle dua etmesini tavsiye buyur­maktadır: "Selâmün aleyküm ey rasûîlerin önderi, nebilerin sonuncusu!" (Mevahib, c. II, s. 509).

Büyük muhaddis Ebu Nu'aym Müsnedinde, İbn-i Teymiyye Cevab-ı Sahih li men beddele Dîne'l-Mesih'inde ve Şah Veliyullah Dehlevî İtikad'mda benzer şeyleri söylemiş­lerdir.

el-Hafecî, Kadı İyaz'ın Şifa'sını şerhederken şöyle demektedir: "Çünkü Hz. Muhammed'den sonra hiçbiri rasûl ve nebi gönderile­cek değildir." Yine bir başka yerde el-Hafecî şöyle demektedir: "Bu yolla İbnül Kasım peygamberlik iddiasında bulunan ve kendisi­ne vahiy geldiğini söyleyen bir kimsenin bir tür akıl hastalığı bulunduğu hükmüne varıla­cağını ifade etmiştir." İbn-ül Kasım daha sonra peygamberlik iddiasında bulunan bir adam için ise mürted hükmünün uygun ola­cağını ifade etmiştir. İnsanları kendisine uy­maya ve iddiasını kabul etmeye, gizli ya da Müseyleme gibi aşikâre çağırmış olması so­nucu değiştirmez. Esbah b. Ferah, bir kişi peygamber olduğunu ve vahiy aldığım düşü­nüyorsa Şeriat hükümlerine göre mürted hükmündedir demektedir; çünkü bu kimse Allah'ın Kitab'ının hak olduğunu ve Hz. Mu­hammed'in son peygamber olduğunu inkâr etmiş olmaktadır. Hz. Muhamnıed şöyle buyurmaktadır: 'Benden sonra yeni bir pey­gamber gelmeyecektir'1 Böyle bir iddia, Al­lah'a iftiradır."

İbn-i Hibban şunları söylemektedir: "Nübüv­vetin kesbî (ameller yoluyla elde edilebile­cek) olduğunu ve bu nedenle nübüvvetin so­na ermediğini veya bir velînin nebiden daha üstün olduğunu söyleyen kimse zındıktır ve cezalandırılmaya müstehaktır." (Zürkânî, c. VI, s. 188).

Kadı îyaz da eş-Şifâ'da şunu zikretmektedir: "Halife Abdülmelik b. Mervan yalancı pey­gamber Haris'i çarmıha gerdirerek öldürdü. Diğer bazı halife ve yöneticiler (sultanlar) de kendilerinin peygamber olduğunu İddia etme­ye kalkışan kimselere aynı cezayı verdiler. (Bütün devirlerdeki) âlimler de yalancı pey­gamberlerin ölüm cezası alması konusunda hükümdarlarla aynı görüşü paylaştılar ve hü­kümdarların bu hükmüne karşı çıkan kimse­lerin kâfir sayılacağına hükmettiler." (İkfar, s. 43).

Şerhü'ş-Şifcidal da şu ifadeler yer almaktadır: "Benzer şekilde, bizim de görüşümüz, kendi­sinin peygamber olduğunu iddia eden kimse­nin kâfir olduğudur. Bu iddianın Müseyleme ya da Esved el-Ansî gibi Hz. Muhammed'in sağlığında ya da onun vefatından sonra yapılmış olması farketmez. Çünkü açık Kur'ân ve Sünnet «(Malarına göre Hz. Mu­hammed nebîlerin sonuncusudur. Bu iddi­ada bulunmak Hıristiyanların yaptığı gibi Al­lah'ı ve Rasûlü yalancı çıkarmak mesabesin­dedir." (Şerhu'ş-Şifa).

Subhü'l-Aşâ adlı eserde şunları görmekteyiz: "Şunlar inkâr edildiğinde kişiyi kâfir yapan iki inanç esasıdır: Allah Teâlâ'nın bize Hz. Muhammed'in son peygamber olduğunu bildirmesine rağmen Hz. Muhammed'den sonra nübüvvet olduğuna İnanmak..." (Subhü'l-Âşâ, c. XIII, s. 305).

Bunlar önde gelen hadis âlimlerinin beyan ve fikirleridir. Hiç birisi gayriteşriî, zıltî, bürûzi gibi yeni peygamberler sınıfından bahsetme­mişlerdir ve hiçbirinin şeriat getiren pey­gamberliğin sona erdiğini bildirirken şeriat getirmeyen peygamberliklerin kıyamet günü­ne kadar devam edeceği gibi bir görüşü de ol­mamıştır.

Diyelim ki muhaddisûn bu noktayı ihmal et­ti; bakalım müfessirler bu konu hakkında ne söylemiş. Müfessirler daima Kur'ân metinle­ri ile ilgili olarak ortaya çıkan karmaşık du­rumların izahı ile meşgul olmuşlar ve her şe­yi basit, çelişkiden uzak ve kesin sözlerle açıklamışlardır.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadisçiler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 17:08:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadisçiler rüya tabiri,Hadisçiler mekke canlı, Hadisçiler kabe canlı yayın, Hadisçiler Üç boyutlu kuran oku Hadisçiler kuran ı kerim, Hadisçiler peygamber kıssaları,Hadisçiler ilitam ders soruları, Hadisçilerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes