> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İman Ve Sosyal Münasebetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İman Ve Sosyal Münasebetler  (Okunma Sayısı 736 defa)
29 Ağustos 2012, 08:06:18
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 29 Ağustos 2012, 08:06:18 »



İman Ve Sosyal Münasebetler

Allah ezelî ve ebedî ilmiyle; insanın kendini tanımaya çalışmasını ve Kendisiyle yakın bir ilişkiyi ilerletmesini arzu etti. Çünkü bu inşanı hata ve dalâlete düşmekten koruduğu ka­dar, fert ve topum olarak da insana, iyiliğin ve güzelliğin kaynağı olmuştur. Böyle yüksek hedeflere sadece Allah rızası için ulaşmaya çalışan insanlar arasında asîl özelikler ortaya çıkar ve gelişir. Bu özellikler onlara toplu­mun menfaatini, kendi menfaatlerinin önünde tutmalarını sağlar. Ve bu insan davranışlarındaki değişiklik sosyal ilişkileri kökünden de­ğiştirir. Irk, sosyal statü, doğum, ulus gibi in­sanlar arasındaki engelleri kaldırır ve bütün insanları hayatın her sahasında kardeş yapa­rak onları eşit hâle getirir.

Böylece Allah ile olan yakın irtibat, sosyal ilişkileri çok kuvvetli ahlâkî değerlerin üzeri­ne bina etmeye yardım eder. Bu ahlâkî değer­ler ortak Allah fikri ile kuvvetlendirilmiş ve onlara dayanılmıştır. Müeyyidesi İlâhî kayna­ğa dayanmayan ahlâkî fikirler zamanla bütün güçlerini kaybederler ve soyut fikirler hâline gelirler. Çünkü ahlâk kurallarına gerçek gücü ve yaptırımları ancak Allah verir. İnsan ilişki­lerine yeni boyutlar getiren, fertlerinin birbir­lerine iman halkasıyla bağlı olduğu İslâm top­lumunun kuvvet ve birliği ile böyleleri kesin­likle denk olamaz. İnsanlar Allah ile daha yakın ilişki kurdukça, bu bağ gittikçe kuvvetle­nir ve İslâm toplumu "kenetlenmiş bir yapı gibi" (bünyanun-mersus) birlik içinde olur (61: 4). Kur'ân şu ayetle İnsanlara bu ilişkinin faydasını anlatır: "Adını anarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının..." (4: 1)

Kur'ân fert ve toplum ilişkilerindeki İslâm kardeşliğine şöyle işaret ediyor: "Muhammed Allah'ın elçisidir. O'nun beraberinde bulunan­lar, kâfirlere karşı sert, birbirlerine karşı mer­hametlidirler. Onların rükû ve secde ederek Allah'ın lütuf ve rızâsını aradıklarını görür­sün. Yüzlerinde secde izinden nişanları var­dır..." (48: 29). Kur'ân'm bu ayeti sahabeler arasındaki fevkalâde güzel ilişkinin tablosunu sunduğu kadar bunun nedenini de gösterir. Sahabeler kendi aralarında merhametli, nâzik candan kimselerdi. Bunun en güzel misâli, Medine'ye hicretten sonra aralarında aktedi-len kardeşlikti. Âl-i İmrân sûresinin 103. âyetinde bundan bahsedilir. Sahabeler kendi adlarına birşeye sahip değildiler. Bütün dost­lukları (hubb-i fillah) veya düşmanlıkları (buğz-ı fillah), sevgi veya nefretleri yalnızca Allah içindi. Bu bir müslümanın imanının ve kişiliğinin en üst mertebesi ve ulaşabileceği en yüksek noktadır. Aşağıdaki hadisler de bu hususu kuvvetlendirmektedir:

Ebu Hureyre'den rivayetle Rasûlullah şöy­le buyurmuştur: "Allah'ın Kıyamet gününde kendi gölgesinde barındıracağı yedi kimseden biri de, birbirini Allah için seven, buluşmaları da ayrılmaları da buna müstenid olan İki kim­senin herbiridir." (Buharî ).

Abdullah b. Mes'ûd ile Berâ' b. Azib'in merfuan zikrettikleri hadise göre, "Hubb-i fillah, imanın yapışılacak en sağlam kulplarından-dır." (Muvvatta).

Enes'den rivayetle Rasûlullah şöyle buyur­muştur: "Her ne zaman iki kimse Allah için severse, elbette ikisinden daha faziletli olanı arkadaşına muhabbeti daha ziyade olanıdır." Allah için düşmanlık ve nefret ederse o ima­nını tamamlamıştır."

