๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mükayeseli İbadetler İlmihali => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Ağustos 2012, 07:15:12



Konu Başlığı: Mânâlarının Farklı Olması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Ağustos 2012, 07:15:12
Mânâlarının Farklı Olması:

Malî Güçlerinin Karşılaştırılması Açısından:

1) DM'ten Hanefî ve Maliki Mezheblerine göre, miskin, Şafiî ve Malikî Mezheblerine göre, fakir, miskinden daha kötü durum­dadır:

a) Hanefi Mezhebine göre, fakir, miskinden daha iyi du­rumdadır: Fakir, nisap miktarı [81] veya daha fazla mala sahip olmayan ya da nisaba malik olduğu halde, malı ihtiyacına yet­meyen müslüman demektir. Aslî ihtiyaç sayılan ey, ev eşyası, borcuna yeterli para ile -nisabı assalar bile- nisaba sahip olun­maz. [82] Miskin ise, bir günlük yiyeceğe dahi muhtaç olan, hiçbirmala sahip omayan fakir veya hiçbir mala sahip olmayıp, yiyecek-giyecek ihtiyaçları için dilenmek zorunda kalan müslüman nmhtaçlardır. Bu gibi kimselerin, bir günlük rızkı ve bedenini örtmesi için son çare olarak dilenmesi helaldir, fakat bu miktar temin edilince dilenmeleri haram olur. [83]

b) Şafiî Mezhebine göre, fakir, hiç malı olmayan veya ka­zancı yarım güne yetecek kadar olan; miskin ise, daha iyi du­rumdaki kimselerdir. [84]

c) Malikî Mezhebine göre, fakir, yıllık ihtiyacından daha az mala sahip olan; miskin, asla malı bulunmayan müslüman, hür ve haşimî olmayan [85] kimse demektir. [86] Libya Bakanlar Kurulu da, bu görüşü kabul etmiştir. [87]

d) Hanbelî Mezhebine göre, fakir yıllık ihtiyacının yarısı ve daha azını; miskin ise, bundan fazlasını elde  eden kimse demektir. [88]

Hanbelî Mezhebi dışındaki ÜM'in görüşünü Yusuf Kar­davî, şu şekilde belirtmektedir:

“Fakir, kendisi ve nafakası kendisine ait olanların orta seviyede yiyecek, ev gibi “kifayet” denen zarurî ihtiyaçlarını sağlayacak malı ve helal kazancı olmayan kimse demektir. Msl., on dirhemlik ihtiyaç için bir, iki veya üç dirhem kazanan kimsenin durumu böyledir. Miskin ise, nisap miktarını bulsa da, bir miktar malı ve helal kazancı olup, bu kazancı kifayete az gelen kimse demektir. Msl., ihtiyacı on dirhem olup, kazancı yedi veya sekiz dirhem olan kimse böyle­dir. Bazıları miskini, yarı kifayetini sağlayan, fakiri ise yarı­dan aşağıda kalan olarak tanımlamaktadır. Malikî ve Hanbelî Mezheblerine göre, kifayet, bir yıllık; Şafiî Mezhebine göre, bu­lunduğu ülkede galip ömre (ömür ortalamasına) göre düzenlenir. [89]

2) İmam Malik'e göre, -Hanefî Mezhebinin tam tersine- mis­kin, fakirden daha iyi durumda olan kimsedir. [90]

3) Ahmed b. Hanbel'e göre, -miskin dilensin veya dilenmesin-sanatı olup, elli dirhemden az parası veya altını olan kimsedir. [91]

Hatta ona göre, mükellef, kocasının kötü davrandığı ve nafakasını karşılamadığı kızkardeşine, elli dirhem zînet eşyası olduğu tak­dirde zekât ödeyemez.




[81] Bkz. yukarıda 25 2.

[82] Bkz, yukarıda 25 3, 17 5 1, aşağıda 129 112 11.

[83] Bilmen, HFK, c. IV, s. 116; Cezîrî, Fame, c. I, s. 621; Damad, age, c. I, s. 220,223; Kardavî, FZ, c. II, s. 547; Kâsânî, BS, c. II, s. 43; Maverdî, el~Ahkâmu's-Sultâniyye, s. 122; Mergınânî, Hidâye, c.  I, s. 112; İbn Rüşd, BM, c. I, s. 252.

[84] Cezîrî, Fame, c. I, s. 625; Maverdi, age, s. 122.

[85] Bkz. aşağıda 126 1.

[86] Cezîrî, Fame, c. I, s. 622-623.

[87] Arafe, ez-Zekât fi'l-Cumhuriyyeti'l-Arabiyyeti'l-Lîbiyye, s. 74.

[88] Cezîrî, Fame, c.I, s. 624.

[89] Kardavî, FZ, c. II, s. 547-548.

[90] İbn Rüşd, BM, c. I, s. 252.

[91] Ahmed b. Hanbel, Mesâil, s. 153, no: 566, 567, 568, s. 154, no: 570, 572, s. 155, no:575; Bilmen, HFK, c. IV, s. 117; Yavuz, İZM, s. 341.