๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Siret Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Ağustos 2012, 08:07:31



Konu Başlığı: Allah Teâlâya Yakınlık
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Ağustos 2012, 08:07:31
Allah Teâlâ'ya Yakınlık

İnsanın fıtratında tabiatüstü bir güce perestiş vardır. Şayet doğru yol gösterilmezse, insan hata yapmaya ve yanlış hayat tarzı seçmeye meyillidir. Tarih, insanın kendi başına Allah'ı ararken dalâlete düşmesinin misalleriyle do­ludur. Allah'ın yanlış algılanması, O'nun sa­dece Kahhâr ve Cebbar olarak anlaşılması be­şer tarihinde insanı birçok hataya yöneltmiş­tir, bu da zihinlerde Allah hakkında çok yanlış kanaatler oluşturmuştur. Allah'tan çok kor­kan insan bu korku ve huşu dolayısı ile kendi­sinden kuvvetli gördüğü her tür tabiat gücüne tapmaya başlamıştır.

Bazıları dağlara, taşlara veya bizzat yaptıkları putlara tapmaya başlamışlardır. Sonra onlar­dan, Allah'tan korktukları gibi korkmaya baş­ladılar. Fakat Allah'ı değişik şekillerde arama devamlı olarak insanda mevcut oldu. Bu açı­dan insana doğru yol göstermek gereklidir, Kur'ân şu ayetleriyle bu rehberliği teklif et­mektedir: "De ki: 'O, Allah birdir. Allah sa-meddir (herşeyden müstağni ve herşey O'na muhtaçtır). O doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur." (112: 1-4).

Bu ayetler Allah'ın birliği yanında O'nun, her­şeyden müstağni olduğunu, fakat mahlûkları­nın varoluşu, beslenişi için Allah'a bağımlı olduğunu da vurgulamaktadır. Hayatın hiç bir basamağında insan Rabbinden bağımsız oldu­ğunu iddia edemez. Bu yüzden izlenecek en doğru yol Rabbine inanması, O'nu tanıması ve O'nunla yakın bir ilişki içine girmesidir. Bu dünyada ve âhirette başarıya ulaşmanın, maddî ve manevî mükemmelliğe erişmenin tek yolu budur. Bir insanı sadece çok tanrılı boş inançlara düşme sefilliğinden ve irtİdat zilletinden kurtarmakla kalmaz, Rabbinin rehberliği altında insana sağlıklı ve yapıcı bir hayat tarzını gösterir. Bunun sonucunda maddî ve manevî olarak, insanın kültür ve medeniyeti yükselir, toplum kadar fertler de Çeşitli faydalara nail olur.

Beşikten mezara insanın tüm hayat nizamını Allah rasülünün Şeriatına uygun hale getir­tmede ilk basamak, insan ile tevhîdin tanıştı-nlrnasıdır. Bu, bütün sağlıksız, zararlı, ahlak­sız, adaletsiz uygulama ve fikirleri temizle­meye, bunların yerine fert üzerinde ve toplum seviyesinde iyi, adaletli ve doğru prensiplerin yerleşmesine ve halka sevdirilmesine yardım eder. İyi ve güzel ahlâkî özelliklerin halk ara­sında eğitim sayesinde geliştirilmesi ve des­teklenmesi halkın Kur'ân ve Sünnet temelleri üzerinde eğitimi ikinci basamağı teşkil eder.

İnsanlar daha fazla eğitim aldıkça, Allah'ı ve emrettiği hayat nizamını tanıdıkça, Allah İle olan ilişkilerini şahsî planda daha fazla İler­letmeleri kolaylaşır. Çünkü bu, insanları tak­vaya, ulaştırır. Allah korkusu, iyi amelleri yapmanın bir alışkanlık olduğu ve insanın bunları yapmak için özel bir gayret sarfetme-diği ihsan basamağına götürür.

Bu insanlar Allah'ın hakiki kulları, İslâm'ın gerçek askerleridir. Bütün servetlerini ve ha­yatlarını İslâm'ın yayılması ve tesisinde sade­ce Allah Rızası için harcarlar.

Kur'ân böyle insanları şu ayetlerle Övmekte­dir: "İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel olan var mı?" (4: 125). "...Muhakkak ki iyilik edenle­re Allah'ın rahmeti çok yakındır." (7: 56). "...Hiç şüphe yok ki Allah iyilik edenlerle beraberdir." (29: 69).

Kur'ân herkesi şahsî olarak böyle yakın bir ilişkiyi geliştirmeye davet eder. İnsan Rabbini göremese de, O'nun kendisine çok yakın ol­duğunu, hatta nefsinden bile daha yakın oldu­ğunu vurgular. Her ne zaman birisi Rabbiyle ilişki kurduğunu hissederse, o kimse O'nun daima yakın olduğunu bilmelidir. Eğer insan isterse Rabbiyle konuşabilir: "...Bİz ona şah damarından daha yakınız." (50: 16). Bu, her arzuladığımızda O'na gelmemiz için açık bir davettir. Hiç bir zaman çok geç değildir. Dai­ma Rabbinizi bekliyor bulacaksınız: "Kulla­rım, sana benden sorar(lar)sa söyle: Ben (on­lara) yakınım. Dua eden, bana dua ettiği za­man onun duasına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versin (benim çağrıma uysün)lar, bana inansınlar ki, doğru yolu bul­muş olalar" (2: 186).