Ebu Rezîn-i Ukaylî'nin rivayetine göre Rasûlullah kendisine şöyle buyurmuştur: "Ey Ebu Rezîn! Yalnız kaldığın vakit dilini zikrullah ile kıpırdat. Allah için muhabbet, Allah için buğz et..." (Ebû Davud).

Sosyal ilişkilerdeki bu inkılâb, Allah ile olan yakın İlişkilerinin doğrudan sonucuydu. Bir­kaç sene önce aynı insanlar çok basit mesele­ler üzerinde dahi kavga ediyordu ve insan toplumunun en kötü örnekleriydi. Şimdi, Al­lah'ın emrine itaatle, insan ilişkilerine en iyi örnek olmuşlardı. Onların bütün ilişkileri Al­lah sevgilerinden dolayı inşa edilmiş veya sertleştirilmişti. Şu ayetler onların imanını ve toplumdaki davranışlarını belirlemiştir: "Ey İnsanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, takva sahibi olası.

Diz." (2: 21).

"Allah'tan sakının ve O'na varıp huzurunda toplanacağınızı bilin." (2: 203).

»...Allah'tan sakının ve bilin ki Allah bütün-yaptıklarımzı görür." (2: 233).

gu ayetler gösteriyor ki herkesin en önde ge­len ve en önemli sorumluluğu Allah'a karşı­dır. Bütün insanlar O'nun kullarıdır ve böyle olduğu için fert ve toplum olarak O'na karşı sorumludur. Muhlis kullar, toplumda iyiyi ve adaleti teşvik edip kötüyü ve adaletsizliği nehyederek, gayretlerini İlahi Rehber'e uy­durmaya çalışacaklardır. Bu sorumluluğun ışığı altında hem toplum hem de fertler tam bir uyum içinde yaşayacaktır: Fert toplumu zenginleştirmeye çalışacak, toplum da müm­kün olan en iyi şekilde ferdin menfaatlerini koruyacaktır. Fertlerin ve toplumun uyum ve yardımlaşma içinde çalışması Allah'a karşı olan aynı sorumluluktan kaynaklanmaktadır. Gerçekten de ibadetler vasıtasıyla Allah ile yakın bir ilişki kurmak insanda takva, dindar­lık, ihsan gibi yüksek hasletleri doğuracak ay­nı zamanda bu şahıs diğerlerinin meseleleriy­le uğraşacaktır. Bu hayat felsefesi İnsanların görünüşünü tamamen değiştirecektir: Onların değerlerini, fikirlerini, düşünce ve düzenleri­ni, hatta hayata karşı tutumları bile kökünden değişecektir. Onların bütün İlişkileri, sevgi, iyilik ve adalet üzerine kurulacaktır: "...İyilik ve takva üzerinde yardımlasın, günah ve düş­manlık üzerinde yardımlaşmaym ve Allah'tan korkun..." (5: 2).

Bu ayetler fertlerin toplumdaki yapıcı rolüne işaret etmektedir. Fertler İyi ve yüksek ahlâkî idealleri yaymakta müsbet bir rol oynarlar. Vünkü; "Allah yanında en üstün olanınız, gü­nahlardan en çok korunanımzdır." (49: 13) °ylece İslâm toplumunda birinin yerini sos-Val' siyasî veya aile etkisi değil; iman'ı, hayır-' takvada başkalarını geçen amel ve işleri sadece Allah Rızası için insanların faydasına çalıştığı, kardeşliğe dayalı uluslararası bir toplumu tesis eder. Bu da, beşerî ilişkile­rin iyilik ve güzelliğinin doğrudan Tek Manevî Hakikat'ı kabul etmeye bağlı olduğu gerçeğinde şüphe bırakmaz. Çeşitli kavimler­den, sosyal ve iktisadî sınıflardan ve renkler­den toplumlara ait bu insanları birbirine bağ­layan, ortak manevî bağ ve İnsanın Evrensel Kardeşliğinin müşterek temelidir. Bu bağı çe­kip aldığımızda bütün ortak ilişkiler yere dü­şecektir.

Gerçekten de insanın fert ve toplum planında huzur ve güven ortamı arayışına verilebilecek en geçerli ve pratik cevap budur. Karşılıklı ilişkileri samimiyet ve şefkat temelleri üzeri­ne oturtan bu inanç dünyadan anlaşmazlıkları, düşmanlık ve rekabeti kaldıracaktır.

Ne kadar çok insan Allah'a yaklaşırsa fert ve toplum planında hayatlarının niteliği o derece artacaktır. Daha çok Allah'ın şuurunda ola­caklar, bu da insan ilişkilerine yeni boyutlar getirecektir. Allah'ın neden insanlara bu kadar yakın olduğunu, onları gördüğünü, söyledik­leri herşeyi işittiğini ve ondan birşey istedik­lerinde onu verdiğini, insanlara bildirmesini Rasûlünden istemesinin sebebi budur (2: 186). Tevhid inancının bu yönünün fertler ta­rafından elde edilmesi ve gerçekleştirilmesi, onların karakter ve diğer insanlarla ilişkilerin­de köklü değişiklikler yapacaktır. Toplumun ahlâkî ve manevâ seviyesini büyük ölçüde yükseltecektir. İslâm felsefesinin, Allah ile yakın ilişkinin son amacı da budur.

Bu hayat anlayışı insanın Allah'ın varlığını inkâr ettiğinde muhtemelen düşmüş olduğu birçok hatadan veya O'nu ulaşılması imkânsız sayıp kendi arzularına ya da yanlış anlayışlara tâbi olup dalâlete düşmekten, gönül huzurunu kaybetmekten kurtarır. İnsanlık tarihi hem doğru yolu izleyen, Allah'ın rızasını kazanan doğru insanlarla, hem de Allah'ın Yolunu ka­bul etmeyip madden ve manen kendilerini mahveden insanların misalleriyle doludur.

Hz. İbrahim'in Rabbiyle olan çok yakın İrtibatına Kur'ân şöyle değinmektedir: "De ki: 'Benim, namazım, ibadetim, hayatım ve ölü­müm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanlarm ilkiyim." (6: 162-163).

Hz. Musa ve kardeşi Hz. Harun'un Allah ile olan yakın ilişkisine ise şöyle temas edilmiş­tir: "(Allah şöyle buyurdu:) 'Korkmayın; Ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm." (20: 46).

Ve Hz. Muhammed arkadaşı Ebu Bekir ile Sevr dağında bir mağarada gizlenirken, Allah ile o kadar yakın ve şahsî bir ilişkiye ulaşmış­tı ki, hicretlerini öğrenip peşlerine düşenler kendilerini bulacak diye endişelenen Ebu Be­kir'e; "Üzülme, Allah bizimle beraberdir! di­yordu..." (9:40).

Namaz, her insan için Allah ile bu ilişkiyi ku­rabilmenin en etkili yoludur. Çünkü namaz "müminin miracıdır." İnsan fizikî, zihnî ve manevî kabiliyetlerden oluşan üçgenin nok­san yönünü (manevi yönünü) namaz ile bulur ve namaz tam bir dengenin kurulmasına yar­dım eder. Bu şekilde insan ve Rabbi arasında yaratıcı bir diyalog için doğrudan bir hat tesis edilmiş olur. Ve kul gerçekten namazda Rab­bi ile bu yaratıcı diyalog içinde olunduğunda "Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz" (1: 5) dediği zaman Allah ile olan ilişkisini, yakınlığını anlar. Sonra teşehhüfde mümin "Benim sözlü, bedenî ve maddî bütün amel ve ibadetlerim yalnız Allah içindir" demekle bu yakınlık zirve noktasına ulaşır. Bu basamakta, Rabbiyle olan diyalo­gunda, bütün çaba ve gayretlerinin Allah Rı­zası için olduğunu hissettiği bir noktaya gelir. Burada Rabbinin huzurunda sadece Allah'a kulluk ve ibadet edeceğine söz verir ve bunu teyid eder. Müminin Allah'a yakınlık açısın­dan ulaşabileceği en yüksek nokta budur. Herkesin ulaşması mümkün ve herkese teklif edilmiştir. Artık bu fırsatı değerlendirip Rab­biyle yakın bir ilişkiyi kurmak fertlere düş­mektedir....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İman Ve Sosyal Münasebetler
« Posted on: 16 Nisan 2024, 23:49:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İman Ve Sosyal Münasebetler rüya tabiri,İman Ve Sosyal Münasebetler mekke canlı, İman Ve Sosyal Münasebetler kabe canlı yayın, İman Ve Sosyal Münasebetler Üç boyutlu kuran oku İman Ve Sosyal Münasebetler kuran ı kerim, İman Ve Sosyal Münasebetler peygamber kıssaları,İman Ve Sosyal Münasebetler ilitam ders soruları, İman Ve Sosyal Münasebetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes